onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Danıştay'dan Ankara Garı Saldırısında Emsal Karar

Danıştay'dan Ankara Garı Saldırısında Emsal Karar

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 10 Ekim 2015’te bombalı saldırıya uğrayan Ankara’daki Barış Mitingi ile ilgili iki emsal karar verdi. “Canlı bomba saldırısı olabilir” bilgisinin ilgili birimlere iletilmemesini kusur saymazken, yaralılar varken polisin biber gazı sıkmasını ise “gerekli görüldüğü için yapıldı” diye değerlendirdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Karar, benzer terör eylemleri için de emsal niteliği taşıyor

Karar, benzer terör eylemleri için de emsal niteliği taşıyor

T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen “canlı bomba saldırısı olabilir” yazısının ilgili birimlere iletilmemesinin hizmet kusuru anlamına gelmediğine hükmetti. Kurul, bu kararına, söz konusu yazıda yer, kişi, saat gibi somut bilgilerin yer almamasını gerekçe gösterdi. Kararda, alanda yaralılar varken polisin biber gazı sıkması konusunda da “sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldı” denildi. Kurul, bu nedenle 10 Ekim katliamından dolayı, hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle maddi tazminat ödenemeyeceği görüşüne vardı. Mağdurların sadece Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması adlı yönetmelik uyarınca tazminat alabileceklerini belirtti. Terörden zarar görenlere ödeme yapılmasına dair bu yönetmelik, idarenin kusurunun bulunmadığı olaylarda uygulanıyor ve mağdurlara nispeten çok düşük oranda tazminat ödenmesine neden oluyor. Karar, benzer terör eylemleri için de emsal niteliği taşıyor.

10 Ekim Katliamı’ndan sonra, yaşamını yitiren Başak Sidar Çevik’in babası İzzettin Çevik ile annesi Hatice Hatice Çevik’in fotoğrafları büyük yankı uyandırmıştı. Çevik ailesinin açtığı davada, idare mahkemesi, emniyetin hizmet kusuru nedeniyle anne Hatice Çevik için 381 bin, baba İzzettin Çevik için 264 bin olmak üzere toplam 645 bin TL tazminat ödenmesine karar vermiş, bu karar bozulmuştu. İtiraz ve idare mahkemesinin ilk kararında direnmesi üzerine dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.

"Rutin tedbirler alındı, bomba araması yapıldı, personel sayısı yeterli"

"Rutin tedbirler alındı, bomba araması yapıldı, personel sayısı yeterli"

Kurul, idarenin olay öncesi genel güvenlik hizmetlerine ilişkin kusuru veya kusursuz sorumluluğunun tespiti için olay öncesinde olaya ilişkin ihbar veya istihbari bilgi ve belge olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtti.

Belge varsa hizmet kusurundan söz edilebileceği, yoksa edilemeyeceği vurgulandı.

Konuyla ilgili dava dosyalarına giren belgeleri değerlendiren kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığının, 14 Eylül 2015’te Ankara Emniyet Müdürlüğü ve 47 kentin müdürlüklerine DEAŞ'ın uluslararası ses getirecek çapta eylem yapma kararı aldığı, seçtiği bir grubu Suriye Deyr-ez Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, planlanan eylemin uçak/gemi kaçırma ya da miting/kalabalık yerde aynı anda çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği içerikli yazı gönderdiğini vurguladı.

Kurul, İçişleri Bakanlığı Müfettişliği tarafından hazırlanan rapora göre, bu yazının, güvenlik planlamasını yapan Güvenlik Şube Müdürlüğü ile paylaşıldığına dair bir belgenin bulunmadığına da dikkati çekti.

Kurul, bu belgenin TEM Şube Müdürlüğü’nce diğer şube müdürlüklerine gönderilmemesinin ihmal sayılıp sayılamayacağını değerlendirirken, İçişleri Bakanlığı raporunda bunun hizmet kusuru sayılabileceğinin belirtildiği anımsatıldı.

Kararda, buna karşılık, söz konusu yazıdan dolayı idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için elde edilen istihbari bilginin yer, zaman, kişi unsurlarından bir ya da birkaçını belirtmesi gerektiği vurgulandı.

İhbar ile olay öğrenildiği halde idarenin önlem almadığı durumlarda hizmet kusurundan söz edilebileceğinin belirtildiği kararda, “istihbari bilginin somut, açık bir bilgi içermediği, zaman ve kişi yönünden de bilgi bulunmadığı, bu nedenle bu belgeyi olaya ilişkin bir istihbarat olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, yukarıda da belirtildiği üzere emniyet birimlerinin olay öncesinde olaya ilişkin herhangi bir ihbarın bulunmadığına ilişkin yazıları da göz önünde tutularak olay öncesine ilişkin idarenin/idarelerin hizmet kusurundan söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır” denildi.

Kararda, miting öncesinde rutin güvenlik önlemlerinin alındığı belirtilerek, alanda bomba aramalarının yapıldığı, 2044 personelin görev yaptığı ifade edildi. Kararda, “Olayın meydana gelmesinin Gaziantep ilinden çıkış ile eylemin yapıldığı an itibarıyla 12 saat içinde, örgüt mensuplarının Ankara il merkezine girdikten sonra 50 dakika içinde, ikinci taksiden indikten sonra 5-6 dakika içinde gerçekleştiği, personel sayısının yeterli olduğu hususlarının değerlendirildiği görülmüştür” denildi.

“Gerekli görüldüğü için gaz sıkıldı”

“Gerekli görüldüğü için gaz sıkıldı”
İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Kararda, 9 emniyet personelinin de olayda yaralandığı da belirtilerek, “idarenin/idarelerin bu hususlara ilişkin hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır” ifadesi kullanıldı.

Kararda, yaralıların üzerine polisin biber gazı sıkması konusunda da şu yorum yapıldı:

“Olay sonrasında emniyet mensuplarınca biber gazı kullanıldığı iddiaları hakkında ise gaz kullanımının bu konuda sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldığı, Ön İnceleme Raporun’nda Gaz kullanımı hakkında soruşturma izni verilmemesi gerektiği yönünde raporlama yapıldığı görülmüştür.”

Pozitif yükümlülük de yok

Pozitif yükümlülük de yok

Kararda, devletin, yetki alanındaki bireylerin güvenliğini sağlamak hususunda pozitif yükümlülüğünün bulunduğu belirtilerek, şöyle devam edildi:

“Pozitif yükümlülük bulunmakla birlikte dava konusu olayda olduğu gibi, idari faaliyetle doğrudan nedensellik bağı bulunmayan ve temelde insan davranışlarının önceden bilinemez veya öngörülemez oluşuyla bağlantılı olarak meydana gelen toplumsal olaylarda, idarelerin oluşan gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü kılınmalarını gerektirecek biçimde yorumlanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır”

Bu nedenle olayda idarenin/idarelerin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir işlem ya da eyleminin olmadığı vurgulandı.

Kararda, bu nedenle mağdurlar açısından çok düşük tazminat ödenmesini gerektiren ve genel olaylarda kullanılan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliği'nin 21. Maddesinin uygulanması istenildi.

Kararda, manevi tazminat yönünden mağdurlara düşük ödeme yapıldığı, 15 bin lira tazminat yerine daha yüksek tazminat ödenmesi gerektiği de belirtildi.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
19
17
7
2
1
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın