onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Güzelliğin Şifresi

etiket Güzelliğin Şifresi

user
17.02.2025 - 18:46 Son Güncelleme: 18.02.2025 - 21:16

Güzellik... İnsanlık tarihi kadar eski, Sankritçe’deki karşılığı ile bir o kadar da “ulaşılamayan, dokunulmaz“ bir kavram. Bir günbatımının kızıllığında, sevdiğimiz birinin yüzünde, bir senfoninin notalarında ya da bir çiçeğin yapraklarında onu ararız. Peki, neden bazı şeyleri 'güzel' buluruz? Bu, sadece kültürel bir dayatma mı, yoksa zihnimizin derinliklerinde yatan evrensel bir kod mu? Güzellik, bakanın gözünde mi, yoksa evrenin matematiksel dokusunda mı gizli?

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Matematiğin soğuk mantığından, felsefenin derin sularına, sanatın coşkunluğundan, folklorun bilgeliğine uzanan bir yolculukta, estetik algımızın sırlarını keşfetmeye var mısınız?

Matematiğin soğuk mantığından, felsefenin derin sularına, sanatın coşkunluğundan, folklorun bilgeliğine uzanan bir yolculukta, estetik algımızın sırlarını keşfetmeye var mısınız?

Güzellik sadece duygularımızda, sözlerimizde değil, bir de güzellik endüstrisi var ki her yıl ekonomik krizlere rağmen büyümeye devam ediyor. 2025 yılında, bu sektörün toplam gelirinin yaklaşık 677 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. 

Bir de zoraki güzellik diyebileceğimiz “estetik cerrahi” sektörü var ki bunu da göz ardı etmeyelim. Estetik cerrahinin büyüklüğü 2023 yılında yaklaşık 58 milyar dolar olarak hesap edildi ve 2032 yılına kadar 82 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu sektördeki istihdam ve finansal büyüklük, özellikle minimal invaziv cerrahi yöntemlerin ve estetik uygulamaların artan talebiyle büyümeye devam etmesi kaçınılmaz. 

Birkaç rakam daha, güzelliğin ışıltısını ortaya çıkaracaktır: 

. Sanal gerçeklik sanat galerilerinin ziyaretçi sayısı son 2 yılda yüzde 300 arttı. 

. Doğal güzellik ürünlerine olan talep yıllık yüzde 12 büyüme gösteriyor. 

. Sürdürülebilir mimari projelerin yüzde 82'si doğal güzellik unsurlarını tasarımlarına entegre ediyor. 

Sanal güzellik

Bitmedi… Şimdi de yapay zekâ uygulamaları, sanal güzelliğe el attı. Yapay zekâ araştırmacısı Dr. Yejin Choi'nin çalışmaları, yapay zekânın güzellik algısını nasıl değiştirdiğini de gösteriyor. Sosyal medya platformlarında kullanılan AI filtreleri ve 'deepfake' teknolojileri, geleneksel güzellik algımızı derinden değiştirebilir. Stanford Üniversitesi'nin 2023 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, gençlerin yüzde 73'ü kendi görüntülerini sosyal medyada paylaşmadan önce AI filtrelerinden geçiriyor. 

MIT Media Lab'in geliştirdiği yapay zekâ algoritmaları, güzellik algımızın matematiksel modellerini çıkarıyor. Bu modeller, mimari tasarımdan ürün tasarımına kadar pek çok alanda kullanılıyor.

VR teknolojisi, güzellik deneyimini tamamen yeni bir boyuta taşıyor. Louvre Müzesi'nin VR uygulaması, klasik sanat eserlerini üç boyutlu olarak deneyimleme imkanı sunuyor. 

Konunun bu yönü, ayrı bir yazı konusu olabilir. Şimdilik işin sanal boyutuna girmeden, güzellik kavramına devam edelim…

Matematiğin estetik dansı

Matematiğin estetik dansı

Her ne kadar “güzellik görecelidir” diye bir özlü sözümüz olsa da Oxford Üniversitesi'nden matematikçi Marcus du Sautoy, güzelliğin formüllerle açıklanabileceğine inanıyor. Rakamlar yalan söylemez… Ona göre, matematik evrenin dili ve bu dil, güzelliği anlamanın anahtarı. Formalizm akımının da işaret ettiği gibi, sanat ve estetik, biçimsel unsurlarla da kavranabilir. 

Peki, bu ne anlama geliyor?

Doğaya baktığımızda, her yerde matematiksel kalıplar görüyoruz. 

Simetrinin cazibesi… Kelebeklerin kanatlarından, kar tanelerine, insan yüzüne kadar her yerde simetriye rastlarız. Simetri, denge ve düzen hissi yaratır. Araştırmalar, simetrik yüzlerin daha çekici bulunduğunu gösteriyor (Little, Jones & DeBruine, 2011). Belki de simetri, zihnimizin 'sağlıklı' ve 'işlevsel' olanı algılama biçimiyle ilgilidir.

“φ ≈ 1.618”diye büyülü bir rakam yani altın oran… Bu sihirli sayı, doğada, sanatta ve mimaride karşımıza çıkıyor. Ayçiçeği tohumlarının dizilişinden, deniz kabuklarının spiraline, Leonardo da Vinci'nin 'Vitruvius Adamı'ndan, Mısır piramitlerine kadar pek çok estetik harikaları, hep altın orana uygun tasarlandı... Uyum ve orantı hissi... Belki de bu oran, zihnimizin 'ideal' olanı arama çabasının bir yansımasıdır.

İtalyan matematikçi Fibonacci’nin dizisi… Doğadaki sarmal yapılar, bu diziye uygun şekillenir. Galaksilerin kollarından, salyangoz kabuklarına kadar pek çok örnek, Fibonacci dizisinin estetik gücünü gösterir.

Jackson Pollock'un tablolarındaki karmaşık desenlerin doğadaki fraktal yapılara şaşırtıcı derecede benzediği ve onlardan esinlendiği söylenebilir. Fraktallar, sonsuz karmaşıklık içinde düzen barındırır. Belki de fraktallar, zihnimizin 'kaos' içinde 'anlam' bulma yeteneğinin bir kanıtıdır. Zihninizi, kuantum dünyasına kapı açarsanız, bambaşka güzellikler de keşfedebilirsiniz. 

Daha derin araştırmalar da var: Nöroestetik alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Semir Zeki, beynin güzelliği algılama sürecinde yeni bulgular ortaya koyuyor. Ona göre: Medial orbitofrontal korteks (mOFC) bölgesinin, görsel güzelliği işlemede kritik rol oynadığı keşfedildi. Söylemesi ve yazması bile zor olan bu medial orbitofrontal korteks (mOFC), beyinde frontal lobunun ön kısmında, ön frontal korteks'in bir parçasıdır. Genelde karar almada ve duygusal düzenlemelerde etkili olan bir bölgedir… 

Müzikal güzellik ve görsel güzellik algısından farklı beyin bölgelerini aktive ediyor. Bu bölge, ayrıca müzik dinlemenin yaratıcılığımızdaki etkisini de izah eder. … 

Soyut sanat eserlerine bakmanın, beyinde yeni nöral bağlantılar oluşturduğu da bu araştırma ile tespit edildi. Sanatın güzellikle bir ilişkisi olduğu bilimsel olarak da kesinlik kazandı… Zeki’nin ifadesiyle, 'Güzellik, beynin ödül merkezini aktive eder. Güzel bir şey gördüğümüzde, beynimiz dopamin salgılar ve bu da bize haz verir'. 

Ressamlar, mimarlar, müzisyenler ve her türlü sanatçının elinde bu kalıplar bir şekilde güzellik algımızı yönetmeye katkı sağlıyor.

Duyguların harmonisi

Duyguların harmonisi

Müzik ve güzellik ilişkisine biraz daha kapı açalım… Matematik ve sanatın en büyüleyici kesişimlerinden biri müziktir. Büyük besteciler, eserlerinde matematiksel kuralları ustalıkla kullanmışlar:

'Sihirli Flüt' operasındaki bölümlerin zamanlamasını Mozart, Fibonacci dizisine uygun tasarladığı tespit edildi. 

Bach, matematiksel simetri ve permütasyon tekniklerinin şaheseri olarak “Füg Sonatı”nı ortaya koydu. 

Asal sayılar müzikte de gerginlik oluşturuyor. Messiaen, 'Zamanın Sonu Dörtlüsü'nde asal sayıları kullanarak müzikal gerilim oluşturduğu biliniyor. 

Nörobilim çalışmaları, belirli matematiksel kalıplara sahip müziklerin, dinleyicilerde daha güçlü duygusal tepkiler uyandırdığını gösteriyor (Patel, 2010). Belki de müzik, zihnimizin matematiksel düzeni 'hissetme' biçimidir.

Mekânın estetiği

Mimarlık, güzelliğin formüllerle yaratıldığı bir başka alandır:

Modern mimarlığın öncü isimlerinden biridir ve Uluslararası Uslu (International Style) adı verilen mimarlık akımına büyük katkılarda bulunmuş olan Le Corbusier: 'Modulor' sistemiyle Fibonacci oranlarını ve altın oranı mimari tasarımın merkezine yerleştirdi. 

Gotik sanatın en önemli yapılarından Notre Dame Katedrali'nin tasarımı, altın oran prensiplerine göre yapıldığı biliniyor.

Bu yapılar, sadece işlevsel değil, aynı zamanda estetik açıdan da büyüleyicidir. Belki de mimari, zihnimizin matematiksel düzeni 'yaşama' biçimidir.

Güzellik nerede başlar?

Matematik, güzelliğin bir boyutunu açıklasa da estetik deneyim bundan çok daha fazlasıdır. Felsefede, güzelliğin anlamını ve kaynağını tarih boyu sorgulaması bundandır: 

Güzelliği, 'İdealar Dünyası'ndaki mutlak ve evrensel bir form olarak gören Platon, güzel bir nesneyi, bu ideal formun kusurlu bir yansıması olduğunu söyler. 

Aristoteles ise bunu biraz daha somuta indirger. Güzelliği, nesnenin kendisinde, uyum, orantı ve düzen gibi özelliklerde arar.

Güzelliği, öznel bir deneyim olarak gören Kant ise, bir nesneyi güzel bulmak, zihnimizin o nesneyle kurduğu özel bir ilişkiden kaynaklandığına inanır. 

İdeolojik değişim döneminin filozoflarından biri olan Hegel ise, güzelliğin tarihsel ve kültürel bağlamda değiştiğini öne sürer.

Güzelliğin folklorik yansımaları

Amazon yerlileri arasında yapılan antropolojik çalışmalar, güzelliğin sadece fiziksel değil, ruhsal bir kavram olarak algılandığını gösteriyor. Tupinambá kabilesinde güzellik, kişinin topluma katkısıyla ölçülüyor. 

Farklı kültürlerin güzellik anlayışları, estetik algımızın ne kadar çeşitli olabileceğini gösterir:

Japonlar, kusurlulukta, geçicilikte ve sadelikte güzellik arar. Japonların güzellik ve estetik yaklaşımı “Feng Shui”yi ve “Minimalizm”i doğurdu ve hâlâ dünyanın pek çok yerinde uygulama alanı buluyor. Geleneksel Wabi-Sabi anlayışı, modern Japon tasarımında yeni yorumlar kazanıyor. Minimalist mimar Tadao Ando'nun eserlerinde, beton yüzeylerdeki kusurlar bilinçli olarak korunarak 'mükemmel kusursuzluk' kavramı sorgulanıyor.

Afrika çölden ve yabani bir hayattan ibaret değildir. Maskeler ve heykeller, doğaüstü güçleri ve ataların ruhlarını temsil eder. Bu eserlerdeki güzellik, estetik kaygıdan çok, manevi anlamla ilgilidir. Portekiz’in Afrika’yı işgaliyle, Afrika sanatının Avrupa sanatını etkilediği bilinir ve etkisini hala devam ettirir. 

Hint Sanatı, tanrılar ve tanrıçalar figürleri, karmaşık desenler ve sembollerle doludur. Bu eserlerdeki güzellik, hem görsel hem de spiritüel bir deneyim sunar. Spiritüel deneyim hâlâ yeni yorumlarıyla günümüze de yansımaya devam ediyor. 

Binlerce yıllık kültürü sözlü eserler ve toplumsal ürünlerle günümüze aktarmış olan Türk’lerdeki halı, kilim ve kıyafetlerdeki motiflerin derinliğine bir başka gözle bakmak lazım.  Her bir motif, farklı bir anlam taşır. Göz motifleri nazardan korurken, hayat ağacı motifi bereketi simgeler. Bu motiflerdeki güzellik, hem estetik hem de kültürel bir mirası yansıtır.

İnsanları niye güzel buluyoruz?

İnsanları niye güzel buluyoruz?

Yüz algısı ve sosyal davranış araştırmaları ile ünlenen Dr. David Perrett'in son araştırmaları, güzellik algımızın evrimsel kökenlerine ışık tutuyor. İnsanları niye güzel buluyoruz, sorusuna da kısmen cevap veriyor: 

. Simetrik yüzlere olan tercihimiz, genetik sağlığın bir göstergesi olarak evrimleşti. 

. Renk algımızdaki güzellik tercihleri, besin bulma stratejileri ile bağlantılı. 

. Ses tonundaki güzellik algısı, sosyal uyum ve üreme başarısıyla ilişkili. 

Güzelliği farklı yaklaşımlarla yorumlayanlar da pek çok. 

Sanat, beynin görsel sistemini ‘hack”ler diyen Vilayanur S. Ramachandran (Nörolog): “Sanatçılar, beynimizin dikkatini çeken ve estetik tepkilerimizi tetikleyen görsel ipuçlarını kullanır.' yorumunu getiriyor. 

Anjan Chatterjee’nin (Nörolog) yorumlarını biraz aryanist bulduğumu söyleyebilirim: 'Güzellik, evrimsel bir avantaja sahip olabilir. Güzel bulduğumuz şeyler, genellikle sağlıklı, üreme potansiyeli yüksek veya güvenli olan şeylerdir.'

Güzelliğin insan yaşamındaki yeri

Floransa'daki sanat eserlerinin yoğunluğu karşısında baş dönmesi, kalp çarpıntısı ve hatta halüsinasyonlar yaşayan turistlerin deneyimi, güzelliğin insan psikolojisi üzerindeki güçlü etkisini gösterir. İşte sanat eserlerinin veya güzelliklerin karşısında kişinin kendinden geçmesiyle ortaya çıkan Stendhal Sendromu’nun psikosomatik bir rahatsızlık olduğunu hatırlatmak isterim. 

Renkleri ses olarak, sayıları şekil olarak algılayan kişilerin deneyimi, estetik algımızın ne kadar öznel ve kişisel olabileceğini gösteren Synesthesia diye bir kavram vardır. Bir duyunun bir başka duyuyu tetiklediği nörolojik bir durum bu. Bir şekil bir rengi veya bir kokuyu algılatabilir, hatta tat bile hissettirir. Muhtemel ki bunu reklamcılar çok kullanıyor.  

Müziğin, depresyon, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunların tedavisinde kullanılması, güzelliğin iyileştirici gücünü ortaya koyar. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde Edirne’de müzikle terapi ve tedavi merkezi olduğu biliniyor. Hatta sanat müziği makamlarının her birinin ayrı bir etkisi günümüzde bile kullanılıyor. 

Ormanda vakit geçirmenin (Shinrin-Yoku) stresi azalttığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve genel sağlığı iyileştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Doğanın güzelliği, zihinsel ve fiziksel sağlığımız için vazgeçilmezdir.

Kronik ağrı hastalarında yüzde 45 oranında iyileşme sağlayan sanat terapisinin, depresyon semptomlarını yüzde 60 oranında azaltan bahçe terapisinin ve alzheimer hastalarında kognitif fonksiyonları yüzde 30 iyileştiren müzik terapisinin güzellikle bir ilgisini gösteren sağlık verileridir. 

Güzellik, hem evrensel hem de kişisel, hem nesnel hem de öznel, hem matematiksel hem de duygusal bir olgudur. Güzellik, evrenin düzenini yansıtan bir ayna, zihnimizin derinliklerindeki arzuların bir ifadesi, ruhumuzun gıdasıdır. Güzelliği aramak, anlamak ve yaratmak, insan olmanın en temel ve en yüce eylemlerinden biridir. Belki de güzellik, 'varoluşun anlamı'na açılan bir kapıdır.

İstatistiklerin diliyle güzellik

İstatistiklerin diliyle güzellik

Madem matematik ve güzellik ilişkisi üzerinde bu kadar durduk, biraz daha rakamlarla konuya açıklık getirelim. 

. Yapılan bir araştırmaya göre, insanların yüzde 97'si doğanın güzelliğinden etkilendiğini belirtiyor.

. Başka bir araştırmaya göre, güzel sanat eserlerine bakmak, beyindeki stres hormonlarını yüzde 60 oranında azaltıyor.

. Müzelerin ve sanat galerilerinin yıllık ziyaretçi sayısı, dünya genelinde milyarlarla ifade ediliyor.

. Sanat terapisi, travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde yüzde 70'e varan başarı oranı gösteriyor.

.  Doğada düzenli olarak vakit geçiren çocukların, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) belirtilerinde azalma olduğu görülüyor.

Hakkında şiirler yazılan, türküler yakılan, filmler çekilen hatta hayatlar verilen güzellik kavramının karmaşıklığını ve çok yönlülüğünü ortaya koymaya çalıştım. Estetik algının derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarmak istedim. Umarım bir katkım olmuştur. 

Peki, aynaya baktığımızda kendimizi nasıl görüyoruz?  Veya evrene baktığımızda, kendi yansımamızı mı görüyoruz? Güzel bir söz var: İnsan, günde en az bir kere doğruyu söyler. O da aynaya baktığında…

Güzellik, sadece 'gördüğümüz' bir şey değil, aynı zamanda 'hissettiğimiz', 'düşündüğümüz' ve 'yarattığımız' bir şeydir. Akşam üzeri güneşi niye “güzele” vurur, “aşkın gözü” niye kördür? 

Unutmayın, yaşam güzellikten üstündür… Güzellikler sizin olsun ve yaşamınız güzelleşsin! 

Linkedln

Facebook

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/video-white Video
category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/test-white Test
DMP tracking codeDMP tracking code
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam