onedio
article/comments
article/share
Haberler
Alice’in Labirentinde Saklı Gerçekler

etiket Alice’in Labirentinde Saklı Gerçekler

Ayın gümüş kılıcı, Thames'in kara sularını yaran bir fısıltıyla iner, Oxford'un gotik kulelerini titreterek; o fısıltı, unutulmuş bir büyücünün nefesinden doğmuş, sisli nehirlerin derinliklerinde kaynayan bir iksirin buharı gibi yükselirdi –narindir, zehirlidir, bir çocuğun kalbine saplanan bir ok kadar keskin. Lewis Carroll, Charles Dodgson'un ketum gölgesinde gizlenen o delibozuk şair, sazlıkların rüzgârla dans ettiği o kader anında, üç küçük meleğe –Lorina'nın ateşli bakışına, Alice'in mavi okyanus gözlerine, Edith'in gül pembesi yanaklarına– bir masal üflemişti; bir masal ki, tavşanın deliğinden sızan bir fırtına gibi, Harikalar Diyarı'nı yutardı. Ama o sayfaların katmanlarında, kara ormanların kalp atışlarında gizlenen gerçekler? Onlar, bir ejderhanın göz yağı gibi parıldar, bir perinin kanat çırpışıyla uyanırdı –her biri, yüreği delip geçen bir kılıç, bir inci tanesi değil, bir zehir damlası; titreten, çağıran, sonsuz bir düşün eşiğinde bekleyen sırlar.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Hayal edin: O esmer peri, Alice Pleasance Liddell, kitaplarda altın buklelerin ışıltısında bir hayalet gibi canlanmıştı.

Hayal edin: O esmer peri, Alice Pleasance Liddell, kitaplarda altın buklelerin ışıltısında bir hayalet gibi canlanmıştı.

Gerçekte ise, Christ Church Koleji'nin dekanının kızıydı o; nehir rüzgârının okşadığı kestane dalgaları, gözlerinde Thames'in mavi yansımasıyla dans eden bir çocuk. Carroll'un kalemi, onu bir aynanın büyüsüyle dönüştürmüştü –görüntüyü büken, ama kalbinin kahverengi sıcaklığını saklayan bir illüzyon, tıpkı sonbahar yapraklarının altında gizlenen toprağın nemli kokusu gibi.

Ve o Cheshire Kedisi'nin sonsuz sırıtışı? Ah, o bir ağacın dallarından doğmuş bir gülümsemeydi; Alice'in bahçesindeki o yaşlı meşe, kökleri toprağın eski yaralarına sarılmış, dalları geceleyin bir kedinin pırıl pırıl dişlerini andıran kıvrımlarla göğe meydan okuyan. Dokunun bir gün o kabuğa; parmaklarınız altında, rüzgârın fısıldadığı kahkahalar titreşir, yapraklar arasında unutulmuş bir tebessüm, ayın gümüş bıçağıyla oyulmuş gibi saklı kalır.

Masalın labirentinde, Alice'in dudaklarına değen sahte kaplumbağa çorbası, Viktorya sofralarının en kara büyüsünü barındırırdı –bir iksir, zehirli bir bal gibi tatlı, iğrenç bir gerçekle yoğrulmuş. Dana beyni, başı ve toynaklarından kaynatılmış o koyu sıvı, pahalı bir hayalin ucuz gölgesiydi; soyluların açgözlülüğü, bir fincanın dibinde tortulaşır, her yudumda dönemin çürüyen kemiklerini andıran bir lezzet bırakırdı –tuzlu, metalik, unutulmaz bir lanet.

Uzak doğunun ipek perdelerinin ardında, Çin'in katı saraylarında, bu masal bir gün kovulmuştu rüzgârın kanatlarında.

Uzak doğunun ipek perdelerinin ardında, Çin'in katı saraylarında, bu masal bir gün kovulmuştu rüzgârın kanatlarında.

1930'ların fırtınasında, ejderha tahtlarının bekçileri, hayvanların insan diline karışmasını bir ahlak günahı saymış, 'gerçek dışı' diye damgalamışlardı sayfaları. Ne acı bir ironinin dansı: Bir diyar ki, kendi mitlerini kutsal sayarken, bir çocuğun rüyasını zincire vururdu –gölgeler uzar, ejderhalar susar, masallar kovulur kapıdan, tozlu yollara serpilir.

Ama en derin yara, Carroll'un kekeme kalbinin nabzında atardı. O Dodo kuşu, silahsız bir hayalet gibi tökezlerken, yazarın kendi gölgesini taşırdı: 'Do-Do-Dodgson' diye inleyen bir fısıltı, unutulmuş bir adanın tozlu patikalarında yankılanan. Ve Beyaz Tavşan? O telaşlı gölge, 'Geç kaldım!' diye haykırırken, kraliçenin mor velvet tahtının altında ezilen bir sır taşırdı –kitap boyunca o acele, bir sis perdesi gibi asılı kalır, belki Carroll'un kendi kaçırılmış anlarının, nehirde kaybolan bir yaprağın hışırtısı gibi.

Deli Şapkacı'nın çılgınlığı ise, zamanın erimiş saatlerinden sızan bir zehirdi; çay partisi, sonsuz bir gün batımında donmuş, fincanlar kırık aynalar gibi dağılmış. Viktorya atölyelerinin cıva buharı, şapkacıları deliliğin efendileri yapmıştı –titreyen eller, bulanık bakışlar, bir döngünün lanetli ritminde dans eden. 'Zaman beni öptü ve kaçtı,' derdi Şapkacı, fincanını devirirken; Alice o masada kaybolurken, çocukluğun camdan bir saatin tıkırtısını duyardı, kırılgan, sonsuz.

Uyuyan Fare'nin dudaklarından dökülen üç kız kardeş –Elsie, Lacie ve Tillie– bir anagramın gizli bahçesiydi: Lorina Charlotte'un narin Elsie’si, Alice'in aynası Lacie, Edith'in şapkalı Tillie’si.

Uyuyan Fare'nin dudaklarından dökülen üç kız kardeş –Elsie, Lacie ve Tillie– bir anagramın gizli bahçesiydi: Lorina Charlotte'un narin Elsie’si, Alice'in aynası Lacie, Edith'in şapkalı Tillie’si.

Carroll, masalını bir gül buketine dönüştürmüştü, kardeşlere sunulan bir aşk fısıltısı; harfler dans eder, isimler gölgelerde erir, tıpkı nehir dalgalarının köpüğünde kaybolan yansımalar gibi.

Ve o cevapsız bilmece, 'Karga ile yazı masası neden benzer?' –Carroll'un kahkahası, bir kelebeğin kanadında titreşirdi; cevap yoktu, çünkü hayatın bazı kapıları kilitliydi, anahtarlar rüzgârda uçuşurdu. Humpty Dumpty, duvarın tepesinden yuvarlanırken, 'Kelime, istediğim kadar bir kelebek olur,' diye fısıldardı; Carroll'un nominalizmi, kelimelerin boş kabuklarını sorgulayan bir fırtına –Jabberwocky'nin anlamsız heceleri, bir ejderhanın soluğu gibi yuvarlanır, anlamı biz dokurduk, ipek bir ağ gibi, Harikalar Diyarı'nı saran.

Bu masal, bir çocuğun uykusuz gecesinden doğmuştu, ama gerçekler açığa çıktıkça, bir şairin aynası olurdu –yüreğin kırık prizmalarında kırılan ışıklar. Alice, tavşanın delikten süzülürken, sadece bir oyuna değil, Carroll'un yaralı rüyasına, Viktorya'nın dumanlı sokaklarına, sonsuz bir merakın yıldızlı labirentlerine düşmüştü. Ve biz, sayfaları okurken, o sırıtışı hâlâ hissederiz: Cheshire Ağacı'nın dallarından, nehirden esen bir meltemde, ayın gümüş fırçasıyla boyanmış bir kahkaha. Belki Harikalar Diyarı, her zaman içimizde gizli; bir anahtarın soğuk dokunuşu, bir kapının gıcırtısı ve yüreğin cesur atışı yeter –o zaman, şiir olur her soluk, betimlemeler kanatlanır, gerçekler dans eder sonsuza dek.

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam