Gözümüzü Bi' Açtık 2025: Covid-19 Pandemisi Neden Zaman Algımızla Oynadı?
O günleri düşündüğümüzde hepimizin kafası biraz karışıyor değil mi? Hem hiç bitmeyecekmiş gibi geçen günler vardı, hem de şimdi dönüp bakınca sanki birkaç ayda olup bitmiş gibi. Her gün aynıydı, aynı duvarlara bakıyor, aynı ekrana göz gezdiriyor, aynı koltukta oturuyorduk. Ama bir yandan da hiç durmadan haber geliyor, gündem değişiyor, hayat altüst oluyordu. Şimdi yıllar sonra geriye baktığımızda zamanın neden bu kadar garip geçtiğini sorguluyorsak, bilin ki bilim de bu sorunun peşine düştü.
Hafıza, zamanın kaydını tutan bir saat değil; sürekli yeniden yazılan bir hikaye gibi.

Birçoğumuz hafızamızı, olan biteni birebir saklayan bir video gibi düşünürüz ama gerçek çok daha karmaşık. Bellek aslında geçmişi yeniden kurgulayan yaratıcı bir süreçtir; şu anki ruh halimiz, içinde bulunduğumuz ortam, hatta sosyal medya gibi araçlar bile geçmişi nasıl hatırladığımızı etkileyebilir.
Daha fazla anı biriktirdiğimiz zaman dilimleri zihnimizde daha uzun sürmüş gibi hissedilir. Tam tersi şekilde tekrar eden, birbirine benzeyen günler ise tek bir bulanık küme halinde sıkışır. Pandemi yılları da tam olarak bu yüzden zaman algımızı bozdu... Hem çok şey yaşadık, hem de çok az şeyi hatırlıyoruz.
Pandeminin hayatlarımızı eşitlediği o dönemde zaman neden bu kadar sıkışık hissettirdi?

Normalde sürpriz olaylar, bellek içinde net sınırlar oluşturur. Bu olaylar, anılarımızı 'önce' ve 'sonra' olarak ayırmamıza sebep olur. Ancak pandemi gibi her günün aynı göründüğü, evden çıkmanın bile büyük bir değişiklik sayıldığı dönemlerde bu sınırlar silikleşir.
Her şey, birbirine karışmış gibi hissedilir çünkü beynimiz ayırt edici işaretler olmadan zamanı tanımlamakta zorlanır. Ne kadar az çeşitlilik varsa, zaman belleğimizde o kadar daralır. Yani saatler geçse bile anılar birikmiyorsa, o zaman dilimi bize çok daha kısa gelir.
Peki ya duygular? Kaygı, belirsizlik ve stres zaman algımızla nasıl oynadı?

Zaman algısı sadece günlük olaylara değil, duygusal durumumuza da çok bağlıdır. Pandemi, neredeyse herkesin ruh halini etkileyen küresel bir krizdi. Sürekli endişe halinde olmak, yalnız kalmak, gelecek belirsizliğiyle yüzleşmek...
Bunların hepsi beynimizin zamanı nasıl kaydettiğini doğrudan etkiledi. Bilim insanları, kötü ruh hallerinin geçmişte yaşanan olayları daha çok hatırlamamıza sebep olduğunu ama bu anıların netliğini azalttığını söylüyor. Yani pandemi dönemini hatırlarken çok şey hissediyor olabiliriz ama detayları bulanık görmemiz işte tam da bu yüzden.
Başta da demiştik; hafıza dediğimiz şey sabit değil, her hatırladığımızda aslında onu yeniden yazıyoruz.

Geçmişi daha net hatırlamaya çalışmak, duygusal olarak onun üzerimizdeki etkisini azaltabilir. Bilim insanları bu sürece “epizodik bellek çağırımı” diyor. Günlük tutmak, bir arkadaşla o günleri konuşmak ya da sadece sessizce geçmişi düşünmek bile belleği netleştiriyor ve bugünkü ruh halimizi olumlu yönde değiştirebiliyor çünkü ayrıntı eksikliği, bastırılmış travmaların tekrar tekrar tetiklenmesine neden olabiliyor.
Pandemi yılları geride kaldı ama bize bıraktığı o tuhaf zaman algısı hala bizimle. Zamanın uzayıp kısalması, bazen bir günün bitmek bilmemesi, bazen de yılların tek bir göz kırpması kadar hızlı geçmesi... Bunların hepsi aslında beynimizin bize oynadığı oyunlardan ibaret ama belki de o dönem, zamanı ne kadar değerli ve kırılgan bir şey olduğunu fark etmemiz için gerekliydi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın