Elbette kuracağız ve sağlıklı bağlar kurabilmemiz de çok önemli. Yani ailemizle gerçekten sınırları bilerek, haddi bilerek, doğru alışverişler ve doğru sevgi bağları oluşturmak çok kıymetli. İşte bunlar bizim köklenmelerimiz. Arkadaşlarımızla güzel bağlar kuracağız. İşimizle, iş yerindeki dostlarımızla da... Ama bunlar ‘bağ’. Peki bunlar ne zaman bağımlılığa dönüşüyor? Biz sevgi bağlarını, hayatla gerçekten kurulması gereken doğru bağları, irtibatları, bağlantıları yapamadığımızda, kuramadığımızda ise, ne oluyor? Kişiler muhtaç hâle gelerek, çeşitli muhtaçlıklarla bağ kurmak durumunda kalıyor. Özellikle ekonomik yokluklar, gıda yoklukları, diyelim ki çeşitli alanlarda çekilen sıkıntılar, aşırı tutkulu gibi görünen aşklar ya da ilişkiler...
Bunların her bir tanesinde, doğru bağ kuramamak vardır. Yoksa hiç kimse gidip de aşkından kimseyi öldürmez. Oysa gerçek bir sevgi bağı kurulmadığında, aşk zannedilen hâl ve durumla, bağımlı bir bağ kurulduğunda, bu bağ kıskançlık yaratır, kişinin sevdiğini zannettiği kimseye zarar vereceği bir hâl ve durum yaratır.
Köklenmek, doğru köklenmeyi hatırlamak ne kadar önemli ve ne kadar kıymetli. Şöyle bir şey var ki toplumdaki belki de olumsuz birçok davranışın, birçok ilişkideki sorunların temelinde doğru köklenememek var.
Onun için eğer sık sık taşınıyorsanız, göçebe gibi yaşıyorsanız, sık sık iş, ilişki değiştiriyorsanız, herhangi bir yerde fazla kalamıyor, bulunduğunuz hâl ve durumdan çok çabuk sıkılıyorsanız, o ortam ve durumları hemen terk edip başka hâllere, durumlara geçme isteği doğuyor, dünya yeteri kadar lezzet ve güzellik vermiyorsa, herhangi bir durum ve hâlden şikayetler hâlindeyseniz bunlar köklenemediğiniz içindir.
Köklenmenin önemli bir bilgisi, önemli tüyoları vardır. Dünyaya köklenemeyen, onunla bağ kuramayan kimse dünyanın tadını alamıyor. Ve böylece köklenebilmek için geçmişe ihtiyaç duyan, geçmişle köklenenlerse alınan hediyeleri çeşitli şekillerde bırakamama örneğindeki gibi kendilerini sürekli olarak geçmişteki anıları taşımak zorunda hissediyorlar. Geçmiş ailesine karşı normalin ötesinde, aşırı sorumluluk alma ihtiyacı duyuyorlar; kendi bedenlerinin, hayatlarının sorumluluğunu almak yerine bedenlerine eziyet ediyor, onu hasta ediyorlar.
Bunun yanı sıra asıl amaç, bedeni iyileştirmeye çalışıyormuş gibi çeşitli yerlerde moda rahatsızlıklara karşı önlemler almak, “Ah bunda bu varmış, şu şöyleymiş, hadi şu pazardan beslenelim.” gibi tavra girmek de değil.
Yorum Yazın