Zor bir soru. Hocam, Jeff Ryan, bu konuda yeterince bilimsel araştırmalar yapılmadan kesin şekilde yanıtlayamayacağımız bir soru derdi, kişinin anlattıkları şu andaki hayatındaki sorunların sembolik yansımaları da olabilir, önemli olan anlatılan öykü üzerine çalıştıkça kişinin şu andaki hayatındaki sorunların düzelmesi olarak nitelendirirdi. Açıkçası, onunla hem fikirim.
Yine de uydurma veya hayal ürünü diyemem, çünkü gerçekten imkansız diyebileceğim olaylarla karşılaştım. 1000 seanstan fazla deneyimim var ve birbirini hiç tanımayan insanların örneğin bir uçak kazasını aynı şekilde anlattıklarını gördüm. Uçaktaki farklı yolcular olarak aynı deneyimleri aktarıyorlardı. Ya da internetin bu kadar aktif olmadığı dönemlerde yabancı dil bilmeyen kişilerin eski tarihlerdeki demir yolları haritalarını tarif edebildiklerini gördüm. Gerçekten inanılmaz deneyimlerdi. Sonuçta var dediğimiz şeyler, atalarımızdaki genlerden, ortak bilinçlerimizden de geliyor olabilir. Önemli olan bir şekilde şu andaki hayatlarımızı, duygularımızı etkilemiş olması.
Benim geçmiş yaşamlara o dönemlerde bu kadar merak sarmış olmam aslında “nedenlerimizi“ anlamaya çalışmamdan kaynaklı idi. Neden bu hayatları yaşıyoruz, neden başımıza bunlar geliyor, neyi anlamamız lazım? Gibi sorular. Yanıtlarını bulduğu için artık hiçbir şey beni çok şaşırtmıyor. Artık regresyonu da aktif yapmıyorum, ihtiyaç da duymuyorum. Çünkü o dili bir şekilde öğrendim. Gerçekten muhteşem bir düzen var. Her şey çok anlamlı, ancak insan çok ilginç bir varlık, ne var ki tüm bu koşuşturma esnasında kolaylıkla uykuya dalabiliyor. Arayışımız hep uyanık kalma veya tekrar uyanabilme yolları…
Peki, çalışmaları bilinçaltı üzerine yoğunlaştırdım dediniz. Piyasada bilinçaltı ile ilgili birçok söylem var, bilinçaltınızı olumlu sözcüklerle kodlayın, temizleyin gibi… Bu söylemler doğru mu? Sizin çalışmalarınız da böyle bir şey mi?
Kesinlikle değil. Hayat o kadar iki cümleye sığabilecek kadar basit bir kurgu değil. Çok özel ve özgün varlıklarız. Kendi yaşam öykülerimiz tıpkı bir ağ gibi bulunduğumuz zamana, yani dünyanın hangi tarihine denk düştük, atalarımızın yaşadıklarına, kendi yaşadığımız olaylara bağlı. Bu noktaların etkilediği bir yaşam senaryosuna sahip oluyoruz. Ben buna bazen bilinçaltı haritası adını da veriyorum. O haritayı okuyabilmeye başladıkça bizim hayatlarımızda ister aşk ister iş veya başka kavramlar olsun blokaj yaratan enerjileri okumayı çözebilir ve dönüştürebiliriz. Niçin böyle bir yaşam seçtiğimizi ve nereye doğru gittiğimizi, neyi öğrenmeye çalıştığımızı da anlayabiliriz.
Neyi öğrenmeye çalıştığımız dediniz, bunu anladığımızda bu bir hayat oyunu ise çok sıkıcı olmayacak mı? İşin heyecanı veya öğrenme kısmı nerede, direkt sonuca gidersek?
Keşke o kadar basit olsa. Mesela çok öfkeli birisiniz ve öfkeli olmanın size zarar verdiğini biliyorsunuz. Öfkeli olmamayı öğrenirseniz hayat oyununda bir level atlayıp bir üst seviyeye geçeceksiniz, hemen öfkeli olmamayı başarabilir misiniz? Zihinde bazı şeyleri bulmakla, bulduklarınızı duygusal anlamda hissedebilmek, içselleştirebilmek çok farklı şeyler. O yüzden bu örüntü benim için çok basit değil, o öfke nereden orada var, ne öğretiyor, artık bundan kişi özgürleşebilir mi? Özgürleşmesi için ne gerekiyor? Birçok sorunun yanıt bulması ve dönüştürülmesi gerekiyor. Öyle büyük bulmacalar var ki ve gerçekten her birimizin yaşam öyküsü tahmin edebileceğinizden daha mucizevi, kutsal. Her bir öyküyü deşifre ettiğimde insana ve yaşama olan saygım artıyor.
Aslında özümüze, daha yüksek bir bilinç haline dönmeye çalışıyoruz. Tabii, maddeden geçerek…
Yorum Yazın