onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Flamingoların Bir Yaşam Alanı Daha Kurudu: Yarışlı Gölü Çöle Döndü

Flamingoların Bir Yaşam Alanı Daha Kurudu: Yarışlı Gölü Çöle Döndü

Türkiye'de başta flamingolar olmak üzere birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Göller Bölgesi, bu yıl aşırı sıcak ve yağış azlığı nedeniyle Yarışlı Gölü'nü de kaybetti. Etrafında 50'nin üzerinde mermer ocağı bulunan Yarışlı Gölü'nün basına yansıyan görüntüleri yürekleri burkuyor... 

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Harmanlı, Yarışlı, Sazak, Kocapınar ve Düğer köyleri arasında genişliği 16 kilometrekare, derinliği bir dönem 4 metreye kadar çıkan karstik Yarışlı Gölü adeta bir çöle dönüştü.

Harmanlı, Yarışlı, Sazak, Kocapınar ve Düğer köyleri arasında genişliği 16 kilometrekare, derinliği bir dönem 4 metreye kadar çıkan karstik Yarışlı Gölü adeta bir çöle dönüştü.

Göller Bölgesi'nde başta lavanta olmak üzere, kekik, adaçayı, melisa üretimiyle bölgede su kaynaklarının korunması için susuz tarımı teşvik etmeye çalışan Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, çocukluğunda derinliği neredeyse 4 metreye ulaşan Yarışlı Gölü'nün, son yıllardaki küresel ısınma kaynaklı yağış azlığı ve aşırı sıcak havalar nedeniyle tamamen kuruduğunu söyledi.

"Göller Yöresi'ni çok daha ciddi kuraklık tehlikesi bekliyor" 🎥

Göller Bölgesi'nde sulak alanların son yıllarda hızla yok olduğunu, 10'a yakın alanın kaybedildiğini belirten Öztürk Sarıca, “Özellikle flamingoların son dönemde kullanmaya başladığı alanlardan birisiydi. Akgöl'ün kuruması, Yarışlı Gölü'nün de kurumasıyla birlikte flamingoları artık sadece Burdur Gölü kenarında ve Acıgöl'de görmekteyiz. Özellikle küresel ısınma kaynaklı ve bu yıl anormal derecede yükselen hava sıcaklıkları ve yağış rejiminin çok düzensiz ve bölgenin ciddi anlamda yağış almıyor olması, sulak alanlarımızın hızla kurumasına sebep oluyor' diye konuştu.

Çevre baskısının da önemli bir etken olduğuna işaret eden Sarıca, “Göller Bölgesi'ndeki büyükbaş hayvancılığın yoğunlaşarak devam etmesi, alternatif ürün modellerinin yaygınlaşmaması, küçükbaş hayvan ve susuz yetişen aromatik bitki üretiminin azlığı, ayrıca sulak alanlarımızın büyük kısmının etrafında yoğunlaşan mermer ocakları, tabii ki etrafa beyaz ışınların saçılmasıyla daha fazla ısıya sebep olmakta. Dolayısıyla bu da çevresel anlamda yağış rejimlerini olumsuz etkilemekte ve Göller Yöresi'nin özellikle önümüzdeki yıllarda çok daha az yağış alacağını ve çok daha ciddi kuraklık tehlikesi beklediğini gösteriyor' dedi.

Göl çevresinde 50'nin üzerinde mermer ocağı var

Göl çevresinde 50'nin üzerinde mermer ocağı var

Göl çevresinde 50'nin üzerinde mermer ocağı bulunduğunu ifade eden Sarıca, 'Doğanın tahrip olması buradaki su kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Tüm dünyada sulak alanlarda ve insanların etkileneceği alanlarda mermer ocakları açılmaması tercih edilir. Türkiye'de maalesef mermer ocakları özellikle sulak alanlar ve insanların çok ciddi etkileşimde bulunacağı alanlarda fazla miktarda açılıyor. Göl etrafındaki 50'nin üzerinde mermer ocağının, derelerin yönlerini değiştirmesi, çevresel ısının artması ve yeşilin tüketilmesi noktalarında olumsuz etkileri var'' dedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

'Böyle giderse Burdur Gölü de kaybedilecek'

'Böyle giderse Burdur Gölü de kaybedilecek'

Mermer ocaklarından ötürü oluşan toz kümelerinin, tarımı ciddi anlamda etkilediğini ifade eden Sarıca, 'Bu da ister istemez insanları burada büyükbaş hayvancılığa mecbur bırakıyor ki, büyükbaş hayvancılıkta üretilen mısır ve yonca suların hızla tüketilmesine sebep oluyor. Önümüzdeki yıllarda küresel ısınmanın da bu şekilde devam edeceğini düşünürsek Göller Yöresi pek çok sulak alanını ve Burdur Gölü'nü kaybedecek. Sanayileşmiş ülkeler karbon salınımını azaltma noktasında verdikleri hiçbir sözü yerine getirmiyor. Dolayısıyla yerküremiz biraz daha ısınıyor ve Türkiye ve Göller Yöresi bundan nasibini fazlasıyla alıyor' ifadelerini kullandı.

'Karbon salınımı minimuma çekilmeli'

'Karbon salınımı minimuma çekilmeli'

Sanayileşmiş ülkelerin karbon salınımlarını azaltmaları ve üzerine düşen görevleri yerine getirmiş olmaları durumunda hiç değilse bu durumun stabilize olabileceğini belirten Sarıca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğanın birtakım kazanımları tekrar yerine konulabilir. Maalesef her geçen gün artan karbon salınımı, daha fazla küresel ısınma, bundan daha fazla nasibini almış bir Türkiye ve Göller Yöresi görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda içme suları konusunda ciddi anlamda ülkemizi ve Göller Bölgesi'ni tehlikeler bekliyor. Dünyanın bu hale gelmesinin en büyük sebebinin küresel ısınma, küresel ısınmada da en büyük problemin karbon salınımları, karbon salınımlarındaki en büyük pay sahibinin de sanayileşmiş ülkeler olduğunu biliyoruz. Karbon salınımlarını bir an evvel minimum noktaya çekmeleri gerekiyor.'

Gölün son hali, kameralara böyle yansıdı 📹

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
107
79
16
6
4
3
3
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Onur Savaş

devletler mütahitler ve iş insanları bir gün hepimizi öldüreceksiniz memnunsunuzdur umarım içecek su kalmıyor artık

mkata

ben burdurluyum. inanın mermer ocaklarından dolayı şehirde dağ, ağaç diye bir şey kalmadı. özellikle bazı ilçelerinde o kadar çok mermer ocağı var ve doğayı ... Devamını Gör

Pasif Kullanıcı

Halk doğru düzgün tepki göstermezse daha çok göl de kurur, susuz da kalırlar, toz toprak içinde yaşamaya da mahkum edilirler. Adamın çoluğu çocuğu kendisi t... Devamını Gör