Görüş Bildir

Otizm Haberleri

Otizm ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Otizm ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bazı Nesnelere Baktığımızda Yüz Görmemizin Bilimsel Sebebi Nedir?
Gökyüzündeki bulutlarda, prizlerde ve musluk gibi nesnelerde yüz gördüğünüz oluyor mu? Merak etmeyin yalnız değilsiniz! Çünkü pek çok kişi bu durumu yaşıyor. Bilim dünyası bu olguya 'pareidolia' diyor ve insanların yüz tanıma konusundaki hassasiyetine dikkat çekiyor. Peki nedir bu terim? Beraber inceleyelim.Kaynak 1, Kaynak 2
'Gezi İçin Twitter Kullanmaya Başladım'
Ekranlara 'Kara Para Aşk' dizisiyle dönen Tuba Büyüküstün, ikizleri ve eşiyle mütevazı bir hayat sürdürüyor. L'officiel dergisinin oyuncuyla gerçekleştirdiği röportajda, Büyüküstün'ün iç dünyasından ziyade toplumla, sanatla, doğayla kurduğu bağ ön planda. Hayatına dair samimi açıklamalarda bulunan Büyüküstün'ün verdiği röportajdan öne çıkan başlıklar... 'Kara Para Aşk' dizisine nasıl dahil oldunuz? '20 Dakika' bittikten hemen sonra gelmişti. Fakat o dönem bebeklerimle biraz daha vakit geçirmek için dizi projelerine ara verme kararı almıştım. Ara verdiğim dönem 'Kara Para Aşk' dizisinin yönetmeni Ahmet Katıksız ile karşılaştığımızda karakter için henüz karar verilmediğini öğrendim. Sonuçta dizi döndü dolaştı altı ay sonra beni dinlenmiş halimle yine buldu. 'İLGİ ÇOK ŞAŞIRTMIYOR' Ortadoğu'da çok büyük bir hayran kitlesine sahip olmak sizi hâlâ şaşırtıyor mu? Şaşırtıyordu... Uzun zaman oldu; artık alıştım. Şu sıralar beni daha çok bu durumun Avrupa'nın Kuzey ülkelerinde ve Balkanlar'da da devam etmesi şaşırtıyor. Yaptığımız işin Arap kültürüne hitap ettiğini gördük. Yunanistan'a da, Balkan ülkelerine de hitap ettiğini görmek, içinde yer aldığımız projelerin evrensel olduğunu kanıtlıyor. 'FRANSIZ DİLİNİ VE KÜLTÜRÜNÜ SEVİYORUM' Paris'te evlendiniz, hatta bir dönem oraya taşındığınıza dair haberler çıkmıştı. Bu şehri sizin için özel kılan nedir? Orada olmayı, Fransız dilini ve kültürünü seviyorum. Paris'teyken gerçekten nefes aldığımı ve kendimi evimdeymiş gibi hissediyorum. Bana iyi bir enerji veriyor. Şöhretin üzerinizde ne gibi etkisi var? Kendime ait özel alanın oldukça kısıtlı olmasının hayatım üzerinde büyük bir etkisi var. Güzel yanı ise inandığın şeylerin karşılığını alabilmek. Örneğin sosyal yardım konularıyla ilgili yer aldığınız projelerle toplumda bir farkındalık uyandırabiliyor olmak. 'İŞE YARIYORUM' Tohum Otizm Vakfı gibi entegre olduğunuz projeler sizi ne ölçüde tatmin ediyor? Bir projenin içinde yer alıyorsunuz fakat sonrasında ne tür bir etki yarattığını tam olarak bilemiyorsunuz. Ta ki bizzat yardımınızın dokunduğu kişiler sizinle iletişim kurana dek. Size 'işe yarıyorum' duygusu veriyor ve buna paralel olarak hayatınıza anlam katıyor. Kimileri izleyeceği filmi yönetmenine göre seçer, bazılarıysa oyuncuya güvenerek karar verir. Peki ya siz? Ben yönetmenlerden çok oyuncu takip edenlerdenim. Mesela Cate Blanchett'in, Juliette Binoche'un, Julia Roberts'ın, Meryl Streep'in tüm filmlerinim izlerim. Son olarak, şimdi sizi neler bekliyor? Kızlar ve Onur bekliyor. Onun dışında ne bekliyor bilmiyorum. Bilseydim güzel olabilirdi. 'SOSYAL MEDYAYI GEZİ İÇİN KULLANMAYA BAŞLADIM' Sosyal medya ile aranız nasıl? Sosyal medya pek fazla kullandığım bir alan değil aslında. Geçtiğimiz Haziran ayından itibaren GeziDirenişi'nden haber alabilmek adına Twitter'ı kullanmaya başladım. O günden beri kayıp çocuk ilanları, kana ihtiyacı olanlar, organ nakli için bekleyenler ile ilgili mesajları paylaşmaya özen gösteriyorum. Sonuçta bir insanın 'en değerlisi' kaybolmuş, başına bir şey gelmiş ya da hayatı tehlikede... Twitter'ı bu açıdan yararlı buluyorum. 'HALA MEKTUP YAZIYORUM' En son ne zaman elle mektup yazdınız? Çok uzun zaman olmadı. Yaklaşık altı ay önce... Kendimi yazarak daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Bazen eşime, anneme ya da babama mektup yazıyorum. RAHATLIĞIM ÖN PLANDA Gardırobunuza gizlice girsek en çok nelerle karşılaşırız? En çok tişörtlerle karşılaşırsınız. Beyaz, siyah ve çizgili tişörtler... Benim için her şeyden önce giydiklerimin rahat olması gerekir. Elimi, kolumu, bacağımı rahat ettirebileceğim kıyafetleri tercih ederim. Bir de şapkalarla karşılaşırsınız. Mini bir şapka koleksiyonum var. Görünmez olsaydınız yapacağınız ilk şey ne olurdu? İnsanlara yakından bakabilmek ve inceleyebilmek. Gazeteport
Bugün 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü...
Otizm onların eksikliği değil, aksine onlar için farklı bir yetenek.  Bu onların seçimi değil ama onlar yaşıyor, siz değil.  Ama sizin de çocuklarınızın başına gelmeyeceğinin garantisi yok!  Unutmayın bizlerin desteği olmadan yeni Einsteinlar gelmeyebilir.  Özel dostlarımıza karşı bilgili olalım.  Lütfen 4 dakikanızı bu video için ayırın...
Engel-SİZ 8 Film
Otizm, sosyal ve iletişim becerilerini engelleyen bir genel gelişim bozukluğudur. Küçük yaşlarda ortaya çıkar ve otistik çocuklar öğrenme ve algılama bozukluğu çekerler. Her ne kadar bir çokları otistik çocuklara 'aptal, idiot' gözüyle baksalar bile bir çoğu normal zeka seviyesindeyken sadece bunu dışa vurmakta, eyleme geçirmekte güçlük yaşarlar. Bu çocukların yaşamlarına dokunan bazı filmler yapılmıştır.
Çarşı'nın 'Otizm Projesi' İstanbul Valiliği'ne Takıldı
Kızılay’a kan bağışı, depremzedelere, sokak çocuklarına, köy okullarına yardım, mavi kapak ve hayvan barınaklarına destek gibi kampanyalarla toplumsal duyarlılığını ortaya koyan Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı, son olarak otizmli çocuklara el uzattı. Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı'ının otizmli çocuklarla ilgili organizasyonu İstanbul Valiliği'ne takıldı.Cumhuriyet'ten Erk Acarer'in haberine göre, “Çarşı otizmli çocuklara koşuyor” isimli proje çerçevesinde, yardımseverlerin gönderdiği malzemeler, taraftar grubunun deposunda toplanmaya başladı. Diğer takımları tutan taraftarlar da konuya duyarsız kalmadı. Fenerbahçeli ve Galatasaraylılar çArşı grubuyla ortak hareket edeceğini duyurdu. çArşı, organizasyon kapsamında Otizm Federasyonu’yla da işbirliği yaptı.Ne var ki İstanbul Valiliği, organizasyona izin vermedi. Otizm Federasyonu’nun valilikle görüşmeleri de sonuç vermedi. Böylece yasal bir statü kazanamayan proje başlamadan bitti.Organizasyonla ilgili çArşı sözcüleri ise şunları söyledi: “Gezi’yle başlayan çArşı alerjisi sürüyor. Otizmli çocuklara destek olmak için başlattığımız proje valilik izni alamadığımız için yolun başında sona erdi. İstanbul Valiliği bize herhangi bir gerekçe de göstermedi. Aynı sıkıntıları, köy okulları projesinde de yaşamıştık. Devlete ait ve iktidara yakın kurumlar bizi desteklemek yerine köstek olmuştu.”Erk Acarer | Cumhuriyet
"Genç Türklere Güveniyorum"
Görev süresi önümüzdeki ay sona erecek ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, 'Özellikle genç Türklere güveniyorum. Dünya ile temas etmekten, seyahat etmekten, yurtdışında eğitim almaktan çekinmiyorlar, sosyal medyayı kullanıyorlar. Genç Türklerin korkusu yok. Genç kuşak böyle olduğunda, gerçekten önemli sonuçlar elde ediliyor' dedi. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi için iş dünyasına ihtiyaç olduğunu belirterek, '2010 yılından bugüne kadar iş hacmimiz yüzde 75 arttı. Yatırımlar da çok iyiye gidiyor. Türkiye'den ABD'ye yapılan ihracat yaklaşık 7 milyar dolar düzeyindedir. İyi ama, artması gerekiyor. ABD'nin Türkiye'ye yaptığı ihracat ise 12 milyar dolar seviyesindedir. Bunların artmasını bekliyoruz' diye konuştu. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), önümüzdeki ay görevi sona erecek ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone için veda yemeği verdi. DEİK Türk-Amerikan İş Konseyi Başkan Yardımcısı Koray Arıkan'ın ev sahipliğinde Ceylan Intercontinental Otel'de düzenlenen yemekte bir konuşma yapan Ricciardone, Türkiye'nin kendisi ve ailesi için çok büyük bir deneyim olduğunu vurgulayarak, Türkiye'ye kendilerini çok yakın hissettiklerini, bundan sonra da öyle olmaya devam edeceğini söyledi. Türkiye ile ABD ilişkilerine yürekten inandığını ifade eden Ricciardone, 'Benden sonra çok önemli bir meslektaşım, John Bass görevi devralacak. DEİK ve İş Konseyi, geçtiğimiz yıllarda iş ve ticaret anlamında olağanüstü işler yaptı. İş dünyasının sesi, gücü her zaman önemli olmuştur. ABD de dünyadaki ilişkilerini bu yolla geliştirmeye çalışıyor. Bir araya gelmemiz, iş standartlarını, şeffaflığı, sözleşmelerin uygulanabilirliğini, mülkiyet haklarının korunmasını, iş ve çevre ile ilgili standartların yükselmesini hep birlikte sağladık. Geçtiğimiz 3,5 yıl içerisinde hepinizin çabalarını gördüm. Önümüzdeki yıllarda da şirketlerin, iş dünyasının sesi yükselmeye devam edecek. ABD'de ve Türkiye'de en yüksek iş standartlarının uygulanacağına inanıyorum' diye konuştu. Ricciardone, ABD ile yakın ortakları arasında işbirliğinin her zaman arttığının görüldüğünü anlatarak, teknik yetkinliklerin artırılması, yasal düzenlemelerin iyileştirilmesi, diplomasi, yasa, istihbarat alanlarında işbirliği çalışmalarının bulunduğunu söyledi. 'HÜKÜMETLER ARASINDA EN YÜKSEK DÜZEYDE GÖRÜŞMELER YAPILIYOR' Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin ABD'de meslektaşlarıyla bir araya geldiğini, Obama'nın başkanlığında bir inisiyatif başlatıldığını belirten Ricciardone, şöyle devam etti: 'Sayın Gül ve Erdoğan, ikili ilişkilerimizi stratejik düzeyde artıracak. Çünkü taraflar, bulunduğumuz durumdan çok memnun değil. Güvenlik, NATO konularında soğuk savaştan bu yana yapılan birçok şey var ama, iş dünyaları arasında yapılması gereken çok şey bulunuyor. Bunlarla ilgili yüksek komitelerimiz de var. Hükümetler arasında en yüksek düzeyde görüşmeler yapılıyor. Bu görüşmeler aracılığıyla gerçek sorunları derinlemesine çözmek istiyoruz ve ilerleme de kaydediyoruz.' Ricciardone, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye'ye geldiğinde Türkiye'nin stratejik bir ortak olduğunu ifade ettiğini ve Başkan olarak ziyaret ettiği ilk ülke olduğunu söylediğini hatırlatarak, ilişkilerin derinleştirilmesi için iş dünyasına ihtiyaçlarının olduğunu dile getirdi. '2010 yılından bugüne kadar iş hacmi yüzde 75 arttı' diyen Ricciardone, şunları söyledi: 'Yatırımlar da çok iyiye gidiyor. Türkiye'den ABD'ye yapılan ihracat yaklaşık 7 milyar dolar düzeyindedir. İyi ama, artması gerekiyor. ABD'nin Türkiye'ye yaptığı ihracat ise 12 milyar dolar seviyesindedir. Bunların artmasını bekliyoruz. Teknoloji ve endüstri alanlarında ortaklıklar yaratmaya çalışıyoruz. Ticari hizmetlerimiz sayesinde bu alanlarda önemli gelişmeler kaydettik. Eylül veya Ekim ayında ihracat konseyi ile ABD'den CEO'lar, iş dünyası temsilcileri Türkiye'de daha fazla iş fırsatı yakalamak için buraya gelecek.' Türkiye'ye genç yaşlarda geldiğini belirten Ricciardone, 'Türkiye dinamik bir toplum, hukuk devleti ve seçimler yapılacak. Tabii ki demokrasi yolunda yapılması gereken çok şey var. İleri demokrasi için çok önemli gelişmeler göreceğiz. Ancak benim gibi insanlar bu ülkenin avantajlarını, güçlerini görmekten aciz değiller. Bana gösterdiğiniz dosluk ve misafirlik için teşekkür ederim. Kariyerimin 35 yılının 10 yılını Türkiye üzerine çalışarak geçirdim. Bundan sonra da temas halinde olmak isterim. Eylül itibariyle Atlantik Konseyi'nde çalışmaya başlayacağım. Tüm Ortadoğu'yu ilgilendiren görev üstleneceğim' diye konuştu. Türkiye'nin siyaset konusunda, iş dünyası liderliğinde çok önemli diyaloglar gördüğünü, modern demokrasinin ihtiyaçlarıyla ilgili akademisyenler ve iş dünyası temsilcilerinin kafa yorduğunu aktaran Ricciardone, 'Beklenti açısından anayasal süreçte önemli gelişmeler bekliyorum. Seçimlerle birlikte bu durabiliyor, ancak anayasal tartışmalar devam edecek, sonra sonuç vermeye başlayacak' dedi. Ricciardone, Türkiye devletinin, daha modern, açık, ileri bir demokrasi ortaya koyacağını şimdiden görebildiğini vurgulayarak, '1982 Anayasası'nın yenilenmesi ve yeni neslin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi, bunlardan biri. Hepimiz Türkiye'nin bölge için önemli etki yaptığının farkındayız' diye konuştu. “GENÇ TÜRKLERE GÜVENİYORUM” Bugünün Türkiye'sinin kendisini heyecanlandırdığını söyleyen Ricciardone, 'Özellikle genç Türklere güveniyorum. Dünya ile temas etmekten, seyahat etmekten, yurtdışında eğitim almaktan çekinmiyorlar, sosyal medyayı kullanıyorlar. Genç Türklerin korkusu yok. Genç kuşak böyle olduğunda, gerçekten önemli sonuçlar elde ediliyor' şeklinde konuştu. DEİK Türk-Amerikan İş Konseyi Başkan Yardımcısı Koray Arıkan da, Türkiye ile ABD ilişkilerinin geliştirilmesine önemli katkı sunduğunu belirterek, Ricciardone'ye çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Konuşmaların ardından, Arıkan, Ricciardone'ye anı plaketi takdim etti. ÇOCUKLARA YAKIN İLGİ ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, büyükelçiliğin destek verdiği Tohum Türkiye Erken Tanı Otizm Vakfı tarafından düzenlenen ’Tablet Bilgisayarım Benim İçin Konuşuyor’ basın toplantısına katıldı. Teknolojik gelişmelerin otizmli öğrencilerin eğitiminde kullanılmasını teşvik etmek için hazırlanan ’Tohum2’ projesinin tanıtıldığı toplantı öncesinde Ricciardone öğrencilerle yakından ilgilendiEnver ALAS /İSTANBULDHA
Mutlaka İzlenmesi Gereken 20 Harika Johnny Depp Filmi
Kılıktan kılığa giren, birbirinden farklı karakterlerde oynamayı çok seven, Karayip Korsanları ile tüm dünyada şöhretini artıran Johnny Depp'in oynadığı filmleri listeleyeceğiz bugün. Seslendirmiş olduğu animasyon filmleri listemize dahil etmedik. 2018 itibariyla 55 yaşına 😲 girecek olan Johnny Depp, bu sene vizyona girmesi kesinleşen filmler ile birlikte hayatı boyunca tam 85 filmde yer almış olacak. İlk filmi 1984'teki Elm Sokağı Kabusu ile beyazperdede görünen Johnny Depp'in daha nice filmini görmek üzere...Film açıklamaları Beyazperde'den alınmıştır. 
En İyi 13 Shah Rukh Khan Filmi
Raj (Shah Rukh Khan) İngiltere’de yaşayan zengin, sorumsuz ve kaygısız bir Hindistanlıdır. Simran (Kajol) ise İngiltere’de yaşamasına rağmen Hint geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan bir ailenin kızıdır. İkisi, bir aylık Avrupa gezisi sırasında karşılaşırlar; didişme ve şakalarla başlayan arkadaşlıkları gezinin sonunda aşka dönüşür. Fakat birbirlerine aşık olduklarını anladıklarında artık çok geç olmuştur. Simran babasının Hindistan’daki arkadaşının oğlu ile evlenmek için yola çıkmıştır bile…Film 800 hafta gösterimde kalma gibi bir rekora sahip, ayrıca ölmeden önce görmeniz gereken 1001film listesinde de yer alıyor.IMDb: 8.4
Tıp Dünyası Bu Kızı Konuşuyor
İzmir’de, yüzde 94 ağır zihinsel engelli teşhisi konulan 11 yaşındaki Filiznur, tıp dünyasını şaşırtarak engelini yendi. Spor ve anne sevgisiyle sadece engelini yenmekle kalmayan Filiznur, artık milli sporcu oldu.İzmir’de, yüzde 94 ağır zihinsel engelli teşhisi konulan 11 yaşındaki Filiznur, tıp dünyasını şaşırtarak engelini yendi. Spor ve anne sevgisiyle sadece engelini yenmekle kalmayan Filiznur, artık milli sporcu oldu.İzmir’de yaşayan Süreyya -Mehmet İmer çiftinin tek çocukları olan Filiznur İmer, henüz 11 yaşında olmasına rağmen tıp dünyasını şaşırtan başarılara imza attı. 19 aylıkken doktorların ’ağır zihinsel engelli ve otistik’ teşhisi koyduğu kızın en büyük destekçisi annesi oldu. Annesinin azmi ve sporla hayata tutunan Filiznur, jimnastikte de Türkiye şampiyonu oldu.“KONUŞMUYORDU, KAFASINI DUVARLARA VURUYORDU”Filiznur’un iyileşme sürecinin hem kendisi hem kızı için büyük bir travma olduğunu söyleyen anne Süreyya İmer yaşadıkları süreci şu sözlerle aktardı: “Filiznur ağır derecede zihinsel engelliydi ve ciddi şekilde kriz geçiyordu. Yaklaşık günün 20 saati kriz geçiriyordu. Kafasını sürekli yerlere, duvara vuruyordu. Kollarını ısırıyordu, parmaklarını ısırıyordu. Filiznur’un 2,5 yıl ellerinde tırnakları bile yoktu. Isırmaktan tırnakları dökülüyordu. Dişleri kırılıyordu, düşüyordu. Kendine zarar veriyordu. Konuşmuyordu, yürümüyordu. 6 yaşına kadar bu zorlu süreç devam etti. Ancak hiç pes etmedik. Onu hiç yalnız bırakmadım. Kriz anında zarar vermesine rağmen dışlamadım, ittirmedim. Bu tür çocuklar çok hassas bir fanus içindeler. Onlarla aramızda görünmeyen tel örgü gibi bir şey var. Ve biz onu aştık. Filiznur’un yanına 6 yıl sonra girebildim ve o fanusun içinde beraber yaşayabildik. Çok ağladığımız, üzüldüğümüz günler oldu. Ama ben onun yanına girdikten sonra her şey daha farklı olmaya başladı. Tam da ‘Bu durumu hiç yenemeyeceğiz’ dediğimiz anda hayatımızda birdenbire değişiklik oldu. Krizleri 20 saat değil, 10 saat, 8 saat, 2 saat, 1 saate düştü. Onu kriz anında hiç yalnız bırakmadım.”“DOKTORLAR ‘UMUTSUZ VAKA’ DEMİŞLERDİ”Kızından sevgisini hiç esirgemediğini ve herşeyin ilacının sevgi olduğunu belirten anne İmer, şunları söyledi: “Filiznur sevgi ile iyileşti. Artık raporunda ’zihinsel engellidir’ ibaresi kaldırıldı. Yeni raporunda sadece otizm yazıyor. Filiznur’a doktorlar hep ‘umutsuz vaka’ demişlerdi. Doktorlar sürekli ‘Filiznur’un bir şeyleri başarması çok zor, hep böyle kalacak. Konuşamaz, gülemez, yiyemez, içemez’ dedi. O kadar korkutmuşlardı ki beni. Hatta en son bana 7 yıl önce doktorumuz ‘Çok zor durumdasınız, Filiznur’u özel bir kliniğe yatıralım’ demişti. Biz bu durumlardan bu duruma geldik. Geçirdiği krizler çok ağır ve baş edilmesi zor krizlerdi. Onun için de benim için de büyük travmaydı. Ama ben ne olursa olsun Filiznur’a ‘Ağır derecede zihinsel engelli, bundan hiçbirşey olmaz’ dedikleri anda bile sahip çıktım”“DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK”Filiznur’un tıp dünyasında görülmeyen bir şekilde yüzde yüz zihinsel engeli yenmiş bir çocuk olduğunu ve dünyada örneğinin olmadığını söyleyen Süreyya İmer, sözlerine şöyle devam etti: “Dünyada bu ana kadar ağır düzeyde zihinsel engelini yenmiş hiç kimse yok. Filiznur’un adını altın harflerle yazdırdık diye düşünüyorum bir anne olarak. Çünkü o zor süreçleri ben tek başıma yaşadım, sadece ben biliyorum, ikimiz biliyoruz. Son çıkarttığımız raporumuzda da zihinsel engeli vardır’ ibaresi kalktı. Yeni raporunda sadece otizm yazıyor. Ama biz neredeyse otizmi yenmek üzereyiz. Bunu da başaracağız. Ben eminim. Birkaç yıl sonra iyi düzeye gelecek. Şimdi sadece konuşma probleminde gecikmemiz var. O da çok normal. Hayata Filiznur 7-8 yıl geç başladı. O süre zarfında konuşmayı öğrenemedi. Bu kadar süre zarfında biz bu kadar şeyi başardıysak emin olsunlar bütün engelli çocuk annelerine sesleniyorum. Onların da çocukları çok şeyi başarabilir. Yeter ki çocuklarına inansınlar. Ne olursa olsun iki kolu, iki bacağı olmasın yine sahiplensinler.”“YAŞININ İKİ KATI MADALYASI VAR”Filiznur’un ilk zamanlarda spor yapmaya zorla gittiğini anlatan anne İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk dönemlerde spora gittiğimizde ağlıyordu, hırçınlaşıyordu. Biz yılmadık. ‘Her ne olursa olsun spora gidilecek’ dedik. Sporda 45 saniye de kaldığı zamanlar oldu, 1,5 dakika kaldığı zamanlar da. O 1,5 dakika bizim için 1,5 saat gibiydi ve çok iyi değerlendirmeye çalıştık. Her antrenman saatinde giyinip gittik. Kapıdan döndük çoğu zaman ama yine de yılmadık. ‘Gidilecek, yapılacak, sen başaracaksın, onlar yapıyorsa sende yapabilirsin’ diye motive ettim. Ve o da başardı. 6-7 ay sonra derslerde yarım saat kalmaya başladı. Sonra bir bakmışız ki bir buçuk saat kalıyor. Filiznur artık takla atıyor, komutlara uyuyor. Diğer çocuklar ne yapıyorsa o da aynısını yapmayı başarıyor. Ve bir buçuk yıl sonra ilk madalyamızı aldık. Normal çocuklarla katıldığı bir yarışmada grubunun birincisi oldu. Şu an 21 madalyası var. Yaşının iki katı madalyası var. Hepsi benim için çok özel onların manevi değeri çok fazla. Her birini alnının teriyle emeğiyle kazandı.”“BAŞBAKANIMIZA VE CUMHURBAŞKANIMIZA SESLENİYORUM”Filiznur’un bakanlık düzeyinde desteklenirse daha iyi yerlere gelerek Türkiye’yi daha iyi temsil edeceğine dikkat çeken Süreyya İmer yetkililere şöyle seslendi: “Spor bakanlığımız, başbakanımız ve cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Bu tür çocukların yurt dışına açılması gerekiyor. Çünkü dünyada örneği yok ve bu bizim çocuğumuz. Hepimizin çocuğu olduğunu düşünüyorum. Biz bu kadar başarıyı başarmışken, onlara da umut olur. Onların da Filiznur’u tanıyarak yurt dışına gidip Türkiye’yi temsil edebileceğini düşünüyorum. Desteklenirse yurt dışı kapısı açılırsa çok iyi yerlere gelebileceğine inanıyorum. Ayrıca Filiznur şu anda 95 ile 105 kelime arasında konuşabiliyor. Konuşma bozuklukları eğitmeninden ders alması gerekiyor. Ama maddi imkansızlıklardan dolayı kısıtlı götürebiliyoruz. Bu konuda bakanlıktan destek gelirse Filiznur bu sorununu da aşacak. Filiznur’un ilerlemesinde onların da desteği olacağını düşünüyorum. Konuşamadığı için ara ara krizleri oluyor. Bence Filiznur tarihe geçebilecek bir çocuk. Biz bunu başardık. Bu çocuk bizim çocuğumuz, hepimizin çocuğu.”İHA | Milliyet