8 Kişinin Hayatını Kaybettiği Sel Felaketinin Raporu Ortaya Çıktı: 'Dereye Kontrolsüz Hafriyat Dökülmüş'
Trabzon'un Araklı ilçesinde, 3 yıl önce 8 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin kaybolduğu, 13 binanın yıkıldığı sel felaketine yönelik Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi'nce rapor hazırlandı.
Yaşanan sel felaketinde 8 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi kayboldu ve 13 bina yıkıldı.
Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahallelerinde 18 Haziran 2019'da şiddetli yağmur, sel ve heyelanlara yol açtı. Heyelan sonucu önüne set çekilen Karadere, biriken toprak ve balçığı sürükleyerek, taştı. Sele kapılan 10 kişi kayboldu, 4 kişi ise yaralı kurtarıldı. Bölgeye sevk edilen askeri helikopter ve kurtarma ekipleri, mahsur kalan 76 kişinin güvenli bölgelere tahliyesini sağladı. Selde kaybolan 8 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, 39 yaşındaki kayıp Mahmut Köseoğlu ile 16 yaşındaki Cengiz Cevahir'in cenazeleri bulunamadı. Sel felaketinde Çamlıktepe'de 9 bina yıkılırken, tahliye edilen aralarında 4 katlı okulun da yer aldığı 13 bina da iş makineleriyle yıkım sağlandı.
Dere yatağına kontrolsüz döküldüğü saptanan hafriyat, taşkına neden olan faktörler arasında gösterildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nce oluşturulan akademik ve uzman ekip tarafından ilçedeki sel afetine ilişkin 'Teknik İnceleme Raporu' hazırlandı. Sayıştay’ın yayımladığı kapsamlı 'Taşkın Risk Raporu' içinde de yer verilen teknik raporda; bölgede dere yatağına kontrolsüz döküldüğü saptanan hafriyat, taşkına neden olan faktörler arasında gösterildi. Yaklaşık 3 yılda tamamlanan raporda, 'Dere yatağına kontrolsüz şekilde dökülen hafriyat taşkına sebep olan faktörler arasında gösterilmiştir. Benzer şekilde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleşen taşkın afetlerini tetikleyen sebepler arasında dere yataklarına kontrolsüz hafriyat dökümü önemli yer tutmaktadır' denildi.
"Dere yataklarına yapılan müdahaleler taşkının şiddetini arttırmıştır."
KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Hakan Ersoy, hazırlanan raporla ilgili şunları söyledi: 'Raporun sonuçları çok net ve açık. Aşırı yağışla zeminin suya doygun hale gelmesi neticesinde üst kotlarda bir heyelan kütlesi dere yatağını kapatıyor. Bu heyelan kütlesi yaklaşık 7-8 metre yüksekliğinde. Gelen dere de orada birikerek bir baraj oluşturuyor. Biz bunlara heyelan barajları diyoruz. Heyelan malzemesi suyla beraber arkası dolunca bir göl oluşuyor ve yine aşırı yağışlara bağlı bu heyelan malzemesinin patlaması neticesinde arkadaki su sütunu aşağıya doğru hareket ediyor. Oradaki binalarda yaklaşık 6-7 metrelik bu su sütununun izine rastladık. Çalışmalar sonucunda da heyelandan sonra meydana gelen o hareketli su sütununun izlerini tespit ettik. Meydana gelen afetin esas sebebi heyelanın arkasında biriktirdiği suyun patlaması ve büyük bir debiyle aşağıya doğru hareket etmesi. Dere yataklarına yapılan müdahaleler dere yatakları kısmen hafriyat malzemeleriyle doldurulması, kesitinin değiştirilmesi gibi etkenlerde burada katalizör etkisi yapmıştır. Yani taşkının şiddetini artırmıştır'
"Doğanın karşısında durduğumuz sürece doğa bizden güçlüdür, yıkıp geçecektir."
Derelere yapılan müdahalelerin afetlere neden olduğunu vurgulayan Ersoy, 'Hepimiz biliyoruz ki özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bu doğa kaynaklı afetler aslında doğa olayları taşkın heyelan sürekli oluyor. Bunun en önemli karşımıza çıkan etkisi dere yataklarına yapılan müdahaleler. Dere yatağı bir yerden gitmez. Dereler sürekli yaşayan bir varlıktır. Biz bu yaşayan varlığa hiç onu dikkate almadan müdahale eder, yatağını değiştirir, dar kesitlere sokar ya da bu bölgelere imar verirsek bunları yaşamaya devam edeceğiz. Doğanın karşısında durduğumuz sürece doğa bizden güçlüdür, yıkıp geçecektir. Dolayısıyla dere yataklarına sadece dinlenmek için sadece piknik yapmak için gidip, yerleşimlerimizi oralardan uzak tutarsak bu tür doğa kaynaklı olayları afete dönüştürmeyiz' dedi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın