PSİKOLOJİ

Çok şaşıracaksınız biliyorum, uykusuz bırakmayla nasıl manipüle edileceğinizi tahmin dahi edemezsiniz. Uzaktan bakıldığında “ne alaka, uykuyla beni nasıl manipüle edebilir ki’’ diyebilirsiniz. Daha önce bu tarz manipülasyonla karşı karşıya kaldığınızı düşünmemişsinizdir. Bu yazıyı okuduğunuzda siz de uyku yoksunluğu manipülasyonuna maruz kalıp kalmadığınızı çok iyi anlayacaksınız. Ama ben şundan çok eminim; narsistle yaşıyorsanız muhtemelen uyku manipülasyonuna da maruz kalıyorsunuzdur.  Tek fark bunun farkında olmayışınızdır.Narsist insanlar birlikte olduğu kişiyi daha iyi yönetebilmek için partnerinin uyku düzenini bozmaya çalıştığı birçok örnek var. Uyku yoksunluğu bir nebze de olsa gaslight kadar tehlikeli bir yöntem hatta gözle görülür olumsuz sonuçları hemen ortaya çıkar. Eğer bir insanı uykusundan yoksun bırakırsanız onu kontrol etmesi daha kolaydır. Neden mi? Çünkü uykunuz yoksa enerjiniz yoktur, başınız ağrır, odaklanamazsınız, hafızanız zayıflar, depresyona yatkın olursunuz. Eeee ne alaka kontrol etmekle uykusuz kalmak’’ diyebilirsiniz.Amaç, burada sizi zayıflatmak. Narsist sizi zayıflatabilirse daha kolay kontrol eder. Uyku yoksunluğu yemek yoksunluğuyla aslında aynıdır; üç gündür yemek yemeyen bir insanla beş saat aç kalmış bir insan aynı değildir. Üç gündür yemek yemeyen insan çok zayıf düştüğü için ne yediğine bakmaz ve karşısındaki insanda yemek varsa ne verirse onu yer ve dediklerine şartsız uyar. Fakat beş saat aç kalmış birisi elinde yemekle sizi ikna edemez, çünkü aç değilsinizdir. Çok fazla uyku yoksunluğu yaşadığınızda ise güçsüzleşeceksiniz ve kontrol edilmeye müsait olacaksınız.

Bir ilişkisi olmasına rağmen yalnızlık hissinden kurtulamayanların haklı sebepleri olabilir. Herkesin yalnız hissetmek için bireysel sebepleri olsa da, bir ilişkide tarafların yalnızlığına işaret eden en genel 15 detayı derledik. 👇

Çocuk, pek çok davranışı, bilgi ve beceriyi, duygu ve düşüncelerini ifade etmeyi, ebeveyn ve akranlarıyla iletişim kurmayı; büyük ölçüde oyun sayesinde öğrenmektedir. MÖ’den bu yana, filozoflar ve çocuk psikologları tarafından, oyun oynamanın çocuğun fiziksel ve dil gelişimlerini olumlu yönde etkilediğini vurgulamışlardır. Örneğin Platon (MÖ 427-347), oyunun çocuğun fiziksel gelişimine ve psikolojisine olumlu katkıda bulunduğunu belirtmiş, ebeveynleri ve akranları ile iletişimini güçlendirdiğini ifade etmektedir (Koçyiğit, Tuğluk ve Kök, 2007, s. 328). Çocukların kişiliğinin şekillendiği dönem 0-6 yaş dönemdir. Bu dönem çocukların dil gelişimini, ebeveynleri ve yakın çevresi ile iletişim kurmayı, karar vermeyi kendini ifade etmeyi öğrenir.

Twitter'da kullanıcılar ailelerinde hasta olan insanların ölümü ile yaşadıkları rahatlamayı anlattı. Anne ve babaları ölünce anormal bir mutluluk hissettiklerini söyleyenlerin anlattıklarına bir bakalım...

Üniversite, hemen herkes için yeni bir deneyimdir. Yeni bir sosyal çevre, yeni bir hayat anlamına da gelebilir. Hem lisenin bitişi hem de reşit olmanın getirdiği özerklik ile birlikte aileye olan bağlılığı sürdürürken, aileden bağımsız bir yaşamın da başlangıcıdır. Bu “yeni” olan her şey aynı zamanda da belirsizdir. Belirsizlik ise endişe verir. Bu nedenle yeni olan bu başlangıcın tüm belirsizliklerinden kurtularak endişeleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da hafifletebiliriz.İlk olarak okulu araştırmak, okul çevresini ziyaret etmek, ulaşım güzergahlarını öğrenmek, öğrenci ailesi ile yaşamıyorsa kalacağı yeri önceden belirlemek bu aşamada önemlidir. Eskiden zor olan bu süreçler artık sosyal medyanın da gelişmesi ile kolaylaştı. Sosyal medya grupları ve okul tanıtımları öğrencilerin/öğrenci adaylarının daha hızlı kaynaşması, sosyalleşmesini sağlıyor. Bu belirsizliklerin ortadan kalkması ise ilk aşamadaki gerginlik hissini azaltacaktır.