14 Aralık Operasyonu Davasında ‘Tahliye’ Bilmecesi
İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi, kamuoyunda 14 Aralık soruşturması olarak bilinen davada tutuklu bulunan 75 polis ve Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca hakkında tahliye kararı verdi. Ancak Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tahliye talebini değerlendirme yetkisinin kendisinde olduğunu belirterek, tahliye kararlarının geçersiz olduğu yönünde karar aldı. Tahliye için şüpheli avukatlarının müracaatta bulunduğu İnfaz Savcılığı'ndan ise 'iade' kararı çıktı.
Hürriyet'te yer alan habere göre; Kararda, tutukluların halen bulundukları Silivri Cezaevi'nden derhal salıverilmeleri için müzekkere yazılması da yer aldı.
'Asliye Ceza Hakimliği yetkisiz'
İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği ise Asliye Ceza Hakimliği'nin yetkisiz olduğu gerekçesiyle verilen tahliye kararlarının geçersiz olduğunu karara bağladı. 10. Sulh Ceza Mahkemesi ayrıca, Silivri Cezaevi'nin bağlı olduğu Bakırköy Savcılığı'na bir yazı yazarak tahliyelerin gerçekleştirilmemesini de istedi.
Peş peşe gelen kararların ardından Çağlayan Adliyesi'nde hareketli dakikalar yaşandı.
İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Hidayet Karaca ve 75 polisin tahliye kararının İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce 'yok hükmünde' sayılması, yargı camiasının da kafasını karıştırdı. Bazı hukukçular usûl hatalı olsa da kararın doğru olduğunu söylerken, bir kısım hukukçu ise, yok hükmünde kararına katılıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'ndan tahliye açıklaması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, ile 22 Temmuz ve devamında yapılan operasyonlarda tutuklanan aralarında Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu yaklaşık 70 polisin tahliyesine karar vermesinin ardından Başsavcılık gece saatlerinde yazılı açıklama yaptı.
DHA'nın paylaştığı habere göre açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca yürütülen çeşitli soruşturma dosyalarında halen tutuklu bulunan şüphelilerin avukatları tarafından İstanbul muhabere nöbetçisi olan 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nden reddi hakim ve tahliye talebinde bulunulmuş olup, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevine girmemesine rağmen soruşturma dosyalarını temin etmeden ve incelemeden 24 Nisan'da 2015/92 değişik iş sayılı kararla görevsiz ve yetkisiz olarak İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevlendirilmesine karar verilmiştir.
'TAHLİYE KARARLARININ HUKUKEN GEÇERSİZ VE HÜKÜMSÜZ OLDUĞU...'
6545 sayılı kanunda bu konuda tahliye taleplerinin görevli ve yetkili mahkemesinin Sulh Ceza Hakimlikleri olduğu açıktır. İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24 Nisan günü 2015/92 değişik iş sayılı kararının Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebiyle vermiş olduğu bu kararla İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nin 25 Nisan günü aldığı kararlarla İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği değişik iş sayılı kararın bu konuda karar verilmesine yer olmadığı kararıyla hukuken geçersiz olduğuna dair kararın verildiği ancak İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin soruşturma dosyalarını temin etmeden ve incelemeden halen Cumhuriyet Başsavcılığımıza göndermediği kararlarla tahliyeler yapılmasına karar verdiği ve bu kararları avukatlara tebliğ ettiği ancak bu karara karşı Cumhuriyet Başsavcılığımızca yeniden 25 Nisan günü yazıyla bu verilen kararların yerinde olmadığı ve infaz edilmemesi ve şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi istenmiş olup, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce verilen 25 Nisan gün 2015/847 sayılı karar ile İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen tahliye kararlarının hukuken geçersiz ve hükümsüz olduğu aşağıdaki şekilde;
'ŞÜPHELİLERİN TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINA...'
'İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nun talebinin kabulüyle, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararların açıkça usul ve yasaya aykırı, hukuken geçersiz, uygulanabilirliği olmayan yok hükmünde sayılması gereken kararlar olduğunun tespiti ile bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararlarında belirtilen tutuklu şüphelilerin tahliyesine ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'na ait soruşturmalardaki şüpheliler hakkında İstanbul sulh ceza hakimliklerince şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına ilişkin verilmiş olan kararların halen geçerli olduğunun tespiti ile şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına' belirtilerek karara bağlanmış olup, bu hukuki durum milletimize ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.'
'İade' kararı
Hidayet Karaca ve polislerin İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi kararı uyarınca tahliye edilmeleri için şüpheli avukatlarının müracaatta bulunduğu infaz savcılığından 'iade' kararı çıktı.
Sabah saatlerinde Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen şüpheli avukatları, nöbetçi İnfaz Savcısı Orhan Güldiker'e, önceki gece İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin tahliye kararı üzerine hazırlanan müzekkereleri işleme koyması için başvuruda bulundu. Savcı Güldiker de, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararı ile bu kararı “yok hükmünde' sayan İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi kararlarını incelemeye aldı.
SANIKLAR HAKKINDA DAVA AÇILMADIĞI BELİRTİLDİ
Savcı Güldiker, akşam saatlerinde avukatların tahliye müzekkerelerinin İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'ne iadesine karar verdi. Kararda, CMK'nın 22-23 maddelerinde hakimin hangi davaya bakacağı ve reddi hakimin davaya bakamayacağı hallerin açıklandığı, ancak henüz sanıklar hakkında iddianame düzenlenerek açılmış bir davanın söz konusu olmadığı vurgulandı.
'KANUNDA ASLİYE CEZA MAHKEMELERİ'NİN GÖREVLERİ TANIMLANMIŞTIR'
Kararda, '6545 sayılı yasanın 48. maddesi ile değişik 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun'un 10. maddesinin kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere yürütülen soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gereken kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla Sulh Ceza Hakimlikleri kurulmuştur. 11. maddede ise Asliye Ceza Mahkemeleri'nin görevlerini tanımlamıştır. Bu düzenlemeye göre, kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Sulh Ceza Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemeleri'nin görevleri dışında kalan dava ve işlere Asliye Ceza Hakimliği tarafından bakılır' denildi.
TAHLİYE MÜZEKKERELERİ İADE EDİLDİ
Kararda, 25 Nisan günü İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin tahliye kararı verdiği, daha sonra da İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nin şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verdiğinin görüldüğü belirtilerek, şüphelilerin ayrı ayrı tahliyelerine ilişkin karar ve tahliye müzekkerelerinin iade edildiği vurgulandı.
'TAHLİYE KARARI KALDIRILMADI'
Savcının iade kararının ardından, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın avukatı Gültekin Avcı, İnfaz Savcılığı'nın tahliye müzekkeresini 32. Asliye Ceza Mahkemesi'ne iade etmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Avcı, 'Orada savcının yapması gereken nedir? Eğer Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararını beğenmiyorsan, tahliye kararını sağlarsın, havaleyi yaparsın, pazartesi günü Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz edersin. Eğer Ağır Ceza da tutuklanmalarını doğru buluyorsa, arkalarından yakalama emri tertip eder. Hakimin kararı yanlış olsa bile tahliyeler sağlanır. Usul ve yasaya uygun bir tahliye kararı var. Bu tahliye kararı henüz kaldırılmadı. Sadece bu tahliye kararını uygulamayan, kanunsuzlukta direnen bir savcılık teşkilatı var. Mahkemenin kararını tanımadığıyla ilgili bir tutanak var. 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararına atıfta bulunuyor. Bu konuda Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevli olmadığını, Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğuyla ilgili...' dedi.
'TAHLİYE KARARININ UYGULANMASI İÇİN TEKRAR MÜRACAATLARIMIZI YAPACAĞIZ'
Tutuklu polislerin avukatlarından Ömer Turanlı ise İnfaz Savcılığı ile 4-5 saat süren görüşmeler yaptıklarını belirterek, 'En az 3-4 kere ağladı. Şu anki irade, hakimleri, savcıları ağlatan bir iradedir. Mahkeme kararının uygulanması ve müvekkillerimizin tahliye edilmesi için bir prosedürün yerine getirilmesi, mahkemece yazılan tahliye müzekkerelerinin imzalanarak cezaevine gönderilmesi gerekmektedir. Ancak vicdanı ile siyasi baskı arasında sıkışıp kalan savcı çareyi kaçmakta bulmuştur.Tahliye kararlarının uygulanması için tekrar müracaatlarımızı yapacağız' diye konuştu.
HSYK'dan 29 ve 32. Asliye Ceza Mahkemelerine inceleme
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı ve Adalet Bakanı Kenan İpek, yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin 'paralel yapı' soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan kişilerin tahliyesine yönelik kararının arından, HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından denetim amacıyla 2 başmüfettişin görevlendirildiğini, denetim kapsamındaki inceleme ve soruşturma yetkilerine istinaden olaya el konulduğunu bildirdi.
İpek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca 'silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçundan yürütülen bir soruşturma kapsamında, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından şüphelilerin tahliyesine karar verildiğini anımsattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan basın açıklamasında, olayın gelişimi hakkında kamuoyunun bilgilendirildiğini belirten İpek, 10. Sulh Ceza Hakimliğinin olayın akabinde verdiği karar gerekçesinde de açıkça, 'kararın görevsiz ve yetkisiz mahkemeler tarafından, usul hükümleri hiçe sayılarak verildiği ve yok hükmünde olduğu' gerçeğine dikkat çekildiğini belirtti.
Söz konusu karar ve basın açıklamasından, İstanbul 29. ve 32. Asliye ceza mahkemelerinin, hakimin reddi ve tahliye talepleri üzerine, soruşturma dosyalarını temin etmeden, şüpheliler hakkındaki isnat ve delilleri incelemeden, talep dilekçeleri üzerine işlem tesis ettiklerinin anlaşıldığını aktaran İpek, 'Bu gelişmeler üzerine, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından denetim amacıyla görevlendirilen 2 başmüfettiş, denetim kapsamındaki inceleme ve soruşturma yetkilerine istinaden olaya el koymuşlardır. Kurul başmüfettişlerinin 29 ve 32. asliye ceza mahkemelerindeki incelemeleri halen devam etmektedir' ifadelerine yer verdi.
İpek, açıklamasında şunları kaydetti:
'Hiçbir kimse veya organın, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı anayasamızın 6'ncı maddesinin amir hükmüdür. Anayasanın bu açık hükmünü, görev ve yetkiye ilişkin usul hükümlerini hiçe saymayı yargısal faaliyet olarak nitelendirmek, yargı görevi yapanların suç işleme imtiyazının kabulü anlamına gelir. Hukuka aykırı karar ve işlem yapanların, bu fiil ve eylemlerinin hukuki bir sonucu bulunduğu kuşkusuzdur. Görevsiz ve yetkisiz mahkemeler eliyle ülkemizde bir hukuk kaosu yaratma girişimi olan bu son gelişme, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargıdaki paralel yapılanmayla ilgili alınan inceleme kararının isabetini göstermektedir. Millet adına kullanılan yargı yetkisi, hukukun, öznel yorumlarla hiçbir grubun zimmetine geçirilmesi anlamına gelmemelidir. Ülkemizdeki hukuk güvenliğini bozacak şekilde, örgütlü ve sistemli biçimde yargı yetkisinin yasa dışı çıkar ve amaçlar doğrultusunda kullanılması, hukuk çerçevesinde hak ettiği karşılığı mutlaka bulacaktır. Kamu düzeni, hukuk güvenliği ve toplumsal huzuru bozmaya yönelen her türlü girişim, başarısızlıkla sonuçlanacaktır.'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!