Görüş Bildir
Haberler
Atatürk Döneminde Sıcak İlişki Kurmuş İki Genç Devlet: Türkiye ve Sovyet Rusya

Atatürk Döneminde Sıcak İlişki Kurmuş İki Genç Devlet: Türkiye ve Sovyet Rusya

Görkem Kızıldağ
25.02.2022 - 10:39 Son Güncelleme: 25.02.2022 - 12:49

Jeopolitik durum gereği ilişkilerimiz o kadar eskiye dayanıyor ki bu konuda nereden başlansa eksik gibi kalıyor. Bunun yanında gerek Cumhuriyet öncesi gerek sonrasında özellikle askeri ilişkilerimiz neredeyse ülkemizin kuruluşuna dahi yön veriyor.

Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Tarihler 1919'u gösterirken Türkler bir bağımsızlık savaşına hazırlanıyor, Sovyetler ise taze olan devrimlerini uluslararası camiada tanınır hale getirmek istiyorlardı.

Tarihler 1919'u gösterirken Türkler bir bağımsızlık savaşına hazırlanıyor, Sovyetler ise taze olan devrimlerini uluslararası camiada tanınır hale getirmek istiyorlardı.

Bu iki devletin ortak noktası ise 'emperyalizm karşıtlığı'dır. Hatta bu durumu belgelercesine Rus Dış İşleri Komiseri Çiçerin 13 Eylül 1919'da şöyle diyecektir: 'Türk halkı sömürücüler idaresinden kurtulmalıdır.'

Böylece Büyük Millet Meclisi, kolaylıkla ilk diplomatik ilişkisini Sovyet Rusya ile kurar ve meclis kurulduktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Lenin'e bir mektup gönderir:

Böylece Büyük Millet Meclisi, kolaylıkla ilk diplomatik ilişkisini Sovyet Rusya ile kurar ve meclis kurulduktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Lenin'e bir mektup gönderir:

Lenin'in cevabı beklenmeden BMM Hükumeti ikinci bir teşebbüste bulunur ve Bekir Sami Kunduh Bey başkanlığında bir heyet Moskova'ya gider. Burada görüşmeler sürerken 2 Haziran 1920'de Çiçerin mektuba cevap verir.

Lenin'in cevabı beklenmeden BMM Hükumeti ikinci bir teşebbüste bulunur ve Bekir Sami Kunduh Bey başkanlığında bir heyet Moskova'ya gider. Burada görüşmeler sürerken 2 Haziran 1920'de Çiçerin mektuba cevap verir.

Cevapta silah ve cephane yardımına hiç değinmeyen Komiser, iki tarafın ilişkilerinin emperyalizm karşısında geliştirilmesini isterken Misakımilli'yi de kendince tekrar yorumlar. Bu durum, Türk tarafında rahatsızlık yaratır.

Heyetin 13 Ağustos'ta Çiçerin ile yaptığı görüşme de ayrıca enteresandır. Çünkü bu görüşmede Komiser Bitlis, Van ve Muş'un Ermenilere bırakılması gerektiğini ifade eder. Ve Türk heyeti doğal olarak bu talebi reddeder.

Heyetin 13 Ağustos'ta Çiçerin ile yaptığı görüşme de ayrıca enteresandır. Çünkü bu görüşmede Komiser Bitlis, Van ve Muş'un Ermenilere bırakılması gerektiğini ifade eder. Ve Türk heyeti doğal olarak bu talebi reddeder.

Türk-Ermeni krizinin Gümrü Antlaşmasıyla sona ermesi, Sovyetler ile ilişkilerimize hız katar. Hatta Meclis Hükumeti, ALi Fuat Paşa'yı Moskova'ya elçi tayin eder. Bu arada aynı tarihlerde Budu Mdivani de Ankara'ya elçi olarak gelir.

Ali Fuat Paşa, Yusuf Kemal ve Rıza Nur Bey'lerin diplomatik bir başarısı olarak 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması imzalanır. Buna göre Ruslar Misakımilli'yi tanırlar.

Ali Fuat Paşa, Yusuf Kemal ve Rıza Nur Bey'lerin diplomatik bir başarısı olarak 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması imzalanır. Buna göre Ruslar Misakımilli'yi tanırlar.

Ve Meclis'in kabul etmediği bir antlaşmayı tanımamayı taahhüt ederler. Böylece Rus yardımlarının da önü açılır. Kazım Özalp'ın ifadesiyle Rusya'dan 37.812 tüfek, 44.587 sandık fişek, 324 ağır ve hafif makineli tüfek, 66 top, 200 bin mermi ve 11 adet kama gelir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Derken Milli Mücadele biter, Lozan imzalanır ve genç Türkiye, Lozan'dan kalan problemlerin çözümüne yönelir ki bunlardan biri de Musul sorunudur. Bu sorun ile ilgili Milletler Cemiyeti'nin İngiliz yanlısı tutumu Türk tarafını Sovyetler'e yaklaştırır.

Derken Milli Mücadele biter, Lozan imzalanır ve genç Türkiye, Lozan'dan kalan problemlerin çözümüne yönelir ki bunlardan biri de Musul sorunudur. Bu sorun ile ilgili Milletler Cemiyeti'nin İngiliz yanlısı tutumu Türk tarafını Sovyetler'e yaklaştırır.

Bunun yanında 1 Aralık 1925'te 7 büyük Avrupa devleti arasında imzalanan Locarno Antlaşması, Sovyet Rusya'yı yeni Avrupa düzeninde adeta yok sayar. Ve Sovyet Rusya da Türkiye'ye yanaşır. Böylece iki ülke arasında 17 Aralık 1925'te Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması imzalanır.

Ve iki ülke arasında hem askeri hem de ticari anlamda oldukça iyi denebilecek ilişkiler başlar. 1926'da Çiçerin, Tevfik Rüştü Bey'e verdiği mektupta Balkanlar konusunda Türkiye'ye garanti verir.

Ve iki ülke arasında hem askeri hem de ticari anlamda oldukça iyi denebilecek ilişkiler başlar. 1926'da Çiçerin, Tevfik Rüştü Bey'e verdiği mektupta Balkanlar konusunda Türkiye'ye garanti verir.

11 Mart 1927'de ise iki ülke arasında Ticaret ve Denizcilik Antlaşması imzalanır. 1930'a gelene kadar iki ülkenin dış meselelerde birlikte hareket ettiğini görmek hiç de zor değildir.

Ancak 1930'lara gelindiğinde Türkiye eski düşmanları İngiltere, Fransa ve Yunanistan ile yakınlaşınca bu durum Sovyetler'i rahatsız eder. Türkiye ise ilişkilerini eskisi gibi tutmaya gayret eder.

Ancak 1930'lara gelindiğinde Türkiye eski düşmanları İngiltere, Fransa ve Yunanistan ile yakınlaşınca bu durum Sovyetler'i rahatsız eder. Türkiye ise ilişkilerini eskisi gibi tutmaya gayret eder.

Hatta 1932'de Başbakan İsmet Paşa ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey, Moskova'yı ziyaret ederler. Bu ziyaretin bir sebebi de ayak sesleri duyulan bir savaşın öncesinde kurulacak bir yakınlaşmadır. Nitekim de böyle olur ve 1934'te Türkiye, Sovyetler'den 8 milyon dolarlık bir kredi alır.

Bu arada çıkan haberlere göre bir "Anadolu hayali" gören Mussolini'nin girişimleriyle Almanya, İtalya, İngiltere ve Fransa masaya oturur. Bu durum özellikle Türkiye ve Sovyetler'i rahatsız eder.

Bu arada çıkan haberlere göre bir "Anadolu hayali" gören Mussolini'nin girişimleriyle Almanya, İtalya, İngiltere ve Fransa masaya oturur. Bu durum özellikle Türkiye ve Sovyetler'i rahatsız eder.

Ve bu rahatsızlıkla birlikte taraflar 3 Temmuz 1933'te Estonya, Letonya, Polonya, Romanya, Çekoslovakya ve Yugoslavya ile birlikte Londra Sözleşmesi'ni imzalarlar. Sözleşmeye göre muhtemel bir saldırı gerçekleşirse gerçek saldırgan ortaya çıkartılacak ve imzacı devletler birlik oluşturacaktır.

Türkiye bu dönemde Lozan'dan kalan son mesele olan Boğazlar'a ağırlık verir. 1936'da imzalanan Montreux Sözleşmesi sonrası boğazlarda kurulan Türk egemenliği, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde ağırlığını arttırır.

Türkiye bu dönemde Lozan'dan kalan son mesele olan Boğazlar'a ağırlık verir. 1936'da imzalanan Montreux Sözleşmesi sonrası boğazlarda kurulan Türk egemenliği, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde ağırlığını arttırır.

Ve bu ağırlık neticesinde Türkiye, kutuplaşan Avrupa devletleri tarafından dostluğu şiddetle aranan bir ülke konumuna gelir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bu arada Mussolini tehditi devam etmektedir. Ayrıca Sovyetler, Almanya ile anlaşma yolları aramaya başlar. Türkiye ise özellikle İtalya tehdidine karşın İngiltere ve Fransa ile yakınlaşır.

Bu arada Mussolini tehditi devam etmektedir. Ayrıca Sovyetler, Almanya ile anlaşma yolları aramaya başlar. Türkiye ise özellikle İtalya tehdidine karşın İngiltere ve Fransa ile yakınlaşır.

Böylece Türk-Sovyet ilişkileri bir bakıma ters yüz olur ve iki ülke arasındaki yaklaşık 17 yıllık dostluk ve iş birliği II. Dünya Savaşı itibariyle yerini korku ve düşmanlığa bırakır.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
21
8
5
4
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
nostradamus

Çok güzel ve başarılı bir içerik. Nato kafalı "dağ eşşekleri" anıra dursun, Ruslar ve Türkler tarihte ne zaman yakınlaştıysa güçlenmiş, ne zaman düşman olduy... Devamını Gör

Deniz Mani

Cok guclenmisiz tabi o kadar guclenmis ki Ozbek, Tatar , Kirgiz , Yakut turk irkalari o yuzden Turkce degil Rusca konusuyor. Hangi Turk devletine “yardimci” ... Devamını Gör

Asd

Dost veya düşman ülke yoktur, ülke çıkarları vardır. Bir cephede boğaz boğaza çarpışırken diğer cephede yan yana çarpışılabilir. Savaşın bir başka iğrenç yan... Devamını Gör

Seküler Vatansever

Bomboş bir içerik.. Ruslar amerika’dan daha tehlikeli.. yeter artik rus güzellemeleriniz