Dünya Starlarını Türkiye'ye Getiren Organizatör Ahmet San: "Tarkan Potansiyelini Kullanamadı!"
Türkiye'nin önde gelen organizatörlerinden olan Ahmet San, hem yerli hem yabancı birçok sanatçıyı Türk halkı ile buluşturmuştur. San, özellikle 90'lı yıllarıda Tarkan, Sezen Aksu, Kenan Doğulu, Burak Kut, Emrah, Mazhar-Fuat-Özkan, Mahsun Kırmızıgül, Mirkelam, Mustafa Sandal ve Sertab Erener gibi isimlerin menajerliğini yapmış; Michael Jackson, Madonna, Guns N' Roses ve Metallica gibi bazı büyük yıldızların Türkiye'deki ilk konserlerini organize etmiştir.
Onedio okurları için kendisiyle gerçekleştirdiğim bu özel röportaj için keyifli okumalar diliyorum...
- Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı, kitabın ismine nasıl karar verdiniz?
- Ülkemizde, “1993 İstanbul Stat Konserleri” eğlence kültürünün miladı. Siz de Türkiye’deki eğlence kavramının temel taşlarından bir tanesisiniz. Sizce bu konserlerin ülkemiz eğlence anlayışına neler kattı, Türkiye bu organizasyonlardan neler öğrendi?
Stat konseri kavramı 1990’lara kadar ülkemizde henüz oturmamıştı. Evet, stadyumlarda konserler düzenlenirdi fakat sanatçılar bir sahne olmadan sahaya çıkardı. Aslında stat konseri demek sahne, ses sistemi, pazarlama, güvenlik, bilet ve daha birçok yan unsurla benzenmiş bir organizasyon demek. O yıllarda profesyonelliği kabul gören biriydim. O dönem ‘’Ahmet San’’ bir markaydı. Eğer işin içindeysem benden kaynaklanan bir sorunla konserin iptal olması söz konusu olamazdı.
1993 yılındaki konser dizisi Türkiye’de müzik sektörünün hacmini etkilemeyi başardı. Sektöre bir sirkülasyon getirdi. Birdenbire müzik anlayışının değişmesini beklemek bir hayal. Değişim için her zaman bir birikime ihtiyaç vardır. Bu birikim için birkaç tuğla atmış oldum. Bu konserlerden yalnızca yerel bazda değil yurt dışında da bir rüzgâr estirmeyi başardı. Bulgaristan, Yunanistan, Gürcistan, Rusya’dan tutun Irak, İran, Suriye’den gelenler oldu ve bir konser turizmi gerçekleşti. Sonuç olarak ülkeme stat konseri kavramını kazandırdım ve bundan dolayı da çok mutluyum.
- Hayatınızın önemli kilometre taşlarından biri de Efes Oteli’nin havuzu. Kariyerinizin şekillenmesinde bu yerin nasıl bir önemi var?
Mekanların insan ruhuna etkisinin bir hayli fazla olduğuna inanıyorum. Efes Oteli’nin havuzu o dönemlerde oldukça gözde bir yerdi. Bilhassa fuar zamanları tüm sanatçılar Efes Oteli’nde kalırdı. Hayatım şekillenip değişirken o havuz ilk duraklardan bir tanesi oldu. Ünlülerle orada tanıştım. Erol Büyükburç, Selma Güneri gibi isimlerle birlikte yüzerdim. Onlarla sohbet etmek, iletişimde olmak bana büyük bir özgüven kazandırdı. Mesela Charles Bronson, 60’lardan 90’lara kadar Amerika’da bilinen bir aktördü. Efsane bile denilebilir. Branson ile Efes Oteli’nde arkadaş olduğumda henüz 14 yaşındaydım. Film çekimleri için İzmir’de olan Branson ile de orada tanıştım. İnsanlarla iletişimimi o havuzda öğrendiklerimle inşa ettim diyebilirim.
- Michael Jackson, Madonna konserleri, Guns N’ Roses, Elton John, Metallica, Sting ve niceleri sizin organizasyonlarınızla Türkiye’de konserler verdi. Dönüp geçmişe baktığınızda keşke Türkiye’ye getirseydim dediğiniz bir isim var mı?
- Ve iptal edilen Michael Jackson konseri… Arka planında filmlere konu olacak birçok detayın yaşandığı bu olayla ilgili neler söylemek istersiniz?
Michael Jackson’a Türkiye’de bir konser organize etmek en büyük hedeflerimden biriydi. Fakat hayatın içinde her zaman sürprizlere yer vardır. Bazen işler planlandığı gibi gitmez. Evet, Micheal Jackson 1992 senesinde Türkiye’ye konser için geldi, ancak rahatsızlığı nedeniyle konser iptal oldu. O günü yaşayan Ahmet San için korkunç bir deneyimdi. Hak etmediğim suçlamalarla mücadele ederken yaşadıklarımdan dersler çıkartıp ayağa kalkmayı da ihmal etmedim. Savaşım her zaman daha iyisini yapabilmek için oldu.
- Tarkan, Sezen Aksu, Kenan Doğulu, Burak Kut… Bu isimler birlikte çalıştığınız starlardan yalnızca bazıları. Bu kadar önemli isimle çalışmış biri olarak ülkemiz yıldızlarının global çapta istenilen yankıları uyandıramamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Yaptığınız iş klasik tabirle “gecesi, gündüzü olmayan” bir iş. Başarınızın inşasında, eşinizin yoğun çalışma temponuzda size verdiği desteğin de önemli olduğunu biliyoruz. Hayat arkadaşınızın başarınızdaki rolü hakkında neler söylersiniz?
İş hayatım tanıştığımız andan itibaren eşim Süreyya’nın da yaşamının bir parçasıydı aslında. Çünkü Alanya’da bir turne sırasında tanıştık. Zorlu bir iş hayatım vardı, sabah 9, akşam 18’lerden uzak… Günlerce evin kapısından içeri giremediğim zamanlar oldu. Buralarda sağlam çıkabilmek için güçlü bir psikolojiye ihtiyaç duyuyordum. Haliyle benimle yaşayan insanın da böyle bir duruşa sahip olması gerekirdi. Birlikte dik durmayı ve yıkılmamayı başardık. Ne mutlu ki zorlu yolculuğumda 47 yıldır bana eşlik eden, bana katlanan ve her zaman yanımda olan birisi var; Süreyya San.