onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Daima Koşturma Halinde Olanlar Neden Başarılı Olamıyor?

etiket Daima Koşturma Halinde Olanlar Neden Başarılı Olamıyor?

Gözde Attila
14.11.2024 - 15:50

Ekonomik zorluklar, aynı anda taşımaya çalıştığımız birden fazla rol, koşturarak yetişmeye çalıştığımız her dakikası dolu bir program… Hepsini sırtlanma baskısının çok ağır geldiği günlerdeyiz. Herkes bir yere yetişmeye çalışıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Ben çocukken, kendi işini kurup bir dönem çok başarılı olmuş babam, “Nasılsın?” sorusuna hep yorgun ve bezgin bir sesle “Ne olsun be yavrum, koşturuyoruz...” diye cevap verirdi.

Ben çocukken, kendi işini kurup bir dönem çok başarılı olmuş babam, “Nasılsın?” sorusuna hep yorgun ve bezgin bir sesle “Ne olsun be yavrum, koşturuyoruz...” diye cevap verirdi.

Ben iş hayatına girdiğimde de “koşturuyor” görünmenin, iş hayatında geçerli akçe olduğunu gördüm. Bundan 15 yıl önce, çok başarılı, dünya devi şirketlerden birine hizmet veren bir reklam ajansında çalışıyordum.

Müşterim olan bu dünya devi şirkete her toplantıya gittiğimde, çalışanlar sırt – bel ağrılarından, çalışmaktan nasıl çok az uyuyabildiklerinden, çocuklarını sadece hafta sonları görebildiklerinden bahsederlerdi. Tükenmişlik sendromu konusunda terapiye başlayanlar, birbirilerine terapi hikâyelerini anlatırdı. 

Sosyal enerjisi kısıtlı bir içedönük olarak, bu baş döndürücü tempo benim için çok fazlaydı. Bu şirkette çalışanları hayretle izliyor ve hayattaki başarı tanımlarını bilinçli yapıp yapmadıklarını içten içe sorguluyordum. Evet şirket başarılıydı ama çalışanları bitik durumdaydı.

Bir yandan başka müşterilerim vardı. Bunlar da kendi alanında dev şirketlerdi ama çalışanları da yöneticileri de akıl sağlığını, uzun vadeli iyiliği ve kalıcı bir başarıyı önceliklendiren bir kültüre inanıyorlardı. Buradaki kişiler tükenmiş görünmüyorlardı, hatta çok daha sakin ve az çalışıyorlardı ama yine de müthiş başarılara imza atıyorlardı. 

Gerçek bir başarı elde etmek için çok çalışmanın gerekliliği ile kişisel enerjini korumanın arasındaki dengeyi doğru tutturma konusu hep ilgimi çekti. 

Yıllardır bu konuda okuduğum kaynaklar, yaptığım gözlemler ve kendi iş – özel hayat dengesi deneyimlerimden bu konuda 3 ana fikir damıttım:

1-Kendi başarı tanımınızı aldatamazsınız

1-Kendi başarı tanımınızı aldatamazsınız

“Başkalarının hayatını yaşayarak zaman harcamayın. Kendi yolunuzu bulun.”

Steve Jobs

Eğer siz içten içe iyi bir hayatın huzurlu, sakin bir hayat olduğuna inanan biriyseniz, yukarıda bahsettiğim örnekteki gibi bir kitleyle aynı fikre gelmeye çalışmanız anlamlı bir çaba olmayacaktır. Eninde sonunda, içinizde, sizin inandığınız o özgün başarı tanımı galip gelecektir. Başkasının başarı tanımına göre yaşamaya çalışmak sizi ancak stresli ve daima ikilemde bırakan bir hayata sürükler. Bu nedenle, kendi başarı tanımınızı hemen şimdi keşfetmeye başlamak, keşfedince bunu kendinize çarpıtmadan itiraf etmek, “koşturma” seline düşünmeden katılmadan önceki en önemli bir adımdır. Sizin için anlamlı olmayan bir koşunun içinde koşturduğunuzu yıllar sonra keşfetmek, yaşayabileceğiniz en büyük pişmanlıklardan biridir. 

2-Verimlilik konusuna kafayı takmazsanız, verimsiz bir koşuya dahil olursunuz

“Meşgul olmak, üretken olmakla aynı şey değildir.”

Tim Ferriss

Farklı alanlardaki başarı hikâyelerinin ortak noktası daima verimlilik. 

Çok çalışmak, kendini helak ederek çalışmak, henüz verimlilik konusunda olgunlaşmamışken, başarı için iyi niyetli bir ilk adım olabilir. 

Ancak sürdürülebilir ve gerçek anlamda elle tutulur bir başarı peşindeyseniz, çok geç olmadan şunu fark etmeniz gerekir: Enerjiniz kısıtlıdır ve uykusuz kalarak çalışabileceğiniz, nefesiniz tükenene kadar koşabileceğiniz süreler limitlidir. 

Başarıyı enerjinizi son noktasına kadar tüketerek yakalamaya çalışırsanız koşunuzu verimsiz kılarsınız. 

Daha iyi bir seçenek, uzun yıllara yayılan başarıları yakalamış kişilerin yaptığı gibi, enerjinizin limitli olduğunun farkında olarak onu verimli harcamanın yollarına kafa yormaktır. Bunun kısa bir koşu değil, bir maraton olduğunun bilinciyle, verimliliği anlamanız ve enerjinizi planlamanız gerekir. 

3-Tutkunuzu bulmaya çalışmayın, neleri tabağınızdan atacağınızı seçin

“Yararlı olanı özümse, yararsız olanı at, kendine özgü olanı ekle.”

Bruce Lee

Gerçek tutkunuzu bulmak için testler çözmenize, ilgi alanlarınızı keşfe dalmanıza gerek olmadan, şimdi ve burada gerçekçi bir test yapabilirsiniz. Bir gün içinde, bir hafta içinde, bir ay içinde yaptıklarınızı düşünün. Neden yorgunsunuz? Nelere yetişmeye çalıştınız? Şimdi, “koşturma” otopilotunuzdan çıkmak için tabağınızdan neleri çıkarmanız gerekeceğini seçmeniz gerekecek. 

Hepsini yapamayacağınız, yaparsanız uzun vadede tamamen tükeneceğiniz aşikâr. Neleri çıkaracaksınız? Tabii, hepsini yapmak istiyorsunuz ama seçme anı geldiğinde nelerden vazgeçeceksiniz? İşte bu aşamada elemediklerinizin, gönülden bağlı olduğunuz konular olduğunu anlayabilirsiniz. Gerçek tutkularınız, kısıtlı miktardaki enerjinizi harcamaya istekli olduğunuz konulardır. Enerjinizi harcamamak için elediğiniz konular ise sizin için daha az önemlidir.

İş hayatında geçirdiğim 15 yıl ve yakından gözlemleme şansı bulduğum onlarca yönetici bana tek bir şey öğretti: Onlar, yılda bir kere değil, her gün verimlilik konusunda hayatlarını gözden geçiren kişiler. “En önemli şey nedir?” sorusunu sorup onun peşine düşen, diğer her şeye hayır demeyi bilen kişiler.

İş hayatında geçirdiğim 15 yıl ve yakından gözlemleme şansı bulduğum onlarca yönetici bana tek bir şey öğretti: Onlar, yılda bir kere değil, her gün verimlilik konusunda hayatlarını gözden geçiren kişiler. “En önemli şey nedir?” sorusunu sorup onun peşine düşen, diğer her şeye hayır demeyi bilen kişiler.

Ve koşturmuyorlar. Sakinler, önemli kararlar alabilecek kadar dinginler. 

Ben yeni mezunken, bu kişilerin seçim yapma özgürlüğünün, bulundukları yüksek konumdan geldiğini düşünürdüm. Şimdi buradan bakınca şunu biliyorum: Konumunuz, iş tecrübeniz ne olursa olsun, her gün bilinçli olarak yapacaklarınız ve yapmayacaklarınız seçmezseniz, mutlaka akıntıya kapılır gider ve kendinizi “koşturanlar” kulvarında bulursunuz.

Koşturanlar daima yorgundur ama size elle tutulur bir çıktı da veremezler. Ne yapıp yorulduklarını kendileri de bilemezler. Üstlerine fırlatılan her görevi kabul eder, sonra yorgun düşer, aslında ne kendilerini ne de çevresindekileri mutlu edemezler.

Yani “koşturmak”, kazananı olmayan bir oyundur.

Oyunları kazananlar, bilinçli oynayanlardır. 

Kişisel enerjinizin geçerli akçe olduğunun farkına varmak ve onu tutumlu harcamak, koşturma halinden çıkmak için ilk adımdır. Yeni yıl öncesi, kendinizi birçok yeni yıl kararından sorumlu tutmadan önce, halihazırda neden bu kadar meşgul ve yorgun olduğunuza bakmaya ne dersiniz?

Instagram

Linkedin

Substack

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
Yazar, konuşmacı, psikolog, profesyonel koç, iletişimci, marka stratejisti. İçe dönük.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam