onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Güçlü Kadın Masalı: 8 Mart!

etiket Güçlü Kadın Masalı: 8 Mart!

user
07.03.2025 - 14:29 Son Güncelleme: 18.03.2025 - 23:08

Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart’ta kutlanıyor, değil mi? Ama bir soruyla başlayalım: Kadınlar, neden sadece bir gün hatırlanır?

Daha da ileri gidelim: Kadınlar Günü’nün asıl muhatabı kim? Kadınlar mı, yoksa bu dünyayı kadınlar için yaşanmaz hale getiren sistem ve onun sessiz destekçileri mi?

Bugün, tarihten bugüne hep aynı konuşmaları yapıyoruz. Kadın hakları, eşitlik mücadelesi, ücret dengesizliği, şiddet, hukuk sistemindeki çarpıklıklar… Ve sonra? 9 Mart’ta eskiye dönüş. Peki neden? Çünkü 8 Mart, kadınlardan çok erkeklerin yüzleşmesi gereken bir gün aslında.

Ama kimse bunu konuşmuyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Dünya Kadınlar Günü’nün kökenlerine dönersek, işin aslının, kutlamanın ne çiçekle ne de tatlı mesajlarla ilgisi olmadığını görürüz.

Dünya Kadınlar Günü’nün kökenlerine dönersek, işin aslının, kutlamanın ne çiçekle ne de tatlı mesajlarla ilgisi olmadığını görürüz.

Fotoğraf: CRNS News

8 Mart 1857’de New York’ta bir grup kadın işçi, insanca çalışma koşulları için greve çıktığında, onlara gaz bombalarıyla karşılık verildi. 1908’de 15 bin kadın, New York sokaklarını “daha iyi çalışma koşulları, oy hakkı, eşit ücret” talepleriyle doldurdu. 1911’de 8 Mart, ilk kez uluslararası çapta kadınların mücadele günü olarak kutlandı. 1917’de Rusya’da kadınların başlattığı grev, devrim ateşini körükledi.

Şimdi 2025’teyiz. Bugün hala eşit ücret meselesi çözülemedi, şiddet rakamları ürkütücü seviyelerde, kadınların ekonomik bağımsızlığı hâlâ zayıf. Peki, biz neyi kutluyoruz?

Kadınlar Günü kadınlar için mi erkekler için mi?

8 Mart’ın çıkış noktasına baktığımızda şunu görüyoruz: Kadınların örgütlenerek başlattığı mücadeleler, emeğin sömürülmesine karşı yükselen isyanlar, politik hakların tanınması için verilen büyük savaşlar… Ama işin ilginç yanı şu ki, bu mücadele hep kadınların omuzlarına yüklenmiş.

Kadınlar, hakları için dövüşüyor. Kadınlar, özgürlüğü için savaşıyor. Kadınlar, şiddet görmemek için mücadele ediyor. Kadınlar, eşit ücret almak için eylem yapıyor.

Peki erkekler ne yapıyor?

Kadınlar için bir gün tahsis edip sonra kenara çekiliyorlar. Kadınların hakları için savaşmaları gerektiğini söylüyorlar ama sistemin kurucusu ve sürdürücüsü olmaktan vazgeçmiyorlar. Çoğu erkek için 8 Mart sadece, “Bugün kadınlara çiçek almak lazım mı, yoksa sosyal medyada bir post paylaşsam yeter mi?” ikilemi arasında geçen bir gün.

Ama gerçek şu: Kadınların mücadelesinin sorumlusu, bizzat bu sistemi yaratan ve sürdüren erkekler ve onların sessizliği.

O yüzden belki de Kadınlar Günü, asıl erkekler için bir “aydınlanma” günü olmalı. Bir nevi erkeklerin farkındalık sınavı.

Kadınlar “kadın” olmak için mi var?

Kadınlar “kadın” olmak için mi var?

Şimdi şu soruyu soralım: Kadınlar neden hep “kadın olmak” üzerinden tanımlanıyor?

Kadın bir bireydir, tamam. Ama neden sürekli “kadın yazar”, “kadın yönetmen”, “kadın mühendis”, “kadın doktor” şeklinde etiketlenir? Hiç “erkek mühendis” ya da “erkek yazar” diye bir şey duydunuz mu?

Kadınların başarısı, kimlikleri üzerinden değil, yaptıkları işler üzerinden anılmalı. “Kadın olduğu halde başardı” cümlesi, aslında başarıyı bile cinsiyet üzerinden okuyan bir sistemin parçası.

Bir de şu var: Kadınlar ne zaman “insan” olarak görülmeye başlayacak?

Kadın olmak, başlı başına bir meslek, bir zorluk, bir mücadele alanı haline geldi. Bir kadın, sadece bir insan olarak yaşama lüksüne sahip değil. Hep ya bir annenin kızı ya bir adamın eşi ya toplumun namusu olarak konumlandırılıyor.

Kadınlara biçilen roller, kadınları birey olmaktan çıkarıyor. İşin ironik kısmı ise, bir kadın birey olmaya kalktığında hemen bir etiket yapıştırılıyor: “Çok feminist oldu”, “Erkeksi davranıyor”, “Yeterince kadınsı değil”.

Sahi, kadın olmak ne demek ve kim karar veriyor?

Kadınların mucizevi sabır gücü: Sistem bunu sömürüyor!

Kadınların en büyük tuzağı nedir, biliyor musunuz?

Sabırlı olmak.

Kadınlar, çocukluklarından itibaren sabretmeyi öğreniyorlar. “Kadın dediğin ağır olur, sessiz olur, idare eder.”

Kadınlar, eğitim hayatlarında sabrediyorlar. “Erkekler biraz daha şanslıdır, ama sen de çalışırsan olur.”

Kadınlar, iş hayatında sabrediyorlar. “Yükselmek için biraz daha az konuşmalısın, kendini fazla göstermemelisin.”

Kadınlar, evde sabrediyorlar. “Erkek biraz sert olabilir, erkek biraz bencil olabilir, erkek biraz çocuk gibidir.”

Kadınlar, şiddet gördüğünde bile sabrediyorlar. “Boşanırsan çocukların üzülür.”

Ama sabır kadınlar için bir meziyet değil, bir sistem politikası. Sabır, kadınların susturulması için en iyi kullanılan silahtır.

Erkeklerin öfkesi, hırsı, yükselme azmi normal kabul edilir. Kadının hakkını araması? “Hırçınlık.”

O yüzden, belki de en büyük devrim kadınların artık sabretmemesi.

“Kadınlar güçlüdür” masalını bırakalım, güçlü olmak zorunda bırakılmasınlar!

“Kadınlar güçlüdür” masalını bırakalım, güçlü olmak zorunda bırakılmasınlar!

Kadınlar güçlüdür. Bunu her yerde duyuyoruz. Ama sorun şu: Kadınlar neden güçlü olmak zorunda bırakılıyor?

Neden hayatta kalabilmek için ekstra güçlü olmak zorundalar?

Neden başlarına gelen her felaketi sineye çekip devam etmeleri bekleniyor?

Neden bir kadın “güçlü” olmadığında, sistem onu ezmeye çalışıyor?

Gerçekten eşit bir dünya olsaydı, kadınların güçlü olması gerekmeyecekti. Güç, hayatta kalma stratejisi olmamalı. Güç, herkes için geçerli bir şey olmalı, sadece hayatta kalma savaşı veren kadınlara yüklenen bir zorunluluk değil.

Kadınların güçlü olmasını değil, güçlü olmak zorunda bırakılmamasını talep edelim.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Peki gerçek 8 Mart nasıl olmalı?

Şimdi şu gerçeklerle yüzleşelim:

            •          Kadınlar için bir gün değil, her gün bir mücadele günü olmalı.

            •          Kadınlara ne hediye verildiği değil, sistemin kadınlara ne verdiği sorgulanmalı.

            •          Kadınların taleplerini “aşırı” bulan herkes, aslında bu sistemin devamından faydalanıyor.

            •          Kadın mücadelesi, kadınların yükü olmaktan çıkmalı. Erkekler de bu yükü paylaşmalı.

            •          Kadınların sabır değil, adaletle yaşama hakkı olmalı.

8 Mart sadece bir anma günü değil.

8 Mart sadece bir kutlama günü değil.

8 Mart sadece bir farkındalık günü bile değil.

8 Mart, hesap sorma günü.

Bu sistemden, bu düzenden, bu kalıplardan…

Ve belki de en önemlisi artık kadınların “güçlü” olmak zorunda kalmadığı bir dünya kurma zamanı. Bunu gerçekten isteyenler, sadece 8 Mart’ta değil, 9 Mart’ta da konuşmaya devam edecekler. “8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun…”

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/video-white Video
category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/test-white Test
DMP tracking codeDMP tracking code
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
16
12
6
1
1
1
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam