Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Sayın Ege ERKOÇAK ile “2014 Nihai İlerleme Raporu Üzerine” Özel Röportaj.
AB Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı'ndan Önemli Açıklamalar
Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Sayın Ege ERKOÇAK ile “2014 Nihai İlerleme Raporu Üzerine” Özel Röportaj.
(Hacı Mehmet BOYRAZ, Leeds Beckett University – Araştırmacı)
RÖPORTAJ Soruları
1. Sayın Başkanım öncelikle raporu genel olarak nasıl
değerlendiriyorsunuz? Üzerinde durulan hususlar nelerdir acaba?
Beklenilenin ötesinde sürpriz hususlar var mı? Örneğin, Ruhban Okulu’nun
açılması gibi Türkiye için farklı anlamlar ifade eden bir meselede
AB’nin tek taraflı yorum yapması doğru mudur?
Sayın Bakanımızın da İlerleme Raporunun açıklanmasını müteakip
gerçekleştirdiği basın toplantısında dile getirdiği gibi Avrupa
Komisyonu tarafında hazırlanan 2014 yılı Türkiye İlerleme Raporunun
objektif ve dengeli bir yapısının olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin
bir yılının fotoğrafını çeken İlerleme Raporunda tabiatıyla birtakım
eleştirilerin yer alması olukça normal, beklenen bir husustur ancak
önceki yıllarda pek çok kereler Komisyon ile temaslarımızda
vurguladığımız gibi bizim beklentimiz söz konusu eleştirilerin yapıcı ve
olumlu bir üslup ile dile getirilmesi idi. Komisyon ile kurduğumuz
yakın diyalog neticesinde bu seneki İlerleme Raporunda çabalarımızın
meyvelerini almış olduk. Geçmiş yıllara kıyasla değer yargılarından
uzak, sadece olgulara yer verilen bir İlerleme Raporu ile karşı
karşıyayız.
Başkanlığını yürüttüğüm Siyasi İşler Başkanlığının görev alanında yer
alan 23. Yargı ve Temel Haklar, ile 24. Adalet. Özgürlük ve Güvenlik
Fasılları yer almaktadır. 23. Yargı ve Temel Haklar Faslı bağlamında
değerlendirecek olur isem Haziran ayında TBMM’de kabul edilen ve Çözüm
Sürecine yönelik daha güçlü yasal dayanak sağlamayı hedefleyen Terörün
Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun
önemi, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru mekanizmasının başta
Twitter, Youtube ve Hrant Dink kararlarının bağlamında yargı sisteminin
esnekliğinin göstergesi olduğu, Demokratikleşme Paketi kapsamında hayata
geçirilen düzenlemelerin olumlu karşılandığı, Türkiye’deki aktif sivil
toplumun gelişmeye devam ettiği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine
(AİHS) İhlallerinin Önlenmesine ilişkin Eylem Planının yürürlüğe
girmesinin önemli bir adım olduğu, Hükümet ve farklı inanç gruplarına
mensup vatandaşlar arasındaki diyaloğun devam ettiği, ifade özgürlüğü
alanında hayata geçirilen reform paketleri ile gelişme kaydedildiği,
taşınmaz iadelerine devam edildiği İlerleme Raporunun öne çıkan
hususları arasında değerlendirilmektedir.
Raporun 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Faslı kapsamında ise
Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşmasının yürürlüğe girdiği ve aynı zamanda
vize serbestisi diyaloğu sürecinin devam ettiği, Türkiye’de geçici
korumadan yararlanan Suriye vatandaşlarına yönelik desteğin çok değerli
olduğu, terörün finansmanının önlenmesine ilişkin ilerleme sağlandığı,
Avrupa Konseyi Sanal Suçlar Sözleşmesinin onaylandığı, adalet, özgürlük
ve güvenlik alanında karşılaşılan zorluklara rağmen iyi ilerleme
sağlandığı ve sonuç olarak bu alandaki uyumun nispeten ileri düzeyde
olduğu hususları öne çıkan önemli değerlendirmeleri arasında yer
almaktadır.
Ayrıca Rapor kapsamında eleştirilere yapıcı oldukları takdirde her zaman açığız.
İlerleme Raporu AB’de, Komisyon tarafından hazırlanan bir belge olsa da
AB Konseyine sunulması sebebiyle Raporda 28 AB üyesi ülkenin
değerlendirmelerini görmek mümkündür. Bazı üye ülkeler için öncelikli
olarak değerlendirilebilecek özel hususlar Raporda yer alabiliyor.
Sayın AB Bakanı ve Baş müzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır’ın da ifade
ettiği gibi İlerleme Raporu Avrupa Komisyonu’nun belgesi olarak kabul
edilmemelidir bilhassa Raporun Türkiye ve AB’nin ortak belgesi olarak
okunabilmesi önemlidir.
2. Raporla ile ilgili olarak bir süredir lobi faaliyetlerinde bulunan
Sayın Bakan sürekli olarak raporun yapıcı olması gerektiğini
belirtmişti. Raporun açıklanmasından sonra kameraların karşısına geçen
Sayın Bakanın yukarıdaki açıklamaları dâhilinde bu seneki raporun
Türkiye adına yapıcı ifadeler içerdiğini söyleyebilir miyiz?
Raporda doğası gereği yer yer eleştirilere yer verilmektedir. Bununla
birlikte, söz konusu eleştirilerin yapıcı bir dille ifade edildiği, bu
çerçevede Raporun esas itibariyle objektif ve dengeli bir Rapor olduğunu
bir kez daha vurgulamamız yerinde olacaktır. Önceki yıllardaki İlerleme
Raporlarında olduğu gibi mutat çalışma yöntemimiz çerçevesinde
çalışmalarımızı Komisyon ile paylaştık. Her sene olduğu gibi bu yıl da
Raporun içerisinde yer alan haklı ve makul eleştirileri dikkate aldık ve
çalışmalarımızı bu minvalde çerçevelendirmeye devam edeceğiz.
Katılmadığımız eleştiri, değerlendirme ve maddi hatalara yönelik
tespitlerimizi de farklı vesilelerle birçok kereler bir araya geldiğimiz
Komisyona ileteceğiz. Bu seneki rapor gibi kaleme alınmış İlerleme
Raporlarının Türkiye'nin AB’ye katılım sürecinin ve siyasi reform
çalışmalarının devam ettirilmesinde faydalı birer doküman olarak
kullanılmasının önünde hiçbir engel yoktur.
3. Geçen seneki raporda daha sert ifadeler bekleniyordu; ancak
tahminlere nazaran hafif bir raporla karşılaştık. Geçen seneki raporla
bu seneki rapor arasında bir fark görebiliyor musunuz?
Demokratikleşme Paketi kapsamında hayata geçirilen idari ve yasal
düzenlemelerden, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun, İşkenceye ve Diğer
Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş
Milletler Sözleşmesi’ne Ek İhtiyari Protokolü (OPCAT) kapsamında
öngörülen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere ulusal
önleme mekanizması olarak belirlenmesine, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planının uygulamaya
konmasından, Avrupa Konseyi Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun TBMM Genel Kurulunda kabul
edilmesine, Vatandaşlarımızın AB ülkelerine en geç 3,5 yıl sonra
vizesiz seyahat hakkına kavuşmasının ve AB ile aramızda önemli bir
psikolojik engelin aşılmasının ilk adımı olarak nitelendirebileceğimiz
Vize Serbestisinin resmi olarak başlatılması ve Geri Kabul Anlaşmasının
imzalanmasından, Yargı Reformu Stratejisinin güncellenmesi çalışmalarına
kadar iki İlerleme Raporu arası dönemde Türkiye’de 23. Yargı ve Temel
Haklar ile 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Fasılları bağlamında pek çok
düzenleme hayata geçirilmiştir.
Ülkemizin AB’ye katılım sürecindeki istekliliğini ve kararlılığını
objektif yansıtabilmek, ülkemizin kaydettiği ilerlemenin değer
yargılarından uzak bir şekilde yer almasını sağlamak adına bu sene de
çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürdük. İlerleme Raporunun
hazırlanma aşamasında tüm bilgi ve belgeleri ilgili Bakanlıklarla
koordinasyon halinde Komisyona zamanlıca ilettik. Sadece bununla da
sınırlı kalmayıp Sayın Bakanımız ve diğer yetkililerimiz AB tarafındaki
muhatapları ile Rapor yayınlanana kadar birçok defa bir araya geldi,
fikir teatisinde bulundu. Bu noktada geçen seneye kıyasla daha hafif bir
raporla değil ancak daha makul ve yapıcı eleştirilere dayalı bir
raporla karşılaştık. Bu sene kaleme alınmış raporu önceki senelerden
ayıran belirgin fark, daha teknik bir dille yazılmış olmasıdır. Ayrıca,
değer yargılarından arındırılmış, yorumdan çok olguya ve Komisyonun
tespitlerine dayalı bir rapor olduğunu da söyleyebiliriz.
4. Raporda bahsi geçen eleştirilerin “Türkiye’nin Yeni AB Stratejisi” ile giderilebileceğini düşünüyor musunuz?
Türkiye’nin Yeni Avrupa Birliği Stratejisi, 62. Hükümet Programında
ortaya konan güçlü iradenin ilk adımını teşkil etmektedir. Yeni Strateji
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ivme kazandırarak üyeliğe giden
yolun önündeki engellerin üstesinden gelinmesini amaçlamaktadır. Yeni
strateji çerçevesinde reform sürecimize hız kazandırmayı hedefliyoruz.
Bu hedefe ulaşma doğrultusunda vatandaşlarımızın yararını da ön planda
tutmak en önemli önceliğimizdir. Siyasi reformlarımızı hayata geçirirken
bu zamana kadar olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve AB müktesebatı dikkate alınmaya
devam edilecektir. Yeni AB Stratejimiz, Siyasi Reform Süreci, Katılım
Sürecinde Sosyo-Ekonomik Dönüşüm ve AB İletişim Stratejisi olmak üzere 3
ana bölümden oluşmaktadır. Yeni AB Stratejisinin operasyonel hale
getirilmesinde kullanılacak araçlardan bir tanesi Sayın Bakanımızın
geçtiğimiz günlerde Brüksel’de gerçekleştirdiği basın toplantısında
açıkladığı Yeni AB İletişim Stratejisidir.İletişim Stratejisi ile hem
Türkiye’deki AB algısını hem de AB'deki Türkiye algısını düzeltmeyi
amaçlıyoruz. Toplumumuzda AB’ye yönelik var olan yanılgıları düzeltirken
AB'de ise Türkiye’nin hak etmediği şekilde tanıtılmasının önüne geçmeye
çalışacağız.
Stratejinin bir diğer aracı ise Avrupa Birliğine Katılım için Ulusal
Eylem Planıdır. 2014-Haziran 2015 ve 2015-2019 dönemleri olmak üzere 2
aşamadan oluşan Eylem Planı kapsamında İlerleme Raporlarında çeşitli
eleştirilere konu hususlara ilişkin mevzuatın çıkarılması, gözden
geçirilmesi bir takvime bağlanmıştır. Tüm bunların ışığında
değerlendirilecek olursa Yeni AB Stratejisinin AB’ye katılım sürecimize
hız kazandırması ve operasyonel araçların uygulamaya konması ile seneye
daha az eleştiriden oluşan bir İlerleme Raporu ile karşılaşmayı
umuyoruz.
5. Bu rapor Türkiye’nin 17. İlerleme Raporu... Uzun zamandır AB ile
üyelik müzakereleri yürüten Türkiye ve Türk halkı için bu süreç eskiye
nazaran çekiciliğini kaybetmiştir. Türkiye daha ne kadar İlerleme
Raporlarını bekleyecek? Bir başka ifadeyle ufukta üyelik var mı? (Bu
hususta AB Komisyonu’nun yeni Başkanı Jean Claude Juncker’in “AB
önümüzdeki 5 sene içerisinde yeni bir üyeye hazır değildir” ifadesini
göz ardı etmemek gerek.)
Daha önce de bahsettiğim gibi Yeni AB Stratejisi ile hem tam üyelik
yolunda kararlı ve istikrarlı bir şekilde ilerleyişimizi sürdüreceğiz
hem de Türkiye ve AB kamuoyundaki yanılgıların giderilmesini
sağlayacağız. AB’ye katılım süreci ülkemizin reform sürecinin
arkasındaki en önemli itici güçlerden biridir. Bizim için temel husus,
bu sürecin yarattığı ivme ile her alanda AB standartlarına ulaşmak ve
temel hak ve özgürlükleri geliştirmektir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan TBMM’nin yeni yasama dönemi açılışı vesilesiyle
gerçekleştirdiği konuşmasında Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda
kararlılığımızı muhafaza ettiğimizi ve müzakere sürecinde yaşanan
sorunlara rağmen reformlarımızı kesintisiz sürdürdüğümüzü bir kez daha
vurgulamıştır. 62. Hükümet Programı da AB katılım sürecinin Türkiye’nin
stratejik hedefi olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Komisyon da 2014 yılı
İlerleme Raporunda Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin herhangi bir
alternatifi olmadığını açık ve net bir şekilde ifade etmiştir.
Hatırlayacağınız gibi Sayın Bakanımız Sayın Juncker’in göreve gelir
gelmez yaptığı açıklamanın aceleci bir açıklama olduğunu ifade etmişti.
Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu bir Komisyon
üyesinin Juncker’in kabinesinde yer alması açıklamanın mevcut durumda
geçerliliğinin kalmadığının da en önemli göstergesidir.
Türkiye büyük bir ülkedir. Dolayısıyla üyelik sürecinde görece küçük
bir ülkenin karşılaştığından farklı engellerle ve mülahazalarla
karşılaşması da çok doğaldır. Ancak bu durum, Türkiye’nin katılım
sürecindeki kararlılığını kesinlikle etkilememiştir. Kapsamlı
ilişkilerimiz olan, en büyük ticaret ortağımız konumundaki AB’nin birçok
politikası bizi yakından ilgilendirmektedir. Bu yüzden AB’ye üye olup
karar alma mekanizmalarında aktif bir rol sergilemeyi ve bizi doğrudan
ilgilendiren politikalarda söz sahibi olmayı hedefliyoruz. Ayrıca, genç
ve dinamik nüfusu, büyüyen ekonomisi ve kendine özgü değerleri ile AB’ye
küresel ölçekte daha etkili bir güç olma konusunda önemli katkılar
sağlayacağımıza inanıyoruz.
Sayın Bakanımızın müteaddit kereler ifade ettiği ve de sizlerin de
yakından takip ettiği gibi eski Avrupa Komisyonu Kasım ayı başında
yerini yeni bir Komisyon’a bırakacaktır ve yeni Komisyonun çalışmalarına
başlamasını müteakip Türkiye-AB ilişkilerinin daha da güçlü
kılınacağına, katılım sürecinin daha da ileri götürüleceğine inancımız
tamdır.
Sayın Bakanımız ve Bakanlığımız mensuplarının Avrupa Komisyonuyla her
düzeyde daha da yoğunlaştırarak devam edeceği temaslar, Türkiye’nin
üyeliği konusunda olumsuz algı taşıyan yetkililerin Türkiye’ye yönelik
yanılgılarını dönüştürecek ve Türkiye’nin aday ülke olmasından bu yana
AB değerleri paralelinde kat ettiği mesafeyi daha iyi anlamalarını
sağlayacaktır.
6. Sürecin bizzat içerisinde olan bir bürokrat olarak bundan sonraki
süreçte Türkiye – AB İlişkilerinin seyrini nasıl görüyorsunuz? Bakanlık
bundan sonra nasıl bir yol izleyecek? Ayrıca geçen sene olduğu gibi bu
sene de AB Bakanlığı tarafından bir İlerleme Raporu yayınlanacak mı?
Bazı AB üyesi ülkelerin farklı siyasi yaklaşımları nedeniyle, katılım
müzakereleri istediğimiz hızda ilerleyememektedir. Raporda da müzakere
sürecinin üye devletler arasında mutabakat olmaması nedeniyle kesintiye
uğradığı ifade edilmektedir. Tüm bu engellemelere rağmen, bizim AB
standartlarına ulaşmak konusundaki kararlılığımız güçlü bir biçimde
devam etmektedir. Fasılların açılıp açılmamasına bağlı kalınmaksızın
ülkemiz reform sürecini kararlılıkla sürdürmektedir.
Türkiye’nin Kendi İlerleme Raporunu yazması hususunda Sayın Bakanımız
2014 yılı İlerleme Raporu Basın Toplantısında Komisyonla aramızda olacak
bir yazışma veya konuşma şeklinde gerçekleşeceğini ifade etmiştir
dolayısıyla bu sene Kendi İlerleme Raporumuzun hazırlanması
öngörülmemektedir.
7. Son soru olarak rapor kadar dikkat çeken bir başka husus ise kısa
zaman önce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) barış müzakerelerinden
çekilmesi oldu. Malumunuz olduğu üzere GKRY, Türkiye’nin AB üyelik
müzakerelerindeki birçok faslın açılmaması için elinden geleni
yapmaktadır. Siyasi İşler Başkanı olarak GKRY’nin bu hamlesini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle belirtmeliyim ki GKRY’nin çekilmesi ile ilgili olarak
Dışişleri Bakanlığımız gerekli tutumu sergilemiştir. Sayın AB Bakanı ve
Baş müzakerecimiz Büyükelçi Volkan Bozkır’ın da ifade ettiği gibi olumlu
gidişatı farklı çevrelerce teyit edilmiş olan ve kısa zamanda çözüme
ulaşacağına inandığımız müzakereler maalesef Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi’nin çekilmesi ile sekteye uğramıştır ve bu karar talihsiz bir
şekilde alınmış, sürdürülebilir olmayan bir karardır.
Gerek Avrupa Komisyonu gerekse de Avrupa Parlamentosu tarafından da
açılması yönünde bir açıklaması bulunan 23. Yargı ve Temel Haklar ile
24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Fasılları GKRY’nin tek taraflı olarak
siyaseten engellediği fasıllar arasında yer almaktadır. Ancak biz
herhangi bir taviz vermeden bahsi geçen fasıllardaki ilerlemelerimize
hız kesmeden devam ediyoruz. Buna somut bir örnek vermemiz gerekirse,
23. Faslın tarama sonu raporunun 2006 yılında hazırlanmasına ve geçen 8
senede resmi açılış kriterlerinin tarafımıza bildirilmemiş olmasına
rağmen Türkiye 23. Fasla ait 6 adet gayrı resmi açılış kriterinin
tamamını 2014 yılı itibariyle karşılamış durumdadır.
Türkiye, bu zamana kadar Kıbrıs'taki müzakere süreci ile AB katılım
sürecini ayrı tuttu bundan sonra da aynı kararlı tutumunu sürdürecektir.
Sayın Başkanım çok kıymetli vaktinizi bizlere ayırdığınız için teşekkür ederiz…
Ben teşekkür ederim…
___________________________________________________________________________
Ege ERKOÇAK Kimdir?
(Kaynak: AB Bakanlığı Resmi Web Sitesi)
AB Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Ege ERKOÇAK, 1973 yılında Ankara’da
doğdu. Ortaöğrenimini Özel Tarsus Amerikan Lisesi’nde tamamladı. Aynı
zamanda, AFS Uluslararası Bursuyla öğrenim gördüğü California Amador
High School’dan da lise diploması aldı. Ardından Bilkent Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Lisan eğitimini tamamladıktan sonra
aynı üniversitede ve aynı bölümde Yüksek Lisansını “An Ever Enlarging
Europe: Enlargement of the EU, 1990s and Turkey” (Sürekli Genişleyen
Avrupa: AB Genişlemesi 1990’lar ve Türkiye) başlıklı teziyle tamamladı.
ERKOÇAK 1997 – 1999 yılları arasında Bilkent Üniversitesi’nde
Uluslararası İlişkiler Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı.
2001 yılında Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Siyasi İşler Daire
Başkanlığında AB Uzman Yardımcısı olarak görevine başlayan ERKOÇAK, 2004
yılında uzmanlık sınavını başarıyla geçerek AB Uzmanı oldu. Kasım 2009
tarihinde Siyasi İşler Başkanlığında “Siyasi Kriterler, Yargı ve Temel
Haklar ile Adalet, Özgürlük, Güvenlik Çalışma Grubu” Koordinatörü olarak
görevlendirilen ERKOÇAK, 1 Eylül 2010 tarihinde “Siyasi İşler
Başkanlığı” görevine atanmıştır.
Kaynak:
akademik perspektif