Filin Gövdesinde İnsanlık, Gölgesinde Aptallık: Saramago’dan Sessiz ve Derin Bir Yolculuk
Tarihe dönüp baktığınızda çoğu zaman büyük savaşlar, krallar, antlaşmalar görürsünüz fakat gözden kaçan, küçücük gibi görünen ve devasa anlamlar taşıyan detaylar da vardır. Mesela 1551 yılında Portekiz Kralı III. João, kuzeni Roma Germen İmparatoru II. Maximilian’a hediye olarak bir fil gönderir. Evet, bildiğiniz anlamda bir fil. Koca gövdeli, sessiz, ağırbaşlı bir hayvan. Lizbon’dan yola çıkar ve Viyana’ya kadar yürütülür.
Tarihin dipnotu gibi görünen bu olay, Nobel ödüllü yazar José Saramago’nun zihninde büyür, ironik ve derinlikli bir romana dönüşür. Bu romanın Filin Yolculuğu olarak bilinir.
Saramago’nun diğer kitaplarını bilenler için bu şaşırtıcı bir hamle değildir. Körlük, Kopyalanmış Adam, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş gibi romanlarında olduğu gibi burada da mesele sadece olaylar değil; insanın düşünce biçimi, toplumsal yapının absürtlüğü ve görünürlük arzusudur.
Belki de bu kitap, onun en sade görünen ve aynı anda en dolaylı anlatı taşıyan eseridir.
Bu kitapta ne oluyor?

Filin adı Süleyman. Onunla birlikte yola çıkan bakıcısı Subhro ise Hindistan’dan getirildiği düşünülen, sessiz, gözlemci ve sağduyulu bir adam. Roman boyunca tanık olduğumuz her şey —törenler, kutsamalar, geçitler, şatafatlar— onun bakışının süzgecinden geçer. Subhro konuşmaz fazla; ama kitap boyunca en çok onun bildiğini hissedersiniz. Çünkü o, fili tanır. Bu da Saramago’ya göre dünyayı anlamanın en güçlü yollarından biridir.
Yolculuk başladığında mesele basit görünür: Bir fil başka bir ülkeye ulaştırılacaktır. Ama işte tam da burada başlar Saramago’nun ironisi.
Her şehirde, her durakta, her yeni yöneticiyle birlikte filin anlamı yeniden yazılır.
Bir yerde “kutsal” olur, bir başka yerde “uğursuz”, başka bir kentte sadece “ağır bir sorun”.
Aslında kimse fili gerçekten görmez. Herkes onu kendi algısı, beklentisi ve gösterisi üzerinden yeniden tanımlar.
Saramago’nun en çok eğlendiği yer burasıdır belki de.
Fil bir anlam değil; herkesin anlam yüklemeye çalıştığı devasa bir boşluktur.
Tıpkı bugün toplumsal olarak üzerine konuştuğumuz çoğu şey gibi.
Yol boyunca karşılaşılan törenler ise başlı başına bir alay konusudur.
Piskoposlar gelip filin önünde dua eder. Ama neye dua ettiklerini bilmezler.
Askerî kortejler, kraliyet geçitleri, kutsal ayinler düzenlenir.
Ama hepsi yalnızca dışarıdan bakıldığında “ciddi” görünür.
Saramago’nun dili burada kendini gösterir: uzun, virgüllerle dolu, konuşma çizgisiz ve ritmi yüksek cümleler…
Bazen okuyucuyu zorlar ama bir kez içine girince ritmini yakalamak kaçınılmazdır.
Subhro ile fil arasındaki ilişkiyse, romanın en insani ve etkileyici kısmı.
Subhro, büyük laflar etmez ama ne zaman ne yapılması gerektiğini bilir.
Fil konuşmaz, ama her şeyi anladığını hissedersiniz.
Ve ironik bir biçimde, etrafı din adamları, krallar, memurlar, komutanlarla çevrili bu anlatının tek mantıklı karakterleri, bir adamla bir hayvandır.
Filin yolculuğu sürerken, yollar çamurlanır, geçitler zorlaşır, iklim sertleşir.
Ama gösteri durmaz.
Her yeni şehirde, yeni bir tören.
Her yeni durakta, yeni bir anlam.
Yani aslında yolculuk bir taşımadan ziyade bir gösteriye dönüşür.
Ama neden bu kadar önemli?

Çünkü Saramago burada sadece 16. yüzyıl Avrupası’na dair bir taşlama yapmaz.
Asıl hedef bugündür.
Bugünün törensel siyaseti, medyatik kutsallıkları, içi boş hayranlıkları ve her şeyin “gösterilmek” için var olduğu sistemdir.
Görünürsen varsın.
Alkışlanıyorsan doğrusun.
Törenle sunuluyorsan gerçeksin.
Peki ya öz?
İşte o, fil gibi sessizce geçip gider.
Roman, Viyana’ya varıldığında biter. Hediyeler alınır, protokol tamamlanır, tarih yazılır.
Ama okurun zihninde bir yolculuk daha başlar:
“Ben bu saçmalığın neresindeyim?”
“Ben ne zamandır anlamadan kutsuyorum?”
“Ne zamandır törenlere bakıp susuyorum?”
Saramago seni sarsmaz, bağırmaz, slogan atmaz.
Sadece bir fil yürütür.
Yanına da bir adam koyar.
Ve sonra seni izler.
Yol biter, kitap kapanır. Ama o sessiz sorular — tıpkı Süleyman’ın ayak izleri gibi — senin aklında yürümeye devam eder.
(Görseller: Kitap Yurdu, Kitap Eki, José Saramago Foundation)
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!