Görüş Bildir
Haberler
Umut ve Olasılıklar

etiket Umut ve Olasılıklar

Burçak Yüce
13.11.2023 - 13:14 Son Güncelleme: 14.11.2023 - 14:58

Umut deyince aklına neler geliyor?

Bende çağrışan kavramlar;

Olasılıklar, seçimler, beklentiler, belirsizlikler, irade, çaresizlik hatta tevekkül…

Bir fizikçi gözüyle bakınca bu kavramlar bana klasik fizikten çok kuantum mekaniğini hatırlatıyor.

Nasıl mı?

Anlatayım:

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Örneğin, klasik fizik yasalarına göre elindeki taşı fırlattığında eğer yer çekimi olan Dünya gibi bir ortamdaysan bu taş er ya da geç yere düşer.

Örneğin, klasik fizik yasalarına göre elindeki taşı fırlattığında eğer yer çekimi olan Dünya gibi bir ortamdaysan bu taş er ya da geç yere düşer.

Belki dairesel belki eğrisel belki de dikey bir yol izler ama illa ki düşer. Kuantum mekaniğinde yani atom altı dünyada ise durum bu kadar kesin değildir. Mesela bu taş parçası bir elektronsa konumunu ve hızını aynı anda ölçemez, yerini bile tam olarak bilemezsin. Zamanında pek çok atom modelinde gösterildiği gibi yörüngelerde değil bir olasılık bulutu etrafında yüzerler. Yani biz yerini bilmeyi umut ederiz ama tam bir belirsizlik söz konusudur.

Şu meşhur çift yarık deneyiyle olayı biraz daha açayım,

Fiziğin en karmaşık konularından birini bakın şimdi nasıl basit anlatacağım,

Şimdi elinizde bilye tabancası var ve içinde bir delik olan bir düzleme bilye fırlatıyorsunuz. Düzlemin arkasında da duvar var. Duvarda kaç iz beklersiniz? Tek delik olduğu için tek bir iz. 

Peki, düzlemde iki delik olsaydı? 

Bu sefer de iki delik olurdu. Evet, bu deneyi bir gözleyen izliyorsa aynen böyle oluyor lakin bir gözlemci veya deneyi ölçen bir dedektör yoksa bu sefer duvarda kaç iz beliriyor biliyor musunuz? 

Pek çok iz... Yani madde ya parçacık ya da dalga gibi davranıyor. Bundan da ilginci madde izlenme durumuna göre hareket ediyor. 

Gözlemlediğimizde yani olaya müdahil olduğumuzda olasılıkları indirgiyoruz. Olayları takip etmediğimizdeyse olasılıklar bizleri bekliyor. 

Ne kadar olasılık o kadar umut ve ümit…

Aynı Schrödinger'in kedisinin durumu gibi…

Schrödinger'in kedisi adlı düşünce deneyinde; bir kedi, küçük bir zehir şişesi ve radyoaktif bir maddeyle bir kutuya kapatılır. Radyoaktif kaynağın bir saat içinde ışıma ihtimali ışımama ihtimaline eşittir. Eğer içerideki sensör radyoaktiflik algılarsa küçük şişeyi kıran mekanizma çalışır, zehir kutuya saçılır ve kediyi öldürür.

Yani kutuyu açana kadar kedi ölü mü diri mi bilemezsin!

Kader ve tevekkül. 

Sen elinden gelenin en iyisini en hayırlısını yap, gerisini Yaradan’a ya da evrene neye inanıyorsan ona bırak ve sonucunda da üzülme.

Umut et ve bırak, takip etme.

Umut et ve bırak, takip etme.

Ne olursa olsun senin için en güzeli olacak bunu unutma! 

Çok umut ettiğin, gönülden dilediğin bir şey olmadığında iyi ki olmamış dediğimiz çok olmuyor mu? 

Ben artık isteklerimi umutlarımı takip etmeyi bıraktım.

Neyin sanal neyin gerçek olduğunun bile artık bilinmediği son derece akıl almaz bu evrende en iyi yol bu. 

Mavi hap mı yoksa kırmızı mı?

Matrix’e hoş geldiniz.

Bilimsel olarak ispatlandığı üzere hiçbir şeyin gerçeğini görmüyor, koklayamıyor, gerçeğine dokunamıyoruz. Hepsi beynimizin birer yorumu. Çünkü dış ortamla ilişki halindeyken her sinyal beyne elektriksel yolla aktarılıyor ve beynimiz bu algıları yorumluyor. Bu sırada manipülasyona çok açık bir organ olduğunu da unutmayalım. Ne demek istediğimi sanal oyunları oynarken şekilden şekle girdiğimizi düşünürsek daha iyi anlarız.

Katı olarak düşündüğümüz maddelerin bile %90’dan fazlası boşlukken neye dokunuyoruz? Neyi hissediyoruz?

İşte Matrix filmini bu sebepten çok sevmiştim.

Gerçek dediğin ne ve bu belirsizlikte umut ettiklerimiz, beklentilerimiz ne kadar gerçek?

Sizi biraz yordum farkındayım ama gelmek istediğim yer sonunda hepimize rahat bir nefes aldıracak. 

Avatar filmini hatırlayalım,

Hani şu doğadaki canlı cansız tüm maddelerin etkileşim halinde olduğu ve bunu sembolize eden o ulu ağacı…

İşte bu gerçek arkadaşlar. Tüm evren tüm kainat birbiriyle iletişim halinde. Bilim bunu çok yakın bir zamanda açıkladı ve adına da dolanıklık ilkesi dedi. Yani bizden milyarlarca uzaklıktaki eş parçacıklarımızla iletişim halindeyiz hem de ışık hızının bile ötesinde bir hızla…

Bunu çok değil 50 sene önce biri söylese herhalde deli derdik ki Einstein’ın zamanında bu konu hakkındaki yorumu “Mesafeler arası korkunç olay.” şeklindeydi.

Diyeceğim şu ki,

Umut ederken sonsuz olasılıkların, ihtimallerin bizleri beklediğini unutmayalım. Bazen bu istekler imkansız gibi görünebilir ama şunu da bilelim 2*2 her zaman 4 e eşit değil. 

Sen umut etmeye devam et ama bu sırada elinden geleni yap

Olasılıklara açık ol, sebat et, cevap mutlaka gelir.

İsteklerine sınır koyma!

Laplace şeytanı da çoğu zaman yanılabilir unutma!

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
14
4
3
2
1
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam