onedio
Görüş Bildir

Genelkurmay Başkanı Haberleri

Genelkurmay Başkanı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Genelkurmay Başkanı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Kırım'da Neler Oluyor?
Ukrayna’nın özerk Kırım bölgesinde çekildiği iddia edilen bir görüntü, bu sabah Rus savaş gemilerinden kalkan askeri MI-24 Hind savaş helikopterlerinin Ukrayna hava sahasına girerek Kırım’da Sivastopol havalimanına doğru uçtuğunu gösteriyor. Youtube’a yüklenen bu amatör videoda gözüken helikopterler, yerel medyaya göre Ukrayna Sınır Güvenliği tarafından da teyit edildi. Helikopterlerin radara yakalanmayacak şekilde alçaktan uçarak ilerledikleri gözüküyor. Zete
"Evet, Bize Kumpas Kurdular"
İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi'nde sesisizliğini bozdu: Gizli tanıklarla, ayarlanmış hâkimlerle kumpas kuruldu. Amaç orduyu tasfiye etmekti. Bizi bu noktaya TSK'ya karşı nefret ve intikam duyguları içinde olanlar getirdiEski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi'nde Sabah'tan Mehmet Barlas ve Şaban Arslan'a son günlerdeki tartışma konularıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Başbakan Erdoğan ile danışmanı Yalçın Akdoğan'ın 'Orduya kumpas kuruldu' iddialarını değerlendiren Başbuğ, 'Evet, gizli tanıklarla, ayarlanmış hâkim ve savcılarla bize kumpas kuruldu' dedi. 'DIŞARIDA' TEKRAR GÖRÜŞMEK ÜZERE Hükümeti devirmeye tam teşebbüs suçundan müebbet hapisle cezalandırılan emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 26 aydır Silivri Cezaevi'nde yatıyor. İlker Başbuğ'u, Adalet Bakanlığı'nın izniyle ziyaret ettik. Sabah Başyazarı Mehmet Barlas'la birlikte, dün sabah saat 10.00'da cezaevine gittik. Görevli infaz memurları, ısrarla üzerimizdeki metal eşyaları bırakmamızı, aksi halde son arama noktasında üzerimizden metal eşya çıkarsa suç unsuru kabul edileceğini söyledi. Dijital göz tarama noktasından geçtikten sonra, İlker Başbuğ'un cezasını çektiği 5 No'lu L Tipi İnfaz Kurumu koğuşlarının bulunduğu bölümde, son kontrol noktasından da sorunsuz geçtik. Başbuğ, lokal gibi geniş bir salonda gerçekleşen görüşmemize gecikmesiz olarak geldi. Biraz kilo verdiği ancak kafasının son derece dingin olduğu belli olan Başbuğ'un, sorularımızı, akademik bir üslupla, sözlerini tane tane seçerek cevaplaması dikkat çekiciydi. Bugüne kadar, Başbuğ'un cezaevinde çekilen hiçbir fotoğrafı yayımlanmamış. Hatta cezaevinde yazdığı kitap için yayıncının talep ettiği fotoğrafı bile vermemiş. Biz de Başbuğ'un fotoğraf çektirmeme konusundaki hassasiyetine saygı gösterdik. Açık görüşler en fazla bir saat sürüyor. Ancak infaz koruma memurlarının hoşgörüsüyle, görüşmemiz yaklaşık iki saat sürdü. Ayrılırken de kendisine, 'En kısa sürede dışarıda tekrar görüşmek üzere' dileklerimizi ilettik. Hükümeti devirmeye kalkışmak suçundan müebbet hapse çarptırılan İlker Başbuğ, askeri müdahalelere karşı olduğunu belirterek, 'Çünkü askeri müdahaleler Türkiye'ye zarar vermiş, hiç bir şey kazandırmamıştır' diye konuştu. Çeşitli isimlerle anılan darbe davalarında yargılanan ya da hüküm giyen Silahlı Kuvvetler mensuplarına iftira atıldığını ifade eden Başbuğ, 'Amaç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde geniş çaplı bir tasfiye yapmaktı ama başaramadılar' dedi. İşte emekli Orgeneral Başbuğ'un Mehmet Barlas ve Şaban Arslan'a yaptığı o çarpıcı açıklamalar: DOĞRULARI SÖYLEDİĞİM KANITLANDI 14 Nisan 2009'daki konuşmamda, 'Cemaatler, sosyal gruplaşmaya, ekonomik olarak güç kazanıp sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye çalışıyorlar' dedim. Din çok yüksek bir değer. Din siyaset ekonomi konusu yeni değil. Önlemek çok zor. Bu sorunları, güçlü bir burjuvazi ve orta sınıfımız olmadığı için kolay aşamıyoruz. 2009 bizim için çok kritik bir yıldı. Genelkurmay başkanıyım, Silahlı Kuvvetler'le ilgili çok önemli projelerim var. Ancak çoğunu yapamadım. Yaptığım konuşmalarda doğruları söylediğim, bugün gelinen noktada daha iyi anlaşılıyor. İMZA TAKLİT EDİLMİŞ Kumpası soruyorsunuz. Evet, gizli tanıklarla, ayarlanmış hâkim ve savcılarla kumpas kuruldu bize… Bana niye bunu açıklamadınız diye soruyorsunuz. Hâlâ kimse tam olarak açıklayamıyor ki bugün bile. Kesinlikle kumpas kuruldu. Aksini söylemek, eşyanın tabiatına aykırı. Somut olaylarla gidelim… Erzincan olayı örneğin... Savcı kim; İlhan Cihaner. 2007'de bir soruşturma açıyor. Odakta İsmailağa cemaati var. 2 Şubat'ta 26 kişi gözaltına alınıyor, 9'u tutuklanıyor. Sonra soruşturmanın çerçevesi genişletiliyor. Gülen cemaati işin içine katılıyor. Sonra Kayseri'deki olayla birleştiriliyor soruşturma. Kayseri'de, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda sahte bir emrin yazılması var. İmza taklit edilmiş. İşin içinde 3 astsubay, 5 sivil var. Dijital veriler hazırlamışlar, karargâhın bilgisayarlarına yerleştirmişler. Astsubaylardan biri, 'Ben Işık Evlerindenim' demiş. Konu cemaate doğru yönelince, Erzurum'daki savcılığa intikal etti. Ancak bütün araştırmalara, soruşturmalara rağmen olayda adı geçen bu 5 sivil bir türlü bulunamadı. Bahsi geçen askeri personelin tamamı ise tutuklandı. PARMAK İZİ OLAN 14 KİŞİ KİM? 25-26 Haziran… Meclis'ten gece yarısı, 20 dakikada yasa çıkıyor. Kayseri'deki 5 sivili kurtarmak için. Bu yasayla, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçiliyor. Genelkurmay'dan görüş alınmadan... Milli Savunma Bakanı'nın haberi yok. Askerler kendi alanlarında bile suç işleseler sivil mahkemelerde yargılanacaklar. 8 Nisan 2009'da, İrtica Eylem Planı diye, fotokopi bir belge sundular mahkemeye biliyorsunuz. Türkiye'nin gündemine oturdu. Ben 'Kâğıt parçası' diyorum, aman Allahım, kıyametler kopuyor. Fotokopi çünkü, kâğıt parçası değil mi? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Bu belge kim tarafından hazırlandı' diye soruyor, yetkisizlik kararı alıyor, Ankara Başsavcılığı'na yazı yazıyor. Bakırköy Başsavcılığı 'Belgeyi kim basına sızdırdı' diye soruşturma açıyor. İhbar mektupları ortaya çıkıyor. Mektubu yazan bir subay... Zekeriya Öz (Savcı) belgeyi Adli Tıp'a veriyor. 3.5 ay sonra rapor geliyor. 'Islak imza' diyor. Islak imza madem, kâğıdın üzerinde 14 kişinin parmak izi var, bir tek ıslak imzanın sahibi Dursun Çiçek'in parmak izi yok. O kadar ısrar edildi ama o 14 kişinin kimler olduğu araştırılmadı. ASIL AMAÇ TSK'YI TASFİYE ETMEKTİ Asıl niyetleri, Erzincan'da startı verilen, Kayseri'yle birleştirilen bu planı çok geniş bir alana yayarak, TSK'nın bütün birimlerinde komple bir tasfiye yapmaktı. Bunu iki nedenden yapamadılar. Biri dosyayı Yargıtay'ın devralması, diğeri de Saldıray Berk'in ifade vermeye gitmemesidir. Geç kaldıkları için geri adım atmak zorunda kaldılar. Bundan bir şey çıkaramayınca bu sefer, internet andıcı diye bir şey çıkardılar. 'irtica.org' sitesini kapatan benim. 4 aydır güncelleme yapılmamış. O siteden, AK Parti'nin kapatılma davasına belge sağlandığı iddiası var. Halbuki o davaya bu siteden sadece bir tane haber girmiş. Yurtdışındayım… Kara Kuvvetleri Komutanım Işık Koşaner beni arıyor. İrtica ile Mücadele Mücadele Yasası kapsamında soruşturma açılması konusunu bana haber veriyor. Ahlaksız herifler... Bu görüşmemizi, terör örgütü faaliyeti olarak lanse ediyorlar. Neymiş, müzedeki denizaltı gemisine bomba yerleştirilmiş. Patlatılacakmış, çocuklar öldürülecekmiş. Hangi subay, kim böyle vahşice bir şey yapabilir ki?.. 'ARINÇ'A SUİKASTLA SUÇLANACAKTIM' Kozmik Oda'ya girmelerine izin vermek, hayatımda verdiğim en doğru karardır. 19 Aralık 2009'da bir ihbar geliyor. İhbar Amerika'dan, Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nin özel telefon numarasına yapılıyor. İhbarı yapan, 06 BE 9712 ve 06 LJY 48 plakalı araçların içindeki kişilerin Arınç'a suikast düzenleyebileceğini belirtiyor. Kozmik Oda'da, Bülent Arınç'a suikast delilleri arayacaklar. Başbakan'la görüştüm, 'Bırakın arasınlar' dedi. 31 Aralık günü arama yapıldı. Kozmik Oda'da çok önemli şeyler çıktığını da sanmayın. Kozmik Oda'ya giriş izni vermeseydim, beni Arınç'a suikast azmettiricisi bile yapabilirlerdi. Türk Silahlı Kuvvetleri töhmet altında kalacaktı. Hurşit Tolon Malatya'ya konferans için gittiği gün, orada Zirve Yayınevi'nde vahşice cinayetler işleniyor. Burada da bir gizli tanık var. Silahlı Kuvvetler'den atılmış, ahlaksız bir uzman çavuş. Onun suçlamaları... Bunlar ne kadar ağır iftiralar. Bizi buraya, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nefret ve intikam duyguları içinde olanlar getirdi.Meclis İnsan Hakları Komisyonu'ndan geldiler, onlara da söyledim. 7 Şubat 2012 (MİT'e baskın) ve 17 Aralık 2013… Bu konuda iki önemli kırılma noktası var. Bu iki olay olmasaydı, bu konu buralara kadar gelmezdi (Paralel yapı bu kadar deşifre olmazdı demek istiyor).Star
Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ Kararı Ne Anlama Geliyor?
Anayasa Mahkemesi, Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan 26'ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bireysel başvurusunu görüştü. AYM, 'Kişi hak ve hürriyetleri ihlal edilmiştir' dedi. Anayasa Mahkemesi kararda şöyle dedi: 'Mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle tahliye talebi hakkında karar verilmemesi şikâyetlerinin kabul edilebilir olduğuna, gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla karar örneğinin Mahkemesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının Mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine, oy birliğiyle karar verildi.' Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini ileri sürmüştü 26'ncı Genelkurmay Başkanı Başbuğ, avukatı İlkay Sezer aracılığıyla yaptığı bireysel başvuruda, Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini ileri sürerek görevsiz bir mahkeme tarafından yargılandığını iddia etmişti. Başbuğ, dilekçesinde tutukluluğa ilişkin itirazlarının incelenmeden reddedildiğini belirtmiş, özel yetkili mahkemelerin uygulamaları sonucu kişi hürriyeti ve özgürlüğünün ihlal edildiğinin tespit edilmesini istemişti. CNN Türk
CHP’den Davutoğlu'na İlk Soru: Çözüm Sürecini Kaç Kişi Biliyor?
“Çözüm sürecini kaç kişi biliyor? Genelkurmay Başkanı’na ne zaman bilgi vereceksiniz?” “Org. Özel’in sözünü ettiği ‘kırmızı çizgiler’ aşıldı mı?” CHP’den Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ilk soru önergesi Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in “Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz. O çalışmanın içinde yokuz” sözüyle ilgili olarak geldi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Davitoğlu’na, ““Çözüm sürecini kaç kişi biliyor? Genelkurmay Başkanı’na ne zaman bilgi vereceksiniz? Org. Özel’in sözünü ettiği ‘kırmızı çizgiler’ aşıldı mı?” diye sordu. Org. Özel: Çözüm sürecini bilmiyoruz! CHP’li Umut Oran, Başbakan Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde, Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda “Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz. O çalışmanın içinde yokuz. Sadece basından okuyoruz. Kırmızı çizgilerimiz aşılırsa gerekeni söyleriz... Paralel yapı için MİT’ten belge istedik gelmedi” açıklamasını yaptığını anımsattı. TBMM’nin bilmediği “çözüm”ü kaç kişi biliyor? Davutoğlu’na yönelttiği önergede Umut Oran şu sorular yanıt verilmesini istedi: Hükümetinizin yıllardır kapalı kapılar ardında ve TBMM’yi dahil etmeden, muhalefete bilgi vermeden yürüttüğü “çözüm sürecini” kaç kişi bilmektedir? Dışişleri Bakanı iken siz de bu sürece dahil miydiniz? Başbakanlık PKK’yı terör örgütü olarak görüyor mu? Başbakanlık makamı nezdinde PKK halen bir terör örgütü müdür? Genelkurmay’ın neden bilgisi yok? Başbakanlık PKK’yı bir terör örgütü olarak görüyorsa ulusal savunmanın başındaki Genelkurmay Başkanlığı’nın çözüm süreci hakkında bilgisinin bulunmaması nasıl mümkün olmaktadır? Genelkurmay hangi aşamada öğrenecek “Çözüm süreci” hakkında Genelkurmay Başkanı’nı hangi aşamada bilgilendireceksiniz? Kırmızı çizgileriniz nedir? Genelkurmay Başkanı’nın sözünü ettiği “kırmızı çizgiler” nedir, bu kırmızı çizgiler aşıldı mı? “Kırmızı Çizgiler” hakkında hangi plan ve uygulama kararları aldınız?
İlker Başbuğ'un Avukatından Açıklama
Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ hakkındaki vermiş olduğu karar sonrası açıklamalarda bulundu. Anayasa Mahkemesi'nin, 'kişi hürriyeti ve güvenliği' haklarının ihlal edildiğine karar verdiği eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ 'un avukatı İlkay Sezer, tahliye taleplerine ilişkin, ''Şu an itibariyle verilmiş bir karar yok'' dedi. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurularına ilişkin vermiş olduğu hak ihlaline dair karar ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tahliye talebini içerir dilekçelerini sunduklarını ve mahkemeden tahliye talep ettiklerini söyledi. Avukat Sezer, ''Şu an itibariyle verilmiş bir karar yok. Özel yetkili mahkemelerin görevlerine son veren kanunun Cumhurbaşkanı'nın onayından sonra Resmi Gazete'de yayımlanması sonucu bu mahkemenin ne karar vereceğini yarın göreceğiz. Bu akşam bir karar vereceklerini düşünmüyorum.sabah.com.tr 
Başbakan: "Hayırlı Olsun"
Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ ile ilgili kararını değerlendiren Başbakan Erdoğan, 'Hayırlı olsun dileklerimi özellikle ifade etmek isterim' dedi. Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesinin eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile ilgili kararına ilişkin, 'Hayırlı olsun dileklerimi özellikle ifade etmek isterim. Bu konuda geçmişte benim Sayın Başbuğ ile ilgili düşüncelerimi biliyorsunuz. Yerel mahkemenin kararı bizim için önemli fakat Cumhurbaşkanımızın özel yetkili mahkemelerle ilgili kanunu onaylaması sürece farklılık getirir mi getirmez mi onu tam bilemiyorum' dedi.CNN Türk
Hükümetten Başbuğ'un Tahliyesine İlk Açıklama
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili kararını olumlu karşıladığını belirterek, 'Kararı çok doğru buluyorum, yerinde buluyorum. Kişisel hakların ihlali noktasında bir karar. Bu karar doğrudan belki tahliye öngörmüyor ama geniş itibariyle aldığımız zaman belki tahliyenin de olabileceğini düşünebiliriz' dedi Bolu'da düzenlenecek mitinge partililere seslenecek olan Bülent Arınç, ilk olarak Bolu Valiliği'ni ziyaret etti. Tarihi valilik binası önünde Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları tarafından karşılanan Arınç, valilik özel defterini imzaladı. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ ile ilgili kararı üzerine şunları söyledi: 'Çok güncel bir olay. 12 Eylül 2010 referandumunda anayasa değişikliğine biz hepimiz 'Evet' dedik. Bu referandumun en önemli anayasa değişikliklerinden biri de Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun açılmasıydı. Hayır diyenler ne düşündü merak ediyorum doğrusu? İyi ki bu madde anayasamıza girdi. Çünkü son zamanlarda verdikleri kararlar hem evrensel hukuk prensiplerine, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına, hem de kendi temel yargımızın düşüncelerine uygun kararlar. Bazı milletvekili ve bürokratlar için verdiği kararlar da uzun tutukluluk süreleri ve adil yargılamadaki mevcudiyetlere dikkat çekilmiş. Bazı milletvekilleri de bu kararlarla tutuklu iken tahliye edilmişti. Biz bunları çok olumlu karşıladık. Olması gereken budur. Bugün de eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili olarak verilen kararın özetini okudum. Kararı çok doğru buluyorum, yerinde buluyorum. Ancak bunun diğer kararlarla tamamen örtüştüğünü söyleyemem.milliyet.com.tr
İlker Başbuğ'un Tahliyesine Tepkiler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Arkadaşlarım mutlu bir haber verdiler. İlker Başbuğ'un serbest bırakıldığını söylediler. Ben merak ediyorum, 'ben o davanın savcısıyım' diyen bu başçalan acaba utanacak mı' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin Samsun Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitinginde konuştu. Mitingin sonunda, Ergenekon davasından tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tahliye edildiği bilgisini alan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 'Ayın 30'unda bir tercih yapacağız, biri tarafta vatan evlatları var, öbür tarafta bakan evlatları var. Tercihi vatan evlatlarından yana kullanmaya hazır mısınız? Biz de hazırız. Bu arada arkadaşlarım mutlu bir haber verdiler. İlker Başbuğ'un serbest bırakıldığını söylediler. Ben merak ediyorum, 'ben o davanın savcısıyım' diyen bu başçalan acaba utanacak mı?'Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da, İlker Başbuğ'un tahliyesine karar verilmesini, insan hakları açısından fevkalade sevindirici bulduğunu bildirdi. Feyzioğlu, yazılı açıklamasında, 'Dileğimiz Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararın henüz bireysel başvuruda bulunmamış olanlar hakkında da emsal teşkil etmesi ve onların da bir an önce özgürlüklerine kavuşmasıdır' ifadesini kullandı.CNN Türk
Başbuğ: "Hayatımdan 26 Ay Çaldılar"
Ergenekon davası hükümlüsü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı sonrası cezaevinden tahliye edildi. Başbuğ cezaevinden çıktıktan sonra şunları söyledi: 'Hepinizi sevgi saygıyla selamlıyorum. 6 Ocak 2012 günü hatırlarsınız şöyle demiştim. 26. Genelkurmay Başkanı 'terör örgütü kurmak ve yönetmekle' suçlanarak tutuklandı. Takdir yüce Türk milletine aittir demiştim. Aradan tam 2 sene 2 ay (26 ay) geçti toplam. Bizi bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. Benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Benim 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama 6 Ocak 2012 söylediğim gibi 'yüce Türk milleti oynanan oyunu iddiaların geçersizliğini bir Genelkurmay Başkanının ve Genelkurmay Karargâhı’nın terör örgütü karargâhı ve terör örgütü suçlamasının kabul edilemez olduğunu bizleri darbecilikle hiç alakamızın olmadığını yüce Türk milleti anladı. İşte ben bugün buradaysam yüce milletimi bizlere gösterdiği sevgi ve bizlere verdiği destek sayesinde buradayım. Her şeyden önce burada huzurunuzda yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum. Bugün serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki Silivri'de Hasdal'da Sincan'da Maltepe'de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır.' İLKER BAŞBUĞ'A TAHLİYE KARARI Ergenekon davası hükümlüsü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı verildi. Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında tahliye kararı verildi. Mahkeme, Başbuğ hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Anayasa Mahkemesi dün Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in başvurusu hakkında 'Gerekçeli kararın 6 ayı aşkın süredir yazılmamış olması' ve 'Tutukluluk halinin devamına ilişkin gerekçelerin yetersiz olması' nedeniyle hak mahrumiyeti bulunduğuna ve tahliye kararının değerlendirilmesi için kararın yargılamayı yapan yerel mahkemeye gönderilmesine hükmetmişti. Ayrıca Cumhurbaşkanı tarafından TMK 10 maddesi ile görevli mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin yasa da dün öğleden sonra onaylanmış ve resmi gazetede yayınlanmıştı. Bu iki gelişmenin ardından avukat İlkay Sezer, müvekkili Başbuğ hakkında 8 sayfadan oluşan tahliye talebinde bulundu. Sezer dilekçesini, TMK mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayında nöbetçi mahkeme olan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdi. Nöbetçi mahkeme ise tahliye talebi dilekçesini İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, yaptığı incelemenin ardından yazdığı kararda, Başbuğ hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin 'Cebir ve Şİddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunu işlemiş olduğu' sabit görülerek ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını ancak gerekçeli kararın henüz yazılmamış olduğunu hatırlattı. Avukat Sezer'in dilekçesinde özetle Başbuğ'un haksız ve hukuksuz kararlar ile 26 aydır tutuklu bulunduğunu ve tahliyesini istediği bilgisine de yer verildi. Anayasa Mahkemesi tarafından dün verilen kararda alıntıların yapıldığı tahliye kararında, 'Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında Anayasa'nın 19. maddesinin 8 fıkrasının ihlal edildiği.' yönündeki tespiti yer aldı. TAHLİYE KARARI VE GEREKÇELERİ Tahliye kararının gerekçe bölümünde yerel mahkemenin 5 Ağustos 2013 günü hüküm özetini okuduğu ancak bugüne kadar halen gerekçeli kararın yazılamadığı bilgisine yer verildi. Kararda, 'Gerekçeli kararın yazılmaması nedeniyle resen ve temyize tabii olan hükmün ve tutukluluk halinin devamına kararının, Yargıtay tarafından incelenmesi olanağının da bulunmadığı, gerekçeli kararın yazılmasından sonra gerekçeli kararın sanıkları, müdafileri, katılanları ve vekillerine tebliğ, karara karşı anılan kişilerin temyiz dilekçelerini vermeleri, bu dilekçelerin ilgili karşı tarafa tebliği süreci ve süresi ile Yargıtaya aşaması da dikkate alındığında verilen hükmün esastan incelenmesi, ayrıca tutukluluk halinin Yargtay tarafından değerlendirilmesi olanağının daha da geriye kalacağı göz önüne alındığında bu sürecin sanık İlker Başbuğ'un mağduriyetine sebebiyet vereceği, sanığın sabit ikametgah sahibi oluşu, sosya durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanıp davanın karara bağlanmış bulunması, tedbir niteliğindeki tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması göz önüne alınarak Başbuğ'un tahliyesine karar verilmiştir' denildi. Mahkeme Başbuğ hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı koydu. AYM DÜN KARAR VERMİŞTİ Anayasa Mahkemesi (AYM), dün, Ergenekon davası hükümlü eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında 'kişi hürriyeti ve güvenliğinin' ihlal edildiğine, gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi için karar örneğinin yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermişti. Öğleden sonra da Başbuğ, mahkemeden tahliyesini istemişti. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon davasında üzerinde en fazla tartışılan isimlerden biriydi. Zira bir kesime göre, eski bir Genelkurmay Başkanı’nın ‘terör örgütü’ davasında sanık olması kabul edilebilir bir durum değildi. Nasıl olur da Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’la, yıllarca terörle mücadele vermiş bir eski Genelkurmay Başkanı aynı davada ‘sanık’ olabilirdi! Öncelikle Başbuğ, söylendiği ve kendisinin de sürekli dile getirdiği gibi 'terör örgütü üyeliğinden/yöneticiliğinden' ceza almadı. Başbuğ'un cezasının sebebi 'darbeye teşebbüs' suçlamasıdır. Hükümeti yıpratmak için Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan ve kara propaganda sitelerinde AK Parti düşmanlığı yapılıyor, laik rejimin tehlikede olduğu ileri sürülüyor, en büyük tehlike olarak ‘irtica’ gösteriliyordu. Kara propaganda için ise 42 internet sitesi kurulmuştu. Sitelerin ‘ödemeleri’nin Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda görevli şube müdürlerinin kredi kartlarıyla yapıldığı tespit edildi. Ve bu sitelerde kullanılan haberler AK Parti’ye yönelik kapatma davasında delil olarak gösterildi. Andıç soruşturmasında ifadesine başvurulan altındaki bütün komutanlar (Hasan Iğsız dahil) söz konusu sitelerin Başbuğ'un talimatıyla kurulduğunu/faaliyet gösterdiğini söylemiştir. Savcılık ve mahkeme ifadeleri sabittir. Ayrıca topraktan fışkıran LAW’lara ‘içi boş boru’ diyen de Başbuğ’dan başkası değildi… İlker Başbuğ, en çok tartışılan ifadelerinden biri de gerçekliği 4 ayrı resmi kurum tarafından tam 7 kez ispat edilen ‘Kaos Planı’yla ilgili yaptığı açıklamadır. 26 Haziran 2009’da yaptığı basın bilgilendirme toplantısında, “'Bugün biz bu kâğıt parçasının birileri tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullanmıştı. Ancak belgenin aslı haftalar sonra yine bir ihbar mektubuyla gün yüzüne çıktı. Gelişmeler üzerine askeri savcılık soruşturmayı yeniden açtı. İddianamede belgenin altında imzası bulunan Dursun Çiçek suçlandı. Demokrasinin kırılma noktalarından biriydi 11. Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş'ın ofisinde ele geçirilen 51 No'lu DVD içerisinde yer alan bir belge ise 367 krizinin perde arkasına ışık tutuyordu. Altında dönemin Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak’ın imzası bulunan 'Gizli' ibareli belgede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'un, danışmanı Nuran Yıldız'ı parti liderlerine göndererek Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini yönettiği öne sürülüyordu. Belgeye göre Başbuğ, dönemin Anavatan lideri Erkan Mumcu'ya özetle şu mesajı iletmişti: “Anayasa Mahkemesi'yle konuştuk, AKP'yi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınç'tan biri seçilirse TSK müdahale edecek. Yeni oluşum sözü veriyoruz.” İlker Başbuğ, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezasına çarptırıldı. Ancak Başbuğ’un cezası yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarını göz önünde bulunduran mahkeme heyeti verilen cezayı müebbet hapis cezasına indirdi. zaman.com.tr