Görüş Bildir
Haberler
Kavraması Çok Basit Olsa da Üzerinde Uzlaşması Zor Uzay Yolculuğu Fikri: Bekleyiş Denklemi

Kavraması Çok Basit Olsa da Üzerinde Uzlaşması Zor Uzay Yolculuğu Fikri: Bekleyiş Denklemi

Bir gün otobüs durağında bekliyorsunuz, otobüsünüz hep geldiği zamana göre gecikiyor. 45 dakika sonra işte olmanız lazım ve bir sonraki otobüs de bir saatten önce gelmeyecek. Şimdiki otobüs için beş dakika daha bekliyorsunuz, fakat hala gelmiyor. 

İşe yürüyerek giderseniz, tam zamanında ofiste olacaksınız; fakat siz yürürken otobüs yanınızdan geçip gidebilir ve ofisin önüne sizden 10-15 dakika önce bile varabilir. Beklerseniz de sefer iptali vb. nedenlerle hiç gelmeyebilir ve bir sonraki otobüse binmek zorunda kalıp işe geç kalabilirsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Ne yaparsınız?

Bu sorunun konumuzla alakasını henüz çözemediyseniz, ancak sorudaki ikilemi anlayıp üzerine düşünmeye başladıysanız, aslında konuya da hakim oldunuz demektir.

Bu sorunun konumuzla alakasını henüz çözemediyseniz, ancak sorudaki ikilemi anlayıp üzerine düşünmeye başladıysanız, aslında konuya da hakim oldunuz demektir.

Uzay yolculuklarının artık hayal olmaktan çıktığı bu devirde, 'Bekleyiş Denklemi' adlı fikir, önce fizikçi Robert L. Forward tarafından ana hatlarıyla, sonra da Andrew Kennedy tarafından daha derin bir matematiksel analizle ele alınmış.

Yıldızlararası, hatta galaksiler arası uzay seyahatleriyle ilgili olan fikrin incelediği şeyi anlamak için şu basit senaryoya bir göz atalım.

Yıldızlararası, hatta galaksiler arası uzay seyahatleriyle ilgili olan fikrin incelediği şeyi anlamak için şu basit senaryoya bir göz atalım.

Bir gün uzay geminizle 300 yıllık bir yolculuğa çıkıyor ve çok uzak bir yıldıza doğru yol alıyorsunuz (dondurulduğunuz için ölme durumunuz yok). 300 yıl sonra yıldızın yörüngesindeki hedef gezegene ulaştığınızda, sizi Dünya'dan bir ekip karşılıyor.

Büyük bir şaşkınlık içerisinde bunun nasıl olduğunu soruyorsunuz.

Büyük bir şaşkınlık içerisinde bunun nasıl olduğunu soruyorsunuz.

Gezegendeki ekibin cevabı ise şu oluyor: 'Siz yolculuğa başladıktan 200 yıl sonra gelişen teknolojimiz sayesinde bu gezegene 50 yılda gelebilecek hızda bir uzay aracı üretildi. Yola çıktık ve sizin yolculuğunuzun 250. yılında buraya ulaşmış olduk. 50 yıldır da burada çalışmalar yürütüyoruz, hoşgeldiniz!'

Bu noktada artık olaya tamamen hakim olmuş ve tartışmalara konu olan kısmı anlamışsınızdır.

Bu noktada artık olaya tamamen hakim olmuş ve tartışmalara konu olan kısmı anlamışsınızdır.

Özetle 'Bekleyiş Denklemi'nin ortaya attığı kompleks tartışma şu şekilde: 'Hedef gezegene ulaşacağımız süre içerisinde, teknolojinin hızla gelişip çok daha yüksek hızlarda uzay araçları üreteceğini öngörüyorsak, ve bu nedenle yola sonradan çıkan ekip ilk ekipten önce hedefe varacaksa, ilk yolculuğu hiç yapmayıp beklemek daha mantıklı değil mi?'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Üstelik tek bilinmezlik, bu tartışmada mantıklı kararın ne olup olmadığı değil.

Üstelik tek bilinmezlik, bu tartışmada mantıklı kararın ne olup olmadığı değil.

Çünkü bir başka sorun da, teknolojinin ne hızla geliştiğinden yola çıkarak, seyahate başlamak için en optimum tarihi belirlemekte yatıyor. İşte matematiksel analizlerin devreye girdiği nokta bu. 

Robert Forward'a göre, eğer bir uzay yolculuğu 50 senede tamamlanamayacaksa, hiç başlamamalı. Çünkü o 50 sene içerisinde gelişecek teknolojiyle, 30. senede yola çıkan ikinci bir uzay aracı 15 senede o hedefe ulaşıp, ilk ekipten daha hızlı şekilde hedefe ulaşmış olabilir (45. senede gezegende olacakları için).

Günümüz dünyasında bu denli ince hesaplara girilmeyeceğini düşünebiliriz.

Günümüz dünyasında bu denli ince hesaplara girilmeyeceğini düşünebiliriz.

Böyle bir uzay seyahati fırsatı söz konusu olduğunda, hiçbir ülkenin politikacıları sükse yapma fırsatını kaçırmayacak ve anında projeyi gerçekleştirecektir. Sonuçta 500 yıl sürecek bir uçuş için, 300 yıl sonra gelişen yeni bir teknolojiyle başka bir ülkenin daha önce o gezegene varması, 300 yıl yaşamayacak politikacılar için çok da önemli değildir.

Fakat ya daha kısa süreli zamanlardan bahsediyorsak?

Fakat ya daha kısa süreli zamanlardan bahsediyorsak?

Örneğin 2020'de yola çıkarsa 2045'te hedefe ulaşacak, 25 yıl sürecek bir insanlı yolculuk yapılmalı mı? Rakip ülkelerin 2035'te ulaşmasının öngörüldüğü teknolojik seviyeyle süreyi beş seneye indirip 2040'ta o gezegene varma ihtimali göz ardı edilmeli mi?

İşte bu soru, karar vericilerin kafasını bir hayli zorlayıp, stratejik bir zamanlama yarışı yaratabilir gibi duruyor.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
100
19
8
4
3
1
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Kzlt

O zaman Werner Heisenberg belirsizlik teorisine göre de hiç bir parçacığın hızını ve konumunu aynı anda sonsuz hassaslıkla ölçemeyiz. Birini ne kadar kesin b... Devamını Gör

Kafiye

Arada böyle faydalı içerikler güzel oluyor

Sedat Yılmaz

teknoloji ilerler diye şimdi gitmedik diyelim. 20 yıl sonra çıkacak teknoloji de 40 yıl sonraki teknolojiden geri kalacak. bu böyle devam edebilir.