Görüş Bildir
Haberler
Beynimiz Acı, Yaralanma, İnanç ve Sevgi ile Nasıl İlişki Kurar?

etiket Beynimiz Acı, Yaralanma, İnanç ve Sevgi ile Nasıl İlişki Kurar?

Alican Elkorek
17.10.2023 - 23:00 Son Güncelleme: 19.10.2023 - 14:06

Selam sevgili Onedio ailesi! 

Bugün acı, yaralanma, inanç ve sevginin bilimini konuşuyoruz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bu bölümde, acı ve sevginin ilişkisini, acı ve yaralanmanın farkını ve acılardan sonra iyileşmeyi anlatıyoruz. Acı, travma, yaralar, sakatlık veya olumsuz hatıralar gibi durumların üzerinden nöroplastik yetilerimizle gelmeye çalışacağız.

Bu bölümde, acı ve sevginin ilişkisini, acı ve yaralanmanın farkını ve acılardan sonra iyileşmeyi anlatıyoruz. Acı, travma, yaralar, sakatlık veya olumsuz hatıralar gibi durumların üzerinden nöroplastik yetilerimizle gelmeye çalışacağız.

Bölümün tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Bu konuların prensiplerini öğrenmek her şeyden daha önemli çünkü bunların tam olarak nasıl çalıştığını anladıkça, onlar üzerindeki hakimiyetimiz artıyor ve işler sandığınızdan daha kolay bir hale geliyor. Bu bölümde yine tamamı bilimsel olan, günlük hayatta kullanılabilir araçlarla donanmış olacağız.

Temelde bir acıya maruz kaldığımızda her zaman onu hissetmek zorunda değiliz. Örneğin XRAY çekilirken aslında dokularımıza zarar veriliyor ama hiçbir şey hissetmiyoruz. Aynı şekilde bazı anlarda elimizin kesildiğini fark etmeyebiliyoruz. Hatta çeşitli kültürlerin dini ritüellerinde kendi bedenlerine zarar verenlerin bir acı hissetmediklerine şahitlik ediyoruz. Bu bağlamda beynimizin konsantrasyon hali veya şartlamalar bütün acı tecrübesini değiştirebiliyor. Bir acıyı olduğundan fazla abartarak daha fazla acı hissedebiliriz veya kocaman bir yarayı doğru şartlamalarla hiç hissetmeyebiliriz. 

Yani bu örneklerin özünde söylemeye çalıştığım “acı” ve “yaralanma” birbirinden farklı kavramlar. Beynimiz bunları yan yana getirdiği gibi, birbirinden uzaklaştırma gücüne de sahip. Acı veya yaralanma hallerinde bu durumu nasıl avantajımıza kullanacağımızı birazdan konuşmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda, acı ve sevginin ilişkisinden de bahsedeceğiz.

Bu arada, biraz önce bahsettiğim acıyı yanlış algılayıp abartma hallerinin illa psikolojiyle de alakası yok. Çünkü her insanın farklı boyutlarda ve hassasiyetlerde acı reseptörleri olabilir. Bu bağlamda kimsenin acısını küçümseyin, kendi acılarınızla mücadele ederken de kapasitenizi sakinlik ve dinginlikle sınırları geçmeden test ederek zorlayabilirsiniz. Şunu temenni ederim ki; Allah kimseye acı vermesin. Bugün burada bahsettiğim olgular fiziksel acılar veya yaralanmalar gibi duyulsa da aslında zihinsel acılar, travmalar ve kötü anılar içinde aynı oranda geçerli.

Peki beynin oyunlarından biraz daha bahsedelim.

Hiç fantom uzuv acısını duydunuz mu? Bedenlerindeki bazı uzuvları ameliyat sonrası kaybeden ampute bireylerimiz, kahraman gazilerimiz veya iş kazasına maruz kalan emekçilerimiz, kaybettikleri uzuvlarda orada bulunmasalar bile hala ağrı hissedebiliyorlar. Çünkü beyinde hala o uzuvların nöronları bulunuyor. Buna fantom uzuv acısı deniyor, çünkü bildiğiniz gibi fantom aslında bir hayalet. Bunun tedavisi var, tıpta buna “aynalı kutu terapisi” deniyor. Bir ayna vesilesiyle görsel olarak beyni tekrar programlamak için yaratılan ve oldukça işe yarayan bir yöntem.

Burada asıl olarak dikkat çekmek istediğim, yine beynimizin ve buna bağlı algılarımız akıl almaz ötesi olan güçleri. Acı, aslında duyumlamadan ziyade, algısal bir olgu. Bizim bedenimizi kodladığımız inançlardan güç alabiliyor. Bu inanç sistemlerimizi değiştirmeyi başardığımızda acı da azalıyor. Örneğin kıymık batması çok acıtır veya aşk acısı çok acıtır, diye kendinizi çocukluktan itibaren inandırdıysanız gerçekten çok acıtabilir. Ya da kıymak nedir ki, küçücük bir ahşap parçası. Aşk acısı nedir ki, gelir geçer daha önce hiç yaşamadık mı derseniz, acılarınız azalabilir. Bu olumlu şartlamaların mantığı aynı şekilde iyileşme sürecini hızlandırmak için de geçerli.

Şimdi uzuvlardan bahsetmişken şöyle bir taktik daha vermek istiyorum. Örneğin sağ ayağınızı burktunuz veya sol elinizi çatlattınız, karşısındaki aynı uzvunuzu daha ustaca kullanmaya çalışmak iyileşme sürecine doğal bir katkı sağlıyor. Buna bağlantılı olarak, tabii ki yaralı olan tarafa zarar vermeden, diğer uzuvla bağlantılı mobilite egzersizleri yapmak, yaralanan tarafın da çabuk iyileşmesini sağlıyor. Bunu sağlayan iki uzvumuz arasında beynimizde var olan nöron bağlantılarının gücü.

Bu hipotezlere bir kanıt daha sunmak isterim; eğer dövüş sporlarıyla ilgileniyorsanız bunu çok iyi anlayabilirsiniz; Bir antrenman sırasında yediğiniz yumruğun hissettirdiği acıyla, maç sırasında aynı yumruğu yeseniz hissedeceğiniz acının çok büyük bir fark oluyor. Maç sırasında acıyı pek hissetmiyoruz, bunun sebebi bedenimizde adrenalin ve norepinefrin moleküllerinin yoğun olarak salgılanarak acı reseptörlerini bir süreliğine bloke etmesidir. Morfin verilen hastalarının acılarının dinmesi de bunun tam olarak örneğidir. Çünkü morfin bunu yapar. Ama morfinlik bir durumda değilse, ki genelde değiliz, zihinsel şartlamayla acıyı azaltmak aynı şekilde mümkündür.

Şimdi acı ve sevginin ilişkiden bahsedelim. Yapılan bir deneyde yoğun ısıya maruz bırakılan denekler normal şartlarda dayanamayacakları sıcaklıklara, sevdikleri romantik partnerlerinin resimlerini gösterildiği zaman çok daha uzun dayanabildikleri rapor edilmiştir. Bu sevdikleri evcil hayvanları veya sevgi duydukları herhangi insan da olabilir. Sevgi hissederek, onu düşünerek bedensel acımızı azaltabiliriz. Daha çok acıyı tolere edebiliriz.

Görsel olarak maruz kalmasak bile, sevgiyi veya sevgiliyi düşünmek bile, sevdiğimiz anları hayal etmek bile, acının üstesinden gelmemize neden oluyor. Hissettiğimiz acıyı, içimizden çıkan sevgiyle azaltabiliyoruz. Üstelik bu herkes veya her şeyle ilgili bir sevgi türü olabilir. Duygusal acımızın da bedensel acımızın da aynı şekilde sevgiyle üstesinden gelebiliyoruz. Tabi bazı senaryolarda, acıyı veren kaynak o sevdiğimiz partnerin kendisiyse, o zaman sevdiğimiz evcil hayvanımızı veya sevdiğimiz bambaşka bir olguyu düşünmeniz daha sağlıklı olabilir. Kafamız boşu boşuna karışmasın.

Bugün hızlı ve kolay iyileşmenin, acı ve sevginin ilişkisinin, yaralanma ve sakatlıkların üstesinden gelmenin, bedensel ve duygusal acıları azaltmanın, güncel bilimsel araçlarından bahsettik. Fiziksel aktivite, inanç, şartlanma ve düşünce kalıplarını fark ederek bunları uyarlamak bu işin en faydalı yöntemleridir. Ve en önemlisi yeterli bilgi ve donanıma sahip olup, yaralanma ve acı hissetme arasındaki farkı yönetebilmek bizi bu anlamda öteye taşır.

Bunların yanında meditasyonla yaralı hücrelerinize veya yaralı kalbinize yoğunlaşabilir ve onları iyileşme tarafına davet edebilirsiniz.

İnsan olmanın tadını çıkarın.

Okumanıza çok sevindim.

YouTube

Instagram

X

Tiktok

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
2
1
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam