onedio
Görüş Bildir

Çevik Bir Haberleri

Çevik Bir ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Çevik Bir ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

17. Senesinde Mirzabeyoğlu Davası
17 sene önce gözaltına alınan Salih Mirzabeyoğlu günler boyu süren sorgulamalarında işkenceye maruz kalmış daha sonrasında dönemin brifingli yargılamaları sonucu kendisine “idam” cezası verilmişti.  17 senedir kendisine yapılan işkencelere ve 15 senedir uygulanan “telegram-zihin kontrolü” işkencesine rağmen sürdürülmeye çalışılan özgürlük mücadelesi son bir kaç yılda ilerleme kaydetse de hem Salih Mirzabeyooğlu’nun hemde kendisi gibi dönemin brifingli yargılamaları sonucu içeride tutulan tutsaklar hakkında herhangi bir gelişme kaydedilmemişti. Dünden bugüne Mirzabeyoğlu davası kronolojik olarak ne olmuştu bunu hatırlatabilmek için davanın seyrini Furkan Haber olarak ilginize sunuyoruz;
Çevik Bir Beyin İçin 20 Şifalı Menü Önerisi
1. Yoğun ve ağır bir kahvaltıdan kaçının. Fazla tüketilen ekmek, kek, poğaça, açma, börek gibi hamur işleri beyin damarlarımızı bloke eder.2. Gün içinde öğün ve öğün aralarında aşırı yememeye dikkat edin. Bu sizi yavaşlatır, yorgun düşürür ve cansızlaştırır.3. Aç hissediyorsanız ve yeteri kadar zamanınız yoksa fast-food tarzı yemekten ziyade yağsız protein içeren besinler tercih edin. Mesela kırıp kaynar suda pişirilen ya da rafadan yumurta, light peynir veya yoğurt… Boş mideye giren sade protein dopamin ve asetilkolin gibi beyin nörotransmitterlerinin üretimini hızlandırır.4. Gün içinde çiğ sebze ve meyvelerden ve bunların sularından oluşan öğünleri tercih edin. Bu, vücudunuza detoks uygular, yani bedenin arınmasını sağlar. Ayrıca beyni besleyerek sağladığı antioksidanlarla serbest radikallerden korur.5. Som balığı, ton balığı, kılıç balığı, uskumru, hamsi ve sardalya gibi balıkları bol bol yiyin. Balık yağı beyin ve hafıza gelişiminde önemli rol oynayan, öğrenme becerisini ve zihinsel kapasiteyi geliştiren omega 3, DHA ve EPA gibi temel yağ bileşimleri içerir.6. Keten tohumu harika bir omega 3 temel yağ asidi kaynağıdır. Salatanın ya da yoğurdun içine bir tatlı kaşığı keten tohumu atabilir veya alternatif kullanım çeşitlerini deneyebilirsiniz. Omega 3 eksikliği ya da dengesizliği bazı beyin rahatsızlıklarının ve zihinsel yaşlanmanın kaynağı olarak biliniyor.7. Balık yağı kapsülü kullanın.8. İçkiden uzak durun; zira alkol, beyin hücrelerini hasara uğratır.9. Granül halinde satılan soya lesitin tüketin. Soya lesitin; optimum beyin fonksiyonları için gerekli kolin, inositol ve fosfor gibi maddelerce zengindir.10. Şeker tüketiminizi en aza indirin. Şekerlemelerden, hazır satılan şekerli meyve sularından, dışarıda satılan pasta, kek ve bisküvilerden uzak durun. Yani, abur cuburla aranız açık olsun biraz. Bunlar kan şekeri dengesini bozar ve insülin duyarsızlığına yol açar. (Pankreasın salgıladığı insülin etkisi ile kan şekeri kontrolü sağlanır, fakat bazen bu salgılanmış olan insüline karşı periferik dokular direnç gösterir ve insüline gerekli yanıt sağlanamaz, buna insülin duyarsızlığı denir.) İnsülin duyarsızlığı, beynin ihtiyaç duyduğu enerji miktarının yeterli ölçüde sağlanamamasının temel nedenidir.11. Optimum beyin fonksiyonu sağlamak için vücudunuzu multivitaminler ve antioksidanlarla destekleyin. B vitamini, beyindeki nörotransmitterlerin ve hormonların üretiminde katalizör görevi görür. Tek bir vitaminin eksikliği bile beyin fonksiyonlarını zayıflatır.12. Ginkgo biloba tüketin. Yapraklarından yapılan çay veya kapsül olarak kullanabilirsiniz. Konsantrasyon yeteneğinin gelişmesini ve hafızanın güçlenmesini sağlar. Ayrıca Alzheimer’ı önler.13. Ginseng bitkisi gün boyunca tonik etkisi görür ve zihinsel aktiviteyi güçlendirir. Günün sonunda alınması önerilir. Beyin üzerinde sakinleştirici etkisi vardır.14. Nişasta, patates, pirinç, makarna, buğday ve tahıldan yapılma ürünler kompleks karbonhidratlardır. Bunlar iyi hissetmemizi ve sakinleşmemizi sağlayan serotonin hormonunun salgılanmasını hızlandırırlar.15. Triptofan (proteinlerin çoğunda bulunan, organizma için gerekli aminoasit) açısından zengin besinler yiyin. Mesela yatmadan önce ballı ya da muzlu sıcak süt harika olacaktır. Triptofan, sağlıklı bir uyku döngüsü için gerekli serotonin ve melatonin hormonlarının salgılanması için son derece önemli bir yapı bloğu proteinidir. Melatonin beynimizi yaşlanmayla ilgili hastalıklardan korur, ayrıca antioksidon olarak işlev görür ve kansere karşı etkilidir.16. Yeterli ölçüde multi-mineral aldığınızdan emin olun. Kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller optimum zihinsel kapasite, istikrarlı bir ruh hali ve gerilimden kaynaklanan baş ağrısını önlemede hayati rol oynar. Mineraller beynimizi kurşun ve civa gibi toksik metallerden korur.17. Hidrojene yağlardan ve trans yağ asitlerinden uzak durun. Yani margarin, pasta, kek, kurabiye, bisküvi, çerezler, cipsler, salata sosları, kızartma yiyeceklere dur demelisiniz. Bunlar beyin fonksiyonlarının işleyişini bozarak beyne zarar verir.18. Yeşil çay, beyin gücünü artıran ve beyni serbest radikaller ile toksinlerden koruyan harika bir içecektir.19. Kahve dopamin hormonunun salgılanmasını sağlar. Kahvenin boş mideye, şekersiz ya da çok az şekerli olarak içilmesini öneririz. Abartmamak kaydıyla içilen kahve beyin fonksiyonlarını hızlandırır, ruhsal olarak da bizi yükseltir. Çikolatanın içerdiği kakaonun da beyni koruyan antioksidan içerdiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.20. Yaban mersiniyle sıkı fıkı dost olun. Çünkü bu meyve maksimum düzeyde antioksidan içeriyor, dolayısıyla en favori beyin besinlerinden biri olarak anılıyor.Genç Gelişim, Buğra Öner Kocukeli
Uçaklara Kabul Edilmeyen Köpek Cinsleri
Evcil hayvanlarınızı uçuşlarda beraberinizde götürebilirsiniz. Bunun için evcil hayvanınızın geçerli bir aşı ve sağlık sertifikasının bulunması; giriş izinleri ve transit ülkeler tarafından istenen diğer belgelerin de tam olması gerekmektedir.Uçaklarda, hem yolcu kabinlerinde hem de kargo kompartımanlarında, sadece kedi, köpek ve küçük ötücü kuşlar (saka kuşu, muhabbet kuşu, kanarya) evcil hayvan olarak taşınabilmektedir.
"AYM Başkanının İttifaka Alet Olması Garip"
İçişleri Bakanı Ala, yerel seçimlerden önce AK Parti'ye karşı çeşitli ittifaklar kurulduğunu belirterek, 'Burada garip olan şey, AYM Başkanının da bu ittifaka alet olmasıdır' dedi.İçişleri Bakanı Efkan Ala, yerel seçimlerden önce AK Parti'ye karşı çeşitli ittifaklar kurulduğunu belirterek, 'Ne oldu sonuç? Aynı ittifak orada derslerini aldılar. Bu kez seçim sonrasında muhalefet cephesinin seçim hezimetini örtbas etme çabası içine girdi. Bu hezimeti örtbas etme çabasında mahirler çünkü sürekli yeniliyorlar. Burada garip olan şey, Anayasa Mahkemesi Başkanının da bu ittifaka alet olmasıdır, içinde olmasıdır. Kendisi bakımından da son birkaç ay içindeki değişim çok enteresandır. Bu normal şartlar altında bir değişim, dönüşüm olarak izah edilemez' dedi. Bakan Ala, Kanal 7 televizyonunda Başkent Kulisi Programında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamalarının sorulduğu Ala, çağdaş ülkelerde bir yüksek mahkeme başkanının böyle konularda konuşamayacağını, bunun bir az gelişmişlik göstergesi olduğunu söyledi. Hükümet mensuplarının Mahkemenin 52. kuruluş yılı dolayısıyla düzenlenen törene misafir olarak katıldıklarını, geleneklere göre misafire en küçük bir saygısızlık yapılmaması gerektiğini söyleyen Bakan Ala, 'Bizim geleneklerimiz bakımından davet edilenler sizin misafirlerinizdir. Anadolu'da bir söz vardır, misafire gülden ağır laf edilmez, ağır söz söylenmez. O sizin kalitenizi gösterir; eğer söylüyorsanız, karşıdakilerin kalitesini değil' ifadelerini kullandı. Kılıç'ın 'Bizler gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız' sözlerine de cevap veren Ala, şunları söyledi: 'Gömlek değiştirmekle itham ettiğiniz kişilerin karşısında, siz, gömleğin içindeki değişmiş. Bırakın gömleği, gömleğin içindeki tamamen değişmiş sizin zaviyenizde. Bunlar yanlış, Türkiye'ye yakışmayan şeyler. Gömleğin içindeki kişi değişmiş burada. Siyasi dildir bu. Kullanılacak bir söz değildir ama kullanan açısından söylüyorum. Kullanan açısından, itham ettiği söze bakın, kendisinin haline bakın. Kendisinin durumu tamamen bu. Gömleğin içindeki tamamen değişmiş.' Sürecin cumhurbaşkanlığı seçimiyle irtibatlandırılmasını da değerlendiren Ala, 'Eğer böyle bir şey varsa, bu ikinci Çevik Bir vakasıdır. Başlamadan bitti ve kendisi bitirdi' dedi. 'Aday olmuştu' hatırlatması üzerine Bakan Ala, 'Tabii. O bir toplantıda, başı sonu bir toplantı oldu. Orada bitti kendi konuşmasıyla. Burada da Haşim Kılıç, kendini bitirdi, kendi konuşmasıyla. Yazık oldu. Bu zamana kadar da... İnsanların bulunduğu iklim vardı, onun yetiştiği bir iklim vardı. Oranın da bütün değerlerini berhava eden bir konuşma. Bu yakışık almadı' diye konuştu. Bakan Ala, 'Muhalefet bir cumhurbaşkanı adayı arıyor. Gider muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olur' değerlendirmesi üzerine, yerel seçimden önce AK Parti'ye karşı bir ittifak cephesi kurulduğunu belirterek, şöyle devam etti: 'Yani seçimde nasıl olur da, neler yaparız da AK Parti'yi 30'lara çekeriz. Onu da deklare ettiler. Ne oldu sonuç? Aynı ittifak orada derslerini aldılar. Bu kez seçim sonrasında muhalefet cephesinin seçim hezimetini örtbas etme çabası içine girdi. Bu hezimeti örtbas etme çabasında mahirler çünkü sürekli yeniliyorlar. Yenilgiyi nasıl örtbas edeceklerini de öğrenmiş durumdalar. Yenile yenile. Burada garip olan şey, Anayasa Mahkemesi Başkanının da bu ittifaka alet olmasıdır, içinde olmasıdır. Kendisi bakımından da son birkaç ay içindeki değişim çok enteresandır. Bu normal şartlar altında bir değişim, dönüşüm olarak izah edilemez.' Ala, Başkan Haşim Kılıç'daki değişimin hayatın doğal akışıyla izah edilebilir bir değişim olmadığını söyledi. 'Kendilerini 90'lı yıllarda zannediyorlar' 'Eskiden yargı yılının açılışlarında bir Danıştay Başkanı salvolar yapardı, bir Yargıtay Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı. Bundan kurtulduk diyorduk. Tekrar bunu mu hatırladınız bu konuşma üzerine?' sorusu üzerine, Türkiye'de bundan kurtulanların bulunduğunu söyledi. AK Parti hükümetinin uyguladığı politikalarla geçmişi geride bıraktığını belirten Ala, 'Ama hala bundan kurtulamayan, kendisini 90'lı yıllarda zanneden, onun jargonuyla konuşan, oraya üye seçildiği günkü Türkiye'nin aynen devam ettiğini zanneden bir Anayasa Mahkemesi Başkanı bugün bunları söylüyor. Türkiye orada değil. Türkiye ilerlemiş ama Türkiye'nin ilerlediğini yeterince kavrayamayan, kurumlar ya da kişiler olabilir. Var zaten. Onların Türkiye'ye yaklaşımlarıyla karşı karşıyayız' diye konuştu. 'Anayasa Mahkemesi, Meclis kararlarını denetler. Yasaları gerektiğinde iptal eder. Meclis'in altında mı üstünde mi? Meclis mi Anayasa Mahkemesinin üstünde veya Meclis üzerinde başka tür bir yeni vesayet odağı haline mi dönüşüyor? Öyle bir şey de başladı. Siz de mutlaka takip etmişsinizdir' değerlendirmesi üzerine Ala, Türkiye'nin sistem sorunu, Anayasa sorunu bulunduğunu söyledi. Mevcut Anayasa'nın askeri darbe döneminde yapıldığını ve Anayasal kurumlara gereğinden fazla yer verildiğini ve siyaseti zapturapt altında alan, halkı cendereye alabilecek mekanizmaları çalıştırabilecek, siyaseti kuşatan bir yapı olarak dizayn edildiğini söyledi. Bu sistem sıkıntısını hep yaşadıklarını aktaran Ala, yeni, doğru dürüst bir anayasa yapılıncaya kadar bu sıkıntının yaşanacağını bildirdi. Ala, 'Bizde garip olan şey şu; askeri darbe Anayasasında böyle yazabilir. Ama bunu milletin değerleriyle yoğrulmuş, demokratik bir zihniyette büyümüş insanların aşırı derecede içselleştirip bu argümanları millet iradesine karşı kullanıyor olması çok manidardır, çok yanlıştır, izah edilebilir bir durum değildir. Siz halk iradesine ket vurmaya çalışan, bu kadar onu kuşatmaya çalışan bir metnin yılmaz savunucusu olmak durumunda mısınız?' diye konuştu. Türkiye'nin bir seçim yaptığını ve artık ileriye baktığını, projeleri tartışmak istediğini, halkın, kimin yönetmesine dair kararını verdiğini, milli iradenin arkasında nasıl duruyor (gösterdiğini) ve artık bu tartışmaların bittiğini aktaran Ala, şöyle devam etti: '(Haşim Kılıç) Herhalde kendisine seçimden önce verilmiş rolün, oyunun bitmediğini zannediyor ve oyununa devam ediyor. Rolü oynamaya devam ediyor. Bundan başka türlü nasıl izah edeceksiniz. Olmamış gibi, aynen verilen rolü oynamaya devam ediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Halkın yüzde 90'ına varan katılımıyla bir seçim yapılmış ve bir parti yüzde 45,5 oy almış. Ertesi gün milletin arzuları istikametinde iş yapmaya soyunmuş ve siz arkasından çekiştiriyorsunuz, engel olmaya çalışıyorsunuz. Bu olacak şey değil.' 'Birileri cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru yeni bir gerilim alanı mı açmaya çalışıyor? Tekrar 30 Mart öncesi gördüğümüz tablonun bir benzeri mi yaşanacak? İçinden geçtiğimiz süreçte nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine Efkan Ala, geçmişteki gibi halktan oy alıp kendi müttefikleriyle, statükoyla iş birliği yaparak milletin aleyhine iş yapan bir parti olmadığı için AK Parti'ye karşı türlü ittifaklar yapıldığını belirtti. AK Parti'nin halka verdiği sözleri icra eden bir hareket olarak yoluna devam ettiğini bildiren Ala, 'Onun için de halk tuttu. Halk meseleyi çok iyi anladı ve bırakmıyor' dedi. Bakan Ala, AK Parti'nin statüko ve müttefiklerinin tüm taarruzlarına karşı durarak, onlarla mücadele ederek, halkın ihtiyaçlarına cevap verdiğini ve değerlerinin savunucusu olduğunu bildirdi. 'Türkiye artık halkla birlikte kararını verdi' AK Parti'nin şimdi de 2023 hedeflerini ortaya koyduğunu, halkın da arkasında bulunduğunu belirten Ala, 'Bu işleri devam ettirmeye çalışanlar var. Hiçbir şey olmaz. Türkiye artık halkla birlikte kararını verdi. Sadece bu eski alışkanlıklardan kurtulamayıp, eski sonuçları alacağını zannedenler derslerini alıp kenara çekilecekler. Olacak şey bu' dedi. Ala, 27 Nisan'da da hükümetin şapkasını alıp gidenlerden olmadığını gösterdiğini, halkın da kendilerinin arkasında durduğunu belirterek, 'Şapkasıyla e-muhtıra verenlerin karşısında şapkasını alıp gitmek yerine onun şapkasını kendi kafasına tabiri caizse ters giydirdi' diye konuştu. '17 Aralık sonrasında paralel yapıyla ilgili yürüttüğünüz soruşturmalar var. Birkaç gün önce verdiğiniz rakamlar var. Bu soruşturmalarda ne tür verilere ulaşıldı? Ne tür veriler elde edildi? Nasıl gidiyor bu soruşturmalar?' sorusu üzerine Ala, devlet işleyişinde bir suç veya bir iddia varsa bu bu suçun tespit edileceğini sonra da o suçu işleyenlerin soruşturmanın selameti açısından görevden alacağını, idari yönden yapılacak olan cezalar bulunduğunu, adli bir boyutu da varsa o konunun da mahkemelere gönderileceğini belirtti. Bazı illerde bürokratların, tüm partilerin yöneticilerinin dinlendiğini, valinin, hakim ve savcıların hatta polis memurlarının dahi dinlendiğini kaydeden Ala, 'Bu izahta terminolojinin güçlük çektiği bir yapılanma, bir durum. Dolayısıyla bu suçtur. Bir suç işlenirse bu saklı gizli kalmaz. Türkiye'nin neresinde varsa bu, denetimler yapıldıkça ortaya çıkıyor ve o soruşturmalar devam ediyor' dedi. Muhabir: Serdar Açıl | AA
28 Şubat Davası'nda Demirel Tanık Olarak Dinlenecek
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak' suçundan yargılandıkları davanın duruşmasına devam edildi.Kapatılan Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. maddesiyle yetkili Ankara 13. Ağır Ceza Mahkeemesi yerine Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, müştekilerin ifadeleri ile bu doğrultuda sanık ve avukatlarının soruları alındı. Sanık Abdullah Kılıçarslan, müşteki Reşat Petek'in konuşmasında sanıklarla ilgili 'hainler' ifadesini kullandığını belirterek, Petek hakkında mahkeme huzurunda suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Petek'in ifadeleriyle ilgili söz alan emekli Orgeneral sanık Çevik Bir, Genelkurmay Başkanlığının irticayla ilgilenmesinin görevi olmadığının söylenemeyeceğini belirtti. Genelkurmay'da kurulan çalışma gruplarıyla bölücü terör veya başka tehditlerle ilgili çalışmalar yaptıklarını anlatan Bir, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) tavsiye kararı gereği irticayla mücadele konusunda da çalışma yaptıklarını ve devleti bilgilendirdiklerini söyledi. Çevik Bir, Batı Çalışma Grubu'nun çalımalarının dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan tarafından da bilindiğini kaydetti. 'Erbakan devlet adamıdır' Söz alan dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç, hükümete askerlerin belgeleri getirip dikte ettirdiği yönündeki iddialara katılmadığını dile getirerek, 'Orada devlet adamları var. Erbakan çok devlet adamıdır. Siyasi parti lideri, dini yönden Erbakan'ı tanımıyorum ama devlet adamı Erbakan'ı tanıyorum. Çok iyi bir devlet adamıydı. Erbakan, beni oğlu gibi sever, bana 'paşa hazretleri' diyen yegane insandır' diye konuştu. MGK kararının 18 maddesinin de Bakanlar Kurulu'nun tümü tarafından imzalandığını belirten Kılıç, '28 Şubat incelenecekse toptan incelenmesi lazım. 'Genelkurmay bilmem ne yapmış'la olmaz. Ben 27 Mayıs'ı yaşadım. Darbe böyle olmaz, ben size sonra darbeyi anlatırım. Burada kimsenin suçu yok. Darbe tabirini yanlış kullanıyorsunuz, darbenin de bir raconu vardır' dedi. 'Çalışma grupları hep kurulmuştur' Dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak da Genelkurmay olarak Türkiye'deki irtica resmini görmek ve tespitler yapmak üzere emirle çalışma grubu kurduklarını anlattı. Özkasnak, 'Batı Çalışma Grubu, Genelkurmay tarafından kurulan onlarca çalışma grubundan birisidir. Bu tip çalışma grupları hep kurulmuştur' diye konuştu. Sanık emekli Orgeneral Fevzi Türkeri de irticai tehdidin Genelkurmay Başkanlığı'nca ortaya konulduğu, gerçekte böyle bir tehdit bulunmadığının iddia edildiğini hatırlattı. Türkeri, şu değerlendirmeleri yaptı: 'Oysa ki o tarihte MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü rapor ve etüdleri incelendiğinde irticai tehdidin hangi boyutlarda olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. 28 Şubat MGK toplantısında MİT'in bir takdimi vardır. Bu brinfingde irticai tehdit ayrıntılı MİT tarafından anlatılmıştır. İrtica tehdidini Silahlı Kuvvetler değil devletin istihbarat birimleri ortaya koymuştur.' Askerlikten atılan müşteki Demir Müşteki Bülent Demir de askerlikten irticai faaliyetler gerekçesiyle atıldığını söyledi. Demir, askerlik hayatı boyunca takdir belgeleri aldığını ancak başörtülü birisiyle evlendikten sonra sakıncalı personel haline geldiğini ileri sürdü. Evlendikten sonra eşinin ve kendisinin hep baskı gördüğünü iddia eden Demir, şunları kaydetti: '3 ay iş aradım, iplik fabrikasında asgari ücretle çalıştım. TSK'dan ihraç edilmiş, sakıncalı personel olarak vebalı insan muamelesi gördüm. Benim gibi binlerce insan var. Toprağın altındaki Mahkemeyi Kübra'da bir hesap daha verilecek. Akşamları yataklarına uzandıklarında veya ramazanda secdede lütfen iki damla gözyaşı döksünler, tövbe etsinler.' Bülent Demir, sanık avukatlarının soruları üzerine 2002 yılı Kasım ayında TSK'dan ilişiğinin kesildiğini aktardı. Sanık Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz'ün 'Söylediğiniz tarihte emekliye ayrılmış bu sanık grubu sizin nasıl atılmanıza etki etmiş olabilir' sorusuna Demir, '1996-1997 yılındaki Batı Çalışma Grubu'nun periyoduk olarak yazışmaları devam ettirilmiştir. Sanıklar arasında bu işlemi başlatan ve personelin tasfiyesiyle sonuçlanan bir irade vardır. Sebep olan yapan gibidir. Batı Çalışma Grubu'nda o kararlar alınmasıydı, benim gibi binlerce insan atılmayacaktı' yanıtını verdi. Bülent Demir, sanık olarak yargılanan 103 komutanın bizzat imzalarının bulunduğunu düşünmediğini belirterek, 'Eşimin başörtülü olması ve alkol kullanmamam nedeniyle ordudan ilişiğimin kesilmesinin nedeni Batı Çalışma Gurubu'nun terör örgütü olmasıdır. Komutanlarımızın artık Başbakanla İslamla başörtüsüyle barışmasını istiyorum' diye konuştu. 'Nerede bir asker görülürse cezaevine tıkılmak zorunda mı?' Sanıkların avukatı Şemsettin Tolga Altan Batı Çalışma Gurubu'na terör örgütü denilmesine mahkeme heyetinin tepki göstermesini isteyerek, şunları söyledi: 'Batı Çalışma Gurubu bir terör örgütü değildir. Artık bu alışkanlıklarımızdan vazgeçelim. İddianamede bile terör örgütü ifadesi kullanılmadı. Nerede bir asker görülürse terör örgütü diye cezaevine tıkılmak zorunda mı? Başka bir suç bulun efendim. İnsanların şerefine şahsiyetine açık saldırılar oluyor bu duruma müdahale etmeninizi talep ediyorum.' Sanık avukatları müşteki Bülent Demir'in 2002 yılında silahlı kuvvetlerle ilişiğinin kesildiğini, davayla illiyet bağı bulunmadığından müşteki talebinin reddine karar verilmesini istedi. Müşteki ifadeleriyle ilgili söz alan sanık emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan da 'Biz Silopi'de göreve operasyona çıkmadan önce mutlaka namaz kılardık, benim komutanım Fevzi Türkeri kendisi de burada hiçbir zaman buna karışmadı. 'Niye namaz kılıyorsunuz' demedi. Her cuma namazı kılınırdı. Kimse 'niye namaz kıldınız' demedi, bizi ordudan atmadı. TSK'dan kimse namaz kılıyor diye atılmaz. Ben 9 yaşından beri oruç tutuyorum, namaz kılıyorum' diye konuştu. Duruşmaya katılan diğer müştekiler de 28 Şubat mağduru olmaları nedeniyle sanıklardan şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini söyledi. Duruşmada dönemin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı olan sanıkların avukatları, mükveklillerinin suç tarihindeki görevleri nedeniyle yargılamanın Anayasa Mahkemesi'nde yapılması gerektiğini belirttiler. Sanıklar ve avukatları ayrıca yurt dışı yasağı tedbiriyle tahliye olan sanıkların yurt dışı yasaklarının kaldırılmasını talep etti. Sanık avukatları ayrıca dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in telekonferans yoluyla dinlenmesini istediler. Demirel dinlenecek Savcı Levent Şahin, dönemin genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanı sanıkların, Anayasa Mahkemesi'nde yargılanıp yarglıanmayacağıyla ilgili görev yönünden değerlendirme yapılmasını istedi. Savcı Şahin, Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğunu düşünülmesi halinde, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dinlenilmesi ve görüşünün alınmasını talep etti. 28 Şubat Davası'na bakan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi de davada dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dinlenilmesine, beyanda bulunmak isterse beyanının alınmasına karar verdi. Aylin Sırıklı / AA
Harley Davidson'dan Yenilikçi Hamle: Project LiveWire
111 yıllık motosiklet tecrübesi, yeni nesil beklentiler ve kaygılara yanıt verecek biçimde yeniden şekillendi: Huzurlarınızda Harley Davidson Project LiveWire.En eski motosiklet üreticilerinden biri olan Harley Davidson çevre duyarlılığı konusundaki en büyük adımı Project LiveWire ile atıyor. Gürültülü ve iri cüsseli motorlarla tanıdığımız Harley’ler, bu kez çok daha yenilikçi ve farklı bir tasarımla karşımızda. Harley Davidson ’ın sert ve ağırbaşlı çizgileri, LiveWire’da çok daha atılgan ve çevik bir hal alıyor. Motosiklet efsanesinin şehirli sürücüleri ve çevreye duyarlı kullanıcıları hedeflediği LiveWire, son halini almadan önce iki yıl boyunca bir deneyim projesi altında dünyayı dolaşacak ve sürücülerin geri dönüşlerinden yola çıkarak nihai şekline gelecek. Project LiveWire Experience adı verilen turne 2014 yılı boyunca ABD’de gerçekleşecek, önümüzdeki yıl ise Kanada ve Avrupa’daki Harley satıcılarında ve motosikletleriyle bilinen yollarda devam edecek. Tek dolumda 85 kilometre Harley Davidson’ın 220 volt gerilimde 3,5 saatte dolan bataryası, tek şarj ile yaklaşık 85 kilometre menzili kat edebiliyor. Gücünü elektrikten sağlaması ise araca performansından çok fazla şey kaybettirmemiş. LiveWire’ı test edenler, gazı çevirdikleri anda motosikletin atik bir şekilde ileri atıldığını belirtiyor. Yeni projeleriyle ilgili konuşan Harley Davidson Başkanı Matt Levatich , başarılarla geçen 111 yılın ardından, önümüzdeki 111 yılda motosiklet kullanmayı keyifli hale getirecek harikulade bir dünya için çalışacaklarını belirtiyor.Yazan: Erhan Kahraman SDN - ShiftDelete.Net
Tansu Çiller: '28 Şubat Bir Darbedir'
28 Şubat Davası kapsamında 'mağdur' sıfatıyla dinlenilen eski başbakanlardan Tansu Çiller, '28 Şubat, klasik anlamda bir darbe olmasa da özde bir darbedir' dedi.İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dördüncü talimat duruşmasına, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden 28 Şubat davasına 'mağdur müşteki' olarak davet edilen ancak mazeret bildirerek gelmeyen eski Başbakan Tansu Çiller avukatıyla katıldı.Duruşmada, Balyoz Planı davası kapsamında 20 yıl hapis cezasına çarptırılan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan da sanık olarak hazır bulundu. Diğer sanıkları ise avukatları temsil etti.Duruşmada kimlik tespiti yapılan Tansu Çiller, ifadesinin yer aldığı 3 sayfalık dilekçesini mahkemeye sundu. Gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamasında avukatı vasıtasıyla yazılı beyanda bulunduğunu hatırlatan Çiller, eski ifadelerini tekrar ettiğini söyledi.Sanık Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz'ün, mağdur Çiller'e bazı soruları olduğunu ifade etti. Bunun üzerine Çiller'in avukatı Salih Çelen, yazılı olarak mahkemeye sunulması halinde sorulara yazılı cevap verileceğini belirtti.Sorularını yazılı olarak dosyaya sunacaklarını aktaran Ersöz, soruların yazılı sunulması ve yazılı cevaplanmasının, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki 'CMK) çapraz soru sorma yöntemine aykırı olduğunu öne sürdü.Davanın sanıklarından Aydın Erol ve Mustafa Özbey'in avukatı Fethi Öztürk, Çiller'e yöneltmek istediği soruları bulunduğunu belirterek, sormaya başladı.Bunun üzerine söz alan Tansu Çiller, '28 Şubat döneminde iddia edilen darbe tam anlamıyla bir darbedir. Bu bir kesit değil, süreçtir. Bu, klasik anlamda bir darbe olmasa da özde bir darbedir. Çünkü milli iradeyle Meclis'e yollanmış bir çoğunluk, bir başka iradeye teslim edilen bir süreçte, milletin iradesi, milli iradenin Meclis'e yolladığı temsilcilerinin elinden alınmış ve azınlıktan oluşan bir başka çoğunluğa teslim edilmiştir' dedi.Soruların büyük bir kısmının cevabını, mahkemeye bugün sunduğu yazılı dilekçesinde açıkladığını hatırlatan Çiller, avukatlardan, dilekçesinde değindiği konular haricindeki sorularını yazılı sunmalarını isteyerek, bunları avukatı vasıtasıyla cevaplandıracağını dile getirdi.Sanık avukatlarından Fethi Öztürk'ün, sorulacak soruları belirlemek için Çiller'in mahkemeye sunduğu yazılı beyanının okunmasını talep etti.Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Erol Ceylan, Çiller'in 3 sayfalık ifadesini okudu.Çiller'in dilekçesinde, '28 şubat organize ve gerçek bir darbedir. En büyük bedelini millet ödemiştir. Sivil anayasanın zorunlu olduğu bir süreçte, kurumlara çok yüklenmeden dersler çıkarmak ve ona göre davranmak sorumluluğundayız' ifadeleri yer aldı.Avukat Öztürk, dilekçede sorularının cevabının olmadığını ifade ederek, CMK'da soruları yazılı sormaları halinde yazılı cevap alacaklarına ilişkin hüküm bulunmadığını söyledi.Çiller'in tanık olarak sorularına cevap verme hakkı olduğunu ve cevaplarının davanın seyri açısından önem arz ettiğini anlatan Öztürk, Çiller'in bu sorulardan kaçındığını ileri sürdü.Sanıklar Çevik Bir ve Vural Avar'ın avukatı Ümit Kara, Çiller'in dilekçesinin daha önceki ifadesinin tekrarı olduğunu belirterek, Çiller'e yönelteceği 5 sorunun tutanağa geçirilmesini istedi. Kara'nın bu talebinin kabul edilmesiyle 5 soru tutanağa geçirildi.Sanık Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz'ün soruları da kayıtlara geçti. Doğan, söz alarak, 'Balyoz kumpası yaşandı. Ayrıca 28 Şubat davası da yaşanıyor. Burada da sahte CD ve sahte belgeler var. Mağdur müştekiler, önce bu belgeleri okusunlar, dava içine girsinler, nasıl sahtekarlık yapıldığını görsünler' diye konuştu.Doğan, Çiller'e, 'Mağdura, Batı Çalışma Grubu olarak kurulduğu belirtilen ve kendisine götürülen evrakların, sanıkların el yazısından ibaret evrak olduğu belirtilmiş. Bu el yazısı ifadelerin sanıklara ait olmadığını biliyor mu? Kendisine savcılık tarafından mağdur sıfatıyla gösterilen evrak bu mu?' diye sorarak, evrakın fotokopisini mahkemeye sundu.'Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararların, askeriye tarafından herhangi bir cebir veya tehdit kullanılarak alındığına ilişkin bir bilgisi var mıdır?' sorusunu da yönelten Doğan, 6 soruyu daha tutanağa yazdırdı.Tansu Çiller'in avukatı Salih Çelen, 'Biz bu sorulara asıl davanın görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde cevap vereceğiz' dedi.'Cumhurbaşkanı dışında hiçbir tanığın sorulara yazılı yanıt verme hakkı yoktur'Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Aslan, ceza yargılamasının amacının, gerçeğin ortaya çıkması ve delillerin aleni şekilde tartışılması olduğunu belirterek, karar mercisi tarafından bu delillere rahatça ulaşılabilmesi için bu davanınkine benzer kapsamlı dosyalarda, kişilerin beyanlarının, esas mahkemelerinde ya da esas mahkemelerinin katılımı ile canlı video bağlantısı yoluyla (SEGBİS) alınmasının daha yararlı olacağı kanaatini taşıdığını ifade etti.Tansu Çiller'in 'mağdur' olarak dinlenilmesi talep edildiğinden 'tanık' olarak dinlenilmesine ilişkin hükümlerin bu yargılamada veya bu duruşmada uygulanmadığını öne süren Aslan, kişinin 'tanık' olarak dinlenildiği durumlarda çapraz sorgu usulüne uygun bir şekilde, sorulara sözlü yanıt verilmesi gerektiğine dikkati çekti. CMK'nın ilgili maddesine göre, sadece cumhurbaşkanının sorulara yazılı yanıt verme hakkı bulunduğunu kaydeden Aslan, 'Bunun dışında hiçbir tanığın sorulara yazılı yanıt verme hak ve yetkisi yoktur' diye konuştu.Savcı Aslan, mağdur sıfatıyla dinlenilmesi talep edilen Tansu Çiller'in bugünkü duruşmada dinlenildiğini ve talimatın yerine getirildiğini aktararak, dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine hükmedilmesini talep etti.Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık ve avukatlarının çapraz soru sorma yöntemi uyarınca kimi sorularını yönelttikleri mağdur Çiller ve avukatının, 'soruların yazılı olarak sunulması halinde bunlara yazılı olarak cevap verileceği' yönünde beyanda bulunduklarını hatırlatarak, bu hususun davanın görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesine karar verdi.Bugünkü duruşmada Çiller'in mağdur olarak ifadesinin alındığını aktaran heyet, işi biten talimat dosyasının esas mahkemesi olan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak' suçundan yargılandıkları davaya bakan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın mağdurları arasında bulunan Çiller'in dinlenilmesine karar vermişti. Mahkeme, Çiller'in ikametgahı İstanbul olduğundan 'mağdur' sıfatıyla dinlenilmesi için İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne talimat yazmıştı. Çiller, talimat sonucu yapılan daha önceki 3 duruşmaya, mazeret göndererek katılmamıştı.AA
28 Şubat Davası: Şevket Kazan Şikayetçi Olmadı
28 Şubat Davası'nda 'mağdur' olarak beyanı alınan eski Adalet Bakanı Şevket Kazan, 'Hayatımın en zor kararıdır bu dosya için şikayetçi olmak. Ben şikayetçi değilim' dedi.28 Şubat Davası'nda 'mağdur' olarak beyanı alınan dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, arzu etmediği tablo içinde olmaktan üzüntü duyduğunu, sanıklar arasında arkadaşları bulunduğunu belirtti.28 Şubat'ın siyasi bir dönemin adı olduğunu, 26 Aralık 1995'te yapılan seçimlerden Refah Partisi'nin 155 milletvekiliyle birinci parti çıktığını belirten Kazan, medyanın 'Refah Partisi'ne karşıyız' başlıkları atmaya başladığını söyledi.O dönemde yapılanlar karşısında üzüntü duyduklarını anlatırken ağlayan Kazan, '10 Ekim 1996'da ABD'nin Ortadoğu elçilerini uyardığını görüyoruz. 3 Kasım 1996'da Susurluk diye bir olay meydana geldi. 28 Şubat'a kadar eleştiri konusu olarak, yıpratılmak için özellikle Anavatan Partisi tarafından işletildi. 11 Aralık 1996'da Atina Toplantısı diye bir toplantı yapıldı. 28 Şubat'ın hazırlayıcıları Atina'ya gittiler ve katıldılar. Bu gidenler arasında bazı iddialara göre, Batı Çalışma Grubu'ndan da (BÇG) bir, iki kişi olduğu yönünde dedikodular oldu. Daha sonra gazetelerde tek sayfa ilanlar, 26 Aralık'a kadar devam etti' diye konuştu.O dönemde Başbakan Necmettin Erbakan'ın, Diyanet İşleri Başkanı ve bazı ilahiyat fakültelerinin öğretim üyelerine Başbakanlık Konutu'nda iftar yemeği verdiğini belirten Kazan, 'Her sene yapılırdı. Bu, tarikat şeyhlerine iftar olarak lanse edildi. Bu tekerleğe taş koymak, giden arabaya taş koymak içindi. Birden bire Genelkurmay, Gölcük Toplantısı yaptı. Neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Askerin, Refah Partisi'ni göndermek için çalışma yaptığı yansıdı basına. Ardından MGK Toplantısı yapıldı' ifadesini kullandı.Erbakan'ın MGK kararlarını imzalamamak için direndiğini anlatan Kazan, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in kendisini arayarak eline geçen bir belgeyi gösterdiğini ve bunu daha sonra Erbakan'a ilettiklerini söyledi.Kazan, şunları anlattı:'Bunu, Erbakan Hoca'ya götürdüm ve dedim ki: Bu belge işi darbeye doğru götürecek. Erbakan Hoca, bunu Genelkurmay Başkanı ile görüştü. Görüşmede yanlarında değildim. Genelkurmay Başkanı bu konuda ne dedi bilmiyorum. İki yıl sonra hükümetin devam edecek durumu yoktu. Hükümeti güç duruma sokan sadece askerler değildi. Rantiyeci medya vardı. Biz, Refahyol Hükümeti olarak 'İstifa edelim, en hayırlısı budur' dedik. Hayırlısı olanı yaptık. Bir taraftan asker, bir taraftan Yargıtay Başsavcısı, bir taraftan medya bizi istifaya götürdü. Keşke olmasaydı. Bu değerli arkadaşlar içinde arkadaşlarımız var.''Şikayetçi değilim'Beyanının ardından Kazan, Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar'ın, 'Size yönelik tehdit oldu mu' sorusuna, 'Hayır, maruzatım bundan ibaret' yanıtını verdi.Kazan, Şıngar'ın tekrar 'Şikayetçi misiniz' sorusu üzerine, 'Hayatımın en zor kararıdır, bu dosya için şikayetçi olmak. Ben şikayetçi değilim' diye cevapladı.Bu arada söz alan sanıklardan Çevik Bir, Kazan'a şikayetçi olmadığı için teşekkür etti.Avukatı İsmail Aydos, Kazan'ın duygusal bir ortamda konuştuğunu belirterek, tekrar şikayetçi olup olmadığının sorulmasını talep etti.Mahkeme başkanının tekrar sorması üzerine Kazan, 'Savcılıkta şikayetçiydim. Gelinen noktada her insanda vicdan var. Ben de insanım, şikayetçi değilim' ifadelerini kullandı.Beyanının ardından bir süre duruşma salonunda oturan Kazan, daha sonra ayrıldı. Bu sırada diğer bazı sanıkların da Kazan'a teşekkür ettiği görüldü.Mahkeme Başkanı Şıngar, duruşmaya yarına kadar ara verdiğini bildirdi.'Herkesin bir vicdanı var'Kazan, adliye koridorunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Son duruşmaya gelen mağdur ve şikayetçilerin, '28 Şubat'ın bir darbe olduğuna' yönelik beyanlarının hatırlatılarak, bu konudaki düşüncesinin sorulması üzerine Kazan, şunları söyledi:'Postmodern darbe adı. 28 Şubat'la ilgili Allah'ın her yılı konferanslar veriliyor. 'Postmodern darbe' diyoruz, bunun adını böyle koymuşlar. Ama bir darbedir, bir hükümeti şey yapıyorsun, arkası geliyor. Arkasından da Anayasa Mahkemesi geliyor. Bu Anayasa Mahkemesinin başında Yekta Güngor Özden diye biri var. Kitaplarımda başlıklarını atıyorum, ondan mahkeme başkanı olmaz.''Duruşmada neden şikayetçi olmadınız' sorusuna Kazan, 'Kimi kime şikayet edeyim? Benim vicdanım, kendi muhasebem. Kitaplarımda yazmışım, ortaya koymuşum, mahkemenin önüne gelmiş ve mahkeme de muhatap olmuşlar. Bu bir insan için adeta cezaevine girmek kadar önemli bir şeydir. O kitap olmasa gelecekler miydi' cevabını verdi.Şevket Kazan, adliye çıkışında bekleyen bir gazetecinin neden şikayetçi olmadığı yönündeki sorusunu da 'Herkesin bir vicdanı var' diye yanıtladı.AA
Oktay Vural: '28 Şubat'ta Yapılanların Hepsi Bugün AKP Tarafından Uygulanıyor'
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Türkiye’de darbeci zihniyetin değişmediğini ifade ederek, “AK Parti zihniyeti, 28 Şubat ve 12 Eylül darbecilerin zihniyetinden öteye bir zihniyete sahip değildir. 28 Şubat süresince yapılanların hepsi bugün AK Parti tarafından bir örnek olarak alınıp, uygulanmaktadır.” dedi.MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, gündeme dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bir soru üzerine, 28 Şubat’ı yapan Çevik Bir’in, “Erbakan’dan sonra Recep Tayyip Erdoğan gelecek” kehanetinin gerçekleştiği bir dönemin yaşandığını ifade eden Vural, “Doğrusu, kimin kimle olduğu açık ve net. Darbeci zihniyet değişmemektedir. Bugün AK Parti zihniyeti, 28 Şubat ve 12 Eylül darbecilerin zihniyetinden öteye bir zihniyete sahip değildir. 28 Şubat süresince yapılanların hepsi bugün AK Parti tarafından bir örnek olarak alınıp, uygulanmaktadır. Tatbikat bu yöndedir. Bu yönleriyle bu darbelerin hedefinde milletimizin özgürlüğü olmuştur. Hukuk devleti olmuştur, demokrasisi olmuştur. Bugün de aynı yöntemlerle AKP demokrasiyi, hukuk devletini, özgürlükleri ele almakta, kampanya ve yalan yanlış bilgilerle camiaları ve partileri kötülemekte, fişlemekte, izlemekte ve dinlemektedir. Tablo budur.” değerlendirmesinde bulundu.Vural, “Böyle bir iradenin millet tarafından iktidara gelmiş olmasının da darbeci olmadığını gösteren bir karine olarak görülmesi de mümkün değildir.” dedi.“AK PARTİ MUHALEFETE KUMPAS VE KOMPLO HAZIRLIĞINDADIR”Başbakan Davutoğlu’nun, MHP’nin HDP ile ittifak içinde olduğu iddiasına sert tepki gösteren Oktay Vural, “MHP olarak bizim tavrımız açık, nettir. Terörle mücadeleden, şiddetle mücadeleden yanayız. Bunlarla müzakerelerden yana değiliz. Eğer yüreğin yetiyorsa ey Davutoğlu, terörle müzakereden vazgeç, terörle mücadele et. Utanmadan, sıkılmadan molotof kokteyli atanlarla, Kobani eylemleri yapanlarla, Kandil’le birlikte görüşeceksin, ondan sonra kalkacaksın terörle mücadeleden yana olduğunu söyleyerek utanmadan, sıkılmadan molotof ekseninde MHP’ye dil uzatacaksın. AK Parti, muhalefete kumpas ve komplo hazırlığındadır.” diye konuştu. Vural, Başbakan Davutoğlu’nun, “Bundan sonra molotoflu saldırılar olursa sorumlusu muhalefettir.” sözünün kabul edilebilir bir yanının olmadığını ifade ederek, MHP olarak molotof ve bonzai düzenlemelerinde iktidara destek verdiklerinin altını çizdi.“BUGÜN YAPILANLAR ESAD REJİMİNDE YAPILANLARDAN FARKI YOKTUR”Bir soru üzerine ise güvenlik güçlerinin, siyasi bir inzibata dönüşmesini istemediklerini kaydeden Oktay Vural, “Biz terörle, uyuşturucuyla, yolsuzlukla mücadele eden jandarmanın, PKK’nın isteğiyle tasfiye edilmesini istemiyoruz. Bu konudaki duruşlarını açık bir şekilde gelip burada beyan etsinler. Bu taktiklerle algı oluşturmak muhaberat devletinin işleridir. Bugün yapılanlar Esad rejiminde yapılanlardan farkı yoktur.” diye konuştu.Cihan
Testi Çöz ve Katili Cinayet İşlemeden Yakala!
Dedektif Andrew! Bir önceki görevini başarıyla tamamladın ve seri katili yakaladın. Gizli servis senin yeteneklerine hayran kaldı ve sana yeni bir görev teklif etti. Bu sefer çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyasın ve zamanın daha da kısıtlı. Bugün halka açık bir alanda tören düzenlenecek ve Kraliçe konuşma yapacak. Törene ülkenin birçok üst düzey ismi katılacak. Birkaç dakika önce törende bir cinayet işleneceğini söyleyen bir ihbar telefonu geldi. Bu kadar önemli bir töreni, doğruluğu belli olmayan bir ihbar telefonu yüzünden iptal etmeyecekler. Sana ulaştılar ve senden olası bir cinayeti engellemeni istiyorlar!(Not: Test Sherlock'un 3. Sezon 2. Bölümü'nden esinlenerek yapılmıştır. İzlemeyenler için spoiler niteliğinde bilgiler taşır.)