Dokunmatik Ekranların Çalışma Prensibini Öğrendikten Sonra Teknolojiye Bir Kez Daha Hayran Kalacaksınız
Günümüzde telefonlardan ATM'lere kadar her yerde gördüğümüz dokunmatik ekranların çalışma prensibini daha önce merak etmiş miydiniz? Bu ekranların çalışma prensibini öğrendikten sonra teknolojiye bir kez daha hayran kalacaksınız.
Buyrun...
Günümüzde dokunmatik telefonlar yaygın bir şekilde kullanılıyor. Fakat nasıl oldu da kısa bir sürede dokunmatik ekranlara kısa sürede alışabildik? İlk başlarda tuşlu telefonlardan dokunmatik telefonlara geçerken bize hiç de "üstün bir teknoloji" gibi gelmemişti.
Sizlere dokunmatik ekranların çalışma prensibini anlattığımız zaman bunun gerçekten "üstün bir teknoloji" olduğunu anlayacaksınız. İsterseniz hemen konuya geçelim.
Dokunmatik ekranlar, genellikle iki ana teknoloji ile çalışır: kapasitif ve rezistif.
'Onlar da ne demek?' diye sorabilirsiniz. Kapasitif dokunmatik ekranlar, insan vücudunun iletken özelliklerini kullanır. Parmak ekrana dokunduğunda, ekranda oluşturulan elektrostatik alanda bir değişiklik olur ve bu değişiklik, ekranın altında yer alan sensörler tarafından algılanır.
Dokunmatik denetleyici, kapasitanstaki bu değişikliği bir komut olarak tanır ve dokunmanın yerini belirler. Bu teknoloji, hafif bir dokunuşla bile hızlı ve hassas tepki verebilme özelliğine sahiptir, bu nedenle özellikle akıllı telefonlar gibi modern cihazlarda sıkça kullanılır.
Rezistif dokunmatik ekranlar ise, üst üste konumlandırılmış iki katman içerir. Bir nesne ya da parmak bu katmanlara baskı uyguladığında, katmanlar birbirine temas eder ve bu temas sayesinde sinyal oluşur.
Bu teknoloji, özellikle daha dayanıklı olması ve kalem gibi farklı araçlarla da kullanılabilmesi nedeniyle ATM makineleri gibi cihazlarda tercih edilir. Ancak, kapasitif ekranlara göre daha az parlak ve duyarlılığı daha düşüktür.
Her iki teknoloji de fiziksel dokunuşu elektrik sinyallerine dönüştürerek ekranın yazılımla etkileşime girmesini sağlar.
Yorum Yazın