Görüş Bildir

Binyamin Netanyahu Haberleri

Binyamin Netanyahu ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Binyamin Netanyahu ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

İsrail Refah'ı Vurdu
İsrail ordusu Gazze'nin güneyindeki Refah'ta yedi ayrı noktayı vurdu. Mısır arabuluculuğunda İsrail ile İslami Cihad arasında ateşkes görüşmelerinin sürüp sürmediği konusunda ise çelişkili bilgiler geliyor. 13 Mar 2014 Güncelleme 16:45 TSİ | Konular İsrail, Orta Doğu, Filistin İsrail'de yayınlanan Yediot Ahranot gazetesinde İsrail ordusuna dayanarak verilen habere göre İsrail, İslami Cihad ile ateşkes görüşmesi yapmıyor. Haberde İsrailli kaynağın 'Biz huzur içinde olursak Gazze de olur' dediği yer aldı. İslami Cihad'ın üst düzey yetkilileri daha önce tarafların Mısır arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşmasına vardığını duyurmuştu. Meyadin TV’ye konuşan İslami Cihad Genel Sekreteri Ramazan Şallah 'Mısırlı kardeşler bizimle irtibata geçti. Bir çok kere bozulmasına rağmen düşman uyarsa bizde uyarız dedik. Düşman sözünde durmadı. Biz 2012'de Mısır aracılığında anlaşmayı teslim olmak için imzalamadık.' dedi. Şallah Gazze'deki Hamas yönetimi ile de birlikte hareket ettiklerini, Gazze içinde İsmail Haniye ile, dışarıda da Halid Meşal ile irtibat halinde olduklarını söyledi. Genel Sekreter, 'Biz Hamas'la savaş ve barışta ortağız. Beraber savaştık beraber anlaştık.' ifadesini kullandı. İsrail Mısır'dan cesaret aldı Al Jazeera Türk'e konuşan Hamas sözcüsü Muşir Mısri de İsrail’in Mısır’dan cesaret alarak Gazze’ye saldırdığını, ateşkesi sağlamanın Mısır'ın sorumluluğu olduğunu söyledi. Mısri 'İsrail daha önceki anlaşmalarına uymadı. Mısır ile İslami Cihad arasında görüşmeler vardı ama İsrail anlaşmaya rağmen saldırdı' diye konuştu. Mısri Filistinlilerin 'buna rağmen' anlaşmaya bağlı kalacağını söyledi. Al Jazeera’ye konuşan Hamas’ın bir diğer sözcüsü Fevzi Berhum ise, Mısır’ın İslami Cihad ve İsrail ile gerginliğin yatıştırılması için görüştüğünü doğruladı. Mısır'ın Hamas ile görüşmediğini söyleyen Berhum, “Ateşkes görüşmeleri devam ederken İsrail Refah'ı vurdu” dedi. Mısır, Hamas’ın ülkedeki bütün faaliyetlerini yasakladığı için Hamas ile temasa geçmiyor. İsrail Kanal 2 televizyonu ise Katar'ın da ateşkes görüşmeleri için devreye girdiğini açıkladı. Saldırı sırasında Batı Şeria'da İngiltere Başbakanı David Cameron ile görüşen Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas da İsrail saldırılarını kınadı. İslami Cihad: Karşılık vereceğiz Al Jazeera'ye konuşan İslami Cihat sözcüsü Velid Hallas ise İsrail'e karşılık vereceklerini söyledi. Hallas, “İsrail bugüne kadar yaptığı hiçbir anlaşmaya uymadı. Her zaman anlaşmaları ihlal eden taraf oldu. Katil siyonist düşmanla aramızda sürekli ve ucu açık bir çatışma var, bu bitmeyecektir de” dedi. Hallas, Türkiye gibi diğer İslam ülkelerinden de destek beklediklerini belirtti. Hallas, “Siyonist İsrail’in dayandığı bir taraf var, kendisini kucaklayan Batı ve Amerika var. İsrail onlardan aldığı destekle bize saldırıyor, çocukları öldürüyor, evlerimizi yıkıyor, topraklarımızda yerleşim birimleri kuruyor. Dolayısıyla diğer Arap ülkeleri kardeşlerimiz de Filistin halkını bu mücadelesinde yalnız bırakmamalıdır. Her türlü desteği, her türlü yardımı bu azgın düşmana karşı Filistinli kardeşlerinden esirgememelidir” şeklinde konuştu. Mısır Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bedir Ebu Ati de, Gazze’ye yönelik İsrail saldırısını kınadıklarını açıkladı. Başta Aşkelon ve Aşdod olmak üzere Gazze'den atılan füzelerin hedefindeki İsrail kentlerinde alarm verildi. İsrail ordusu 'Demir Kubbe' adlı füze kalkan sisteminin Gazze'den atılan füzeleri durdurduğunu açıkladı. Güvenlikten sorumlu bakanlarla toplantı yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze’den atılan füzeleri durdurmak için operasyon hazırlığı yaptığını açıkladı. Gazze'deki Hamas yönetimi ise İsrail’e 'aptalca bir davranışa' girişmemesi uyarısı yaptı ve uluslararası camia ile Arap ülkelerine Gazze ile ilgili yükselen gerilimi durdurmaları çağrısında bulundu. Lieberman'dan işgal ısrarı İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman da daha önce, 'Gazze’den İsrail’in güneyine 120’den fazla roket atılmasının ardından Gazze’yi yeniden işgal etmekten başka çözümün olmadığını' söylemişti. Netanyahu'nun İsrail'in güneyini hedef alan füze saldırılarına cevabının 'çok sert' olacağını açıklamasından sonra savaş uçakları Gazze'de İslami Cihad'a ait iki askeri kamp dahil 29 hedefi bombalamıştı. Al Jazeera kaynaklarına göre, İsrail savaş uçakları Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde ve kuzeydeki Beit Lahia'da İslami Cihad'ın iki askeri kampını bombaladı. Silahlı grupların daha önce kampı terk etmiş olmasından dolayı uçakların saldırısında ölen ya da yaralanan olmadı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nden yapılan yazılı açıklamada, Çarşamba akşamı Gazze’den İsrail'e yapılan füze saldırılarına karşılık, İsrail Hava Kuvvetleri tarafından Gazze’deki 29 noktaya hava saldırısı düzenlendiği duyuruldu. Gazze'den füze saldırıları, İsrail'in bir gün önce bölgeye düzenlediği saldırıyla İslami Cihad üyesi üç kişiyi öldürmesi üzerine başlamıştı. “Teslim olmayı imzalamadık” İran’ın 2. Kanalı’na konuşan İslami Cihad Hareketi Lideri Ramazan Şallah ise “Gazze’ye saldırılarını devam ettiren Siyonist düşmanla ateşkes anlaşması imzaladık, teslim olmayı imzalamadık” dedi. Şallah, İsrail saldırısına verilen karşılığın basit olduğunu daha sert bir karşılık vereceklerini de belirtti. Abbas’tan çağrı Filistin Yönetimi başkanı Mahmud Abbas, Gazze’ye hava saldırısı düzenleyen İsrail’e tansiyonu düşürmesi çağrısı yaptı. Al Jazeera’nin Gazze muhabiri Vail Dahduh, Gazze’de ortamın çok gergin olduğunu, halkın evlerine kapandığını ve birçok Filistinli direniş grubunun muhtemel saldırılara karşı teyakkuzda olduğunu söyledi. Kaynak: Al Jazeera, AFP ve Reuters
FIFA'dan 'Rüşvet' İddialarına Cevap
FIFA Başkanı Blatter, Katar'da düzenlenecek Dünya Kupası ile ilgili çıkan 'rüşvet' iddiaları ile ilgili yorum yapmamayı tercih etti. Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) Başkanı Sepp Blatter, İsrail ile Filistin federasyonları arasında yürütülen görüşmelerde üzerinde uzlaşılan sistemin çok mükemmel olmasa da işlediğini belirterek, hedeflerinin bir mutabakat zaptı imzalamak olduğunu söyledi. FIFA İcra Komitesi toplantısı sonrasında basın toplantısı düzenleyen Blatter, İsrail ve Filistin Federasyonları arasındaki görüşmelere ilişkin soru üzerine, federasyonlar arasındaki son toplantının FIFA Genel Merkezi'nde şubat ayında yapıldığını anımsattı. Taraflarla yapılan iki görüşmeden sonra irtibatların noktaları olarak 2 kişinin görevlendirildiğini ifade eden Blatter, 'Sistem çok mükemmel işlemiyor ama işliyor' dedi. Problemin, oyuncuların Batı Şeria ile Gazze arasındaki geçişlerinde, İsrail güvenlik kontrolüne tabi tutulmasından kaynaklandığına değinen Blatter, İsrail'in bu kaygısını kabul etmek zorunda olduklarını söyledi. Başkan Blatter, 'Şimdi üç hafta önce oyuncuların ve teknik ekibin listesi veriliyor. İsrail böylece herkesin vizesi olup olmadığına bakabiliyor. Şu anda bu sistem çalışıyor. Birkaç küçük olay oldu, ama sonuç olarak iyi bir anlayış var' diye konuştu. Mayıs ayı başında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmek için Kudüs'e gideceklerini ifade eden Blatter, 'Hedef bir mutabakat zaptı imzalamak. Futbolun insanları birleştirmesini istiyoruz' diye konuştu. Katar'ın 2022 Dünya Kupası ev sahipliğine adaylığı esnasında 'FIFA yetkililerine rüşvet verildiği' yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Blatter, bu konuda yorum yapmayacağını söyledi. FIFA'nın bağımsız bir etik komiteye sahip olmasından mutluluk duyduğunu ifade eden Blatter, konunun bu komitenin işi olduğunu vurguladı. Blatter, FIFA İcra Komitesi Üyesi Theo Zwanziger'in işçi hakları konusunda eleştirilerin yapıldığı Katar'da, yetkililer, sivil toplum örgütleri ve işçi temsilcileri ile yaptığı görüşmelere ilişkin komiteye bilgi aktardığını da belirtti. Zwanziger'in temaslarının süreceğini bildiren Blatter, 'FIFA, Katar'daki çalışma koşulları ve işçi hakları konusunda yardımcı olabilir. Bu konu sürekli ve yakından takip edilmeli' dedi. FIFA Başkanı Blatter, 11 Haziran 2014'te yapılacak 64. FIFA Kongresi öncesinde Katar'ı ziyaret edeceğini de söyledi. FIFA'nın yönetim reformu süreci ile ilgili sorulara karşılık da Blatter, yaş sınırı ve görev süresinin sınırlandırılması konularının, 11 Haziran 2014 tarihinde yapılacak 64'üncü FIFA Kongresi'nde görüşülebileceğini kaydetti. FIFA Genel Sekreteri Jerome Valcke ise Brezilya'da yapılacak 2014 Dünya Kupası hazırlıklarıyla ilgili soru üzerine , 24 Mart Pazartesi günü Rio de Janeiro'ya gideceğini, Sao Paulo ve Porto Alegre'deki statlarla ilgili güzel haberler duymayı umduğunu ifade etti. Valcke, 'Temel kaygılar ortadan kaybolmalı ve gelecek hafta daha rahat bir durumda olduğumuzu hissetmeliyiz' değerlendirmesinde bulundu. Valcke ayrıca FIFA'nın 1,38 milyar dolar ile geçen yıl rekor bir gelir elde ettiğini ve bütçesinin 72 milyon dolar fazla verdiğini bildirdi. FIFA'nın rezervlerinin 1.4 milyar dolar olduğunu belirten Vackle, bunu rağmen dünya kupasının maliyetinin henüz netleşmediğini kaydetti. FIFA İcra Komitesi'nin bundan sonraki toplantısı, 7-8 Haziran 2014 tarihlerinde, Brezilya'nın Sao Paulo şehrinde yapılacak.Goal.com
Olmert'te 6 Yıl Hapis Cezası
İsrail eski Başbakanı Ehud Olmert rüşvet aldığı gerekçesiyle 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İsrail'de ilk kez bir başbakan hapis cezası aldı. Haarezt Gazetesin'de yeralan bilgiye göre Ehud Olmert Kudüs belediye başkanlığı yaptığı dönemde bir gayrımenkul projesine ilişkin 228 bin dolar rüşvet aldığı gerekçesiyle 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 68 yaşındaki eski Başbakan hakkında 10 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Bu karar, Olmert'in siyasi hayatının da sonu oldu. Olmert son dönemde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı olan eleştirileriyle gündeme gelmişti.Milliyet
FIFA Başkanı Blatter, Filistin'de
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'in, FIFA kurallarına aykırı davranarak, Filistin'de sporu engellediğini söyledi.Abbas, Başkan Joseph Sepp Blatter ve Ürdün Prensi Ali bin el-Hüseyin'in de bulunduğu FIFA heyetini kabul etti. Görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan Abbas, İsrail Futbol Federasyonu'nun, hükümetinin siyasi politikalarına paralel hareket ettiğini, buna devam etmesi durumunda, soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini ifade etti. 'İsrail, FIFA kurallarına aykırı şekilde Filistin'de sporu engelliyor' diyen Abbas, Filistin futboluna verdiği destekten ötürü FIFA'ya teşekkür etti. Abbas ayrıca Filistin Futbol Federasyonu'nun, uluslararası kanunlara bağlı hareket ettiğini belirterek, kurumun 'görevini yerine getirebilmesi' için Blatter'den daha fazla yardım istedi. Sepp Blatter ise sporla siyasetin birbirine karıştırılmaması gerektiğini vurgulayarak, Filistin'e iki ülke arasındaki spor alanında yaşanan sorunları ele almak için geldiğini söyledi. Birçok ülkenin Filistin Futbol Federasyonu'nu desteklediğini dile getiren Blatter, 'Yalnız arkadaş olarak değil, Filistin'in elçisi gibi görev yapacağım' ifadesini kullandı. Blatter ve beraberindeki FIFA heyetinin, yarın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi bekleniyor.Eurosport
'Anlaşma Bizimle de İstişare Edilmeli'
Mavi Marmara baskınının dördüncü yıldönümünde mağdur aileler davalardan vazgeçmeyeceklerini söylüyor. İsrail ile Türkiye arasında yapılacak anlaşma için görüşlerinin alınması isteyen aileler, Gazze'ye abluka ve ambargonun kaldırılmasını şart koşuyor. Ahmet Doğan, İsrail’in 31 Mayıs 2010’da uluslararası sularda saldırdığı Mavi Marmara gemisinde 17 yaşındaki oğlu Furkan Doğan’ı kaybetti. Baskının üzerinden dört yıl geçti. Ahmet Doğan da diğer Mavi Marmara mağdurları gibi İstanbul Adliyesi’nde bir buçuk yıldır süren Mavi Marmara davasında oğlunun katillerinin cezalandırılmasını bekliyor. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Mayıs Pazartesi günü görülen altıncı duruşmada İsrailli dört komutan hakkında yakalama, tutuklama kararı ve kırmızı bülten çıkarılması için gerekli kurumlara yazı yazılması kararı verdi. 'Davalardan hiçbir koşulda vazgeçmeyiz' Mahkemenin kararını Al Jazeera’ya değerlendiren Ahmet Doğan, uzun süredir İsrailli askerler hakkında yakalama kararı beklediklerini, bunun geç kalınmış bir karar olduğunu belirtti. Mahkemenin yakalama kararının yanı sıra tutuklama ve kırmızı bülten çıkarılması kararını ise olumlu bir gelişme olarak görüyor ancak kararın uygulanmasının önemine dikkat çekiyor: 'Bu olumlu bir gelişmeydi. Ama sonuca bakmak lazım. Kırmızı bültenle aranırken bu fiiliyata geçebilecek mi, İnterpol (Uluslararası Polis Teşkilatı) bunu uygulayacak mı, bu da önemli. Ancak İsrailli komutanlarla ilgili Türk mahkemelerinden çıkan karar da çok önemli bir adım.' 'Davalardan vazgeçmeyeceğiz' İsrail ile Türkiye arasında Mavi Marmara krizinden sonra ilişkileri normalleştirmek için imzalanması beklenen anlaşma konusunda ise Ahmet Doğan 'Biz şahıslar olarak davayı sürdürüyoruz, anlaşma devletler arasında oluyor. Zaten İsrail ile Türkiye arasındaki anlaşmada bize ne soruluyor, ne de bir bilgi veriliyor. En azından bizimle istişare edilmesini, her aşamada bize bilgi verilmesini isteriz. Bizim adımıza, bizimle hiç istişare edilmeden pazarlık ediliyor. İstişare edilmese dahi bize bilgi verilmiyor. Belki de iki gün sonra sonucunu öğreneceğiz. Şehitler bizim şehitlerimiz ama anlaşmadan haberimiz yok' diyor. Doğan, Türkiye ile İsrail arasında anlaşma sağlansa bile hiçbir koşulda davalardan vazgeçmeyeceklerini de vurguluyor. ' Abluka ve ambargo kalkmadan anlaşma olmamalı' Ahmet Doğan anlaşmayla ilgili kırmızı çizgilerini ise Gazze'ye uygulanan ambargo ve ablukanın kalkması olarak açıklıyor. Özür ve şu ana kadar tazminat için konuşulan miktarları da yeterli bulmuyor: 'Özür ağız ucuyla yapılmış bir özür. Bu özür bizden de dilenmeliydi. Tazminat ise komedi. Bizim için maddi tarafın hiç önemli olmadığını baştan beri söylüyoruz. Ancak daha önce bir Amerikan vatandaşı Yahudi’ye 350 milyon dolar tazminat ödendiğini biliyoruz. Bu rakamın yanında anlaşmada zikredilen rakam komik. Can yakıcı, cezalandırıcı bir tazminat olmalı. Ancak zaten bizim asıl önem verdiğimiz konu abluka ve ambargonun kalkması.' Anlaşma yakın İsrail’in 31 Mayıs 2010’da uluslararası sularda Mavi Marmara gemisine saldırmasının ardından Türkiye, İsrail’deki elçisini geri çekmişti. İki ülke arasında bozulan ilişkileri tamir etmek için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen yıl mart ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak özür diledi. Ancak Türkiye özür dilenmesinin yanında mağdurlara tazminat ödenmesini ve Gazze’ye uygulanan ambargonun kalmasını istiyordu. Anlaşma ile mağdurlara ödenecek tazminat miktarı 21 milyon dolar olarak konuşuluyor. Gazze’ye uygulanacak ambargonun ise Türkiye ile Gazze arasında kurulacak bir yardım koridoru ile kaldırılması planlanıyor. Ancak gerek Mavi Marmara mağdurları ve saldırıda ölenlerin aileleri, gerek Mavi Marmara gemisinin sahibi İHH (İnsani Yardım Vakfı) ablukanın da kalması gerektiğini vurguluyor. 'İHH terör listesinden çıkarılmalı' İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım daha önce Al Jazeera ’ye verdiği mülakatta olası bir anlaşma ile Gazze’ye açılacak yardım koridorundan bütün yardım kuruluşlarının faydalanması gerektiğini, ayrıca yapılacak anlaşmayla İsrail’de terör listesinde olan İHH’nın bu listeden çıkarılması gerektiğini dile getirmişti. Yıldırım açıklamasında, ' Madem Mavi Marmara’dan dolayı tazminat ödüyorsun, o zaman suçunu kabul ediyorsun. O zaman bu terör listesi neyin nesi? Onun için bu anlaşma masasına oturan bütün bürokratların, İsrail’in oyununa gelmeden bütün bu meseleleri masaya yatırması gerekiyor' demişti. İsrail'in dört yıl önce uluslararası sularda saldırdığı Mavi Marmara gemisinde 9 kişi ölmüş, 50'den fazla kişi yaralanmıştı. Saldırıda ağır yaralanan ve dört yıldır komada olan Uğur Süleyman Söylemez ise geçen hafta hayatını kaybetti. Kaynak: Al Jazeera
Bülent Arınç: 'Yaygın Kanaat Başbakan'ın Aday Olabileceği Yönünde'
Başbakan Yardımcısı Arınç, 'Ülkede yaygın kanaat Başbakan’ın cumhurbaşkanı adayı olabileceği yönünde' dedi. İSTANBUL Katar merkezli El-Cezire kanalında yayınlanan 'Lika el-Yevm (Günün Görüşmesi)' programına katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye ve bölgedeki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Soma'daki maden faciasına ilişkin Arınç, maden ocağının özel sektöre ait olduğunu belirterek, 'Şüphesiz burada tedbir alması gereken, işçilerimizin sağlıklı çalışmalarını temin etmekle görevli olan maden şirketidir. Hükümetimizin ise burada denetimleri, kontrolleri yapması gerekir' diye konuştu. Daha önce de çeşitli nedenlerle madenlerde ölümle sonuçlanan kazaların meydana geldiğini ancak bu büyüklükte bir olayın Türkiye tarihinde ilk defa yaşandığını ifade eden Arınç, kazaya yol açan sebeplerin ve sorumluların bulunması için soruşturmanın devam ettiğini anlattı. Soruşturma kapsamında bazı tutuklamalar olduğunu belirten Arınç, 'Meseleye çok önem veriyoruz. En kısa zamanda kazanın sebeplerini ve bu kazanın oluşumunda sorumluluğu bulunanları adalet önüne çıkaracağız' ifadesini kullandı Cumhurbaşkanlığı seçimi Arınç, cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili bir soru üzerine cumhurbaşkanlığı seçim takviminin işlediğini, AK Parti'nin adayının muhtemelen haziran ayı ortalarında açıklanacağını belirtti. Başbakan Erdoğan'ın bu çerçevede temaslarını sürdürmekte olduğunu belirten Arınç, 'Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi 28 Ağustos’ta dolmaktadır. Peki Başbakan aday olacak mı, olmayacak mı? Ülkedeki yaygın kanaat Başbakan’ın cumhurbaşkanı adayı olabileceği yönünde. Böyle bir irade ortaya konulduğunda mevcut cumhurbaşkanımız da buna saygı gösterecek ve destek verecektir' dedi. 'Bu kadar uzun iktidarda kalan partiye rastlamıyoruz' AK Parti'nin 12 yıldır aralıksız iktidarda olduğunu hatırlatan Arınç, 'Bu zamana kadar üç milletvekili seçimi, 3 tane de yerel seçim yapıldı. İki defa da referandum yapıldı. AK Parti hepsinde büyük başarı kazandı. Hem bölgemizde hem de Avrupa'da bu kadar uzun süreli iktidarda kalan ve her seferinde daha büyük bir başarı gösteren partiye rastlamıyoruz. Halkımızın bizi sevdiğine ve bizi sürekli desteklediğine inanıyoruz. Biz de halkımızı seviyor ve onlara hizmet ediyoruz. En son 30 Mart’ta önemli bir seçim yaptık. Genelde yüzde 45,5 oy aldık' diye konuştu. Arınç, son seçimlerde büyük başarı kaydettiklerini belirterek, şöyle devam etti: 'Buna karşılık muhalefet ne yaptı? Seçimde muhalefet partileri, AK Parti karşısında neredeyse tek adayı desteklediler. Ama tüm bunlar boşa çıktı. AK Parti halkın büyük desteğini aldı. Bu, güvenin devam ettiğini gösterdi. Şimdi önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. AK Parti'den kim aday olursa olsun, şimdi Başbakanımız gibi görünüyor, kim olursa olsun biz parti olarak yanında olacağız ve bu görevi kazanacaktır. Bir sene sonra da milletvekili seçimleri var. AK Parti'nin bu seçimden de başarıyla çıkarak dördüncü dönemde görevine devam edeceğine inanıyoruz.' 'Fevkalade kabul edemeyeceğimiz olumsuz bir durum' Mısır'daki askeri darbeye ilişkin görüşlerini aktaran Arınç, 'Mısır'da prensip olarak halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmasını hiçbir şekilde kabul edemeyiz' dedi. Mursi'nin yüzde 50'lerin üzerinde oyla cumhurbaşkanı seçildiğini, demokratik sisteme dönüşün başladığını hatırlatan Arınç, 'Belki siyasi tecrübeleri azdı. Mısır'ın şartları da çok müsait değildi hem ekonomik hem de toplumsal bakımdan. Ama halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının başarısız olduğu takdirde yine halkın oylarıyla gitmesi gerekirdi. Oyla seçilmiş bir insanın silah zoruyla görevinden uzaklaştırılması, hayali suçlamalarla tutuklanması, yargılanması fevkalade kabul edemeyeceğimiz olumsuz bir durumdu.' Birçok ülkenin Mısır'daki olayları görmezden gelerek Sisi'nin yanında yer aldığına işaret eden Arınç, 'Buna karşılık biz kendi görüşümüzü ifade ettik. Sonunda öyle bir noktaya geldik ki karşılıklı olarak büyükelçilerimizi çektik. Şu an diplomatik ilişkilerimiz en asgari düzeyde' dedi. 'Halkın oyuna karşı bir darbe' Mısır'da yaşananları 'halkın oyuna karşı bir darbe' olarak nitelendiren Arınç, ordunun yönetime el koymasının ardından Türkiye'nin tutumu hakkında şunları kaydetti: 'Siyasi tutuklamalar olmamalı, siyasi suçlamalar olmamalı ve adaletsiz yargılamalar olmamalı. Siyasi partiler yasası, anayasa gözden geçirilmeli ve bir an önce de seçimlere gidilmeli. Bu seçimlerde de toplumun bütün kesimlerinin katılabilmesine izin ve imkan verilmeli. Bunu yüksek sesle söyledik. Fakat gelişmeler bizim beklediğimiz gibi olmadı. Suçlamalar, tutuklamalar ve göstermelik yargılamalar devam etti.' Mısır'da verilen idam cezalarını da değinen Arınç, 'Bu kadar yüksek oranda tutuklama, yargılama ve idam cezasının verilmesi Mısır yargısı için bir ayıptır. Şimdi seçimler yapılıyor. Dolayısıyla bunlara da karşı çıktık. Bu seçimlere toplumun büyük bir kesimi tepki gösteriyor. Göstermelik bir cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu düşünen bazı siyasi görüş sahipleri bu seçimlere katılmamayı tercih ettiler' diye konuştu. Arınç Mısır'daki cumhurbaşkanlığı seçiminin demokratik olmadığını savunarak, 'Mısırla ilgili gelişmeleri her zaman takip edeceğiz çünkü Arap coğrafyasının, İslam coğrafyasının önemli bir devletidir. Mısır halkıyla her zaman dayanışma içindeyiz. Halkın özgürlük ve demokrasi taleplerin de yanında duracağız' ifadelerini kullandı. 'Yaptığınız korsanlıktı' İsrail'in Mavi Marmara saldırısına ilişkin Arınç, 'Bu sivil bir hareketti ve gönüllülük esastı. Gemi açık sularda İsrail’in karasularına girmemişken İsrail komandoları tarafından durduruldu' dedi. Türkiye'nin, 10 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan bu olay karşısında hem yargı hem de diplomasi bakımından gerekenleri yaptığını savunan Arınç, 'Hükümet olarak İsrail'den 3 talebimiz oldu. Yaptığınız korsanlıktı. Sivillere karşı silah kullandınız ve insanlarımızın ölümüne yol açtınız. Dolayısıyla Türk halkından, Türk hükümetinden açıkça özür dileyeceksiniz, ölenlerin ve yaralananların ailelerine tazminat ödeyeceksiniz. Bu insanlar insanlık dışı ablukanın bir an önce kaldırılması için gidiyordu. Kadınlar çocuklar sıkıntı içerisindeydi. Onlara ilaç gidiyordu. Onlara insani yardım gidiyordu. Dediğim gibi bu nedenle üçüncü isteğimiz Gazze ablukasının kaldırılması oldu' ifadelerini kullandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun açık bir şekilde özür dilediğini belirten Arınç, şöyle devam etti: 'Şimdi ikinci şartın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Başbakanımız hükümet sözcüsü olarak beni görevlendirdi. İsrail ile tazminat görüşmelerini yürüten komisyonun başında yer alıyorum. Bazen Türkiye’de bazen İsrail'de görüşmeler devam etti. İsrail tazminatları ödemeyi önce kabul etti ancak aramızda bu tazminatın hangi şartlarda ve hangi sebeple ödeneceği konusunda bir noktanın da kabul edilmesi gerekiyordu' Arınç, İsrail'in yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesine bazı başvurular yapıldığına dikkati çekerek, 'Eğer bir anlaşmaya varsaydık bu anlaşma yargıya yol gösterecekti' şeklinde konuştu. 'Ayrımcı politikalar sebebiyle bazı ihtilaflar olduğunu söyleyebilirim' Irak-Türkiye ilişkileri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Arınç, şunları ifade etti: 'Irak merkezi hükümetiyle ilişkilerimiz çok iyiydi ama sonraları maalesef Başbakan Maliki’nin davranışları, kendi ülkesindeki ayrımcı politikaları sebebiyle bazı ihtilaflar olduğunu söyleyebilirim. Gerçi yakın zamanda seçimler yapıldı. Seçimlerden çıkan tablodan hemen hemen birçok kesimi bir araya getirmek suretiyle hükümet kurulabileceği ve bu hükümet kurulduğu takdirde de Maliki’nin ayrımcı politikalarının devam edemeyeceği anlaşılıyor. Sünniler, Şiiler, Türkler, Kürtler, Türkmenler bunların hepsi temsil hakkına kavuştu. Bölgesel Yönetim açısından da önemli sonuçlar meydana geldi.' Irak ile ilişkilerinin iyi ve istikrarlı olmasını arzu ettiklerini belirten Arınç, 'Irak’ın toprak bütünlüğünün esas olduğuna inanıyoruz. Irak’ın sahip olduğu zenginliklerin Irak halkına ait olduğunun bilinci içindeyiz. 2003’ten beri bu politikamızı sürdürdük. Bu politikamızın Irak halkına da çok iyi geldiğini tahmin ediyorum' şeklinde konuştu. Arınç, güvenlik ve çözüm sürecinin sonucu bakımından bölgesel yönetimin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini kaydetti. Arınç, 'Kuzey Irak çıkardığı petrolü yurt dışına satmak istiyor. Kendi aralarındaki anayasada bazı anlaşmalar, bazı hükümler var. Biz, bunu dikkate alırız. Kendi aralarındaki ilişkiler bizim için de önemlidir. Ancak Kuzey Irak’taki yönetim, merkezi yönetimle ihtilaf içinde. Bu ihtilaflar çözülebilir. Ancak bu ihtilaf sebebiyle petrolden para verilmemesi veya kuzeydeki yönetimin haklarının gözetilmemesi, Kuzey Irak yönetimini rahatsız ediyor' diye konuştu. Bölgesel yönetimin Türkiye ile anlaşma yapmak istediğini ancak henüz sözleşme imzalanmadığını belirten Arınç, bu konuda mutabakata varıldığını ifade ederek, petrolün Türkiye üzerinden pazarlanmasını istediklerini, bunun Türkiye lehine olacağını vurguladı. 'Kendi aralarındaki ihtilaflara Türkiye'yi ortak etmemeliler' Merkezi ve bölgesel hükümet arasındaki anlaşmazlıklara değinen Arınç, 'Kendi aralarındaki ihtilaflarları, kendileri çözmesi lazım. Biz merkezi hükümetin bizden istediği hassasiyeti gösteriyoruz. Ama kendi aralarındaki ihtilaflara Türkiye’yi ortak etmemeleri gerekir. Şu anda mutabakatımız çerçevesinde Irak ile petrol ilişkimiz devam ediyor. Kuzey Irak'ı kastediyorum. Kendi aralarındaki anlaşmazlıkları da bundan sonra kurulacak hükümet çerçevesinde çözebileceklerini tahmin ediyorum' dedi. 'Suriye'de seçimin meşruiyeti olamaz' Arınç, Suriye'de yaşananları 'facia' olarak nitelendirerek, 'Türkiye bunun en yakın şahidi. 900 kilometre sınırımız var. İki ülkede birbirine akraba olan aileler var. Başta sınır bölgesindekiler olmak üzere iki halk arasında güçlü ilişkiler mevcut. Biliyoruz ki Esed dört seneden beri halkına silah doğrultuyor. Şehirleri tarumar etti. Yaklaşık 200 bin insan hayatını kaybetti. İki milyondan fazla kişi Suriye’den çıkmak zorunda kaldı' şeklinde konuştu. Durumun trajik olduğuna ve rejimin dış güçlerin desteğiyle halkına silah doğrultmaya devam ettiğine dikkati çeken Arınç, 'dış dünyanın, ABD ve Avrupa Birliğinin Suriye'de yaşananlara kayıtsız kaldığını buna karşın Türkiye'nin yaşananları görmezden gelmediğini, insani açıdan gerekli yardımların yapıldığını ve Suriyeli sığınmacıların ülkede barındırıldığını' dile getirdi. Esed'in Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair Arınç, şunları kaydetti: 'Suriye içinde 6 milyondan fazla evsiz insan var. 2 milyondan fazla Suriyeli sığınmacı ülke dışında. Kalanlar yani kendisine bağlı olduğunu bildiği insanlarla bir seçim yapacak. Bu çok gülünç bir şey. Böyle bir durumda cumhurbaşkanlığı seçimi yapılabilir mi! Yapılsa bile bunun kesinlikle bir meşruiyeti olamaz. ‘Çok benzemese de ben de cumhurbaşkanlığı seçimi yaptım halk beni istiyor' demeye çalışıyor. Esed rejiminin, bu kadar insanın ölümünün ardından halkın güvenini kazanması, demokrasiyi inşa etmesi mümkün değil' Esed rejimini başarısız gördüğünü belirten Arınç, 'Hiçbir rejimin yönetimde kalmak uğruna halkına silah doğrultması kabul edilemez. Bu aşamada sadece Türkiye değil uluslararası kamuoyu ve Arap dünyasının da üzerine düşen görevi yapması gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.AA
"Ortadoğu'da Ilımlı Güçlerin Koalisyonunu Kurmalıyız"
İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman, 'Öyle görünüyor ki bağımsız bir Kürt devleti engellenemeyecek. Şimdi yapmamız gereken Ortadoğu’da ılımlı güçlerin koalisyonunu kurmak olmalıdır' dedi.İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Irak’ın siyasi geleceğine Irak halkının karar vermesi gerektiğini belirterek “Gerçek öyle görünüyor ki bağımsız bir Kürt devleti engellenemeyecektir” dedi. Almanya’da temaslarda bulunan Lieberman, Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bir gazetecinin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya atfen basında yayımlanan ve İsrail’in Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devletine destek vereceği yönündeki haberleri hatırlatması ve bu konuda değerlendirmesini sorması üzerine Lieberman, “Bu konuda yalnızca şunu söyleyebilirim. Irak’ın geleceğine Irak halkı karar verebilir. Kimse bize bu konuda fikrimizi sormadı, kimseye tavsiye verecek durumda değiliz, kimseyi zorlayamayız” dedi. Lieberman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer benden samimi düşüncemi ifade etmemi istiyorsanız, diplomatik değil açık konuşmamı istiyorsanız o zaman şunu söyleyebilirim: Gerçek öyle görünüyor ki bağımsız bir Kürt devleti engellenemeyecektir. Ama tabii ki bu Iraklılara bağlı, onların aralarındaki bölünmeleri nasıl aşabileceklerine bağlı.” Irak’ın toprak bütünlüğü İsrail Dışişleri Bakanı, Irak’taki gelişmeler ve Kürtlerin olası bağımsızlığıyla ilgili bir başka soru üzerine de bunun Irak’ın içişleri olduğunu kaydetti. Lieberman, “Her şeyden önce Irak’ın içinde bölgelere ilişkin bir sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunu dışarıdan çözemezsiniz. Ancak bu sorun çözülmeden de Irak’ın bütünlüğü korunamaz” ifadelerini kullandı. Lieberman, Irak’ta toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği ulusal birlik hükümeti benzeri bir çözüme ihtiyaç olduğunu ancak bunun dışarıdan sağlanamayacağını söyledi. Irak’taki gelişmelerin Ürdün’e olan etkileri konusundaki bir soru üzerine de Lieberman, Ürdün’de istikrarın devam etmesinin İsrail’in temel çıkarlarından olduğunu, bunun için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını vurguladı. Steinmeier’den Bağdat’a çağrı Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) yalnızca Irak için değil tüm bölge için büyük tehdit oluşturduğu uyarısında bulunarak Bağdat’ta tüm kesimleri içeren yeni bir hükümet kurulması çağrısını yineledi. Steinmeier, şunları kaydetti: “Lieberman ile görüşmemde de söyledim. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda, IŞİD’e bambaşka nedenlerle destek vermiş olanların bu desteği çekmesinin sağlanması önemli. Irak'taki Sünnilerin, bu ülkede memnun olmadıkları için IŞİD ile hareket etmelerinin engellenmesi gerekiyor. Bunu da ancak Irak’ta tüm bölgelerin, dinlerin adil bir paya sahip olabildikleri kapsayıcı bir hükümetin kurulmasıyla sağlayabiliriz.” Ortadoğu barış süreci Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, görüşmede Ortadoğu Barış Süreci’ni de ele aldıklarını belirterek kaçırılan üç Yahudi yerleşimcinin bir an önce serbest bırakılması ve sağlıklı bir şekilde ailelerine kavuşmaları beklentisini dile getirdi. Steinmeier, Gazze’den İsrail’e yönelik roket saldırılarını eleştirerek bunlar için “kabul edilemez” ifadesini kullandı. Son gelişmelere rağmen İsrail ile Filistinliler arasında gerilimin daha da tırmanmamasını ve barış sürecinin devam etmesini umduğunu söyleyen Steinmeier, “Sonunda müzakere masasında çözüm dışında bir alternatif yok” diye konuştu. İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman da Ortadoğu’da tırmanan son olaylardan Hamas ve el-Fetih'in yetkilerini devrettiği 'Uzlaşı Hükümetinin' sorumlu olduğunu iddia etti. İsrail’in her akşam roket saldırılarına hedef olduğunu öne süren Lieberman, “İsrail bu durumu hoş göremez, buna bir son vermemiz gerekiyor” ifadesini kullandı. Ortadoğu’da bugün yaşanan bölünmenin Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında değil, “aşırılık yanlıları” ile “ılımlı güçler” arasında bir bölünme olduğunu iddia eden Lieberman, “Şimdi yapmamız gereken Ortadoğu’da ılımlı güçlerin koalisyonunu kurmak olmalıdır” dedi. İsrail Dışişleri Bakanı, Filistin meselesinin ancak tüm bölge sorunlarını kapsayan genel bir çözümle aşılabileceğini, çözüme kavuşturulabileceğini söyledi. Filistin kökenli Alman sözcü Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier ile İsrailli mevkidaşı Lieberman’ın ortak basın toplantısında, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın Filistin kökenli Sözcü Yardımcısı Sawsan Chebli’nin görev yapması dikkati çekti. Basın toplantısını yöneten Chebli, ocak ayında göreve başlamış, Dışişleri Bakanlığı’nın ilk Müslüman sözcü yardımcısı olmuştu. Ortak basın toplantısı sırasında Dışişleri Sözcüsü Martin Schaefer, toplantıyı kenardan izlemeyi tercih etti. İsrail Dışişleri Bakanı’nın Berlin ziyareti nedeniyle Dışişleri Bakanlığı çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alınırken, bina çevresinde keskin nişancıların görev yapması ve özel eğitimli köpeklerle bomba araması yapılması dikkati çekti.