2025 Nasıl Başladı? Ortaya Karışık Gündem Çorbası
2025’e bir girişimiz var, sanki 2024’te yangın çıkmış da kendimizi kurtarıyoruz… Kiminle konuşsam 2024 için “ne seneydi be!” diyor, evet ne seneydi be! Fakat 2025’e girişimiz de pek olaylı olmadı mı sizce?
Henüz senenin ilk ayını bitirmeden ABD’de Los Angeles’ta çıkan yangın şehri küle çevirdi.
Dünya dönüyor, sen ne dersen de…
Biz zamanın hızına yetişemediğimizden şikayet ede duralım, bilimsel verilere göre son 4 yılda Dünya’nın bir miktar hız kazandığı ortaya çıkmış. Bundan önceki yıllarda Dünya’nın dönüş hızının yavaşladığına dair verileri paylaşan IERS, rekor düzeyde en yavaş ve uzun gün olarak 29 Temmuz 2022’nin, “normal bir güne göre” 1,59 milisaniye daha kısa sürdüğünü kayıtlara geçmiş. Bu durumda “artık saniye” denilen milisaniyeler eklenerek zaman dengesi bulunuyor.
Nedir bu artık saniyeler diye sorarsanız; Uluslararası Dünya Dönüşü ve Referans Sistemleri Servisi (IERS) bunu şöyle açıklıyor: Zaman zaman atlama saniyeleri ekleyerek saatlerimizin Dünya'nın dönüşünü mümkün olduğunca doğru bir şekilde yansıtmasını sağlarız. Gezegenimizin kendi ekseni etrafında dönme hızı günlük olarak dalgalanır ve zamanla çok az yavaşlar. Zaman sayacına bir saniye daha eklediğimizde, aslında saatlerimizi o saniye durdurup Dünya'ya yetişme fırsatı vermiş oluyoruz. Artık saniyenin eklenmesiyle dakika 61 saniyeye, gün ise normalde 86.400 saniye olan 86.401 saniyeye çıkar. Ortalama bir Dünya günü 24 saatten yaklaşık 0,002 saniye daha uzundur. Fark yaklaşık 1,5 yılda bir saniyeye çıkar. Ancak, Dünya'nın dönüş hızı sürekli dalgalanır, bu nedenle artık saniyelerin gerçek sıklığı değişebilir.
Biraz kafa karıştırıcı gibi görünse de teknik terimlere takılmazsanız kısaca şöyle olmuş:
2024’ten bize kalan Girl Moss Hareketi
Geçtiğimiz yıla da neler sığdırmışız neler… Mesela bu yavaşlama anlayışına bir de Girl Moss akımı eşlik etmiş 2024’te. Peki nedir bu Girl Moss ya da Girl Mossing akımı? Sürekli üretim ve başarılı olma baskısı altındaki kadınlara biraz durma, doğayla iç içe kendilerini daha iyi hissetme olarak tanımlanmış bu hareket. Biraz yosun tutmak anlamını da taşıyor. Kadınların günümüzde her an tetikte olması, daha başarılı olması, iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir çalışan ya da patron olması, sürekli üretim halinde olmaları ve kısacası bitmek bilmeyen “en iyisi” olma çabalarının altında tükenmelerine bir başkaldırı olarak, durulma, dinlenme ve yosun tutmaya izin vermek olan bir akım bu. Prenseslik halini erkeklere kaptırdığımızdan beri var gücümüzle patriarkal sistemin içinde kadın olmayı unuttuğumuz bir dönemdeyiz belki de.
Sizi bilmem ama ben uzun bir maraton koşucusuyum. Dursam sanki her şey tepe taklak olacakmış gibi hissedenlerdenim. Zaman zaman o prenses olma halini özlemiyor değilim ama galiba nasıl prenses olunacağını da unuttum. Demem o ki, zaman bile göreceliyken, durmak ya da dinlenmeyi bu hız içinde yavaşlatmam pek mümkün görünmüyor. Bu yazımı da Kenan Doğulu’nun o güzel şarkısıyla sonlandırıyorum: “Ama karar ver, tutamıyorum zamanı…”
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!