Buğdayda Korkutan Tablo
Yaşanan kuraklık Amik Ovası’nı tehdit ediyor. Bu mevsimde yaklaşık 20 santimetre olması gereken buğdayın boyu bir çok yerde 5 santimetreyi bile geçemedi.
Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak havanın çiftçileri artık korkutmaya başladığını kaydeden Antakya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali Kuseyri “Hatay genelinde 155 bin hektarlık arazilerin yüzde 75 sulanabilir araziler bulunmaktadır. Fakat mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak hava Hatay’daki çiftçileri endişelendirmeye başlamıştır. Amik Ovası ile bölgedeki verimli tarım arazilerinin su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranı kuraklık nedeniyle yüzde 25 seviyelerine kadar düşmüştür. Geçtiğimiz yıl ortalama doluluk oranı yüzde 70 olan bölgedeki baraj ve göletler, kuraklıktan dolayı yüzde 20 seviyesine kadar gerilemiştir. Ölçümlere göre Tahtaköprü Barajı 71'den 25'e, Yarseli Baraj yüzde 45'ten 22'ye, Yayladağı Barajı yüzde 100'den 28'e ve Karamanlı Göleti de yüzde 100'den 52'ye düşmüştür. Önceden kuyularımızdan 40 metreden su alınabilirken şuan 140 metreden su alınabilmektedir” dedi.
5 SANTİMETREYİ GEÇEMEDİ
Bu yıl buğdaydan alınan verimin yüzde 60 oranında düşmesini beklediklerini belirten Kuseyri; “Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden ve bereketin simgesi olarak bilinen Amik Ovası, beslendiği Asi Nehri, Karasu ile Afrin Çayıyla da aynı zamanda bölgesinin en büyük toprak düzlüğüne sahiptir. 250 bin dekar ekilebilir alana sahip olan Amik Ovasını yüzde 40'ını buğday yüzde 20’sini Mısır ve yüzde 40’ını pamuk oluşturmaktadır. Geçen yıl Amik Ovası'nda 250 bin dekar ekili arazide 150 bin ton buğday üretimi yapılmışken, bu yıl ise 175 bin dekar alanda ekilen buğdayın veriminde susuzluktan dolayı yüzde 60 düşüş yaşanması beklenmektedir. Bilindiği üzere hızla artan ülke nüfusumuzun beslenmesinde buğday hasadı ile elde edilen ürün büyük önem taşımaktadır. Amik Ovası'nda mevsim normallerinin üzerinde giden hava kuraklığa neden olurken çiftçimiz ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Yüzde 70’e varan tane kayıplarının olduğu buğdayda Amik Ovası'nda çiftçi kara kara düşünmeye başlamıştır. Bu mevsimde yaklaşık 20 santimetre olması gereken ürünün sulanmayan birçok yerde boyu 5 santimetreyi geçmemesi çiftçileri endişelendirirken buğdayların su ihtiyacı da ayrı bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Bundan sonra yağacak yağmurun artık buğdaya bir faydası olmayacaktır” dedi.
HATAYLI ÇİFTÇİ SIKINTILI
Yaşanan kuraklığın ardından Hataylı çiftçilerin ikinci ürün ekimi için çalışmaya başladıklarını da kaydeden Kuseyri; “Hatay’da çiftçimiz çok sıkıntılı durumdadır. Sıcaklığın 30 dereceye çıktığı bu günler devam ederse gelecek pek de umut vaat etmemektedir. Biçerlere ödenecek paranın üründen karşılanmayacağını düşünen çiftçiler ikinci ürün olan pamuğu ekmek için çare aramaya başlamışlardır. Çiftçimiz bırakın buğday ekiminden zarar görmeyi ikinci ürün pamuğu yeterince su olmadığından ekemeyecek durumda. Pamuk eken çiftçimiz ise su olmadığından sulama yapamamakta ve pamuk filizlenmemekte. Meyve bahçelerinde aşırı sıcaklar sebebiyle ağaçlar ise tamamen çiçek açmış durumda. Her yıl nisan ayının başında çiçek açan ağaçlar şimdilerde Şubat ayında tamamen çiçek açarken, meyvecilikle uğraşan üreticiyi ve köylüleri korkutmaya başladı. Aşırı sıcaklar sebebiyle yalancı bahara aldanan ağaçların çiçek açması, önümüzdeki günlerde oluşabilecek yağışlı havanın etkisiyle ağaçların çiçeklerini dökerek meyve veremez duruma geleceğinden çiftçilerimiz endişeyle beklemekte. Acilen hükümetimiz tarafından ciddi tedbirler alınması gerekmektedir.' ifadelerini kullandı.
Bölgede zararın şimdiden büyük boyutlarda olduğunu ve hükümetin acil olarak önlem alması gerektiğinin de altını çizen Kuseyri şöyle konuştu: 'Bölgemizde daha şimdiden oluşan zarar büyük boyutlardadır. Bundan sonra yağacak yağmur bu zararı ortadan kaldırmayacaktır. Tarımsal üretimde ciddi düşüş olacak, yeterli yağış olmazsa zararın boyutu çok daha büyüyecek, zaten birçok üründe dışa bağımlı olan Türkiye, daha çok tarımsal ürün ve gıda ürünleri ithal etmek zorunda kalacaktır. Gıda ürünlerinin fiyatı artacaktır. Kuraklık problemi bir yana, yıllardır kronik hale gelen yüksek girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi için somut adımlar atılması gerekmektedir. Gübre, mazot, ilaç, tohum ve diğer girdilerde büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye, bu girdilerdeki fiyat artışı çoğu zaman ürün fiyatlarından daha yüksek seyretmektedir.”
CİHAN | Milliyet