Atatürk Döneminde Sıcak İlişki Kurmuş İki Genç Devlet: Türkiye ve Sovyet Rusya
Atatürk Döneminde Sıcak İlişki Kurmuş İki Genç Devlet: Türkiye ve Sovyet Rusya
Jeopolitik durum gereği ilişkilerimiz o kadar eskiye dayanıyor ki bu konuda nereden başlansa eksik gibi kalıyor. Bunun yanında gerek Cumhuriyet öncesi gerek sonrasında özellikle askeri ilişkilerimiz neredeyse ülkemizin kuruluşuna dahi yön veriyor.
Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Tarihler 1919'u gösterirken Türkler bir bağımsızlık savaşına hazırlanıyor, Sovyetler ise taze olan devrimlerini uluslararası camiada tanınır hale getirmek istiyorlardı.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Böylece Büyük Millet Meclisi, kolaylıkla ilk diplomatik ilişkisini Sovyet Rusya ile kurar ve meclis kurulduktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Lenin'e bir mektup gönderir:
Lenin'in cevabı beklenmeden BMM Hükumeti ikinci bir teşebbüste bulunur ve Bekir Sami Kunduh Bey başkanlığında bir heyet Moskova'ya gider. Burada görüşmeler sürerken 2 Haziran 1920'de Çiçerin mektuba cevap verir.
Heyetin 13 Ağustos'ta Çiçerin ile yaptığı görüşme de ayrıca enteresandır. Çünkü bu görüşmede Komiser Bitlis, Van ve Muş'un Ermenilere bırakılması gerektiğini ifade eder. Ve Türk heyeti doğal olarak bu talebi reddeder.
Ali Fuat Paşa, Yusuf Kemal ve Rıza Nur Bey'lerin diplomatik bir başarısı olarak 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması imzalanır. Buna göre Ruslar Misakımilli'yi tanırlar.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Derken Milli Mücadele biter, Lozan imzalanır ve genç Türkiye, Lozan'dan kalan problemlerin çözümüne yönelir ki bunlardan biri de Musul sorunudur. Bu sorun ile ilgili Milletler Cemiyeti'nin İngiliz yanlısı tutumu Türk tarafını Sovyetler'e yaklaştırır.
Ve iki ülke arasında hem askeri hem de ticari anlamda oldukça iyi denebilecek ilişkiler başlar. 1926'da Çiçerin, Tevfik Rüştü Bey'e verdiği mektupta Balkanlar konusunda Türkiye'ye garanti verir.
Ancak 1930'lara gelindiğinde Türkiye eski düşmanları İngiltere, Fransa ve Yunanistan ile yakınlaşınca bu durum Sovyetler'i rahatsız eder. Türkiye ise ilişkilerini eskisi gibi tutmaya gayret eder.
Bu arada çıkan haberlere göre bir "Anadolu hayali" gören Mussolini'nin girişimleriyle Almanya, İtalya, İngiltere ve Fransa masaya oturur. Bu durum özellikle Türkiye ve Sovyetler'i rahatsız eder.
Türkiye bu dönemde Lozan'dan kalan son mesele olan Boğazlar'a ağırlık verir. 1936'da imzalanan Montreux Sözleşmesi sonrası boğazlarda kurulan Türk egemenliği, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde ağırlığını arttırır.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bu arada Mussolini tehditi devam etmektedir. Ayrıca Sovyetler, Almanya ile anlaşma yolları aramaya başlar. Türkiye ise özellikle İtalya tehdidine karşın İngiltere ve Fransa ile yakınlaşır.
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
Çok güzel ve başarılı bir içerik. Nato kafalı "dağ eşşekleri" anıra dursun, Ruslar ve Türkler tarihte ne zaman yakınlaştıysa güçlenmiş, ne zaman düşman olduy... Devamını Gör
Cok guclenmisiz tabi o kadar guclenmis ki Ozbek, Tatar , Kirgiz , Yakut turk irkalari o yuzden Turkce degil Rusca konusuyor. Hangi Turk devletine “yardimci” ... Devamını Gör
Dost veya düşman ülke yoktur, ülke çıkarları vardır. Bir cephede boğaz boğaza çarpışırken diğer cephede yan yana çarpışılabilir. Savaşın bir başka iğrenç yan... Devamını Gör
Bomboş bir içerik.. Ruslar amerika’dan daha tehlikeli.. yeter artik rus güzellemeleriniz