Görüş Bildir

Deprem Haberleri

Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan sismik dalgalanmalardır. Bu dalgalar yeryüzünü sarsarak kendisini göstermektedir. Depremin büyüklüğü, türü ve frekansı değişebilmektedir.

Deprem

Yer sarsıntısı veya zelzele olarak da bilinen deprem, sismik dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Fay hatlarının çatlamasıyla oluşur. Sismik dalgalar veya sismik aktivite olarak belirtilen durum; depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Deprem ölçümü sismograf ile yapılır, büyüklüğü ise Moment magnitüd ölçeği ile belirlenir. Deprem şiddeti 3 ve altı olduğunda hissedilmezken 7 ve daha üstü büyük depremler yıkıcı sonuçlara neden olabilir. Yıkıcı olmasının etkenlerinden biri depremin derinliğidir. Yeryüzüne yakın noktalarda gerçekleşen depremler kendisini daha çok hissettirerek, yıkımlar oluşturmaktadır. Çok güçlü depremler bazen tsunamiye bile sebep olabilmektedir.  Depremin kaynağı olan fay hatları üç çeşittir; normal faylar, ters faylar, doğrultu atımlı faylar. Deprem türleri ise; artçı deprem ve öncü depremler, çöküntü deprem ve volkanik deprem olmak üzere çeşitlenir.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türkiye'de Meydana Gelen Felaketlerin Ardından İstifa Eden Yetkililer
Türkiye, Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel'de meydana gelen yangınla sarsıldı. 13 katlı ahşap otelde çıkan yangın, ancak 10 saatin ardından söndürülebildi. 78 kişinin hayatını kaybettiği elim olayda onlarca kişi yaralandı, çocuklar ve aileler hayattan koptu. Fakat yangından kimin sorumlu olduğu bilinmiyor. Ortada çok çeşitli iddialar bulunuyor elbette.İçimizin yandığı bu olay, maalesef bizler için bir ilk değil. Son yıllarda deprem başta olmak üzere birçok felaket yaşadık. 11 ilimizin etkilendiği depremde 45 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetti. Binlerce kişi evinden, memleketinden oldu. 'Daha kötüsü olamaz' dediğimiz anlarda nedense hep başımıza daha kötü şeyler geldi. İzmir'de sokakta yürüyen kişiler elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti, Çorlu'da meydana gelen tren kazasında 25 kişi hayattan koptu, Antalya'da teleferiğe binen kişiler mahsur kaldı, maden facialarında onlarca işçi hayata gözlerini yumdu, ülkenin birçok noktasında alevler yükseldi ve daha aklımıza gelmeyen onlarca felaket...Bizler 'bir kişi, üç kişi, beş kişi' diyerek sayıları saysak da hayatını kaybedenlerin acısı dinmedi, dinmeyecek.
Bolu Kartalkaya'daki Otel Yangınını "Amerika'nın Oyunu" Sanan Gazeteci Tepkilerin Odağında
Bolu Kartalkaya'daki bir otelde çıkan yangında birçok kişi hayatını kaybetti. İhmalsizlik iddiaları sosyal medyada tepki çekerken, bazı isimler komplo teorileriyle dikkat çekti. Gazeteci Ali Osman Önder, yangını 'sahte deprem' iddialarıyla ilişkilendirerek tepki topladı. Ayrıca bu depremi ilginç bir şekilde 'Amerika'nın oyununa' bağlayan Önder, sosyal medyada tepki topladı.İşte detaylar...
Armağan Çağlayan'dan Yangın Faciasına Deprem Hatırlatmalı Tepki: "Seneye Bu Zamanlar Görürüz"
Bolu Kartalkaya'da yaşanan elim olayda şu ana dek açıklandığı üzere 76 vatandaşımızı kaybettik. Grand Kartal otelde meydana gelen korkunç yangının sebebi bilinmese de birçok kişi, kurum ve işletme büyük tepki çekti. Geçtiğimiz saatlerde bir tepki de Armağan Çağlayan'dan geldi. Yine bugün 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş'ta 16 kişinin ölmesine sebep olan Derya Apartmanı davasındaki tek sanıklının tahliye haberini örnek gösteren Armağan Çağlayan nokta atışı bir tespitte bulundu.
Oğuzhan Uğur 6 Şubat Depreminde Atılan Tweet Nedeniyle İlk Kez Hakim Karşısında!
Tüm Türkiye'yi derinden etkileyen 6 Şubat depremi içimizde derin bir yara açmıştı. Milyonların tek yürek olduğu korkunç afet zamanı tam gaz çalışan isimlerden biri de Oğuzhan Uğur olmuştu. Uğur, BaBaLa Tv'nin resmi X hesabından atılan  'Baraj duvarı çatladı' paylaşımı yüzünden yargılanıyordu. Hakkında re'sen soruşturma başlatılan Oğuzhan Uğur, ilk kez hakim karşısına çıktı. Atılan tweetin sorumlusunu henüz bulamadıklarını belirten Uğur'un açıklamaları gündem oldu.
Dışımız Buz, İçimiz Yangın Yeri! Nasıl Kaybedelim?
Tarihe geçen felaketler yaşanıyor ülkemizde son yıllarda. Moraller bozuk, canlar sıkkın, kızgınlık diz boyu, üzüntü hat safhada… Bireysel hayatında normali yaşasan bile normal kalmanın mümkün olmadığı zamanlardan geçiyoruz. İşin kötüsü biz değişmedikçe sonuçlar da değişmeyecek gibi. Zaten görüyoruz.
Ülkemin Beni Sevmemesine Dayanamıyorum
Bu cümleyi okurken bile belki bir şeyler canlanmıştır içinizde. Birkaç saniyeliğine durup düşündünüz mü? Herkesin vardır böyle hissettiği bir anısı: bir hastane koridorunda beklerken, belediye otobüsünde balık istifi sıkışırken ya da bir doğal afet sonrasında günlerce yardım bekleyenler için ağlarken…İşte o anlar, insanın hem birey hem de bir ülkenin vatandaşı olarak kendini en yalnız hissettiği anlardır. Oysa ülkemiz, evimiz gibi olmalı, değil mi? Bizi koruyan, kollayan, varlığımızı önemseyen bir sistem… Ancak bazı yerlerde, bu 'ev' duygusu yerini tarifsiz bir boşluğa bırakır. Bugünlerde burada olduğu gibi.
Hiç Gözünüzle Fay Çizgisi Gördünüz mü? Dr. Fahrettin Er Sipil Dağı'nın Eteğindeki Fay Hattını Gösterdi
Ülkemiz, jeolojik konumu nedeniyle bir deprem kuşağında yer alıyor. Çeşitli fay hatlarıyla çevrili olan topraklarımız, hemen hemen her dönem risk barındırıyor. Bu fay hatları, yer kabuğunun hareketlerinden kaynaklanan enerjinin biriktiği ve zamanla serbest kalan bölgeler olup, bu enerjinin serbest kalması sonucunda depremler meydana geliyor. Bu durum, bizlere depreme karşı her zaman hazırlıklı olma ve gerekli önlemleri alma zorunluluğunu getiriyor. Fakat ülkemizde henüz geçerli adımlar atılmış değil.
Akdeniz'de Deprem: 4,3
Akdeniz Doğu Baseni'nde 4,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) internet sitesinden alınan bilgiye göre, saat 15.15'te merkez üssü Akdeniz Doğu Baseni olan 4,3 büyüklüğünde bir deprem oluştu.sabah.com.tr
Antik Kent Üstüne TOKİ Evleri!
İstanbul'da Hitit izlerinin bulunduğu Bathonea Antik Kenti'ni bakanlık ören yerine dönüştürmeyi hedeflerken TOKİ konut yapmak için başvurdu. TOKİ, 1. derece SİT olan bölgeyi de istiyor. Radikal gazetesinden Ömer Erbil’in haberine göre, İstanbul ’da ilk defa Hitit izlerinin bulunduğu Küçükçekmece Gölü kenarındaki Bathonea Antik Kenti kazılarının yapıldığı araziye TOKİ’nin konut yapmak istediği ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 yılındaki Bathonea kazı sonuçlarını görünce araziyi kamulaştırarak ören yeri statüsüne almak istedi. Bu yönde raporlar hazırlandı, bilimsel gerekçeler belirlendi. Bakanlık, İstanbul’un ilk ören yeri için İstanbul Üniversitesi’ne de görüşünü sordu. Üniversite arazinin elinden çıkacağını anlayınca apar topar TOKİ ile anlaşma yolunu seçti. 9 Ocak’ta yapılan protokole göre, TOKİ üniversitenin Çapa ve Cerrahpaşa’daki binalarını yenileyecek, Avcılar’daki kampüste sosyal tesisler yapacak, bunun karşılığında da üniversiteye ait 7 parsele konut inşa edecek. TOKİ, 1. derece arkeolojik SİT alanında konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Koruma Kurulu’na geçen hafta resmen başvurdu. Şimdi kurulun kararı merakla bekleniyor. Neolitik çağ izleri Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün , 2006 yılında Küçükçekmece Gölü havzası içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile 2 yıl yüzey araştırması yaptı. Buluntular oldukça ilginçti. Neolitik Dönem hatta Paleolitik Dönem buluntularına bile rastlayınca 2009 yılında bilimsel arkeolojik kazı için bakanlıktan izin aldı. Bu sırada da arazinin SİT dereceleri belirlendi. İlk iki yılık kazılarda önemli buluntular elde edildi. Bölgede sürdürülen yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarında 800.000 yıl öncesinden itibaren tarımın başladığı Neolitik Dönem, Tunç, Demir ve Antik Çağları (Helen, Roma ve Bizans) kapsayıp Osmanlı Dönemi sonlarına ulaşan kesintisiz bir zaman dilimine ait önemli arkeolojik verilerle karşılaşıldı. Bunlar arasında M.Ö. 7000’lerde Avrupa ’ya tarımın İstanbul üzerinden ulaştığını kanıtlayan çakmak taşından tarım aletleri, günümüzden 2700-2600 yıl öncesine ait iki antik liman ve dünyada keşfi yapılan üçüncü antik fener, Hititlere ait olduğu düşünülen 2 adet yapı adak heykelciği ile yine Hitit dönemi pişmiş toprak eserler, antik Roma yolları, Bizans sarnıcı, bazilika kalıntıları, yeraltı su kanalları bölgenin önemini ortaya çıkardı. Kazı, her geçen yıl daha da iyi sonuçlar vermeye başladı. Dünyanın en önemli 10 kazısı arasına giren Bathonea kazıları özellikle 2013 yılı kazı sezonunda arkeoloji dünyasının tüm dikkatlerini üzerine çekmeyi başardı.Öte yandan, Arazide İstanbul Üniversitesi bilimsel tarım uygulamaları yapıyordu. Üniversite kendisine ait 3. derece arkeolojik SİT alanında tekno-park yapmak istedi. Bu nedenle 1 No’lu Koruma Kurulu’na müracaat edilerek yaklaşık 200 hektarlık 4434, 4435, 5955, 5951 numaralı parseller 2010 yılında SİT’ten çıkarıldı. Çünkü arazinin bir tarafı 3. derece SİT alanıyken diğer tarafı 1. derece SİT alanıydı. Şimdi bu araziler konut yapımı için TOKİ’ye devredildi. İstanbul tarihine ayna 2013 yılı kazılarında ortaya çıkan bilimsel veriler Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Valiliği’ni de heyecanlandırdı. Bakanlık bölgenin ören yeri olması için uzmanlara rapor hazırlattı. İstanbul’un ikinci tarihi yarımadası olarak yeni bir turizm çekim merkezi olması planlandı. Efes, Troya, Bergama gibi ören yeri statüsü kazandırılarak bir yandan turistlerin bu bölgeyi ziyaret etmesi düşünülürken diğer yandan İstanbul’un karanlıkta kalmış dönemlerini açığa çıkarmak amacıyla bilimsel arkeolojik kazıların sürdürülmesi hedeflendi. İÜ apar topar devretti Bakanlık kamulaştırma yapmak için İstanbul Üniversitesi’ne geçen yıl sonunda görüşünü sordu. İstanbul Üniversitesi arazinin elinden çıkacağını anlayınca görüş bildirmek yerine apar topar TOKİ ile anlaşma yoluna gitti. 9 Ocak 2014’te üniversite ile TOKİ arasında protokol imzalandı. Bu protokole göre ‘‘İstanbul Üniversitesi’nin faaliyetlerini yürüttüğü Cerrahpaşa, Çapa ve Avcılar yerleşkelerindeki eğitim-öğretim ve hizmet binaları ile tescilli yapıların olası deprem risklerinin ortadan kaldırılması, modern tesislerde eğitim-öğretim hizmetleri ile diğer hizmetlerini sürdürebilmesinin temini için bu alanlarda eğitim-öğretim, sağlık, araştırma ve çevre düzenlemesinin yapılması ve inşa edilecek bu tesislerin finansmanının da üniversitenin atıl durumda olan Halkalı ve Avcılar’daki taşınmazları üzerinde proje gerçekleştirilmesi suretiyle mahsuplaşılmıştır.’’ Yerleşime uygun değil Yüzyıllardır göl kıyısı ve havza içinde yerleşen birçok medeniyete ait yapıların, yaklaşık 300 yılda bir depremlerle birçok kere yıkıldığı ve bölgenin bu nedenle terk edildiği arkeolojik kazı çalışmalarında bilimsel olarak ortaya konmuştu. Jeolojik açıdan yerleşmeye uygun olmayan bu alanın TOKİ tarafından yerleşime açılmak istenmesi de başka bir tezat oluşturdu. Diğer yandan TOKİ’nin konut yapmak istediği 4440, 4441 ve 4450 numaralı parseller ise 1. derece arkeolojik SİT alanı içinde kalıyor. 2863 sayılı yasa SİT alanlarında inşaat izni vermiyor. Aynı zamanda bu parsellerde Bathonea bilimsel kazıları devam ediyor. Ancak TOKİ tüm bunlar yokmuşçasına bu parsellerde konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na müracaat etti. Aynı zamanda da Küçükçekmece ve Avcılar Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazı gönderip görüşlerini sordu. Üniversite ile yapılan protokolün hatırlatıldığı yazıda şöyle denildi: ‘‘İstanbul Üniversitesi mülkiyetinde bulunan Avcılar ilçesi Tahtakale Mahallesi 4434, 4435, 4440, 4441, 4450, 5951 ve 5955 nolu parseller ile Küçükçekmece Halkalı Mahallesi 4651 nolu parselleri kapsayan alanlara yönelik hazırlanacak imar planı çalışmalarına altlık teşkil etmek üzere meri imar planları ile görüşlerinizi, projelerinizi, ileriye dönük planlarımızı idaremize bildirin.” Ömer Erbil | Radikal Kaynak: T24