-Yahu gerek yok saçmalıyorsun iyice
-Anlamıyorsun sen, davranış bozukluğu seziyorum ben
-Ben de sende grip seziyorum, doktora götüreyim mi seni?
-Öfff hep aynı banal yaklaşım, götüreceğiz işte çocuğu bir psikologa
-Peki, seninle mücadele edemeyeceğim.
-Etme zaten, sıkıntı var diyorum ya
-Evet, sıkıntı var ama çocukta değil zannımca
-Eheheheh çok komiksin…
Netice itibariyle gittik psikologa, zaten aklına bir şeyi yapmayı koymuş kadının önünde hiçbir şey duramaz, duramadım da. Psikolog aldı çocuğu, odaya soktu, resim çizdirdi, oyun oynadı, konuşturdu, soru sordu, güldüler, eğlendiler 2 saat sonra çıktılar. Adamın suratından düşen bin parça, yüzüme bakamıyor resmen. Aha dedim oğlan adama küfretti kesin, e anası öğretmiş olamayacağına göre anladı benim ne mal olduğumu.
Derken konuya girdi, çocukta bir sıkıntı yok sıkıntı sizde deyiverdi. Aklıma “sıkıntı var ama çocukta değil zannımca” dediğim anlar geldi ve suratıma manyak bir gülümseme oturdu. Eşimin ters ters bakışlarına aldırmadan sırıtarak dinledim adamı. Keyifli keyifli otururken adam pat diye oğlanın çizdiği bir resmi çıkarıp koydu önümüze. Oğlanın bu kadar iyi resim çizebildiğini bilmemenin verdiği şaşkınlıkla, resmi inceledim.
Resimde bir kadın, bir çocuk bir de kurbağa gibi, kertenkele gibi, böyle sıçan gibi yeşil bir mahluk vardı. Dedim güzel çizmiş kerata, bir de yavşak gülüş patlattım ardı sıra. 'Ne görüyorsunuz?' dedi psikolog adamımız. Eşim psikoloji testine kendi giriyormuş gibi, gördüğü her şeyi en ince ayrıntısına kadar yorumladı, kendi deyişiyle anlamlandırdı, irdeledi, yerdi, soyut düzlemde örseledi. Lan ne diyor bu diye düşünürken, psikolog bana dönüp “siz?” dedi. Kadın, çocuk ve yaratık, diye çok kısa özetledim. Eheh meheh diye gülmeyi de unutmadım.
Resmen bir Amerikan filmindeydik, psikologa gelmiştik ve karanlık güçlerin ele geçirdiği yavrumuzun resimlerinden tahliller yapıyorduk. Psikolog gözlüğünü çıkardı, 'Ahmet Bey, o resimde anne var çocuk var peki siz neredesiniz?' diye sordu. içimden “Has.ktir, yaratık ihalesi bana kaldı” dedim, ama psikologa “bilmem, işe mi gitmişim? eheh meheh” diye çok mantıklı ve arzu edilen bir görüş bildirdim. Eheh meheh şeklindeki yavşak sırıtışı suratımdan atamıyordum…
Psikolog elini resme uzattı, işaret parmağını bir şeyi gösterecekmiş gibi hazırlayıp yeşil mahlukun üzerine koydu, “siz busunuz Ahmet bey” dedi. Yeşil şeye uzun uzun baktım, duygusallaştım, hüzünlendim, düşüncelere daldım ve sordum “kurbağa mı o?”
Psikolog, sanki o yeşil şey can bulmuş da benim yerime oturmuş gibi baktı bana ve “ne olduğu önemli değil Ahmet bey, siz burada baba değil busunuz, bu yaratıksınız, siz oğlunuzun hayal alemindeki bir oyunsunuz” diye saydırdı. çocuk anneyi otorite olarak gördüğü için, beni kendine oyun arkadaşı seçmişmiş, ben onun babası değil, hayalindeki bir oyunmuşum falan fistan. Anlattı, anlattı, anlattı, sadece “neden yeşil peki?” diye sorabildim. Psikolog cevap vermedi, sanırım vermek istemedi.
Bu kadar yazının üstüne bir de çocuğun anneyi otorite olarak görmesinin, babayı yavşak, yeşil bir mahluk gibi görmesinin, vs. etkilerini anlatacak değilim size. tek bir şey diyeceğim, allah hiçbir babayı otoritenin karşısında yere yapışmış yeşil sümük gibi bırakmasın.