Görüş Bildir
Haberler
Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Sayın Ege ERKOÇAK ile “2014 Nihai İlerleme Raporu Üzerine” Özel Röportaj.

Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Sayın Ege ERKOÇAK ile “2014 Nihai İlerleme Raporu Üzerine” Özel Röportaj.

Mehmet
04.11.2014 - 14:54 Son Güncelleme: 04.11.2014 - 15:05

AB Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı'ndan Önemli Açıklamalar

Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Sayın Ege ERKOÇAK ile “2014 Nihai İlerleme Raporu Üzerine” Özel Röportaj.



(Hacı Mehmet BOYRAZ, Leeds Beckett University – Araştırmacı)

RÖPORTAJ Soruları



1. Sayın Başkanım öncelikle raporu genel olarak nasıl

değerlendiriyorsunuz? Üzerinde durulan hususlar nelerdir acaba?

Beklenilenin ötesinde sürpriz hususlar var mı? Örneğin, Ruhban Okulu’nun

açılması gibi Türkiye için farklı anlamlar ifade eden bir meselede

AB’nin tek taraflı yorum yapması doğru mudur?



Sayın Bakanımızın da İlerleme Raporunun açıklanmasını müteakip

gerçekleştirdiği basın toplantısında dile getirdiği gibi Avrupa

Komisyonu tarafında hazırlanan 2014 yılı Türkiye İlerleme Raporunun

objektif ve dengeli bir yapısının olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin

bir yılının fotoğrafını çeken İlerleme Raporunda tabiatıyla birtakım

eleştirilerin yer alması olukça normal, beklenen bir husustur ancak

önceki yıllarda pek çok kereler Komisyon ile temaslarımızda

vurguladığımız gibi bizim beklentimiz söz konusu eleştirilerin yapıcı ve

olumlu bir üslup ile dile getirilmesi idi. Komisyon ile kurduğumuz

yakın diyalog neticesinde bu seneki İlerleme Raporunda çabalarımızın

meyvelerini almış olduk. Geçmiş yıllara kıyasla değer yargılarından

uzak, sadece olgulara yer verilen bir İlerleme Raporu ile karşı

karşıyayız.

Başkanlığını yürüttüğüm Siyasi İşler Başkanlığının görev alanında yer

alan 23. Yargı ve Temel Haklar, ile 24. Adalet. Özgürlük ve Güvenlik

Fasılları yer almaktadır. 23. Yargı ve Temel Haklar Faslı bağlamında

değerlendirecek olur isem Haziran ayında TBMM’de kabul edilen ve Çözüm

Sürecine yönelik daha güçlü yasal dayanak sağlamayı hedefleyen Terörün

Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun

önemi, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru mekanizmasının başta

Twitter, Youtube ve Hrant Dink kararlarının bağlamında yargı sisteminin

esnekliğinin göstergesi olduğu, Demokratikleşme Paketi kapsamında hayata

geçirilen düzenlemelerin olumlu karşılandığı, Türkiye’deki aktif sivil

toplumun gelişmeye devam ettiği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine

(AİHS) İhlallerinin Önlenmesine ilişkin Eylem Planının yürürlüğe

girmesinin önemli bir adım olduğu, Hükümet ve farklı inanç gruplarına

mensup vatandaşlar arasındaki diyaloğun devam ettiği, ifade özgürlüğü

alanında hayata geçirilen reform paketleri ile gelişme kaydedildiği,

taşınmaz iadelerine devam edildiği İlerleme Raporunun öne çıkan

hususları arasında değerlendirilmektedir.

Raporun 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Faslı kapsamında ise

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşmasının yürürlüğe girdiği ve aynı zamanda

vize serbestisi diyaloğu sürecinin devam ettiği, Türkiye’de geçici

korumadan yararlanan Suriye vatandaşlarına yönelik desteğin çok değerli

olduğu, terörün finansmanının önlenmesine ilişkin ilerleme sağlandığı,

Avrupa Konseyi Sanal Suçlar Sözleşmesinin onaylandığı, adalet, özgürlük

ve güvenlik alanında karşılaşılan zorluklara rağmen iyi ilerleme

sağlandığı ve sonuç olarak bu alandaki uyumun nispeten ileri düzeyde

olduğu hususları öne çıkan önemli değerlendirmeleri arasında yer

almaktadır.

Ayrıca Rapor kapsamında eleştirilere yapıcı oldukları takdirde her zaman açığız.

İlerleme Raporu AB’de, Komisyon tarafından hazırlanan bir belge olsa da

AB Konseyine sunulması sebebiyle Raporda 28 AB üyesi ülkenin

değerlendirmelerini görmek mümkündür. Bazı üye ülkeler için öncelikli

olarak değerlendirilebilecek özel hususlar Raporda yer alabiliyor.

Sayın AB Bakanı ve Baş müzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır’ın da ifade

ettiği gibi İlerleme Raporu Avrupa Komisyonu’nun belgesi olarak kabul

edilmemelidir bilhassa Raporun Türkiye ve AB’nin ortak belgesi olarak

okunabilmesi önemlidir.

2. Raporla ile ilgili olarak bir süredir lobi faaliyetlerinde bulunan

Sayın Bakan sürekli olarak raporun yapıcı olması gerektiğini

belirtmişti. Raporun açıklanmasından sonra kameraların karşısına geçen

Sayın Bakanın yukarıdaki açıklamaları dâhilinde bu seneki raporun

Türkiye adına yapıcı ifadeler içerdiğini söyleyebilir miyiz?



Raporda doğası gereği yer yer eleştirilere yer verilmektedir. Bununla

birlikte, söz konusu eleştirilerin yapıcı bir dille ifade edildiği, bu

çerçevede Raporun esas itibariyle objektif ve dengeli bir Rapor olduğunu

bir kez daha vurgulamamız yerinde olacaktır. Önceki yıllardaki İlerleme

Raporlarında olduğu gibi mutat çalışma yöntemimiz çerçevesinde

çalışmalarımızı Komisyon ile paylaştık. Her sene olduğu gibi bu yıl da

Raporun içerisinde yer alan haklı ve makul eleştirileri dikkate aldık ve

çalışmalarımızı bu minvalde çerçevelendirmeye devam edeceğiz.

Katılmadığımız eleştiri, değerlendirme ve maddi hatalara yönelik

tespitlerimizi de farklı vesilelerle birçok kereler bir araya geldiğimiz

Komisyona ileteceğiz. Bu seneki rapor gibi kaleme alınmış İlerleme

Raporlarının Türkiye'nin AB’ye katılım sürecinin ve siyasi reform

çalışmalarının devam ettirilmesinde faydalı birer doküman olarak

kullanılmasının önünde hiçbir engel yoktur.

3. Geçen seneki raporda daha sert ifadeler bekleniyordu; ancak

tahminlere nazaran hafif bir raporla karşılaştık. Geçen seneki raporla

bu seneki rapor arasında bir fark görebiliyor musunuz?



Demokratikleşme Paketi kapsamında hayata geçirilen idari ve yasal

düzenlemelerden, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun, İşkenceye ve Diğer

Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş

Milletler Sözleşmesi’ne Ek İhtiyari Protokolü (OPCAT) kapsamında

öngörülen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere ulusal

önleme mekanizması olarak belirlenmesine, Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planının uygulamaya

konmasından, Avrupa Konseyi Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun TBMM Genel Kurulunda kabul

edilmesine, Vatandaşlarımızın AB ülkelerine en geç 3,5 yıl sonra

vizesiz seyahat hakkına kavuşmasının ve AB ile aramızda önemli bir

psikolojik engelin aşılmasının ilk adımı olarak nitelendirebileceğimiz

Vize Serbestisinin resmi olarak başlatılması ve Geri Kabul Anlaşmasının

imzalanmasından, Yargı Reformu Stratejisinin güncellenmesi çalışmalarına

kadar iki İlerleme Raporu arası dönemde Türkiye’de 23. Yargı ve Temel

Haklar ile 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Fasılları bağlamında pek çok

düzenleme hayata geçirilmiştir.

Ülkemizin AB’ye katılım sürecindeki istekliliğini ve kararlılığını

objektif yansıtabilmek, ülkemizin kaydettiği ilerlemenin değer

yargılarından uzak bir şekilde yer almasını sağlamak adına bu sene de

çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürdük. İlerleme Raporunun

hazırlanma aşamasında tüm bilgi ve belgeleri ilgili Bakanlıklarla

koordinasyon halinde Komisyona zamanlıca ilettik. Sadece bununla da

sınırlı kalmayıp Sayın Bakanımız ve diğer yetkililerimiz AB tarafındaki

muhatapları ile Rapor yayınlanana kadar birçok defa bir araya geldi,

fikir teatisinde bulundu. Bu noktada geçen seneye kıyasla daha hafif bir

raporla değil ancak daha makul ve yapıcı eleştirilere dayalı bir

raporla karşılaştık. Bu sene kaleme alınmış raporu önceki senelerden

ayıran belirgin fark, daha teknik bir dille yazılmış olmasıdır. Ayrıca,

değer yargılarından arındırılmış, yorumdan çok olguya ve Komisyonun

tespitlerine dayalı bir rapor olduğunu da söyleyebiliriz.

4. Raporda bahsi geçen eleştirilerin “Türkiye’nin Yeni AB Stratejisi” ile giderilebileceğini düşünüyor musunuz?



Türkiye’nin Yeni Avrupa Birliği Stratejisi, 62. Hükümet Programında

ortaya konan güçlü iradenin ilk adımını teşkil etmektedir. Yeni Strateji

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ivme kazandırarak üyeliğe giden

yolun önündeki engellerin üstesinden gelinmesini amaçlamaktadır. Yeni

strateji çerçevesinde reform sürecimize hız kazandırmayı hedefliyoruz.

Bu hedefe ulaşma doğrultusunda vatandaşlarımızın yararını da ön planda

tutmak en önemli önceliğimizdir. Siyasi reformlarımızı hayata geçirirken

bu zamana kadar olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa

İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve AB müktesebatı dikkate alınmaya

devam edilecektir. Yeni AB Stratejimiz, Siyasi Reform Süreci, Katılım

Sürecinde Sosyo-Ekonomik Dönüşüm ve AB İletişim Stratejisi olmak üzere 3

ana bölümden oluşmaktadır. Yeni AB Stratejisinin operasyonel hale

getirilmesinde kullanılacak araçlardan bir tanesi Sayın Bakanımızın

geçtiğimiz günlerde Brüksel’de gerçekleştirdiği basın toplantısında

açıkladığı Yeni AB İletişim Stratejisidir.İletişim Stratejisi ile hem

Türkiye’deki AB algısını hem de AB'deki Türkiye algısını düzeltmeyi

amaçlıyoruz. Toplumumuzda AB’ye yönelik var olan yanılgıları düzeltirken

AB'de ise Türkiye’nin hak etmediği şekilde tanıtılmasının önüne geçmeye

çalışacağız.

Stratejinin bir diğer aracı ise Avrupa Birliğine Katılım için Ulusal

Eylem Planıdır. 2014-Haziran 2015 ve 2015-2019 dönemleri olmak üzere 2

aşamadan oluşan Eylem Planı kapsamında İlerleme Raporlarında çeşitli

eleştirilere konu hususlara ilişkin mevzuatın çıkarılması, gözden

geçirilmesi bir takvime bağlanmıştır. Tüm bunların ışığında

değerlendirilecek olursa Yeni AB Stratejisinin AB’ye katılım sürecimize

hız kazandırması ve operasyonel araçların uygulamaya konması ile seneye

daha az eleştiriden oluşan bir İlerleme Raporu ile karşılaşmayı

umuyoruz.

5. Bu rapor Türkiye’nin 17. İlerleme Raporu... Uzun zamandır AB ile

üyelik müzakereleri yürüten Türkiye ve Türk halkı için bu süreç eskiye

nazaran çekiciliğini kaybetmiştir. Türkiye daha ne kadar İlerleme

Raporlarını bekleyecek? Bir başka ifadeyle ufukta üyelik var mı? (Bu

hususta AB Komisyonu’nun yeni Başkanı Jean Claude Juncker’in “AB

önümüzdeki 5 sene içerisinde yeni bir üyeye hazır değildir” ifadesini

göz ardı etmemek gerek.)



Daha önce de bahsettiğim gibi Yeni AB Stratejisi ile hem tam üyelik

yolunda kararlı ve istikrarlı bir şekilde ilerleyişimizi sürdüreceğiz

hem de Türkiye ve AB kamuoyundaki yanılgıların giderilmesini

sağlayacağız. AB’ye katılım süreci ülkemizin reform sürecinin

arkasındaki en önemli itici güçlerden biridir. Bizim için temel husus,

bu sürecin yarattığı ivme ile her alanda AB standartlarına ulaşmak ve

temel hak ve özgürlükleri geliştirmektir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep

Tayyip Erdoğan TBMM’nin yeni yasama dönemi açılışı vesilesiyle

gerçekleştirdiği konuşmasında Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda

kararlılığımızı muhafaza ettiğimizi ve müzakere sürecinde yaşanan

sorunlara rağmen reformlarımızı kesintisiz sürdürdüğümüzü bir kez daha

vurgulamıştır. 62. Hükümet Programı da AB katılım sürecinin Türkiye’nin

stratejik hedefi olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Komisyon da 2014 yılı

İlerleme Raporunda Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin herhangi bir

alternatifi olmadığını açık ve net bir şekilde ifade etmiştir.

Hatırlayacağınız gibi Sayın Bakanımız Sayın Juncker’in göreve gelir

gelmez yaptığı açıklamanın aceleci bir açıklama olduğunu ifade etmişti.

Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu bir Komisyon

üyesinin Juncker’in kabinesinde yer alması açıklamanın mevcut durumda

geçerliliğinin kalmadığının da en önemli göstergesidir.

Türkiye büyük bir ülkedir. Dolayısıyla üyelik sürecinde görece küçük

bir ülkenin karşılaştığından farklı engellerle ve mülahazalarla

karşılaşması da çok doğaldır. Ancak bu durum, Türkiye’nin katılım

sürecindeki kararlılığını kesinlikle etkilememiştir. Kapsamlı

ilişkilerimiz olan, en büyük ticaret ortağımız konumundaki AB’nin birçok

politikası bizi yakından ilgilendirmektedir. Bu yüzden AB’ye üye olup

karar alma mekanizmalarında aktif bir rol sergilemeyi ve bizi doğrudan

ilgilendiren politikalarda söz sahibi olmayı hedefliyoruz. Ayrıca, genç

ve dinamik nüfusu, büyüyen ekonomisi ve kendine özgü değerleri ile AB’ye

küresel ölçekte daha etkili bir güç olma konusunda önemli katkılar

sağlayacağımıza inanıyoruz.

Sayın Bakanımızın müteaddit kereler ifade ettiği ve de sizlerin de

yakından takip ettiği gibi eski Avrupa Komisyonu Kasım ayı başında

yerini yeni bir Komisyon’a bırakacaktır ve yeni Komisyonun çalışmalarına

başlamasını müteakip Türkiye-AB ilişkilerinin daha da güçlü

kılınacağına, katılım sürecinin daha da ileri götürüleceğine inancımız

tamdır.

Sayın Bakanımız ve Bakanlığımız mensuplarının Avrupa Komisyonuyla her

düzeyde daha da yoğunlaştırarak devam edeceği temaslar, Türkiye’nin

üyeliği konusunda olumsuz algı taşıyan yetkililerin Türkiye’ye yönelik

yanılgılarını dönüştürecek ve Türkiye’nin aday ülke olmasından bu yana

AB değerleri paralelinde kat ettiği mesafeyi daha iyi anlamalarını

sağlayacaktır.

6. Sürecin bizzat içerisinde olan bir bürokrat olarak bundan sonraki

süreçte Türkiye – AB İlişkilerinin seyrini nasıl görüyorsunuz? Bakanlık

bundan sonra nasıl bir yol izleyecek? Ayrıca geçen sene olduğu gibi bu

sene de AB Bakanlığı tarafından bir İlerleme Raporu yayınlanacak mı?



Bazı AB üyesi ülkelerin farklı siyasi yaklaşımları nedeniyle, katılım

müzakereleri istediğimiz hızda ilerleyememektedir. Raporda da müzakere

sürecinin üye devletler arasında mutabakat olmaması nedeniyle kesintiye

uğradığı ifade edilmektedir. Tüm bu engellemelere rağmen, bizim AB

standartlarına ulaşmak konusundaki kararlılığımız güçlü bir biçimde

devam etmektedir. Fasılların açılıp açılmamasına bağlı kalınmaksızın

ülkemiz reform sürecini kararlılıkla sürdürmektedir.

Türkiye’nin Kendi İlerleme Raporunu yazması hususunda Sayın Bakanımız

2014 yılı İlerleme Raporu Basın Toplantısında Komisyonla aramızda olacak

bir yazışma veya konuşma şeklinde gerçekleşeceğini ifade etmiştir

dolayısıyla bu sene Kendi İlerleme Raporumuzun hazırlanması

öngörülmemektedir.

7. Son soru olarak rapor kadar dikkat çeken bir başka husus ise kısa

zaman önce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) barış müzakerelerinden

çekilmesi oldu. Malumunuz olduğu üzere GKRY, Türkiye’nin AB üyelik

müzakerelerindeki birçok faslın açılmaması için elinden geleni

yapmaktadır. Siyasi İşler Başkanı olarak GKRY’nin bu hamlesini nasıl

değerlendiriyorsunuz?



Öncelikle belirtmeliyim ki GKRY’nin çekilmesi ile ilgili olarak

Dışişleri Bakanlığımız gerekli tutumu sergilemiştir. Sayın AB Bakanı ve

Baş müzakerecimiz Büyükelçi Volkan Bozkır’ın da ifade ettiği gibi olumlu

gidişatı farklı çevrelerce teyit edilmiş olan ve kısa zamanda çözüme

ulaşacağına inandığımız müzakereler maalesef Güney Kıbrıs Rum

Yönetimi’nin çekilmesi ile sekteye uğramıştır ve bu karar talihsiz bir

şekilde alınmış, sürdürülebilir olmayan bir karardır.

Gerek Avrupa Komisyonu gerekse de Avrupa Parlamentosu tarafından da

açılması yönünde bir açıklaması bulunan 23. Yargı ve Temel Haklar ile

24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Fasılları GKRY’nin tek taraflı olarak

siyaseten engellediği fasıllar arasında yer almaktadır. Ancak biz

herhangi bir taviz vermeden bahsi geçen fasıllardaki ilerlemelerimize

hız kesmeden devam ediyoruz. Buna somut bir örnek vermemiz gerekirse,

23. Faslın tarama sonu raporunun 2006 yılında hazırlanmasına ve geçen 8

senede resmi açılış kriterlerinin tarafımıza bildirilmemiş olmasına

rağmen Türkiye 23. Fasla ait 6 adet gayrı resmi açılış kriterinin

tamamını 2014 yılı itibariyle karşılamış durumdadır.

Türkiye, bu zamana kadar Kıbrıs'taki müzakere süreci ile AB katılım

sürecini ayrı tuttu bundan sonra da aynı kararlı tutumunu sürdürecektir.

Sayın Başkanım çok kıymetli vaktinizi bizlere ayırdığınız için teşekkür ederiz…


Ben teşekkür ederim…

___________________________________________________________________________

Ege ERKOÇAK Kimdir?



(Kaynak: AB Bakanlığı Resmi Web Sitesi)

AB Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Ege ERKOÇAK, 1973 yılında Ankara’da

doğdu. Ortaöğrenimini Özel Tarsus Amerikan Lisesi’nde tamamladı. Aynı

zamanda, AFS Uluslararası Bursuyla öğrenim gördüğü California Amador

High School’dan da lise diploması aldı. Ardından Bilkent Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Lisan eğitimini tamamladıktan sonra

aynı üniversitede ve aynı bölümde Yüksek Lisansını “An Ever Enlarging

Europe: Enlargement of the EU, 1990s and Turkey” (Sürekli Genişleyen

Avrupa: AB Genişlemesi 1990’lar ve Türkiye) başlıklı teziyle tamamladı.

ERKOÇAK 1997 – 1999 yılları arasında Bilkent Üniversitesi’nde

Uluslararası İlişkiler Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı.

2001 yılında Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Siyasi İşler Daire

Başkanlığında AB Uzman Yardımcısı olarak görevine başlayan ERKOÇAK, 2004

yılında uzmanlık sınavını başarıyla geçerek AB Uzmanı oldu. Kasım 2009

tarihinde Siyasi İşler Başkanlığında “Siyasi Kriterler, Yargı ve Temel

Haklar ile Adalet, Özgürlük, Güvenlik Çalışma Grubu” Koordinatörü olarak

görevlendirilen ERKOÇAK, 1 Eylül 2010 tarihinde “Siyasi İşler

Başkanlığı” görevine atanmıştır.

Kaynak:


akademik perspektif

Kaynak: http://akademikperspektif.com/2014/11...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam