Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Dünya Biliminin 2014 Yılında Attığı 10 Önemli Adım
2014 yılı boyunca, birçok bilim alanında birbirinden ilginç ve önemli adımlar atıldı. Örneğin, Satürn'ün uydularından biri olan Enseladus'un yüzeyinde bir takım gayzer patlamaları gerçekleştiğini öğrendik. 'Bunun biz insanlara ne gibi bir faydası var?' diye sorabilirsiniz fakat unutmayın ki galaksiler-arası seyahatler oldukça yakın görünüyor ve içerisinde yaşadığımız evrene dair ne kadar çok bilgiye sahip olursak, geleceğimiz hakkında da o denli olumlu adımlar atabiliriz.
İşte bilim dünyasının 2014 yılında ulaştığı, birbirinden ilginç 10 gelişme;
1. Satürn'ün uydularından biri olan Enseladus'un yüzeyinde bir zamanlar okyanus olduğuna dair verilere ulaşıldı.
2. Bill Nye ve Ken Ham arasında geçen, Evrim Teorisi'nin derinlemesine irdelendiği tartışmalar, bu konuya farklı açılardan da bakılması gerektiğine dair önemli bir sonuca ulaştı.
Arka plan: 2 Şubat 2014 tarihinde, ünlü ve başarılı bir bilim adamı olan Bill Nye, 'yaratılış' teorisine inanan genç bilim adamı Ken Ham ile tartışmak ve yeni teoriler üretmek adına Kentucky'e gitti. İkilinin tartışmalarının temelinde Evrim Teorisi vardı ve bu tartışmalar medyada da büyük yankı buldu.
Neden önemli: Charles Darwin Türlerin Kökeni isimli çalışmasında Evrim Teorisi'ni ortaya attığından beri, bu konu hakkında dünyanın her köşesinde tartışmalar yapıldı ve hiç kimse net bir sonuca ulaşamadı. Evrimi kabul edenler ile yaratılış fikrine inananlar arasında süregelen tartışmalar, birçok noktada bilimin ilerlemesinin önünde bir engel de oluşturdu. İkilinin arasındaki tartışma aslında 'okullarda nasıl bir bilim eğitimi verilmeli?' sorusu hakkındaydı fakat bu durum, okullarda verilecek bilim derslerinin Evrim Teorisi temeline mi yoksa 'yaratılış' inancına mı dayanması gerektiği noktasında karmaşık bir hal aldı. İki bilim insanının arasındaki bu tartışma önemliydi çünkü bu tartışmanın sonucunda, 'yaratılış' fikrinin de en az Evrim Teorisi kadar üzerinde çalışılmaya ve araştırılmaya değer olduğu ortaya konulmuş oldu. Böylece, dünya üzerindeki birçok ilgili bilim insanı, gelecekte yürütecekleri çalışmaları bu doğrultuda şekillendirebilme fikriyle tanışmış oldu.
Nye’in kapanış konuşması: 'Sözlerimi tamamlamadan önce, bilim dünyasına dair 'tehlikede' olan bir durumu buradaki herkese hatırlatmak istiyorum. Eğer bilimin bize öğrettiği şeyleri unutursak... eğer şu an bildiğimiz her şeyi keşfederken öğrendiğimiz yöntemleri unutursak... eğer bir sonraki adımı atmak konusunda tereddüt edersek.... işte o zaman insanlık adına yapabileceğimiz en kötü şeyi yapmış oluruz. Bu nedenle, toplumumuzda en büyük önemi bilim eğitimine vermeliyiz ve bilim eğitimini en 'bilimsel' yolları içerecek şekilde düzenlemeliyiz. Aksi halde dünya bilimi olduğu yerde kalır ve asla öteye gidemez.'
3. Samsung şirketi işe yarar boyutlarda 'Grafen' üretmeye başladı ve eğer bu madde ile cihaz üretimine geçilebilirse, yaşamımız oldukça değişecek.
4. Gelmiş geçmiş en büyük dinazor türü olan Dreadnoughtus'a dair yeni bilgilere ulaşıldı.
Arka plan: Bu devasa dinazora ait kalıntıların ortaya çıkarılmasına yardım eden bilim insanları, Dreadnoughtus hakkında yeni bilgiler bulabilmek umuduyla dinazorun kemiklerini inceledi. Bu dinazor türü için 'Dreadnoughtus' olarak belirlenen isim 'hiçbir şeyden korkmayan' anlamına geliyor. Seçilen isim oldukça uygun görünüyor çünkü Dreadnoughtus yaklaşık olarak 7 fil boyutlarında ve 65 ton ağırlığındaydı.
Neden önemli: Ekskavatörler bu canlıya ait kalıntıların %70'ine ulaştı ve bu miktarda kemik, bilim adamlarına bu canlıyı inceleme ve onun evrimi hakkında teoriler üretme şansı tanıdı. Bu süreçte bilim adamlarının sorduğu soruların en başında şu geliyordu: Bir hayvan nasıl olur da bu boyutlara kadar büyüyebilir? Dreadnoughtus'a ek olarak, mayıs ayında Patagonya'da gerçekleştirilen kazılarda, bu dinazor türünün boyutlarına yakın büyüklükte başka bir canlının kalıntılarına da ulaşıldı. Sıradaki soru belli: Bu iki tür arasında bir bağlantı var mı?
5. Denizin (veya herhangi bir tuzlu suyun) üzerinde ilerleyebilen araba üretildi.
Arka plan: Mart 2014'te NanoFLOWCELL tarafından piyasaya sürülen Quant e-Sportlimousine aslında ilk bakışta diğer spor arabalardan çok da farklı görünmüyordu. Fakat bu arabanın sahip olduğu dört motorlu (her tekerlek için bir tane) akış hücresi, tuzlu suyu kullanarak çalışabiliyor. Arabanın temel çalışma prensibi, iki farklı çözeltiyi karıştırarak arabada depolanabilen ve gerekli olduğunu da kullanılan elektriği üretmek mantığına dayanıyor. Şirketin iddiasına göre, araba bir kez şarj edildikten sonra yaklaşık olarak 570 kilometre gidebiliyor. Bu araba ilk kez tanıtıldığında yalnızca bir tür 'deney' aracı olarak kabul edilmişti fakat günümüzde bu teknoloji harikası arabanın Avrupa'da kullanımı serbest ve her geçen gün sayısı artıyor. Görünüşe göre Tesla mantığına bir rakip çıktı.
Neden önemli: Eğer bu teknolojiyi kullanan arabalar yaygınlaşırsa, daha sürdürülebilir ve ulaşım sektörünün çok daha farklı bir boyuta ulaşacağı ilginç ve hoş bir gelecek bizi bekliyor demektir. NanoFLOWCELL şirketine göre, bu arabayı yaratmak için kullanılan teknoloji ile uçaklar ve trenler üretilebilir ve hatta insanlığın ihtiyacı olan tüm elektrik bu şekilde sağlanabilir. Günümüzde kullandığımız fosil yakıtlarına bir alternatif üretilmiş olması birçok önemli kişiyi kızdıracaksa da, içerisinde yaşadığımız ekosistemi korumak adına insanlığın attığı en önemli adımlardan biri olabilir.
6. İnsan duygularını anlayabilen robotlar üretildi.
7. Mars üzerinde oldukça detaylı bir inceleme yapacak olan MAVEN, başarılı bir şekilde Mars'ın yörüngesine girdi.
8. Yalnızca kan vererek depresyonda olup olmadığımızı öğrenebileceğimiz yeni bir teknoloji geliştirildi.
9. 10 yıldır uzayda bulunan Cassini uzay aracı Satürn hakkında bilim dünyasını şaşkınlığa uğratan bilgilere ulaştı ve aracın görev süresi 2017 yılına kadar uzatıldı.
10. Stanford mühendisleri kendi enerjisini üretebilen, karınca büyüklüğünde radyo icat etti.
Arka plan: Geçtiğimiz aylarda Standford ve Berkeley ortaklığıyla yürütülen bir projenin sonucu açıklandı: Kendi enerjisini üretebilen, aklınıza gelebilecek her cihaza entegre edilebilen ve her yerden sinyal alabilen bir radyo üretildi. Radyo için kullanılan silikon çipin çok düşük olmasından dolayı, bu radyonun maliyeti yalnızca birkaç kuruş. Bu minik teknolojik cihazın bir diğer ilgi çekici özelliği de enerjiye ihtiyaç duymaması çünkü kendisi için gerekli olan enerjiyi, antenine sinyal taşıyan dalgalardan elde edebiliyor.
Neden önemli: Dünya zaten bir 'iletişim' denizi haline gelmiş durumda fakat bu demek değil ki dahası olmasın. Yakın gelecekte işler çok daha farklı bir hal alacak gibi gözüküyor. Örneğin bu küçük radyoyu kontrolümüz dahilinde olmayan cihazlara entegre ederek, günümüzde kullanamadığımız birçok şeyi yalnızca parmak uçlarımızla kullanabilecek duruma gelebileceğiz. Bu cihazı kullanarak eve varmamıza daha 30 dakika varken fırınımıza sıcaklığı düşürmesi yönünde sinyal gönderebilir, dışardayken evdeki çiçeklerin durumunu kontrol edebilir ve hatta hiçbir tuşa basmadan doktorlarımıza gerçek-zamanlı veriler göndererek olası hastalıkların önüne geçebiliriz.
Yorum Yazın
zorunlu osmanlıca dersi devriminin yanında hepsi hikaye
robotlar haricinde hepsi güzel ilerlemeler. şıçmışım robotuna
Şimdi Satürn'ün uydusunda okyanus var ise orada hayatta vardır bu bana biraz saçma geliyor aslında, bu yıllardır kafamı kurcalar. Uzaylı var ise daha neye be... Devamını Gör
Değil mi ama ? Senin için hayat belirtisi bir yer de insan ve ya düşünebilen bir varlık yaşaması demek. Çok iyi . Çok gelişmiş bir fikir. Yıllarca kafanı kur... Devamını Gör