'Attım Hafızaya, Beyin Bedava!' Demeden Önce Hafızanıza Tam Olarak Güvenmemeniz Gerektiğinin 12 Kanıtı
İnsan beyni, kapasite olarak azımsanamayacak kadar büyük bir potansiyel taşıyor. Ancak beynimizin zaman zaman bize küçük oyunlar oynadığı da malum. Mutlu olduğumuz anları hafızamızın en kıymetli misafiri olarak ağırlarken mutsuz anları unutma eğilimindeyiz ya da aklımızdan geçen senaryoları sanki gerçekten yaşanmış gibi düşünebiliyoruz. Bu yüzden zihnimizde depolanan bilgilere %100 güvenmek bizi çoğu zaman yanılgıya düşürüyor. Kutsal bilgi kaynağı olarak neden hafızamızı seçmemeliymişiz, gelin hep birlikte bakalım.
1. Binlerce kişi aynı sahte anılara sahip olabilir. Örneğin, Monopoly oyununun logosundaki adamın gözünde bir mercek olduğunu zanneden pek çok insan var, ancak logodaki adamın gözünde hiçbir zaman bir mercek olmadı.
2. Arama motorlarını kullanarak istediğimiz anda, istediğimiz şeyi çok az bir efor sarf ederek öğrenirsek, o zaman hafızamız o bilgiyi depolamaya gerek görmüyor ve hemen silme eğilimi gösteriyor.
3. Unutulmuş anılar yepyeni bir şekilde karşımıza çıkabilir.
Kriptomnezi kavramı, daha önce okuduğumuz, gördüğümüz ya da durduğumuz bir şeyi unutup ardından yepyeni ve orijinal bir şeymiş gibi yeniden anımsamak olarak tanımlanıyor. Çoğu zaman gereksiz görülüp arka plana atılan bu anılar, sanki daha önce hiç yaşanmamış ve ilk kez o an yaşanıyormuş gibi bir anda aklımızda beliriveriyor. Bunun gerçekleşmesi için belirli bir zaman aralığı vermek mümkün değil, zihnimiz günler, aylar ve hatta yıllar sonra bile bu anıları bir anda gün yüzüne çıkarabiliyor. Televizyonda izlediğimiz dizilerin birbirlerine bu kadar çok benzemesinin altında da bu fenomen yatıyor.
4. Beynimiz bir anıyı her seferinde eksik hatırlar.
Bir anıyı her hatırlamaya çalıştığınızda, aklınıza gelen detaylar bir öncekine göre hep daha eksik olur. Ama bunun farkında olmazsınız ve muhtemelen size aksi kanıtlanıncaya kadar da hatırladıklarınızın doğru olduğuna inanırsınız. Beynimizin detayları yavaş yavaş siliyor olması yüzünden, olayları aktarma şeklimizde de haliyle farklılıklar olması kaçınılmaz bir durum. Biraz da bu yüzden mahkemelerde bir olaya şahit olmuş tek tanığın ifadesi her zaman güvenilir değildir.
5. İnsan gözü bir kamera değildir. Zihniniz resmin bütününe odaklanmak yerine sadece kendini ilgilendiren kısımları seçer ve diğer detayları görmezden gelirsiniz.
Bir şeye baktığınız zaman, genellikle o şeyin size ilgi çekici gelen detaylarına odaklanırsınız. Örneğin, yeni tanıştığınız birinin üzerindeki elbise hoşunuza gider ve renginden modeline kadar her şeyi hafızanıza kazımışken o kişinin gözlerinin ne renk olduğuna dikkat etmezsiniz bile. Eğer fotografik bir hafızanız yoksa, istediğiniz resmi tüm hatlarıyla aklınızda canlandırmanız mümkün olmayacaktır. Unutmanızda en büyük pay sahibi olan zaman faktörü de cabası...
6. Anılar, belleğinize her zaman doğru şekilde kaydedilmez.
Bir olayla ilgili anı oluşturduğunuzda, zihninizin bir bölümü bu anıyı derinlerde saklar ve ihtiyaç halinde geri çağırır. Ancak bazen bu anıları saklayan sistem, yaşanan olayların hatalı bir şekilde kaydedilmesine sebep olabilir. Örneğin, evinizin anahtarını bir yere koyup evden çıkarken mutlaka yanıma almalıyım diye düşündünüz. Evden çıkma zamanınız gelince de anahtarı bir türlü bıraktığınızı düşündüğünüz yerde bulamadınız. Yani beyniniz aslında anahtarın yerini belleğinize kaydetmedi. Eh, nereye koyduğunuzu hatırlamak için de alnınıza post-it yapıştıracak ya da vücudunuza dövme yaptıracak haliniz yok. Olur böyle şeyler...
7. Yanlış bilgilere devamlı maruz kalmak, bir süre sonra gerçeğin o olduğuna inanmanıza neden olur. Bunu bir hayali bir gerçeklikte ya da paralel evrende yaşıyormuşsunuz gibi düşünebilirsiniz.
Eğer bir yalan haber sürekli olarak tekrarlanırsa, beynimiz o haberin doğru olduğunu kabul eder. Usta bir konuşmacı, sizi etkisi altına alıp kısa süre içerisinde dediği her şeye inandırabilir. Politik kampanyalar bu durumun en güzel örneğidir. Bir şeyi ikinci kez duyduğunuzda veya gördüğünüzde, beyniniz durumu ilkine göre çok daha çabuk kavrar ve doğru bilgiymiş gibi farz eder. O yüzden duyduğunuz her şeye hemen inanmak yerine, doğrunun hangisi olduğunu bulması için beyninize biraz süre tanıyın.
8. Yaşlandıkça her şeyi hatırlamak daha da zorlaşır.
Herkes Titanic'in hikayesini ve biricik aşkı Jack'i bütün detaylarıyla anlatan yaşlı Rose kadar şanslı değil, ne yazık ki. Yaş ilerledikçe gerek hastalıklar, gerekse vücudun hormon ve kan dengesinin bozulmasıyla beyin eskisi gibi işlevini tam olarak yerine getiremiyor. Böylelikle isimleri akılda tutmak ve anahtarınızı nereye koyduğunuzu fark etmek normalden çok daha fazla zaman alıyor. Bunu engellemek için zihninizi küçük bir oyunla kandırabilmeniz mümkün. Örneğin, insanları veya nesneleri kolay hatırlamak için onları renk ve işlevlerine göre kodlayabilirsiniz. Anahtarınızı masanızda unuttuysanız, masanın rengini aklınızın bir köşesine yazın. Böylece anahtarın yerini düşündüğünüzde, masanın rengi size aradığınız ipucunu verecektir.
9. Negatif olaylar yerine pozitifleri hatırlamayı tercih ediyoruz.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, beynimiz başımızdan geçen olumsuz şeyleri hatırlamak yerine olumlu ve güzel şeyleri hatırlamaya yatkınlık gösteriyor. Tatiller, kutlamalar ve doğum günleri gibi bizi memnun edecek şeyler zihnimizde daha çok yer kaplıyor. Eğer geçmişte bir olay bizi üzmüşse, ilerleyen zamanlarda o olayla ilgili çok az detayı hatırlamaya başlıyoruz. Örneğin, yıllardır aranızın bozuk olduğu bir arkadaşınızla neden kavga ettiğinizi bile unutabilirsiniz. O an için hissedilen duygu kalıcı olsa da, o duyguya sebep olan olayın hatırlanmaması oldukça normal.
10. Dejavu hissi, beyninizde sahte anılar yaratabilir.
Bilimsel olarak kesin bir açıklama yapmak zor olsa da, dejavu hissini mutlaka siz de yaşamışsınızdır. Daha önce hiç görmediğiniz bir yeri sanki çok önceden gördüğünüzü ya da ilk kez tanıştığınız biriyle sanki yıllar önce tanıştığınızı hissedebilirsiniz. İşte bu aslında yaşanmamış olan ama size sanki yaşanmış gibi gelen olaylar dejavu hissi olarak açıklanıyor. Dejavu hissine kapıldığınız an, beyniniz oldukça detaylı yepyeni bir anı yaratmaya başlıyor. Böylelikle olmayan bir şeyi olmuş gibi düşünebiliyorsunuz.
11. Beyniniz renkleri hatırlamakta zorluk çeker.
Gözlerimiz, renkler arasındaki ince farkları ayırt etmekte çok iyi olsa da, beynimiz bu farkları hatırlayamaz. Tonlar arasındaki farkı ayırt etmek ve bunları hatırlamak zordur ve beyniniz çivit mavisini sadece koyu mavi olarak hatırlar. Eğer evinizi boyatmayı düşünüyorsanız, renk tonlarını hatırlamaya çalışmak yerine fotoğraflarını çekin. Emin olun, işiniz büyük ölçüde kolaylaşacaktır.
12. Şiddetli kafa travmaları hafıza kaybına neden olabilir.
Bildiğiniz gibi dizi ve filmlerde de sıklıkla bahsi geçen bir konu bu. Büyük bir kaza geçirebilir ya da travmatik bir olay yaşayabilirsiniz. Böyle bir durumun hafıza kaybına sebep olması ise oldukça yüksek bir ihtimal. Bu yüzden ben hiçbir şeyi unutmam diye düşünüp beyninize bu büyük sorumluluğu yüklememenizde fayda var. Sonuçta anılarınız bir anda kaybolabilir.
Yorum Yazın
o zaman kafamı hızla duvara vursam hafızamı kaybeder miyim cidden ihtiyacım var da