Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Cumhuriyet adına milletin tariz ve hatta taciz edildiğini, kılık-kıyafetiyle, diliyle, inancıyla, kültürüyle ve müziğiyle tanımladıkları bir ‘makbul vatandaş’ modelinin dışında yok sayılıp ‘cumhur’ olarak kabul edilmediğini, vurgulayarak 'Biz, insanımızı istiskal eden bu tür dayatmalara son verdik' dedi.
Yarınki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde milletin bin yıllık değerlerini, kazanımlarını sembolize eden gösterilerle, yepyeni bir anlayışın ortaya konacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1940'lı yılların Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına değinerek, o kutlamaları 'Bir yanda fraklı, valsli, şampanyalı Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılırken, kapının hemen dışında, ayağına giyecek ayakkabı, sırtına ceket bulamayan, yarı aç-yarı tok hayatını sürdürmeye çalışan bir millet, şaşkınlıkla bu manzarayı seyretmektedir.”
“Cumhuriyetin bir tarafta, Cumhur’un öteki tarafta olduğu' manzarayı, uzun bir mücadelenin ardından ortadan kaldırdıklarını ve bugünlere gelmenin kolay olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: '28 Şubat dönemini hatırlarsınız. Dönemin, milletten, millî iradeden yetki alarak işbaşına gelmiş meşru hükûmetine karşı tüm saldırılar, Cumhuriyet sütresinin gerisine saklanılarak yapılıyordu. Cumhuriyet adına, Cumhur’un, yani milletin iradesi yerle bir edilmeye çalışılıyordu. Aynı şekilde, 2007 yılında ülkemizde Cumhuriyet mitingleri yapıldı. Cumhuriyet adı kullanılarak, yine Cumhur'un, milletin iradesine saldırıldı. Vesayeti korumak adına demokrasiye, özgürlüklere, hukuka; yani milletin tüm kazanımlarına yönelik hücumların kılıfı olarak hep Cumhuriyet lafzı kullanıldı. Cumhuriyetin özüyle, ruhuyla en küçük bir ilişkisi bulunmayanlar, kendi ideolojilerinin, kendi nüfuzlarının, kendi çıkarlarının gizli iktidarını sürdürmek adına, bu kavramı istismar ettiler. Açık söylüyorum; bu istismar en çok Cumhuriyet kavramına zarar vermiş, milletle-devlet arasına mesafe koymuş, milletimizin son bağımsız devletinin yönetim biçimi olan Cumhuriyete dört elle sarılmasını zorlaştırmıştır. Gerçekte Cumhuriyetin ifade ettiği manaya düşman olanların, bu kavramı istismar ederek gösterdikleri ikiyüzlülük, bu dönemde ayan-beyan ortaya çıkmıştır.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, bugün artık Cumhuriyetin, ülkenin ve halkın adeta iliğini sömüren vesayet odaklarının değil, bizatihi Cumhur'un, milletin uhdesinde olduğunun altını çizerek, 'İçinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi de, devletle milletin buluşmasının, Cumhuriyetin sahibinin şu kurum veya bu kesim değil bizzat Cumhur olduğunun sembolüdür' ifadelerine yer verdi.
‘NE MİLLETE NE DE ONUN TERCİHLERİNE SAYGILARI VAR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu açıklamaları yaparak sürdürdü: 'Geçmişte Cumhurbaşkanlığı makamı tek bir kimliğin, tek bir anlayışın, tek bir hayat biçiminin hâkim olduğu, kapısından sadece bu formata sahip kişilerin girebildiği bir yer olmuştur. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamı, işte bugün olduğu gibi, ülkenin her bölgesinden, milletin her kesiminden vatandaşımızın geldiği, ağırlandığı, el üstünde tutulduğu bir yerdir. Dikkat ediniz… Cumhurbaşkanlığı makamında, 27 Mayıs ve 12 Eylül’de olduğu gibi darbecilerin oturduğu dönemleri gördük. 28 Şubat’ta olduğu gibi bu makamın vesayetin sesi haline dönüştüğü zamanlar yaşandı. Ama hiçbirinde bu makam, 10 Ağustos 2014 tarihinden bugüne kadar olduğu gibi bir saldırıya, hücuma, eleştiriye, hatta hakarete uğramadı. Cumhurbaşkanlığı makamında darbecilerin oturmasını içlerine sindirenler, şimdi aynı makamda, doğrudan milletin oylarıyla göreve gelen birinin, yani şahsımın bulunmasına tahammül edemiyorlar. Çünkü bunların ne Cumhuriyet diye bir dertleri var, ne demokrasiye inançları var; ne de Cumhur’a, millete, onun tercihlerine saygıları var.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Cumhursuz Cumhuriyet, halksız demokrasi' özlemi içinde olanlarla milletin mücadelesinin dün olduğu gibi bugün de sürdüğüne dikkat çekerek, Cumhuriyeti uhdesine geçiren milletin, yıllarca bu kavramı kullananların ellerinden bir istismar aracını daha aldığını belirtti ve şunları kaydetti: 'Artık Cumhuriyetin sahibi milletimizin kendisidir, sembolü de işte bu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’dir. Bundan sonra hiç kimse Cumhuriyet adına, Cumhuriyeti korumak adına, Cumhuriyetin tehlikeye düştüğü iddiasıyla ortaya çıkarak, vesayet hevesini hayata geçirmeye çalışamayacaktır. Bu değişim sadece simgesel değildir; çok güçlü bir altyapıya, çok güçlü bir arka plana da sahiptir. Cumhuriyetimizin ilk 80 yılında yapılan işler ile son 12 yılında yapılanları karşılaştırdığımızda ortaya çıkan tablo, kimin gerçek Cumhuriyetçi, kimin de sadece istismarcı olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyacaktır.'
2023 HEDEFLERİ
'Ülkemizin ve milletimizin geleceği için geliştirdikleri vizyonun odağına Cumhuriyetin 100’üncü yılı olan 2023’ü hedef olarak belirlediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık Cumhuriyetin bugününün ve geleceğinin sorumluluğunun, Cumhur’a ve onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanı’na, Meclis’e, Hükûmete ait olduğunu söyledi ve konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu bakımdan, bugün kutlama törenleri kapsamında bir araya geldiğimiz Cumhuriyetimizin 92’nci yıl dönümü, farklı bir anlama, farklı bir öneme sahiptir. Bu düşüncelerle bir kez daha Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.'