Görüş Bildir

Fethullah Gülen Haberleri

Fethullah Gülen ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Fethullah Gülen ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, 20 Ekim'de öldü, 24 Ekim'de ise gömüldü. Gülen'in cenazesine dair yeni skandallar bir bir ortaya çıktı. İHA'da yer alan habere göre Gülen, protestan adetlerine göre gömüldü. ABD'de tabutların fiyatı 2 bin-25 bin dolar arasında değişiyor. Terörist Gülen'e en lüks ve en pahalı tabut istendi. Gülen'i gömen Protestan şirkete örgüt yöneticileri tarafından gizlilik baskısı yapıldı. Gerçek doğum tarihi 1941 olan Gülen 1938 tarihi yazılarak gömüldü ancak cenaze işlemlerini yapan şirket mezara konulacak levhaya 1941 yazdı. Bunun üzerine FETÖ yöneticileri apar topar araya girerek tarihi 1938 olarak düzelttirdi.Kaynak
ABD’deki FETÖ’cü Subay: Ölen Örgüt Lideri Fethullah Gülen’in Akrabası Çıktı
Türkiye’ye büyük zararlar veren Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) birçok üyesi geçtiğimiz günlerde ölen FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in cenazesinde ortaya çıkmıştı. Gülen’in de akrabası olan Hayreddin Kalaç'ın, ABD ordusunda teğmen olarak görev yaptığı öğrenildi. Kalaç’ın, geçtiğimiz yıl okuldan mezun olduğu ve orduda göreve başladığı ortaya çıktı. Hayreddin Kalaç'ın New Jersey'de ABD ordusuna subay yetiştiren ‘The Scarlet Knight Battalion-Army ROTC at Rutgers University'de okuduğu ve mezuniyet törenine ailesinin de katıldığı fotoğraflar basına yansıdı.
Trump’ın İlk Başkanlığı Döneminde Türkiye ile İlişkilerde Neler Yaşanmıştı?
Donald Trump, bir dönemlik ara sonrasında yeniden ABD Başkanlığına seçilerek Beyaz Saray’a çıkmaya hak kazandı. Trump’ın, 2017 ile 2021 arasında süren ilk başkanlık döneminde Türkiye ile çalkantılı bir ilişkisi olmuştu. Özellikle Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektup çok konuşulmuştu. Ayrıca Suriye’de bulunan SDG’ye verilen silahlı destek ve Rahip Brunson olayı da çok konuşulmuştu. İşte Trump’ın ilk döneminde Türkiye ile yaşanan ilişkiler…
6 Kasım Çarşamba Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya?' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 6 Kasım Çarşamba akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
Sosyal Medyaya Yasak Sinyali Dünya Gündeminde
Facebook ve YouTube’un kapatılabileceğini söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu çıkışı, dış basında da büyük yankı buldu. İşte uluslararası basında çıkan haberler… Reuters Erdoğan, Türkiye’nin Facebook ve Youtube’u yasaklayabileceğini söyledi Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan siyasi düşmanları tarafından suistimal edildiğini söylediği Facebook ve YouTube’u 30 Mart’taki yerel seçimlerin ardından yasaklayabileceğini belirtti. Erdoğan, yakın çevresindeki isimlerle ilgili yolsuzluk iddialarını içeren “sahte” ses kayıtlarının arkasındaki isim olduğunu söylediği Fethullah Gülen’le bir iktidar mücadelesi içinde. ABD’de yaşayan Gülen, Erdoğan’ın eski müttefiki. Associated Press Türkiye Başbakanı, Facebook ve YouTube’u yasaklamakla tehdit etti Yolsuzluk skandalıyla boğuşan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, interneti sansürlemek için daha ileri adımlar atma tehdidinde bulundu. Bunlar arasında Facebook ve YouTube’un kapatılması da var. AFP Türkiye Başbakanı, YouTube ve Facebook’un yasaklanabileceği konusunda uyardı Türkiye’nin güç durumdaki başbakanı,internetteki sızıntıların giderek büyüyen yolsuzluk skandalıyla ivme kazandırmasının ardından, hükümetin popüler sosyal medya ağları YouTube ve Facebook’un yasaklanabileceği konusunda uyardı. Türkiye’de son yıllarda binlerce internet sitesine erişim engellendi. YouTube’a erişim de Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret içeren unsurlar nedeniyle, 2010 yılına kadar iki sene yasaklanmıştı. El Cezire Erdoğan sosyal medya yasaklarının sinyalini verdi Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ortaya çıkan ses kayıtlarının gittikçe büyüyen yolsuzluk skandalına ivme kazandırması üzerine YouTube, Facebook gibi sosyal ağları yasaklayabilecekleri uyarısını yaptı. Erdoğan, zaten hali hazırda internet üzerindeki kısıtlamaları artırarak yurtiçinde ve yurtdışında eleştirilere neden olmuştu. Der Spiegel Erdoğan, YouTube ve Facebook yasağıyla tehdit ediyor Başbakan Erdoğan, internette çıkan videolar nedeniyle zorda. Şimdi cevap vermek istiyor. Facebook ve YouTube yakında kapatılabilir. ATV’de bir programa katılan Başbakan, 30 Mart seçimlerinde partisinin başarıyla çıkması halinde Facebook ve YouTube’u yasaklayabileceğini söyledi. Erdoğan tam olarak şöyle dedi: “Bu halkı, Youtube’a ve Facebook’a yedirtmeyiz.” Die Welt Ağır yolsuzluk iddiaları ve internette yayınlanan yeni telefon kayıtlarının baskısı altındaki Türkiye Başbakanı Erdoğan, ‘yeni önlemler’ açıkladı: YouTube ve Faceboook’un yasaklanması. The Guardian Erdoğan, Mart seçimlerini kazanırsa Facebook ve YouTube, Türkiye’de yasaklanabilir. Başbakan, siyasi hasımlarını, kurgu internet içeriği kullanarak sosyal medyayı suistimal etmekle suçluyor. Financial Times Erdoğan, özel konuşmalarının seri halinde internete sızmasının ardından, Türkiye’nin Facebook ve YouTube’u seçimlerden sonra yasaklayabileceğini öne sürdü. Le Monde Siyasi ve finansal skandalla sıkıntılı günler geçiren Başbakan Erdoğan, 30 Mart’taki yerel seçimlerden sonra YouTube ve Facebook’u yasaklamakla tehdit etti. Türkiye’de parlamento 5 Şubat’ta, devletin internet üzerindeki kontrolünü artıran bir dizi düzenlemeyi onaylamıştı. Etiketler: başbakan » dış basın » facebook » yasak » YouTube
Adalet Bakanı: 'Bugün Bazı Tahliyeler Yapılabilir'
TOKAT'ın Zile ilçesinde gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin İlker Başbuğ ile ilgili verdiği kararı yerinde gördüğünü söyleyerek, 'Biz tutuklulukta biliyorsunuz üst sınır terörle mücadele kanununda yer alan suçlar bakımından 10 yıldı, şimdi onu 5 yıla çeken adımı attık. Dün Cumhurbaşkanımız yasayı onayladı, resmi gazetede de yayınlandı. Şu anda tutuklulukta azami süre 5 yılla sınırlanmış oldu. Bugün belki bu kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir. Bizim elimizdeki rakamlar 150 civarındaki vatandaşımızın yararlanma ihtimali bulunduğu yöndedir' dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bazı incelemelerde bulunmak üzere karayolu ile Tokat'ın Zile ilçesinde geldi. İlçede ilk olarak adalet sarayını ziyaret eden Bakan Bozdağ, daha sonra kaymakamlık binasın geçti. Bozdağ'ı burada Vali Mustafa Taşkesen, AK Parti Tokat Milletvekilleri Zeyid Aslan, Dilek Yüksel, Zile Kaymakamı Nuri Özder, Belediye Başkanı Lütfi Vidinel ile protokol üyeleri karşıladı. Kaymakamlık önünde yöresel kıyafetler giyen kız çocuklar tarafından karşılanan Bozdağ, kendisine hediye edilen çiçek için çocuklara teşekkür etti, ardından kaymakamın odasına geçti. 'ÖNEMLİ BİR KARAR' Burada basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bakan Bozdağ, Tokat'a gelmekten dolayı mutlu olduğunu söyledi. Ardından bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesinin İlker Başbuğ ile ilgili verdiği kararı hatırlatması üzeren Bakan Bozdağ, şöyle konuştu: 'Anayasa mahkemesinin Sayın Başbuğ ile ilgili verdiği karar önemli bir karar olarak görüyorum ve yerinde bir karar olarak görüyorum. Önemli çünkü, insanların kişi olarak hürriyeti ve güvenliği, hukuku, onuru son derece önemli. Bunu korumak görevi de hepimize ait. Ama herkesten çok yargı görevi yapanların bu hususa riayet etmesi lazım. Kişi hürriyeti ve güvenliğini herkes koruyacak. Yargı görevi yapanlar herkesten daha fazla koruması lazım. Tutuklama kararı verirken veya başka bir koruma tedbirlerine başvururken mutlaka hukukun öngördüğü gerekçeler sıhhatli bir şekilde olmalı ve bunlar kararlar da detaylı bir şekilde yazılmalıdır. Biz de daha önce bu konuda yasal düzenlemeler yaptık. Bunlar somut gerekçeler olsun ve bunlar yasa da yazılsın, bu noktada önemli yasal düzenlemeler yaptık. Esasında hükümetlerimiz döneminde tutuklulukla ilgili katolok suçları getirerek, tutuklulukta süre sınırı getirerek tutuklamanın da istisnasının istisnası gerektiğine ilişkin yasalarla kararlı bir irade ortaya koyuldu. Ancak maalesef bazı davalar nedeniyle Türkiye'de tutukluluk sanki bir kural gibi serbest yargılama istisna gibi bir algı oluşmasına yol açtı' '150 CİVARINDA VATANDAŞIMIZ VAR' Konuşmasında, 'Biz bunu ortadan kaldırmak içinde biliyorsunuz adli kontrol konusunda yasal bir üst sınır vardı' diyen Bakan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Şimdi tutuklamayı gerektiren hallerde dahi adli kontrole hükmederek serbest yargılama yapılabilmesinin de önünü açtık. Son derece önemli bir karar. Biz tutuklulukta biliyorsunuz üst sınır terörle mücadele kanununda yer alan suçlar bakımından 10 yıldır, şimdi onu 5 yıla çeken adımı attık. Dün Cumhurbaşkanımız yasayı onayladı, resmi gazetede de yayınlandı. Dün itibari ile bu yasa da yürürlüğe girmiş durumda. Şu anda tutuklulukta azami süre 5 yılla sınırlanmış oldu. Bugün belki bu kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir. Bizim elimizdeki rakamlar 150 civarındaki vatandaşımızın yararlanma ihtimali bulunduğu yöndedir. Tabi Sayın Başbuğ ile ilgili Anayasa mahkemesinin kararı da, ilk derece mahkemesinin de bugüne kadar gerekçeli kararı yazmamış olması önemli bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Bu kararın gerekçelerinin birisi de odur. Mahkemeler karar verirken gerekçesi hazır haldeyse asıl karar vermesi ve karar verdiği anda gerekçeyi de dosyaya koyması lazım. Eğer mahkeme karar verdiği anda gerekçeyi dosyaya koyamıyorsa kanun diyor ki, 15 gün içerisinde gerekçeyi dosyaya koyması lazım. İşte Sayın Başbuğ'nun da yargılandığı davada 7 ayı aştı hala mahkeme gerekçeli kararı yazıp dosyasına koymadı, koyamadı. Bu büyük bir yanlışlıktır. Yasanın öngördüğü kuralların ihlalidir. Çünkü yasa 15 gün süre veriyor. Son TMK'ları kaldırıp, TMK ona göre görevli özel mahkemeleri kaldıran kanunda yeni bir 15 günlük süre verdi. Umarım ki bu süre içerisinde gerekçeli karar yazılır. Bunun önemi çok büyük. Çünkü temyiz hakkını kullanacak mahkum olan kişiler, bu hakkı kullanamıyor. Belki Yargıtay bozacak, bazıları tahliye olacak, belki olmayacak. Ama bireysel başvuruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diğer yargı yollarına müracaat etme hakkı var, imkanı var. Kararın direk yazılmamış olması hale dosyasına konmamış olması burada hüküm giyen vatandaşlarımızın yargıtayda ve diğer yargı yollarında hak aramasını da geciktirmektedir. Burada lehlerine çıkacak karar belki bazıların tahliyesini gerektirecektir, o tahliye edilecek kişiler mevcut yazılan karardan karar nedeniyle belki şu anda 7 aydır içeride haksız olarak yatıyor da olabilir. O yüzden kararın dosyaya yazılması doğru olandır. Bende adalet bakanı olarak bir mahkeme kararının gerekçesini 7 aydır yazılmamış olmasını anlamakta zorlanıyorum. Ben hukuksal bir gerekçe bulamıyorum' 'İDARE BİR KONUDUR' Bakan Bozdağ, Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten konusunda şöyle konuştu: 'Daha öncede söyledim bu kırmızı bülten konusu Türkiye'de soruşturma evresinde ancak hakim kararıyla yapılabilecek işlemlerden bir tanesidir. Türkiye'de bir soruşturma olur ve bu soruşturma çerçevesinde ortaya çıkan deliler savcıların böyle bir talepte bulunması gerektirir, savcılar talepte bulunur hakim de karar verirse böyle bir uygulama yapılabilir. Adalet bakanlığının böyle bir yetkisi yok. Bu tamamen yargısal süreç içerisinde olabilecek bir husustur. Yargı ile ilgili bir konudur, idare ile ilgili konu değildir' Bakan Bozdağ, açıklamasının ardından Cuma namazı için Ulu Camine geçti, ardından partisinin seçim irtibat bürosunun açılışını yapacak. YOLLAR ÇELENKLE KAPLANDI Bu arada Bekir Bozdağ’ın açılışını yapacağı irtibat bürosunun bulunduğu İstasyon Caddesinin her iki tarafından yüzlerce çelenk bulunması dikkat çekti. Partililerin kendi isimlerini yazdırarak gönderdiği çelenkler ilgili bilgi veren Zile Belediye Başkanı AK Partili Lütfi Vidinel, yaklaşık bin 500 çelengin bulunduğunu ve bunun kendilerini mutlu ettiği söyledi. Mustafa TURAPOĞLU-Fatih YILMAZ/ZİLE,(Tokat),(DHA)
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Tazminat Davası
Başbakan Erdoğan, 'kendisi ve ailesi hakkında şantaj çetesinin uydurduğu kasetlerle iftirada bulunduğu' gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aleyhine dava açtı.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin TBMM Grup Toplantısı ile bazı mitinglerinde, 'kendisi ve ailesi hakkında 'montaj, şantaj çetesinin' uydurduğu, kayda alınması, ifşası, yayılması suç teşkil eden kasetleri esas alarak, iftirada bulunduğu' gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 200 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Erdoğan'ın avukatları Ali Özkaya, Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan'ın açtığı davanın dilekçesinde, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Anayasa'daki 'haberleşme hürriyeti ve özel hayatın gizliliği' kurallarını ihlal eden, 'telekulak/kocakulak, montaj, şantaj ve tehdit çeteleri' türediği bildirildi. 'Bu çetelerin, suç teşkil eden yöntemlerle kişilerin haberleşmesini ve özel hayatını dinlediği, kayda aldığı, sosyal medya aracılığıyla servis ettikleri kasetlerle siyaset, ticaret ve bürokrasiyi dizayn etmeye çalıştığı' kaydedilen dilekçede, şunlara yer verildi: 'Toplumun önde gelen tüm insanları, hukukun içinde veya dışında bir şekilde dinlenmekte, takip altına alınmakta ve insanların özelleri tespit edilip, buna göre kasetler oluşturularak, zamanı ve zemini gelince piyasaya sürülerek, sonuç alınmak istenmektedir. 2011 genel seçimleri öncesinde hızlanan bu süreçte, önce CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a karşı çirkin bir tuzak kurulmuş, suç teşkil eden yöntemlerle elde edilen görüntüler internete verilerek, istifa etmesi sağlanmıştır. Bu komplonun akabinde de davalı Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmuştur. Aynı yöntem MHP'nin milletvekili adayları için de uygulanmış ve 9 MHP adayı kesinleşmiş listelerden istifa etmek zorunda bırakılmıştır.' 'Bu çetenin önemli bir kısmının kamu görevlisi olma ihtimalinin yüksek olduğunun ortaya çıkan bilgilerle görüldüğü' bildirilen dilekçede, '17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde, yasalar ile UYAP sisteminde birçok ihlal yapılarak, birbiriyle ilgisiz yıllarca biriktirilmiş soruşturma dosyaları bir araya getirilerek, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili soruşturma iddiası altında operasyonlar başlatıldığı' belirtildi. 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkma ve yargı yoluyla darbe yapma amaçlı bu girişim sonrası, medyaya birçok görüntü ve bilgi servis edildiği' anlatılan dilekçede, '24 Şubat 2014'te, Türkiye'nin montaj ve şantaj çetelerinin, yeni bir operasyonuyla karşı karşıya kaldığı' kaydedildi. Bu çete tarafından bu tarihte 'BAŞÇALAN' isimli sahte Twitter hesabı açıldığı, bu hesaptan Başbakan Erdoğan ile ilgili ses kasetlerinin yükleneceğinin açıklandığı aktarılan dilekçede, bu adresten, bahse konu montaj ses kaydının yayınlandığı Youtube adresinin paylaşıldığı ifade edildi. 'Taraflar, karşılıklı paslaşarak...' Daha sonra Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, eski polis ve Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, Uslu ile geçmişte aynı köşeyi paylaşan ve halen Malatya Polis Meslek Yüksek Okulunda görevli olan Önder Aytaç'ın da Twitter hesaplarından bahse konu montaj ses kaydının linkini paylaştıkları ve bazı yorumlarda bulundukları anlatılan dilekçede, şunlar kaydedildi: 'Fethullah Gülen Grubu olarak bilinen medya, basın-yayın organları, gazetecileri ve taraftarlarının (haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğumuz, kim olduğu henüz tarafımızdan bilinmeyen, suç teşkil eden yöntemlerle dinleme yapıp, birden çok konuşmadan kes, kopyala, yapıştır veya başka yöntemlerle montaj ve şantaj çeteleri tarafından üretilen) bu ses kasetini internette yayılması sonrasında, yeterli kamuoyu oluştuğunu düşünen davalı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 25 Şubat 2014'teki grup toplantısında, bu sahte kaseti kürsüden herkese dinletmiştir. 26 Şubat 2014'te de bu defa Zaman gazetesi söz konusu suç teşkil eden kasetin dökümlerini davalı Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısına dayanarak, yayımlamıştır. Yani taraflar, karşılıklı paslaşarak, bu suç teşkil eden montaj kasetleri siyasi hedefleri doğrultusunda yaymışlar, yayınlamışlardır. Suç teşkil eden kasetlerin yayınlanmasının başka hiçbir gerekçe olmaksızın kişilik haklarının ihlalini oluşturacağı aşikardır.' Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun 25 Şubat'ta CHP'nin Grup Toplantısı, 28 Şubat'ta Çanakkale, 1 Mart'ta Bursa ve Yalova, 2 Mart'ta Eskişehir mitinglerinde yaptığı konuşmalardan bazı bölümler aktarıldı ve Kılıçdaroğlu'nun, bu konuşmalarında, Erdoğan hakkındaki, 'Başçalan', 'Hırsız' gibi ifadelerine dikkat çekildi. 'Bu montaj ve şantaj çetesinin ürettiği ses kasetlerinin, gerçekliği ve hukuki karşılığının olmadığı' belirtilen dilekçede, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında dinleme, fiziki takip ve kayda alma kararının olmadığının adli makamlarca açıklandığı hatırlatıldı. Başbakan hakkında ise anayasal sistem gereği telefon dinlemesi veya kayda alma kararının olmayacağına işaret edilen dilekçede, 'montaj ve şantaj çetelerinin Anayasa ve CMK'ya aykırı, usulsüz ve suç teşkil eden dinlemelerden elde ettikleri ses havuzundaki bazı kelimeleri özellikle seçerek, bir araya getirip, algı oluşturmaya çalıştıkları' anlatıldı. Kılıçdaroğlu'nun anayasal hakları ihlal ederek, montaj bu ses kayıtlarını yaydığı, bu hukuk dışılığa ilave suç isnatlarıyla yeni kişilik ihlallerinde bulunduğu kaydedilen dilekçede, 'Davalı (Kılıçdaroğlu), söz ve davranışları ile sürekli toplumu ve siyaseti germektedir. Çirkin, kaba, onur kırıcı, suç isnadı içeren, iftira atan ve hakaret edici bir üslupta konuşmayı ilke edinmiştir' denildi. Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan ve ailesi hakkında 'montaj ve şantaj çetesinin' uydurduğu, kayda alınması, ifşası ve yayılması suç teşkil eden kasetleri esas alarak, iftira atıp, her gün vatandaşlara bu suç isnadı içeren beyanları dinletmesi ve ifade etmesinin kişilik haklarının ihlaline neden olduğu belirtilen dilekçede, bu nedenlerle 200 bin lira manevi tazminat talep edildi.
Dünya, Berkin Elvan Cenazesini Böyle Gördü
Geçen yıl gösteriler sırasında ağır biçimde yaralanan ve 269 gün komada kaldıktan sonra önceki gün vefat eden Berkin Elvan’ın cenaze töreni dolayısıyla Türkiye çapında yapılan büyük protesto gösterileri ve yaşanan şiddet olayları, dünya medyasında geniş yankı buluyor.- FİNANCİAL TİMES: “BERKİN’İN ÖLÜMÜ TÜRKİYE’Yİ SARSTI”-Berkin’in cenaze törenine katılan binlerce insanın buluştuğu İstanbul merkezindeki protestocuları dağıtmak için tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandığını anlatan Financial Times ise, “Belkin Elvan’ın ölümü Türkiye’yi sarstı” ifadesini kullanıyor. İngiliz gazetesi, Gezi protestolarının aksine bu defa televizyon kanallarının cenaze törenini geniş biçimde yansıttıklarına işaret ettiği haberinde “Bu yıl hem Erdoğan ile bir mücadele içinde olan vaiz Fethullah Gülen’e yakın medya hem de daha laik kuruluşların hükümete ilişkin konuları daha agresif biçimde haberleştiriyorlar” diye yazıyor.-GUARDİAN: “HUZURSUZLUĞUN ERDOĞAN ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRMASI BEKLENİYOR”-İngiliz The Guardian gazetesi, Berkin’in cenaze törenine on binlerce kişinin katıldığını anlatırken polisin yas tutanları dağıtmak için gaz ve tazyikli su kullandığına dikkat çekiyor. “Elvan’ın ölümü haberinin hükümete ve itibarının, ailesini ve siyasi müttefiklerine yönelik suçlamaları içeren bir yolsuzluk soruşturmasıyla paramparça olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yeni bir şiddetli sokak protestoları dalgasını tetikler” görüşünü dile getiren gazete, ”Yeniden başlayan huzursuzluğun, Erdoğan üzerinde baskıyı artırması bekleniyor” diyor.- BBC: “KARIŞIKLIKLAR, ERDOĞAN ÜZERİNDEKİ ARTAN BASKIYI KÖRÜKLÜYOR”-Türkiye’deki huzursuzluğun Başbakan Erdoğan üzerindeki artan baskıyı körüklediğini düşünen BBC, Berkin’in ölümünden sonra Türkiye çapında meydana gelen protestolarda yaşanan şiddete vurgu yapıyor ve Çarşamba günü olaylar sırasında biri polis iki kişinin öldüğüne dikkat çekiyor. Haberde “Başbakan Erdoğan, protestoları küçümseyerek görevini sadece seçimleri kaybetmesi durumunda bırakacağını söyledi” diyor.- WALL STREET JOURNAL: “ÇATIŞMALAR KUTUPLAŞMAYA VURGU YAPIYOR”-Türkiye’de Çarşamba günü olup bitenlere ilişkin haberine Berkin’in ölümünün, geçen yıl da tüm ülkeyi etkileyen “huzursuzluktan sonra en büyük hükümet karşıtı gösterileri” tetiklediğini, cenaze töreninin ardından da “birkaç Türk kentinde protestolar büyürken iki insanın öldüğünü” anlattıktan sonra şu savlarını dile getiriyor:“Çatışmalar, bu aydaki kritik seçimler öncesi ülkenin karışıklıklar içine sürüklenebileceği korkularını körüklüyor ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın destekçiler ile muhalifleri arasındaki kutuplaşmaya vurgu yapıyor. Başbakan ise, bir seçim mitinginde konuşurken sokaklara dökülen insanların demokrasiyi yıktıklarında ısrar ederek meydan okumaya devam etti” savlarını öne sürüyor.- LE MONDE: “ERDOĞAN’A KARŞI ÖFKELERİNİ HAYKIRDILAR”-Fransa’nın büyük gazetelerinden Le Monde da “Bir gencin ölümünden sonra Erdoğan karşıtı hareket” başlığını kullandığı haberinde polisin Taksim’e doğru yürüyen protestocuları dağıtmak için gaz kullandığını anlatıyor. Gazete, diğer bir haberde ise “Geçen Haziran ayında polis tarafından ağır yararlanan 15 yaşındaki bir genç olan Berkin Elvan’ın ölümünün açıklanması üzerine Türkiye’nin birçok kentinde toplananlar, Başbakan Erdoğan’a karşı öfkelerini haykırdılar” ifadelerini kullanıyor.- LE FİGARO: “SEÇİME ÜÇ HAFTA KALA DEV GÖSTERİLER”-Diğer Fransız gazetesi Le Figaro ise, “Sokağın Erdoğan’a karşı uyanışı” sözlerini başlığına çıkarttığı haberinde “İlk bahardan bu yana komada olan bir gencin cenaze töreni, kritik seçimlere üç hafta kala dev gösterilere yol açtı” yorumunu yapıyor. Gazete, protestoculara karşı gaz kullandığı gösteriler sırasında bir polis vefat ettiğine dikkat çekiyor.- EL PAİS: “BERKİN, HALKIN İSLAMCI HÜKÜMETE MUHALEFETİNİN SEMBOLÜ OLDU”-İspanya’nın en büyük gazetesi El Pais, “15 yaşındaki bir çocuğun ölümü, Erdoğan karşıtı gösterileri canlandırdı” derken Berkin’in “halkın, İslamcı hükümete muhalefetinin sembolü haline geldiği” yorumunu yapıyor. Başbakan Erdoğan’ın göstericilerin demokrat olmadıklarını söylediğine, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış’ın da göstericileri “nekrofil” olarak nitelediğine dikkat çektikten sonra “Çocuğun ölümü, mensup olduğu ve İslamcı hükümete karşı olan Alevi topluluğunu çileden çıkarttı” değerlendirmesini yapıyor.(ANKA)
Elif Şafak Guardian'a Yazdı: 'Halk İhanete Uğramış Hissediyor
Guardian'da yazar Elif Şafak'ın 'Geriye dönüş yok' başlıklı bir makalesi de yer alıyor bugün. Şafak önce 'Türkiye'de devam eden siyasi kargaşa da fark edilmemiş olabileceğini söylediği, oğlu Yaser Onur Can gibi intihar etmeyi seçen Hatice Can vakasından bahsediyor. Şafak, üç yıl önce uyuşturucu satma şüphesiyle gözaltına alınan mimar Yaser Onur Can'a işkence yapıldığı, sözlü ve cinsel tacize maruz kaldığı iddiaları olduğunu, daha sonra da polis tarafından muhbirlik yapma baskısı altına alındığını belirtiyor. Genç mimarın haftalar süren acıya dayanamadığı ve evinin balkonundan atlayıp intihar ettiğini yazan Elif Şafak 57 yaşındaki annesinin de aynı yolu seçtiğini belirtiyor. Şafak ailenin Onur'un ölümünden sorumlu polis memurlarını adaletin önüne çıkartma çabalarının sonuçsuz kaldığına dikkat çekiyor. Daha sonra Berkin Elvan'ın başına gelenlerden bahseden yazar Elvan'ın cenazesine onbinlerce kişinin katıldığını, ancak polisin katılımcılara karşı biber gazı ve basınçlı su kullandığını ve Elvan'ın ölümünün Türkiye'de yeni bir protesto dalgası başlattığını belirtiyor. Şafak önceki gece yaşanan şiddet olaylarında iki kişinin daha öldüğünü söylüyor. Yazar şöyle devam ediyor; 'Türkiye'nin ana akım gazeteleri ve televizyon kanalları bu trajedileri tam olarak işlemekte isteksiz davranırken, internet halkın öfkeli mesajlarıyla dolu. Türkiye'nin genç, şehirli nüfusu Youtube, Facebook ve Twitter üzerinden giderek artan oranda hoşnutsuzluklarını ve öfkelerini seslendiriyor. Hükümet yetkilileri, işadamları ve hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin dahil olduğu yolsuzluk skandallarına gün ışığına çıkarken, geri döndürülemez bir dönüşüm yaşanıyor.' Şafak ortaya çıkan ses kayıtlarının şoke edici olduğu kadar, bu kayıtların elde edilme yönteminin de problemli olduğunu vurguluyor. Elif Şafak 'Erdoğan'ın baş düşmanı' diye tanımladığı Fethullah Gülen'e yakın yetkililerin yıllarca gizlice ve yasadışı bir şekilde binlerce telefonu dinleyip, binlerce konuşmayı kaydettiğinin iddia edildiğini anlatıyor ve bu durumun da bir başka skandal olduğunu söylüyor. Elif Şafak yazısına şu sözlerle son veriyor. 'Muhafazakâr ve laikler arasında zaten bölünmüş olan Türkiye bir başka kutuplaşmayla karşı karşıya. Ancak Türkler'in kendisi artık bu irade savaşlarından bıktı. Farklı ideolojik ve kültürel geçmişlerden gelen insanlar liderlerine karşı derin güvensizlikte birleşti. Türkler çocukluklarından beri devlete saygı göstermeyi öğrenirler, hatta bazıları çocuklarına 'Devlet' adını koyar. Bugün devlete saygı hiç olmadığı kadar az. İktidar savaşı hızlanırken Türkiye halkı ihanete uğramış ve terk edilmiş hissediyor. Filler tepişirken çimenler ezilir. Hangi taraf kazanırsa kazansın, Türkiye'nin demokrasisi şimdiden zayi oldu.' Ukrayna'daki gelişmeler yine İngiltere basınının geniş yer verdiği konulardan. Özellikle de bu Pazar günü Kırım'da yapılması beklenen Rusya'ya katılım referandumu eleştiriliyor.^ BBC Türkçe