Görüş Bildir
Haberler
Dünyaya Hiç Gelmediğimiz Bir Senaryoda Neler Yaşanabileceği Bilim İnsanları Tarafından Açıklandı!

Dünyaya Hiç Gelmediğimiz Bir Senaryoda Neler Yaşanabileceği Bilim İnsanları Tarafından Açıklandı!

S
27.11.2021 - 09:30

Modern metropolleri tanımlayan gökdelenlerden geçmişte inşa edilen piramitlere ve diğer kalıntılara kadar insanoğlunun izini gezegenin her yerinde görüyoruz. Peki ya bunlar gerçekleşmemiş olsaydı? İnsanoğlunun hiç var olmadığı bir dünyanın nasıl görüneceğini merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Kaynak: https://www.livescience.com/what-if-h...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bilim insanlarına göre insanlar var olmasaydı dünyada düzen farklı olacaktı…

Bilim insanlarına göre insanlar var olmasaydı dünyada düzen farklı olacaktı…

Vahşi doğa el değmemiş yapısını koruyacak, bildiğimiz hayvanlardan daha önce adını duymadıklarımıza kadar çeşit çeşit canlı hâlâ yaşıyor olacaktı. Hayvan çeşitliliği inanılmaz bir seviyede kalacak ve dünya genelindeki bitkilerin sayısı çok daha fazla olacaktı.

Modern insanların olmaması, insanların hiç olmayacağı anlamına gelmiyor.

Modern insanların olmaması, insanların hiç olmayacağı anlamına gelmiyor.

Neandertaller gibi soyu tükenmiş akrabalarımız hâlâ varlıklarını sürdürüyor olabilirdi. Elbette onlar da dünyada bazı şeylerin değişmesine neden olurdu. Ama canlıları avlayan ve yaşam alanlarını fütursuzca tahrip eden insanoğlunun olmasa, Dodolardan Tazmanya kaplanlarına kadar pek çok tür bugünlerde varlığını sürdürüyor olacaktı.

İnsanlar, türlerin yok olma oranını en iyi tahminle 100 kat artırdı.

İnsanlar, türlerin yok olma oranını en iyi tahminle 100 kat artırdı.

Bu oran, 66 milyon yıl önce kuşlar haricindeki dinozorlar da dâhil olmak üzere, dünyadaki hayvanların yaklaşık %80’inin neslini tüketen Kretase-Tersiyer yok oluşundan bu yana bu kadar yüksek olmamıştı. Bir diğer deyişle, gezegene gök taşı gibi çarpan insanoğlu, doğayı ve diğer canlıları yavaş yavaş yok ediyor.

İnsanların doğaya verdiği zarar olmasa, dünya çok daha vahşi bir yer olacaktı.

İnsanların doğaya verdiği zarar olmasa, dünya çok daha vahşi bir yer olacaktı.

Örneğin, boyutu 3.6 metreye ulaşabilen moalar gibi canlılar hâlâ çayırlarda koşuşturuyor olabilirdi. Ama insanlar Yeni Zelanda’ya ayak bastıktan sonra bu devekuşuna benzeyen canlıların 9 türünün, bunları avlayan Haast kartallarının ve adada bulunan 25 diğer omurgalı hayvan türünün daha neslini tüketti.

Bu canlıların nesli, insanlar tarafından çok avlandıkları ve yaşam alanlarına istila türler sokulduğu için 250 yıl kadar önce tükendi.

Bu canlıların nesli, insanlar tarafından çok avlandıkları ve yaşam alanlarına istila türler sokulduğu için 250 yıl kadar önce tükendi.

Büyük hayvanlar doğa üzerinde büyük etkiye sahip olduğundan, insansız bir dünya nasıl olurdu sorusuna verilen cevaplarda büyük bir yere sahipler. Son birkaç bin yıl içerisinde yok olan büyük memelilerin bu makus talihinde insanların rolü büyük.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İnsansız dünya senaryosu üzerinde büyük araştırmalar yapıldı.

İnsansız dünya senaryosu üzerinde büyük araştırmalar yapıldı.

2015’te yapılan bir çalışmada, insanların olmadığı bir Dünya’nın ekosisteminin, günümüzde Afrika’da bulunan Serengeti’ye benzeyeceği öne sürüldü. Yani filler, gergedanlar ve aslanlar dâhil bugün Afrika’da bulunan hayvan, nesli tükenenlerle birlikte Avrupa’nın her köşesinde görülebilir olacaktı. Tabii Afrika aslanı yerine yaklaşık 12.000 yıl önceye kadar Avrupa’da yaşayan mağara aslanları var olacaktı. Aynı şekilde fillerin akrabaları ve devasa ayılar da yaşıyor olacaktı.

Filler ve diğer büyük hayvanlar, konu yiyecek bulmak olduğunda engel tanımaz.

Filler ve diğer büyük hayvanlar, konu yiyecek bulmak olduğunda engel tanımaz.

Yani gerektiğinde en yukarıdaki dallardaki taze yaprakları yemek için ağaçları devirmekten çekilmezler. Büyük memelilerin sayısının oldukça fazla olduğu bir dünyada, ağaçlık bitki örtüsü oranında azalma görülmesi çok olası.

Fil gibi hayvanlar zoolojide megafauna (dev hayvanlar) olarak sınıflandırılır.

Fil gibi hayvanlar zoolojide megafauna (dev hayvanlar) olarak sınıflandırılır.

Pleistosen’in son buzul çağında (2.6 milyon yıl önceden 11.700 yıl önceye kadarki dönem) dünyamız megafauna açısından zengindi. Ancak buz çağı sona erdikten sonraki bin yılda bu canlıların çoğu yok oldu. Bilim insanları geçtiğimiz yüzyılda bu canlıların can vermesinin ana nedeninin doğal iklim değişikliği mi yoksa aşırı avlanma gibi insan faaliyetleri mi olduğunu tartıştı.

Bu yıl yayımlanan bir çalışma bu noktadaki belirsizliği giderdi.

Bu yıl yayımlanan bir çalışma bu noktadaki belirsizliği giderdi.

Çalışmaya göre yünlü mamutlar gibi megafaunaların nesli iklim değişikliği yüzünden tükendi. Zira yedikleri bitkiler, havanın ısınması sonucu oluşan iklim koşullarında hayatta kalamadı. Elbette insanlar da mamutları avladı. Bazı bilim insanları kimi mamutların iklim değişikliği sonrasında da yaşamını sürdürdüğünü, insanlar olmasaydı günümüzde hâlâ hayatta olabileceklerini düşünüyor.

Bu canlıların varlığını önemli kılan bir diğer etken ise taşıdıkları elementler.

Bu canlıların varlığını önemli kılan bir diğer etken ise taşıdıkları elementler.

Bilim insanları günümüzdeki büyük hayvanları yemek ve dışkılama yoluyla tohum ve besin maddelerini nasıl bir yerden başka yere taşıdığını inceliyor. Megafaunaların neslinin tükenmesiyle yaşam için kritik olan fosfor, kalsiyum ve magnezyum gibi elementlerin mevcudiyeti %90’dan fazla azaldı. Araştırmacılara göre insanlar olmasaydı bu elementler dünya üzerinde eşit bir dağılıma sahip olacaktı. Yani ekosistemler daha üretken, topraklar daha verimli olacaktı.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Tarım yapılması ve arazilerin çitle çevrilmesi elementleri belli noktalara topladı.

Tarım yapılması ve arazilerin çitle çevrilmesi elementleri belli noktalara topladı.

Bundan ötürü bu alanlar zamanla vahşi doğadaki topraklara kıyasla verimsizleşti. Verimliliğin yüksek olması, bitkilerin kaynaklarını meyve ve çiçeklerine daha fazla tahsis etmesi, bu da dünyanın daha canlı görünüp daha fazla hayvanı besleyebilmesi anlamına geliyor. Toprakların verimsizleşmesinde iklimin farklılaşmasının da etkisi olabilir ama megafaunanın iklimde ne tür değişikliklere neden olduğunu söylemek mümkün değil.

Öte yandan Dünya’nın iklimi üzerindeki etkimizi değerlendirebiliriz.

Öte yandan Dünya’nın iklimi üzerindeki etkimizi değerlendirebiliriz.

Fosil yakıt yakılması gibi faaliyetlerin neden olduğu küresel ısınma aracılığıyla 20. yüzyılın başından bu yana Dünya’nın sıcaklığını ortalama 1 santigrat derece artırdık. Biz olmasaydık dünya daha serin olacaktı. Ayrıca 2016’da yapılan bir çalışma, insanlar yüzünden bir sonraki buzul çağının en az 100.000 yıl ertelenebileceğini ortaya koydu. Biz olmasaydık bu buzul çağı günümüzden en az 50.000 yıl sonra başlayacaktı.

Homo sapiens olarak da bilinen modern insanlar, insan türünün tek üyesi değildi.

Homo sapiens olarak da bilinen modern insanlar, insan türünün tek üyesi değildi.

Biz olmasaydık Neandertal akrabalarımız çok daha başka yerlere gelebilirdi. Bilim insanları yaklaşık 40.000 yıl önce Neandertal soyunu tüketenin ne olduğundan emin olmasalar da, Homo sapiens ile çiftleşenlerin DNA’larının bir kısmı bazı soydaşlarımızda varlığını sürdürüyor. Neandertaller muhtemelen birden çok nedenden ötürü yok oldu ama her zamanki gibi baş şüpheliler biziz.

Kaynak mücadelesi Neandertallerin yok oluşunda etkili oldu.

Kaynak mücadelesi Neandertallerin yok oluşunda etkili oldu.

İnsanoğlu 45.000 ila 50.000 yıl önce Neandertallerin yaşadığı Avrupa’ya göçmeseydi muhtemelen hâlâ hayatta olacaklardı. Neandertaller, modern insanlara benzer şekilde karmaşık yaşamlar sürdürüyordu, fakat iklim değişiklikleriyle baş etmekte zorlandılar ve sayıları nispeten az olduğundan genetik çeşitlikleri düşüktü. Bu durum, akrabaları ile çiftleştikleri ve hastalıklarla boğuştukları anlamına geliyor ki bu, hiçbir tür için iyi haber değildir. Kısacası zaten zor durumdaydılar, insanlar da gelip son darbeyi vurdu.

Homo sapiens’in bir insan türünün daha yok olmasına katkıda bulundu.

Homo sapiens’in bir insan türünün daha yok olmasına katkıda bulundu.

Görünüş olarak modern insanlardan çok Neandertallere benzeyen Denisovalılar, devasa azı dişleriyle Neandertallerden ayırt ediliyor. 2012’de yayımlanan bir çalışmaya göre, Yeni Gine gibi Okyanusya’daki adalarda Denisovalı DNA’sının bulunması, insanoğluyla iç içe yaşadıklarını kanıtlıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Benzer şekilde Neandertallerle ortaklık kurdukları da ortaya çıkarıldı.

Benzer şekilde Neandertallerle ortaklık kurdukları da ortaya çıkarıldı.

Sibirya’da bir Denisovalı-Neandertal melezinin fosilleşmiş kalıntıları bu durumu doğruladı. Ayrıca Fosiller, Denisovalıların Neandertallerden daha geniş bir coğrafyada yaşadığını gösteriyor. Neandertallere kıyasla daha farklı iklimlere adapte olmalarına ek olarak, muhtemelen genetik çeşitlilikleri de Neandertallerinkinden daha genişti. Yani hayatta kalma olasılıkları Neandertallere kıyasla daha fazlaydı.

Bu iki türden en az biri yok olmasaydı insanlara benzer bir yol çizebilirlerdi.

Bu iki türden en az biri yok olmasaydı insanlara benzer bir yol çizebilirlerdi.

Son buzul çağı sona erdiğinde insanoğlu gibi avcı-toplayıcı hayatı bırakıp tarıma geçmeleri ve bizimkine benzer bir yol çizmeleri olasıydı. Ayrıca evrim aracılığıyla olası entelektüel eksikliklerini gidererek bugünküne benzer bir dünya yaratabilirlerdi. Yani yaptığımız tüm hataları yapmış olabilirler, küresel ısınmaya sebep olabilirlerdi… Kim bilir?

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz 👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
58
13
9
8
5
3
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın