Artık bir şeye yönelttiğimiz dikkatin, bir şeyi beğenmemizin, paylaşmamızın bir değeri ve ekonomik karşılığı var. Kurumları, işletmeleri geçtik, kişilerin markalaştığı, kendilerine marka dedikleri, değer biçtikleri, tüm yaşamlarını açtıkları, yaşamlarının içeriklerine fiyat belirledikleri bir yerdeyiz.
Bir dizi oyuncusunun ya da şarkıcının pek tabii emek harcayarak bir günde kazandığı para ile bir set-sahne çalışanının bir günde harcadığı emek ve kazandığı para kıyaslamasından içimiz burkulur. Aradaki değer farkını yaratan nedir? Ünlü olmak ve kitleleri peşinden sürüklemek mi? Yüksek sanat mı? Marka olmak mı? Arada bunca uçurum olmalı mıdır ve ne denli sindirilebilir?
Bir de ‘influencer’lık var ki ayrı bir muamma. İçlerinde bilgisi, sanatı, emeği olanlarla, yalnızca şöhreti, güzelliği, ilginçliği vs. olanları ayırt etme imkanı da kalmamıştır. Zaten tümü, kişiliğini markalaştırarak kendine bir değer atfetmekte ve yaşamının paylaştığı içeriklerinin aralarına reklam, ürün yerleştirme alarak bunların fiyatını belirlemektedir. Birer mecraya dönüştükleri için işletmeler tarafından ticari değer atfedilmektedir. Çocukları, kedileri, acıları, sevinçleri, yedikleri, içtikleri, seyahatleri, konforlu ya da sözde konforlu yaşamları, bedenleri yani her şeyleri ekonomik sistemin içinde ticari karşılığı olan bir metaya dönüşmüştür. Ne kadar çok insan takip edip beğenirse, ticari karşılıkları yükselmektedir. Bir ürünü tanıtmak için tek bir hikâye içeriği paylaşımına alınan bilmem kaç bin liralar ile o ürünün üretilmesine emek verenlerin kazandığı hayatta kalma standartları arasındaki farka içimiz burkulur. “Ama ürünün daha çok satılmasını sağlayarak onu üreten emekçilerin işlerini sürdürmelerine aracı oluyorlar!” diyenler olacaktır. Teorik olarak doğru. Yanlış olan ise zaten bu düşünme biçimi. Bugünkü ekonomik düzenin mimarlarıyla aynı olan düşünme biçimi. Hiçbir işe yaramayacağını bilerek boş boş eleştirdiğimiz şey tam olarak budur. Ne yapsınlar? Düzen böyle. Pek tabii içimizi düzene döküyoruz zaten. Ayrıca bu işin sadece bir boyutu.
Ekonomik sistemler bakımından finansal yatırım araçları gibi tartışmaya açık birçok konu var. Büyük hacimlerle paradan para kazanılan, büyük bir bölümü emeksiz ve katma değersiz bir döngünün içindeyiz. Bir taraftan herkesin kafasına göre fiyat biçtiği işler ve ürünler cabası. “Evi satın mı alıyoruz?” dedirten kiralarla, bir fincan kahvenin ve kitabın önlenemez yükselişiyle, maaşları birleştirme evlilikleriyle, hayatı sorgulatan özel okul bütçeleriyle, en çok düşük gelirliyi vuran temel gıda fiyatlarıyla fantastik bir film kurgusuna doğru ilerliyoruz. Herkes kendince düzen tutturmuş, bir şekilde hayatta kalıyor. Emek, değer, kazanç ve ekonomik koşulların dengeleri şaşmış durumda. Hangi işin içinde ne kadar emek var sorusunun anlamını yitirdiği bir noktadayız. İğneyi kendimize batırmıyoruz sanılmasın. Akademide en üst unvana gelindiğinde harcanan emek ve verimlilikte ciddi bir düşüş olduğunu gösteren araştırmalar var. Devlete bağlı çalışanların içinde harcanan emek ve yaratılan verimlilik unsurunu ayrıştırmak ve denetlemek ne kadar mümkün? Böyle derin mevzularda sorunlar ve çözümleri çok boyutlu ve karmaşık olduğu için kestirimci bir cevap veremiyoruz. En tepede herkes için adaletli bir düzen, en küçük hücrede ise bireysel sorumluluktan söz edebiliriz ancak. “Kendi küçük dünyamızda ne yapıp ediyoruz, emek ve eşitlik dengesini nasıl gözetiyoruz?” sorusu anlamlı kendi adımıza.
Kabul edelim ki, bu bir dünyaya bakış meselesidir. Prensiptir, kendine saygıdır, ruhuna yapışmış emekçiliktir, halden anlamaktır, adına ne derseniz deyin. Babam sadece kendi hikâyemden çıkardığım bir simge burada. Ben çok tanıyorum böyle insanlar. Yaptığı işin niteliğine ve marka değerine bakılsa çok daha fazlasını kazanabilecekken dozunu ayarlayan esnaflar, doktorlar, sanatçılar, mimarlar, eğitimciler tanıyorum. Erdemleri karşısında bu kez gururdan içim burkuluyor sizler gibi.
Liyakatli olanın yüceltildiği, herkesin kendi emeğinden sorumluluk duyduğu bir dünya hayalimiz var yine de.
Instagram1
Instagram2
Twitter
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'
Yorum Yazın