Görüş Bildir

Bülent Arınç Haberleri

Bülent Arınç ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Bülent Arınç ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

İsmail Hakkı Musa, MİT Müsteşarlığı'na Vekaleten Atandı
Milletvekilliği aday adaylığı için görevinden istifa eden ve şu saat itibariyle eski MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan'ın yerine Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa'nın vekalet edeceği açıklandı.Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre Fidan, Başbakan Davutoğlu başkanlığında yapılan Çözüm Süreci toplantısından saat 16.40'ta ayrıldı.Başbakan Davutoğlu ile Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Bülent Arınç ve Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Fidan'a bugüne kadar yaptığı katkılar ve yerine getirdiği görevler dolayısıyla teşekkür etti.Davutoğlu, Fidan'ın ayrılmasının ardından MİT Müsteşarlığına, Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa'nın vekalet etmesine ilişkin yazıyı imzaladı.MİT Kanunu gereği vekalet yazısı, Resmi Gazete'de yayınlanmıyor.Öte yandan; yeni müsteşarın adının, Başbakan Davutoğlu tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağı, konunun MGK'da görüşüleceği, ardından ikili kararname ile imzalandıktan sonra atama sürecinin tamamlanacağı bildirildi.Fatih Çakmak, AA
TBMM’nin 24. Döneminde 1.223 Dokunulmazlık Fezlekesi Düzenlendi
TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda 24. dönemden 1.223 yasama dokunulmazlığı fezlekesi kaldı. Aday listelerine giremeyen çok sayıda milletvekili, dokunulmazlıkları kalkacağı için 7 Haziran’dan sonra haklarındaki suçlamalar nedeniyle mahkeme karşısına çıkacak.TBMM Soruşturma Komisyonu’nda aklanan eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın ‘hakaret’ten bir, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, ‘görevi kötüye kullanma’ ve’ imar kirliliğine neden olmak’ gibi suçlardan düzenlenmiş üç adet fezlekesi var. AKP’nin ‘uçan tekme’ atan Tokat Milletvekili Zeyid Aslan’ın ‘hakaret’ ve ‘tehdit’ suçundan , iç güvenlik yasasının kavgalı görüşmelerinde attığı dayaklarla gündeme oturan AKP’li Oktay Saral’ın ‘alanen hakaret ve tehdit’ suçlarından fezlekeleri var. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ‘hakaret’ suçundan fezlekesi bulunuyor.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın da fezlekeleri bulunuyor. HDP’den 15 millekvekilinin ağırlıklı olarak ‘terör örgütü propogandasından’ düzenlenmiş fezlekeleri bulunuyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Görevi ihmal’ suçu, ‘Suçu ve suçluyu övmek ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’, ‘İdris Şahin Naim’le ortak ‘Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’ gibi suçlardan düzenlenen fezlekesi ise 24. dönemde Cumhurbaşkanı seçildiği için 1.9.2014 tarihinde iade edildi. ZETE | Hülya Karabağlı
Türkiye'de 'Polis Devleti' Endişesi
Özgecan cinayetinin ardından kadına yönelik şiddetin tartışıldığı Türkiye'de iç güvenlik paketine tepki büyüyor. Sivil toplum kuruluşları, özgürlüklerin kısıtlanmasının toplumdaki şiddeti artıracağı uyarısında bulunuyor.Özgecan Aslan cinayeti Türkiye’de hemen her sokakta yapılan gösterilerle protesto edildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu da cinayeti işleyenleri ‘alçak’ olarak tanımlasa da toplumun öfkesi bu kez hiç dinmeyeceğe benziyor. Sosyal medyanın popüler adresleri Facebook ve Twitter’da Özgecan Aslan cinayeti, Türkiye’de kadınların ağır yaşam koşulları temel alınarak değerlendirildikçe değerlendiriliyor.Tüm değerlendirmelerde de AKP hükümetiyle birlikte Türkiye’de daha çok konuşulmaya başlanan ‘özel hayata müdahale’ politikasına gönderme yapılıyor. Öyle ki; Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu kadının en önemli kariyerinin çocuk yapmak olduğunu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kadınların ağız dolusu kahkaha atmasını yanlış gördüğünü, Cumhurbaşkanı Erdoğan da her ailede en az üç çocuk olması gerektiğinden yana tavır koyduğunu açıkça dile getirmişti. Özgecan cinayeti ile birlikte sokağa çıkan tüm kadın örgütü temsilcileri; kadının özel hayatına müdahale eden zihniyetin toplumda tacizi, şiddeti körüklediğine de dikkat çekiyor. Kadın hakları savunucularına göre, iç güvenlik paketi ile ülkede güvenliği sağlayacağını savunan hükümetin asıl amacı, hak aramak için insanların sokağa çıkmasını önlemek.
'Hükümet Gerginliği Tırmandırıyor'
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Hükümetin Cizre ile ilgili yaptığı açıklamaların gerginliği tırmandırdığını kaydetti. Şırnak'ın Cizre ilçesinde Hüda- Par üyesi oldukları belirtilen kişilerin, YDG-H üyesi gençlere saldırıda bulunmak istemesiyle başlayan ve 3 kişinin yaşamını yitirdi. İlçede gerginlik devam etti.HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Hükümetin Cizre ile ilgili yaptığı açıklamaların gerginliği tırmandırdığını kaydetti. Şırnak'ın Cizre ilçesinde Hüda- Par üyesi oldukları belirtilen kişilerin, YDG-H üyesi gençlere saldırıda bulunmak istemesiyle başlayan ve 3 kişinin yaşamını yitirdi. İlçede gerginlik devam etti.Cizre’de bulunan Faysal Sarıyıldız, gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Sarıyıldız, “Halkımız, kirli ve tehlikeli bir tezgahla karşı karşıyadır” dedi. “Halk ile Hüda-Par arasında bir sorundan öte devletin içerisindeki karanlık güçler devrededir” sözlerini kullanan Sarıyıldız, “Bülent Arınç’ın sorumsuzca açıklamaları da eklenince iki gün içerisinde üç kişi yaşamını yitirdi. Bu sorumsuzluk bölgeye kan ve gözyaşı olarak yansıyor” diye konuştu. Halkı dindarlar ve dinsizler diye ayırmanın öteden bu yana başvurulan kirli bir argüman olduğuna dikkat çeken Sarıyıldız, hükümet yaptığı açıklamaların gerginliği tırmandırdığını söyledi.HÜDA-PAR’DAN ÖTESİ VAR...“Açık söyleyeyim halk ile Hüda-Par arasında bir savaş söz konusu değildir. Bu sadece Hüda-Par meselesi değildir. Devletin tüm imkanlarını arkasına alan karanlık bazı güçlerin halka dönük saldırıları söz konusudur” diye konuşan Sarıyıldız şöyle devam etti: “Dün Kaymakam ile birlikte olayları yatıştırabilmek için olay yerine gittiğimizde üzerimize ateş açıldı. O zaman karşımızdaki tezgahın ne kadar derin ve kirli olduğunu fark ettik.” Sarıyıldız, “AKP bu odakları bildiğini ifade ediyor. O zaman bunları açığa çıkarmak konusunda sorumlulukları var” dedi‘AKP VE MEDYASI YALAN SÖYLÜYOR’Gerilimin düşmesi adına sürekli sokakta olduklarının altını çizen Sarıyıldız, “AKP’yi de sorumluluğa davet ediyoruz. İktidar medyası Arınç’ın söylemlerinin anında manşetten sundu. PKK, dindarların bulunduğu bir mahalleyi ateşe verdiler diye yazıyorlar, konuşuyorlar. Bu külliyen yalandır. Cizre’de ateşe verilmiş bir mahalle söz konusu değildir. Asıl bu tarz açıklamalar Cizre’yi ateşe verilecek noktaya getiriyor” dedi. İlçenin önceki günlere oranla daha da sakinleştiğini ifade eden Sarıyıldız şöyle konuştu: “İki gencimizi toprağa vereceğiz, durumu ağır olan bir gencimiz daha var. Halkımız çok öfkeli ve ayakta. Bu öfkeyi örgütlü ve bilinçli şekilde kontrol etmeye çalışıyoruz.”CİZRE'DE İŞYERLERİ AÇILMADIŞırnak'ın Cizre İlçesi'nde önceki gün 3 kişinin yaşamını yitirdiği, 5 kişinin de yaralandığı olaylardan bugün de gerginlik devam ederken, esnaf işyerlerini açmadı.Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDG-H) ile Hüda-Par yanlıları arasında önceki gün çıkan olaylarda, oğlu Hüda-Par yöneticilerinden olan 65 yaşındaki Abdullah Deniz ile 19 yaşındaki Yasin Özer ile Nur Mahallesi'ndeki evine gitmek isterken kurşunların hedefi olan 15 yaşındaki Barış Dalmış yaşamını yitirmişti. Cizre Devlet Hastanesi'nde ön otopsileri yapılan 3 kişinin cenazeleri, dün Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.YDG-H ve YDG-K yaptığı yazılı açıklamada, saldırının arkasında devlet olduğu belirtildi.Çatışmalar önceki gece de devam ederken, Cizreli gençler sokak başlarında ateşler yakarak nöbet tuttu. Kültür Merkezi'nin çevresinde çok sayıda zırhlı araçlarla konumlanan polis ve Özel Harekat Timleri ise, gece saatlerinde mahallenin sokaklarında nöbet tutan yurttaşların üzerine ateş açtı. Açılan ateş ile Zeki Alar (32) ve ismini öğrenilemeyen bir kişi daha yaralandı. İsmi öğrenilemeyen gencin arkadaşları tarafından kendi imkanlarıyla tedavi edilirken, göğsünden aldığı kurşun ile ağır yaralanan Zeki Alar ise önce Mardin Devlet Hastanesi kaldırılırken, yapılan ilk müdahalenin ardından Diyarbakır'a kaldırıldığı öğrenildi.Fırın ve eczaneler dışında, dünden beri esnafın kepenk açmadığı ilçede, gergin bekleyiş sürerken, önceki gün olayların meydana geldiği Nur Mahallesi'ne hakim tepelere, zırhlı araçların konuşlandırıldı. İlçe merkezindeki stratejik noktalarda polis zırhlı araçlarla sık sık devriye görevi gördü. Gazetemiz baskıya girdiğinde HDP ilçe binası önünde toplananlar, ise yaşamı Yasin Özer'in cenazesinin Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'ndan gelmesini bekliyordu.Faruk Ayyıldız, Evrensel
Gürsel Tekin: 'Kürt Meselesi Onlarca İktidarı Yemiştir, Bu İktidarı da Yiyecektir'
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, çözüm süreci ile ilgili olarak, 'Kürt meselesi onlarca iktidarı yemiştir, bu iktidarı da yiyecektir. Türkiye'nin iç barışını reye tahvil etmeye kalkışırsanız bunun bedelini sadece siz değil, Türkiye de ağır bedel öder. Sayın Davutoğlu sizi ikaz ediyorum' diye konuştu.CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, partisinin Eyüp Kemerburgaz Mahalle Temsilciliği'nin açılışına katıldı. Açılışta partinin ilçe yöneticileri ve bazı milletvekili aday adayları da katıldı. 'Ukrayna polisi gibi tutuklayacaksın'Açılış sonrası basın açıklaması yapan Gürsel Tekin, Ukrayna Acil Durumlar Bakanı Serhiy Bochkovsky ve yardımcısı Vasil Stoetskiy'nin parlamento toplantısı sürerken, kelepçelenerek tutuklanmasını örnek vererek, 'Dünyada hiçbir ülkede bir ülkenin bakanlar kurulunun 3'te biri o ülkeyi soymamıştır. Her ne kadar 4 tanesi suçüstü yakalanmış olsa da. Türk polisine sesleniyorum; Soyguncuları koruyorsun ama bu soygunculara direnç gösterenlere gaz sıkıyorsun. Senin direnç göstereceğin yer Ukrayna polisi gibi, gideceksin bu hırsızları, yasanın sana vermiş olduğu yetkiye dayanarak tutuklayacaksın. Ukrayna'da yolsuzluğa bulaşma ihtimali olan bir bakanı kabineden çıkardılar. Bizde ne oldu? Tüm Türkiye'nin hukuk sistemini değiştirerek, bu yolsuzlukları yapan insanları kurtarma arayışına girdiler' diye konuştu. 'O mühendis kadar onurlu olun'Konuşmasında İzmit Körfezi'nde inşaatı süren köprüde halatın kopması sonrası intihar eden Japon  Başmühendis Kishi Ryoichi'yi hatırlatan Gürsel Tekin,  'Siz intihar etmeyin ama en az o mühendis kadar onurlu, haysiyetli ve şerefli olun' dedi. 'Yolsuzluğun haritasını hazırladık'2011 yılından beri Türkiye'nin organizeli bir şekilde nasıl soyulduğunu harita haline getirdiklerini söyleyen Tekin, haritayı basın mensuplarına gösterdi. Tekin haritada, İstanbul'un 100 binlik planında bir şehrin parsel parsel nasıl ve kimlere satıldığını, hangi planlarda neye dönüştürüldüğünün bütün bilgilerinin yer aldığını ileri sürdü. Tekin haritada, 1999 depreminden sonra kentsel dönüşüm için kamuya ayrılan bir yerin kalmadığını anlatarak, 'Nerede bunlar? Bunların hepsinin sahipleri burada yazıyor' dedi. İstanbul'da bu yolla en az 100 milyar dolar talan olduğunu dile getiren Tekin, 'Ankara'da en az bu kadar, Kayseri'de, Konya'da en az bu kadar' diyerek arazilerdeki yolsuzlukların nasıl yapıldığını anlattı. Tekin, 2 milyon 800 bin dolara bir iş adamına satılan arazinin değerinin emsalinde yapılan değişiklikle 400 milyon dolara çıktığını belirtti. Savcılara seslendi: 'Soruşturmayı organize edilmiş bilirkişi müessesesine bırakmayın'AK Parti Sözcüsü Bülent Arınç'la, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında yaşanan tartışmanın ardından savcılığın soruşturma başlattığını anlatan Tekin, savcılara seslenerek, 'Sakın ha, bu soruşturmayı organize edilmiş adliyelerdeki bilirkişi müesseselerine bırakırsanız buradan sonuç alamazsınız. Size adres veriyorum; Mimarlar Odası, Plancılar Odası ve Çevre ve Şehircilik Mühendisleri Odası. Bu üç odadan bütün bu bilgileri alabilirsiniz. Bu sağlıklıdır ve yol haritanızda size çok yardımı olacaktır. Aksi takdirde bilirkişi müesseselerine göndereceksiniz, onlar da bakanlıklara. Bakanlıklar zaten bunların iş ortakları' dedi. 'Hırsızın başı olarak sizi ilan ederiz'Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Arınç-Gökçek kavgası sonrası tartışmayı 'kapatın' dediğini hatırlatan Tekin, 'Neyi kapatacaksınız? Hısızlığı, yolsuzluğu kapatacaksınız. Eğer bir ülkenin Başbakanı, eğer onuru, şerefi, haysiyeti varsa, kendi hükümet sözcüsünün işaret ettiği talanı, ‘derhal bunu soruşturun' demiyorsa bu ülkedeki talanın tek mimarı da o Başbakanın ta kendisidir. Sayın Davutoğlu, siz hırsızlığın içinde olmayabilirsiniz. Ama hırsızlara göz yumuyorsanız, hırsızın başı olarak sizi ilan ederiz. Bu hırsızlıkları bu talanı kapatacaksın, sonra Allah'ın secdesine duracaksın, dua edeceksin. Kimseyi kandıramazsınız' diye konuştu. 'Emeklilerden sonra sıra taşeron işçilere ve esnafa gelecek'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, yılda iki bayram emeklilere vermeyi vaat ettiği paranın toplamının yılda 25 milyar dolar olduğunu ve Başbakanın, 'Bu parayı nereden bulacaksınız?' diye sorduğunu belirten Tekin, şunları söyledi: 'Para var, para fazlasıyla var. Uluslararası bir kuruluş Türkiye ile ilgili 87 milyar Euro yolsuzluk yapıldığını ifade ediyor. Bu ne demektir; ortalama 10 yıl emeklilerin maaşları çalınmış demektir. Şimdi taşeron işçilere de gelecek, esnafa da gelecek, bunların hepsinin parası hazır, paraları planlanmıştır. Ama sen ve senin kabinen bunların hesaplarını verecektir.'   'Kürt meselesi onlarca iktidarı yemiştir, bu iktidarı da yiyecektir' Çözüm süreciyle ilgili bir soru üzerine Tekin, şunları söyledi:'Ben eski Başbakanın deyimiyle başlamak istiyorum. 'Çözüm sürecini bozanlar, sürece engel olanlar vatan hainidir' demişti. CHP olarak elbette biz başından beri barış ve kardeşlik isteriz, çözüm isteriz, silahların susmasını isteriz. 'Ne yapacaksanız yapın ama vatandaşı rahatsız edebilecek boyutlara getirmeyin' dedik. Bunlar diyor ya, ‘Benim bilgim yok' buna inanmayın. Dolmabahçe görüşmesinden iki gün sonra eski Başbakanın  önüne bir kamuoyu yoklaması geliyor. Her ikisinde de AKP'nin oyları yüzde 40'ın altında görülüyor. Yüzde 40'ın altında görünce o telaşla 'milliyetçi hassasiyetleri olan vatandaşları nasıl kandırabilirim' kaygısıyla çıkıyorsun ‘bu mesele yok' diyorsun. Sen var desen ne olur yok desen ne olur? Bütün bu mesele, Kürt meselesi onlarca iktidarı yemiştir, bu iktidarı da yiyecektir. Bu meseleyi reye tahvil etmeye kalkışırsanız, sakın ha Türkiye'nin iç barışını reye tahvil etmeye kalkışırsanız bunun bedelini sadece siz değil, Türkiye de ağır bedel öder. Sayın Davutoğlu sizi ikaz ediyorum.'Tekin, İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na da değinerek, 'Bu güvenlik yasası dedikleri sıkıyönetim yasasının tek amacı sandıklara nasıl darbe yapabilirizdir' diyerek sözlerini tamamladı. DHA
'Gül'ü Sevmek Ayrı Konu, Partinin Geleceği Ayrı Konu'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP Bursa il örgütü tarafından düzenlenen 34′üncü İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Arınç, partilere ülke gündemine ilişkin uzun bir konuşma yaptı.Bülent Arınç, başbakan yardımcılığı görevine getirilen Yalçın Akdoğan’ın ¨Kimseye diyet borcumuz yok¨ sözlerine değindi. Abdullah Gül’ün AKP yönetiminin dışında kalmasıyla ilgili bireylerden önce partinin geleceğini düşündüklerini vurgulayan Arınç, Ahmet Davutoğlu’nun herkesin gönlünden geçen isim olduğunu ileri sürdü. Arınç konuşmasında şunları söyledi:“‘ YALANCIYDI, YEDİ İÇTİ’ DENMESİN. Bana 3 sene evvelinden beri ‘ben 2015′te ömrüm olursa aktif siyasi hayatta olmayacağım’ dediğimiz zaman kızanlar oldu. Akıl, işin sonunu görmektir. Siyaset de biraz böyledir. İşin nasıl gelişeceğini, nasıl sonuçlanacağını az çok bilirseniz, siz siyasetçi olursunuz. Ben 3 sene evvel bir hedef koydum. 3 yıl-5 yıl içinde de Bursa milletvekili olarak, bakanlıkta bakan olarak sadece hizmet edeceğimi söyledim: arkadaşlardan kızanlar, üzülenler oldu. ‘Sen böyle deme. Yeniler iştahlanıyor sonra’ diyenler de çıktı tabi. İki taraflı bu iş. Bir, kendin için böyle bir bağlantıya girme. İkincisi ‘zar zor düzelttin şu Bursa’yı. Böyle konuşursan başkalarının iştahı kabarır sonra tepelerin arkasından kafalarını uzatmaya başlarlar’ diyen çıktı. Ne garip şey. Bizim sözümüz, söz kardeşim. Allah’a bin şükür 40 sene oldu. Benim gibi yüzlerce, binlerce Bülent Arınç var ki Bursa’dan da çıkar. Artık bayrağı onlar devralsın. Biz onlar için dua edelim. Ama sokağa çıktığınız zaman hiç kimse bizim arkamızdan kötü bir söz söylemesin. Yalancıydı, yedi içti demesin.PEKİ ABDULLAH GÜL NE OLACAK? 15 günlük süreyi düşünerek, 27′sinde büyük kongreyi yapmaya karar verdik. Peki Abdullah Gül ne olacak? ‘Abdullah Gül ne olacak’ diye bir şey yok. Abdullah Gül bizim kardeşimiz. Partimizi kurduğumuz, başbakan yaptığımız 7 sene de onurla Türkiye’yi cumhurbaşkanı olarak temsil etmiş bir büyük insan. Hiçbir şey olmaz. Ama partinin geleceği Türkiye’nin geleceği bakımından bu 15 gün içinde kongre yapmamız lazım. Buna ittifakla karar verdik. Siyaset boşluk kabul etmez. Arada 10-15 gün olmasa bile, Hz Peygamberimiz’in vefatından sonra yaşananları hatırlayın. Boşluk olmaması lazım. Dağılma olur. İnsanların dedikodular gıybetler içinde koşarlar. Herkesin nefsi kabarabilir. Bugün kongre yarın devir teslim. Böyle olursa parti daha güç kazanacak. Sayın Abdullah Gül’ü sevmek, Cumhurbaşkanımızı sevmek ayrı bir konu partimizin geleceği ayrı bir konu. Dolaysıyla biz önce davamızı partimizi sonra şahısları bu hesabın içerisine koymak zorundaydık. Kongreyi yaparken genel bakan olacak kişinin milletvekili olması lazım. Sayın Abdullah Gül’e ‘gel genel başkan yapıyoruz seni’ desek bile 2015′e kadar başbakan olması mümkün değildir. Kimseyi kırmamak ve vefasızlık yapamamak lazım. Bizim sistemimizde bir köyde 2 muhtar olmaz. Bizim sistemimizde seçilen bir kişi olur, yetki ve sorumluluk onda olur. Gerçekleri kabul etmemiz lazım. Bu şartlar içinde sayın Davutoğlu’nun ismi hepimizin de gönlünden geçen bir isim oldu. Sayın Davutoğlu da güçlü bir başbakan olmayı hak ediyor.KİMSEYE DİYET BORCUMUZ YOK. Birisi bir yazı yazdı. birisi bir söz söyledi. Belki de bizi kastetti, tam bilemiyorum. ‘Bizim şuna buna bir diyet borcumuz yoktur’ dedi. Bu çok doğru bir söz ama bu sözü şöyle açmak lazım. Bizim, ben de dahil, Tayyip Erdoğan da dahil hiç kimseye diyet borcumuz yok. Bizim iki şeye karşı vefa borcumuz var. Şükür borcumuz var. Allah’a şükür ve dua borcumuz var. Bize izzet veren, bize cesaret veren, önümüzdeki bütün barajları yıkıp bizi ayakta tutan tek güç Allah’ın bize verdiği güç ve kuvvettir. Her yaptığımız işin arkasından Rabbimiz’e şükretmemiz lazım. Tevekkül etmemiz lazım. İkincisi fani şahıslara bir diyet borumuz yok bizim. Ama millete karşı, milletin şahsi manevisine karşı teşekkür borcumuz var. Bu millet hiç görmeden bize inandı bizi seçti, her türlü zorluğa rağmen bizim arkamızda durdu. Başbakanımız 3 dönem şartına uyacağız dediği zaman, cumhurbaşkanı olmasaydı aktif siyasete veda edecekti. ‘Siz giderseniz bu parti ne olur’ deyince ‘fani şahıslar üzerine bina etmeyin’ dedi. ‘Farz edin ki liderimiz ölmüş desinler’ dedi. Allah geçinden versin. Ama takdiri ilahi bir gün kendisini gösterecek. İnsanları teskin etmemiz lazım. Farz edin ki liderimiz öldü desinler. Bunu herkesin düşünmesi lazım. Bu nedenle bu dava kimseye diyet borcu taşımaz. Ben dahil. Bana göre doğrusu bir Allah’a sürekli şükür noktasında borcumuz var. İkincisi bizi güçlü kılan, bizi yüzde 50′lere çıkaran, 52 ile cumhurbaşkanı yapan 70 milyon insanımıza diyet borcumuz var.”ZETE
Arınç'ın Evinin Krokisinde Gerçek 6 Yıl Sonra Ortaya Çıktı
Kozmik Oda soruşması, 5. yılında tamamlanma aşamasına girdi. Ancak soruşturmanın ana dayanaklarından olan ve subayın yutmaya çalıştığı iddia edilen Arınç’ın evinin adresi yazılı kağıttaki yazılar askerlerin el ürünü değilmiş.Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a “suikast girişimi” iddiasıyla Aralık 2009’da başlatılan ve Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nda günlerce süren aramalara, devlet sırrı niteliğindeki belgelerin deşifre olmasına neden olan “Kozmik oda” soruşturmasında 5. yıl dolmak üzereyken dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ’ın haberine göre Çukurambar’da gözaltına alınan ve “Arınç’ın evinin krokisi” olan kâğıdı yutmakla suçlanan subayın yapılan “grafolojik” incelemesinde, “el yazısı” ile kâğıt üzerindeki yazının uyuşmadığı ortaya çıktı. Söz konusu subay, ifadesinde “kâğıdı polis cebime koymuştu” iddiasında bulunmuştu. Davada savcı, delil toplama işini tamamlayarak karar aşamasına geldi.17 Aralık operasyonu sonrası mart ayında özel yetkili mahkemeleri kaldıran yargı paketi yürürlüğe girince, kozmik oda soruşturması da el değiştirdi. Dosya bir süre başsavcılığın önünde bekletildi. Yaz aylarında ise kozmik oda soruşturması, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturması Bürosu Savcısı Sadık kapsamında yıllardır atılmayan bir adımı attı ve iki subayın üzerinden çıktığı öne sürülen kâğıt üzerinde “grafolojik” inceleme yaptırdı. Çünkü söz konusu iki subay, bu kâğıdın kendilerine ait olmadığını, polislerin bunu yerleştirdiğini iddia ediyordu. Kâğıt üzerindeki yazı karakteri ile iki askerin yazıları ile karşılaştırıldı. Savcılığa sunulan raporda, Arınç’ın evinin adresini içeren kâğıttaki yazıların iki subayın el ürünü olmadığı sonucuna varıldı.Alınan bilgiye göre savcılık, soruşturmada delil toplama aşamasını tamamladı. Şu anda delil değerlendirme aşamasına giren savcılığın, kısa zaman içinde soruşturmayla ilgili kararını esastan vereceği öğrenildi. Savcının bu kapsamda önünde iki seçenek bulunuyor. Ya ortada suç olduğu iddiasıyla dava açılacak ya da delil yetersizliğinden takipsizlik verilecek. Aralık ayından sonra soruşturmada 5. yıl geride kalacak 6. yıla girilecek.Alican Uludağ | Cumhuriyet
Demirtaş: 'Ak Parti - CHP'yi Destekleriz'
‘Seçimden birinci ve ikinci çıkmış partiler koalisyonu denemeli’ diyen Demirtaş, “Koalisyon içinde yer almayız fakat Türkiye’yi krize sokacak pozisyonda olmayız” diye konuştu. Silahları bitirmeye çalıştıklarını belirten Demirtaş, “Çağrımızın belki böyle etkisi vardır. Yoksa silah bırakılacak değil. Toplumu kandırmayacağız. Çağrının peşinden gideceğiz” dedi.
'Başörtüsünün İlkokula İndirilmesi AKP'nin Kadınlara Yönelik Son Saldırısı'
'AKP, 'Yeni Türkiye' söylemiyle muhafazakâr bir anlayıştan dini muhafazakâr bir anlayışa evriliyor'Sosyalist Feminist Kolektif (SFK), kız çocuklarının bedeninin ideolojik savaş alanı olmadığını belirterek, 'Kamusal alanda dini referanslarla kız çocuklarına başörtüsü serbestliği getirmek, erkek cinselliğini engellenemez ve saldırgan olarak varsaymak, kız çocukların bedenini ise tahrik nesnesi olarak belirlemektir' görüşünü dile getirdi. SFK, 'başörtüsünün 9-10 yaşında kız çocuklarına kadar indirilmesini AKP’nin kadınlara yönelik en son saldırısı' olarak niteledi.SFK'nın internet sitesi sosyalistfeministkolektif.org'da yayımlanan açıklamada, hükümetin okullarda öğrencilere 10 yaşından itibaren başörtüsü serbestisi getiren uygulaması eleştirildi.' Tayyip Erdoğan 'ın Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesiyle birlikte AKP'nin 'Yeni Türkiye' söyleminin dini muhafazakâr bir anlayışa evrildiği' belirtilen açıklamada, 'Kadın bedeni çocuk yaştan itibaren cinsel tahrik nesnesi olarak kodlanırken, kadının cinselliğinin denetlenmesi ve kız çocuklarının bedenleri üzerindeki baskı ve kontrolün artmasıyla geleceğin istenen itaatkâr 'iffetli' kadınlarının oluşturulması hedefleniyor' dendi.Açıklamada, SFK'nın, 'başörtüsü hakkına ilişkin yasaklara karşı olduğu, ancak 9-10 yaşlarındaki kız çocuklarının henüz kendi bedenlerini keşfetmedikleri bir yaşta, devletin izniyle ailelerin kız çocuklarını örtmelerinin, kız çocukların özgür iradesiyle bir ilişkisi olmadığı, bu durumun örtülü-örtüsüz bütün kadınlar için dönüşü olmayan bir yola gidiş' anlamı taşıdığı vurgulandı.Sosyalist Feminist Kolektif'in ' Kız çocuklarının bedeni sizin ideolojik alanınız değildir ' başlığıyla yayımlanan açıklamasının tam metni şöyle:'Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte siyasi otoritesini pekiştiren AKP, “Yeni Türkiye” söylemi çerçevesinde özellikle eğitim sistemindeki düzenlemelerde açıkça görüldüğü gibi yeni muhafazakâr bir anlayıştan dini muhafazakâr bir anlayışa evriliyor.Milli Eğitim Bakanlığı’nın, öğrencilerin kılık ve kıyafetine dair yönetmelikte yaptığı değişiklik sadece imam-hatip ortaokulu ve liselerinde tüm derslerde, diğer okullarda ise seçmeli Kur’an-ı Kerim dersinde kız öğrencilerin başlarını örterek derse girmelerinin serbest bırakılmasıyla sınırlı kalmadı. Ortaokuldan yani 5'inci sınıftan itibaren öğrenciler başlarını kapatabiliyor. Eğitimdeki imam hatipleşmeyle birlikte sayıları artan seçmeli din dersleri ve başörtüsünün 9 yaşında kız çocuklarına kadar indirilmesi, AKP’nin kadınlara yönelik en son saldırısı.Başbakanın “dindar bir nesil yetiştirme” hedefine uygun olarak düz lise seçeneğinin kaldırılması ve okulların imam-hatiplere dönüştürülmesi, okullarda mescit açılmasının zorunlu olması vb. uygulamalarla, başta Aleviler olmak üzere Sünni inanca sahip olmayanlara ve inançsızlara Sünni İslamın dayatılmasıdır.“Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, yaradılıştan farklıyız” diyerek kadın ve erkeğin toplumsal rollerini yaratılıştan gelen farklara dayandıran dinci-muhafazakâr AKP’liler bulundukları siyasi mevkilerde kadınların giyim kuşamı, hal ve hareketleriyle ilgili sürekli görüş belirtiyorlar. Kamusal alanda dini referanslarla kız çocuklarına başörtüsü serbestliği getirmek, erkek cinselliğini engellenemez ve saldırgan olarak varsaymak, kız çocukların bedenini ise tahrik nesnesi olarak belirlemektir. Hükümet, imam-hatiplerle kız ve erkek öğrencilerin okullarının ayrıştırılmasına yöneldiği gibi, kamusal alanda da kadın / erkek ayrıştırılmasının önünü açacak köklü bir değişime gitmektedir. Milli Eğitim’deki bu değişiklik itaatkâr kadın kimliğinin ideolojik olarak inşa edilmesi sürecinin önemli bir ayağıdır.Kız çocuklarının başının 9 yaşında örtülmesi, “ebeveynlerin çocuklarını istedikleri gibi yetiştirme hakları vardır”, “özel alan, aile kararı” ve hele hele “açılan bir özgürlük alanı” denilerek meşrulaştırılamaz, iktidarın söylemleriyle birlikte ele alındığında bu uygulamalar kız çocuklarına yönelik ayrımcılık ve cinsiyetçiliktir.8 yılık zorunlu eğitimin kaldırılmasıyla kız çocuklarının okullaşma oranının yüzde 27'ye düştüğü, ortaokula kayıt yaptıran kız çocuklarının sayısının ise yüzde 6 oranında azaldığı biliniyor. Ortaokula devam eden 181.851 kız öğrenciyi liselere kaydettirmeyerek eğitim gibi temel haklarından mahrum bırakan ebeveynlerden bu çocukları koruyacak hiçbir mekanizma yok, çocuklar ebeveynlerin insafına terk edilmiş durumda. Erkeklerin tahakkümleri altında özellikle kız çocukları aile içinde cinsel istismara maruz kalıyor, küçük yaşta evlendiriliyor.9 yaşındaki bir kız çocuğundan, koşması oynaması yerine başını örtmesi, hâl ve hareketlerini sınırlaması yetişkin bir kadın gibi davranması bekleniyor. Çünkü bu zihniyet kız çocuklarını âdet gördükleri andan itibaren “kadın” olarak görüyor. Patriyarkal baskı ve denetimi bizzat kendi deneyimleyen kızların erkek öğrencilere göre daha insiyatifsiz olması ise kaçınılmaz.Kadın bedeni çocuk yaştan itibaren cinsel tahrik nesnesi olarak kodlanırken, kadının cinselliğinin denetlenmesi ve kız çocuklarının bedenleri üzerindeki baskı ve kontrolün artmasıyla geleceğin istenen itaatkâr “iffetli” kadınlarının oluşturulması hedefleniyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Kadın iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak ”diyordu. İşte eğitimdeki dönüşümlerle “itaatkâr, iffetli, dindar” kadın nesli ilkokul sıralarından başlayarak inşa edilecek. İslamcı toplum tahayyülü esas olarak patriyarkanın kadınların kimlikleri ve bedenleri üzerinde kurduğu baskı ile tesis edilecek. Mevcut iktidar zaten uzun zamandır dini referanslarla ve kürtajın sınırlandırılması, üç çocuk dayatması gibi kadınlar üzerindeki patriyarkal baskıyı güçlendirecek uygulamalarıyla kadınların özgürleşme taleplerini bastırmaya çalışıyordu.Düşünce, inanç ifade etme özgürlüğüne yönelik engellemelere olduğu gibi başörtüsü hakkına ilişkin de bütün yasaklara karşıyız. Ancak 9-10 yaşlarındaki kız çocuklarının henüz kendi bedenlerini keşfetmedikleri bir yaşta, devletin izniyle ailelerin kız çocuklarını örtmelerinin, kız çocukların özgür iradesiyle yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur. Bu durum örtülü-örtüsüz bütün kadınlar için dönüşü olmayan bir yola gidiştir.AKP için dini inanç, tanrıyla kul arasında bir mesele olmanın ötesinde özel ve kamusal alanı dini esaslara göre düzenlemeyi içeren bir anlayış olarak kadınların özgürleşmesinin önünde ciddi bir tehlike olarak duruyor!Biz kadınlar AKP iktidarının yalanlarını, kadın düşmanı politikalarını biliyoruz! Kız çocuklarını küçük kadınlara çevirmek isteğinizin nasıl bir manipülasyon olduğunun farkındayız.Yıllarca “örtünme” kadın bedeni üzerinden ideolojik bir savaş alanı olarak siyasetin gündeminde yer aldı. Şimdi de kız çocukların bedeni, siyasetin ideolojik savaş alanı haline getiriliyor. “Özgürlük” olarak sunduğunuz örtünme iznine, 9 yaşındaki kız çocukların babalarına “baş kapatma” hakkı verdiği için esastan itiraz ediyoruz!Bedensel ve zihinsel gelişimini henüz tamamlamamış olan (kız ve oğlan fark etmez) herkes çocuktur! “Dindar nesiller yetiştirmek” adına henüz muhakeme gücü olgunlaşmamış çocukların inanç eğitimiyle uğraşmak devletin işi değildir. Din eğitiminden elinizi çekin!Sadece çocukların birlikte büyüme özgürlüklerini ellerinden almakla kalmayıp, cinsiyetçiliği ve ayrımcılığı eğitimde meşrulaştırıyorsunuz.Kız çocuklarının bedeni sizin ideolojik savaş alanınız değildir! “Başörtüsü özgürlüğü” denilerek kız çocuklarına yönelik cinsiyetçilik ve ayrımcılık ailelerin keyfi uygulamalarına da bırakılamaz!Kız çocuklarının beden bütünlüğünü bozacak uygulamalardan derhal vazgeçin!T24
'Erdoğan Yolsuzluğu Ortaya Çıkaranlardan İntikam Alıyor'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Sandığa gidip Ekmeleddin beyi cumhurbaşkanı seçeceğiz. Bu seçimler önemli. Bu koltuk leke kabul etmez. Aile boyu yolsuzluk yapanların o koltukta işi yoktur. O koltuk temiz dürüst ve namuslu insanların koltuğudur' dedi. Aday gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun hem batıda hem doğuda ağırlığı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 'Cumhurbaşkanları az konuşur, öz konuşur. Yerinde konuşurlar, doğruyu konuşurlar' ifadesini kullandı. Kemal Kılıçdaroğlu , Ankara’dan Kapadokya Havalimanına bir saatlik gecikmeyle özel uçakla geldi. Havaalanında CHP Nevşehir, Avanos ve Gülşehir ilçe örgütlerince karşılanan Kılıçdaroğlu daha sonra, parti otobüsüne binerek , Avanos ilçesine geldi. Burada Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap eden Kemal Kılıçdaroğlu'nun otobüsünden Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçim şarkısı çalındı. Kılıçdaroğlu, konuşmasına 'Buraya daha önce gelecektim ama şartlar müsaade etmedi ama işte geldim ' diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: 'Cumhurbaşkanlığı seçimleri önemlidir. İstiyorum ki oraya oturacak kişi tarafsız olsun. Tarafsızlığına inanıyorsak seçeceğimiz adayın adı Ekmeleddin İhsanoğlu’dur. Cumhurbaşkanının temiz olması lazım. Gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmamış olsun. Onun adı Ekmeleddin İnsanoğlu’dur. Her gün insanlar öldürülüyor, Gazze’de Irak’ta Suriye’de. Ortadoğuda batıda ağırlığı olan birinin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması lazım. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığından kurtaracak biri olması lazım. Kimdir o? Ekmeddin İhsanoğlu'dur. İhsanoğlu’nu o koltuğa oturtmamız lazım. Ben çalışıyorum, siz de çalışın. Sandığa gidip Ekmeleddin beyi Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Bu seçimler önemli. Ekmeleddin beyi Cumhurbaşkanı yapacağız. Bu koltuk leke kabul etmez. Aile boyu yolsuzluk yapanların, o koltukta işi yoktur. O koltuk temiz dürüst ve namuslu insanların koltuğudur. O koltukta benim bayrağım temsil edilecek. O koltukta Türkiye Cumhuriyeti temsil edilecek. 76 milyon insan ,’evet o koltukta oturan benim cumhurbaşkanımdır’ demelidir. O nedenle buraya geldim ve söylüyorum. Bu topraklar bereketli topraklardır ne ekerseniz onu biçersiniz. Barış, kardeşlik ekelim. Ekmek için Ekmeleddin beyi seçelim. Ekmeleddin beyin batıda doğuda bir ağırlığı var. Cumhurbaşkanları az konuşur, öz konuşur. Yerinde konuşurlar, doğruyu konuşurlar. Gelin 10 Ağustos’a huzur ve barış içinde gidelim. Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışan birini seçelim. Onunla onur ve gurur duyalım.' Sözü, Belediye başkanı İsmet İnce’ye getiren CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu, 'İsmet bey CHP olarak seçildi. Kendisine şu söyledim Avanos’un belediye başkanısın hiçbir partiliyi ayırmayacaksın. Tüm Avanos’u kucaklayacaksın' diye konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından Avanos ilçesinde AKP'li belediye yönetiminden iki dönem sonra 7 oy farkla CHP’den Belediye Başkanı seçilen İsmet İnce’yi makamında ziyaret etti. Belediye binasında CHP eski genel başkanlarından İsmet İnönü’nün ilçeyi ziyareti sırasında kendisine armağan edilen halı portreyi inceleyen Kılıçdaroğlu, parti otobüsüyle Nevşehir üzerinden Derinkuyu ilçesine geçti. 'ERDOĞAN İNTİKAM ALIYOR' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'in Avanos İlçesi'nde belediyeden çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, polislere yönelik olarak son yapılan operasyonlarla ilgili olarak, şunları söyledi: 'Bu operasyonlar geçmişte pek çok insanın haksızlığa uğradığı Balyoz, Ergenekon gibi davalarda üretilen sahte belgelerle ilgili süreçle ilgisi yok. Bu operasyonların o süreçle hiç ilgisi yok. Bir haksızlığın hesabını sormak, 'Kimler sahte delil üretti' diye sormak yok. Bu operasyonların tek bir amacı var. Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin gırtlağına kadar yolsuzluğa battığını biliyoruz. Bu 17- 25 Aralık operasyonlarında ortaya çıktı. Erdoğan bunu ortaya çıkaranlardan intikam alıyor. Şimdi bu davanın da savcılığını üstlendi. Davanın büyüyeceğini söylüyor. Kendine göre hakimler ve savcılar atıyor, mahkemeler kuruyor. Daha önce casusluktan davalar açılacak dedi şimdi öyle oldu. Siyasi davaların, yolsuzluğu kapatmaya yönelik davaların toplumda karşılığı yoktur.' Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili de 'Ekmeleddin beyin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını bekliyoruz. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişinin geçmişinin temiz olması gerekir. Kendi halkını bölmemesi gerekir. Yurttaşları ayırmaması gerekir. Yolsuzluğa bulaşmış aklanmamış biri o koltuğa oturamaz, ülkeye yazıktır. Bu güne kadar olan tüm birikimlerimize yazıktır. Ortadoğuda kan akıyor. Türkiye gerçekten burada bir rol oynayacaksa Ekmeleddin beyin cumhurbaşkanı olması gerekir' dedi. ARINÇ KADINLARI İNSAN OLARAK GÖRMÜYOR Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın kadınlarla ilgili sözlerini soru karşısında önce gülümsedi, ardından şunları söyledi: 'Bülent Arınç anlaşılan o ki kadınları insan olarak görmüyor. İnsanlar gülerler, kahkaha atarlar, ağlarlar. İnsanların duyguları, beklentileri ve dünyaya bakışı vardır. Gülerler ve ağlarlar. Sizin bu bakışı dillendirmeniz, söyleminiz doğru değil.' Cumhuriyet