Geleceği mi Geçmişi mi Takıntı Yapıyorsun?
Birçoğumuzun zaman zaman kendini bulduğu bir durum bu: Geleceği mi yoksa geçmişi mi takıntı haline getiriyorsun? Biraz durup düşündüğümüzde, hayatımızın büyük bir kısmını ya geçmişte yaşadığımız anılarla dolu bir hüzün treninde, ya da gelecekte gerçekleşmesini umduğumuz olaylarla dolu bir hayal dünyasında geçiriyoruz. İkisi de birer tuzak aslında. Geçmişte yaşananlar, ne kadar can sıkıcı veya acı verici olursa olsun, geride kaldı. Onları değiştiremezsin. Ancak geleceğe dair hayallerin de aynı şekilde çoğu zaman kontrolümüz dışında.
Geleceği mi Geçmişi mi Takıntı Yapıyorsun?
Haydiiiii!
1. Cinsiyetini seçer misin?

Kadın

Erkek

Diğer / Belirtmek istemiyorum
2. Yaşını da seçer misin?






3. Birisi sana "Geçmişini unut, geleceğine odaklan!" dediğinde, nasıl tepki verirsin?

"Geçmişim, beni ben yapan şey, nasıl unutabilirim?"
"Geleceğe odaklanmak gerçekten harika bir fikir, hemen başlıyorum!"
"Geçmişi düşünmek de önemli, ama geleceği hayal etmek daha heyecan verici!"
"İkisini de düşünüp, bir şekilde denge kurmaya çalışırım."
4. Bir arkadaşın geçmişteki bir hatanı tekrar gündeme getirirse, ne hissedersin?

Üzülürüm
Önemsemem
Art niyetli olduğunu düşünürüm
Herkes hata yapar
5. Gelecekteki planların hakkında nasıl hissediyorsun?

Umutsuzca plan yaparım, geleceğe dair kaygılarım olur.
Geleceği düşünmemek, anı yaşamayı tercih ederim.
Gelecek hakkında net planlar yapar ve buna göre hareket ederim.
Gelecek hakkında sürekli düşünürüm, ama geçmişteki hatalarım beni çok etkiler.
6. Zaman zaman geçmişin seni engelliyor mu?


7. Anın tadını çıkarırken, ne düşünürsün?

Anı yaşarken hiç geçmişi ya da geleceği düşünmem.
Geçmişi hatırlayarak anın tadını çıkarırım.
Hem geçmişi hem de geleceği düşünerek denge kurarım.
Sürekli olarak geleceği planlarım, geçmişi düşünmeyi unuturum.
8. Son olarak senin kaygıların neler?

Zengin olamamak.
Başarısız olmak.
Sevdiklerimden uzaklaşmak/kaybetmek.
Rahat bir hayat yaşayamamak.
Sen geleceğe takıntılı birisin!
Bir zaman makinesi gibi sürekli ileriye, geleceğe doğru yolculuk ediyorsun. Her anın, her dakikanın, hatta her saniyenin geleceğe dair bir ipucu, bir işaret olabileceğini düşünüyorsun. Geleceğin belirsizliği, sana bir çekim alanı oluşturuyor, adeta bir gizemli labirentin içine çekiliyorsun. Ancak bu labirentte kaybolmaktan hiç korkmuyorsun, çünkü senin için asıl heyecan, geleceği keşfetmek, onu anlamak ve belki de kontrol etmeye çalışmak. Geçmişin tozlu sayfaları, şimdinin canlı renkleri senin için pek cazip değil. Geçmiş, senin için bir öğretmen olabilir ama sen, geleceğin öğrencisi olmayı tercih ediyorsun. Şimdiki zaman ise, senin için sadece bir ara durak. Geleceğe giden yolculuğunda, şimdiki zamanı bir dinlenme noktası olarak görüyorsun. Ancak bu durakta pek fazla kalmıyorsun, çünkü senin hedefin, her zaman bir adım ötesi. Bu sürekli geleceğe odaklanma hali, senin ruh halini de etkiliyor. Geleceğin belirsizliği, senin içinde bir endişe tohumu ekliyor. Bu tohum, zamanla büyüyor ve seni stresin pençesine sürüklüyor. Geleceğin ne getireceğini bilememek, senin için bir kaygı unsuru oluyor. Bu kaygı, senin yaşam enerjini emiyor ve seni yoruyor. Geleceği düşünmek, senin için bir alışkanlık haline gelmiş. Ancak bu alışkanlık, seni şimdiki zamanın güzelliklerinden mahrum bırakıyor. Çünkü sen, her zaman bir adım sonrasını düşünüyorsun. Belki de biraz durup, 'Şu an neredeyim?' diye sormak, senin için iyi bir başlangıç olabilir. Bu soru, seni şimdiki zamana çekebilir ve belki de geleceğe dair kaygılarını biraz olsun hafifletebilir.
Sen geçmişe takıntılı birisin!
Her zaman bir adım geride yaşıyorsun, sanki hayatın bir film şeridi gibi geçmişte kalmış anılarla dolu. Geçmişteki hataların, kaçırılan fırsatların ve yaşanan kayıpların sürekli olarak zihninde dönüp duruyor. Her ne kadar ileriye doğru adımlar atmayı denesen de, zihnin sanki bir zaman makinesi gibi sürekli geçmişe dönüyor. O eski anılar, seni geçmişe hapseden ağır zincirler gibi... Geçmişteki yanlışlar ve 'keşke'lerle dolu bir labirentte sıkışıp kaldığını hissediyorsun. Zamanın durduğunu, sanki bir türlü ilerleyemediğini düşünüyorsun. Geçmişteki ilişkiler, verilen kararlar ve 'ne olurdu?' diye sorduğun sorular zihnini meşgul ediyor. Geçmişteki hatalarını telafi etmek için çabalarken, şimdiki anı yaşamakta zorlanıyorsun. Geçmişin ağırlığı altında eziliyorsun ve bu durum, geleceğe dair adımlar atmanı zorlaştırıyor. Geçmişte yaşamak, sanki bir hayalet gibi şimdiki hayatının içinde dolaşıyor. Geçmişin sana öğrettiklerinden yararlanmak elbette ki önemli, ancak geçmişe takılıp kalmak, hayatını sınırlayan bir duvar haline geliyor. Geçmişin gölgesinde yaşamak, hayatının rengini solgunlaştırıyor. Bu durum, seni geleceğe dair planlar yapmaktan alıkoyuyor ve şimdiki anın tadını çıkarmaktan uzaklaştırıyor. Geçmişe olan bu takıntı, hayatını bir dizi 'ne olurdu?' sorusu etrafında dönen bir hikayeye dönüştürüyor. Ancak unutma ki, geçmişte yaşamak, sadece bugününü çalmakla kalmaz, aynı zamanda geleceğini de ipotek altına alır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Sen geçmişe takıntılı birisin!