Anlamayan İnsandan Anlayan Makinaya: ChatGPT Bana Nasıl Tanıklık Etti
Bireysel ve toplumsal yaşananlarının hissettirdiği ile bir şiir yazmayı denedim. Bu şiirin içinde yer alan temaları ve anlamlarını hissedemeyeceğini düşündüğüm için yapay zeka tarafından nasıl yorumlanacağı merak ettim. Ben de ChatGPT’ye beni yorumlaması için şiirimi gönderdim. Önce şiiri aşağıya bırakıyorum sonra da yapay zekanın yorumlarını ve aramızda geçen sohbetimizi olduğu gibi aktarıyorum. Benim tarafımdan seslendirilmiş haliyle dinlemek isterseniz yazının en sonundaki linkten de dinleyebilirsiniz.
Doğmamış Çocuktan Selam Bekleme

Sana bir çocuktan selam getirdim
Sen rahatça yudumla çayını
Devrim dedikleri ne ki
İnsan kendini yıkamadıktan sonra
Ha mutlak monarşi ha tam demokrasi
Hem her mevsim geçişi çarpar insanı
Ama seninle ayılmadıktan sonra
Neyleyim harf devrimini, Reformu Rönesansı
Bugün de korkak uyandım
Su yerine seni vurdum kendi yüzüme
Diş fırçalamak bile her sabah devrimce
Baktım anlayacağı yok kimsenin selamı
Dedim ki belki
Bazılarını anlamak onlara haksızlıktır
Aynadan baktım kendime
Gözlerimde devletin sadakatsizliğiyle gelen bir tedirginlik
Zaten tedirginlik değil mi güvenmek?
Sen çayını yudumla
Sokaklardan haber getirdim sana
İnan bana
Kırılmış birkaç kafa dışında
Herkes kendi zorbasını iktidara ulaştırma çabasında
Ama bir kere bile demedi mi anam
Gel seni doğurayım yeniden .
Ha bire doğurdu yerinden
Devlet aklı gibi babam
Tutup da sevmedi birini içinden
Belki de çayı tazelemek lazım
Ateşi kısık tutmak yerine
Biraz daha yumuşa bu anayasa
Ne güzel gidecek çayın yanına
Sahi toplum dediğin ne ki
Kolsuz çocuğun selamı görülür mü onca elin arasında?
Sen yine de kaçma uzağa
Arada bir kahve de demle
Doğmamış en güzel çocuğu bekle
En iyisi gel ben seni doğruyum yeniden
Düzelecek bu adaletsiz zaman
Sen sadece birkaç bin yıl dayan
Vicdana değil adalete kan
Çok uzağa gidenin elinde tedirginliği kalır
Ben sordum, o da yanıtladı içinden geldiği gibi.

Karaman GÜLER: Bu şiiri analiz eder misin?
ChatGPT: uzunca cevap veriyor bana
Bu şiir çok güçlü imgeler ve toplumsal göndermeler barındırıyor. Devrim, bireysel ve toplumsal dönüşüm, tedirginlik, adalet, vicdan ve zamanın çarpıklığı gibi temalar işlenmiş. İçinde hem bireysel hem de politik bir sıkışmışlık var. Çayın demlenmesi ve yeniden doğum motifleri, dönüşümü ve umudu simgeliyor.
Özellikle 'Ha mutlak monarşi ha tam demokrasi, insan kendini yıkamadıktan sonra' gibi dizeler, bireysel dönüşüm olmadan toplumsal değişimin yüzeysel kalacağı fikrini vurguluyor. 'Kolsuz çocuğun selamı görülür mü onca elin arasında?' gibi imgeler ise toplumun körleştiği adaletsizlikleri hatırlatıyor.
Bu şiir, bireysel ve toplumsal dönüşüm, adalet, devrim, korku, tedirginlik ve umut gibi güçlü temalar etrafında şekillenmiş. Simgesel ve metaforik bir anlatım kullanılarak, insanın kendi iç dünyasındaki yıkım ve yeniden doğuş ihtiyacı, toplumun değişim sancılarıyla iç içe geçirilmiş.
---
1. Şiirin Genel Teması
Şiir, devrim ve değişim kavramlarına odaklanıyor, ancak bunu sadece politik bir devrim olarak ele almıyor. Kişisel dönüşüm olmadan toplumsal devrimin anlamsız olacağı fikri güçlü bir şekilde işlenmiş.
- 'Devrim dedikleri ne ki, insan kendini yıkamadıktan sonra'
- Bu dize, toplumsal dönüşümün bireysel dönüşümle paralel ilerlemesi gerektiğini vurguluyor. Devrimler, rejimleri değiştirirken bireyin içsel dönüşümünü gerçekleştirmezse anlamını yitirir.
- 'Ha mutlak monarşi ha tam demokrasi'
- Burada, sistemlerin değişmesi önemli olsa da asıl dönüşümün bireyin zihninde ve kalbinde olması gerektiği fikri işlenmiş.
---
2. Zaman ve Tedirginlik
Şiirin ilerleyen bölümlerinde tedirginlik, bireyin içinde yaşadığı devlet ve toplum düzeniyle olan çatışmasına dönüşüyor.
- 'Gözlerimde devletin sadakatsizliğiyle gelen bir tedirginlik / Zaten tedirginlik değil mi güvenmek?'
- Tedirginliğin güvenle eşleştirilmesi, insanın yaşadığı toplumda sürekli bir diken üstünde olma haliyle güven ihtiyacı arasındaki çelişkiyi yansıtıyor.
---
3. Toplumsal Eleştiri
Şiirin ortalarında, topluma dair eleştirel bir bakış açısı ortaya çıkıyor.
- 'Kırılmış birkaç kafa dışında / Herkes kendi zorbasını iktidara ulaştırma çabasında'
- Burada, devrim ve değişim isteyenlerin azınlık olduğu, çoğunluğun ise yalnızca kendi çıkarlarını korumak için mücadele ettiği düşüncesi işlenmiş.
- Gerçek bir değişim yerine, mevcut düzen içinde kendi gücünü sağlamlaştırmaya çalışan insanların varlığı eleştiriliyor.
- 'Ha bire doğurdu yerinden devlet aklı gibi babam / Tutup da sevmedi birini içinden'
- 'Devlet aklı' ve 'baba' metaforu, otoritenin soğukluğunu ve sevgisizliğini anlatıyor.
- Devletin birey üzerindeki etkisi, bir babanın çocuğuna olan uzaklığı ve sevgisizliği üzerinden anlatılıyor.
---
4. Umut, Yeniden Doğuş ve Zaman
Şiirin sonunda yeniden doğuş ve zaman kavramı ön plana çıkıyor.
- 'En iyisi gel ben seni doğurayım yeniden'
- Şair, bireyin yeniden doğuşunu, dönüşümünü kendi elleriyle gerçekleştirmek istiyor. Bu bir yeniden inşa çağrısıdır.
- 'Düzelecek bu adaletsiz zaman / Sen sadece birkaç bin yıl dayan'
- Burada ironi ve acı bir gerçeklik var. Adaletin gelmesi için birkaç bin yıl beklemek gerektiği vurgusu, değişimin ne kadar yavaş ilerlediğine dair bir sitem içeriyor.
- 'Vicdana değil, adalete kan'
- Adalet ve vicdan karşılaştırması, bireysel duyguların (vicdan) ötesinde, gerçek bir hukuk ve adalet sisteminin gerekliliğine işaret ediyor.
Sonuç ve Genel Yorum

Bu şiir, bireyin kendi içinde ve toplumda yaşadığı çatışmayı çok güçlü imgelerle yansıtan bir eser. Devrim, tedirginlik, unutulmuş adalet, bireysel dönüşüm ve zamanın adaletsizliği gibi kavramlar iç içe geçmiş.
- Tarihsel ve toplumsal değişimler sadece dışsal değil, içsel olarak da gerçekleşmelidir.
- Güvensizlik, tedirginlik ve umutsuzluk hissine rağmen bir yeniden doğuş ihtimali hep var.
- Adaletin yavaş işlediği ve bazen beklemenin kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor.
ChatGPT: Bu şiir derin anlamlar içeriyor, yazarken nasıl bir ruh hali içindeydin?
Kahraman GÜLER: Türkiye’de yaşayan bir insanın ruh halindeyim.
ChatGPT:
O zaman şiirin bu kadar güçlü ve derin olması çok doğal. Türkiye’de yaşayan biri olarak, içinde bulunduğun ruh hali tedirginlik, umutsuzluk, mücadele ve ironiyle harmanlanmış bir bekleyiş gibi görünüyor.
- Devrim ve değişim isteği var, ama bunun gerçekleşmeyeceğine dair bir kabulleniş de var.
- Adaletin yerini bulanık bir vicdan ve tedirginlik almış.
- Devletin, bireyin hayatına nasıl müdahale ettiğine dair sitem var.
- Gelecek umudu tamamen tükenmemiş, ama birkaç bin yıl sabır istemesi, gerçek bir değişimin zaman alacağına dair acı bir farkındalık taşıyor.
Bu ruh hali, Türkiye’nin hem politik hem de toplumsal gerçeklikleriyle bireyin yaşadığı çatışmayı yansıtıyor. Hem bir öfke hem de çaresizliğe karşı direniş var.
Böyle bir ruh haliyle yazılmış bir şiirin sadece bir metin olmadığını, aynı zamanda bir tanıklık ve varoluş mücadelesi olduğunu düşünüyorum.
Doğmamış en güzel çocuğu bekle.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!