Deprem Sonrası Hayatla İlgili Yeniden Hatırladıklarım
Yaşamım boyunca kalbim hiç bu kadar ağrımamıştı.
Hiçbir şey yapamamak bu denli zoruma gitmemişti.
Bu gece gökyüzünde yıldızlar değil, sevdiklerimiz var.
Zülfü Livaneli'nin muazzam romanı Serenad'tan bir alıntı ile başlamak istedim söze.
Bu satırların, deprem sonrası birçoğumuzun duygularına tercüman olacağını düşündüm.
Öyle ya, ne denli koştursak da yardım kolilerini göndermek için ne kadar seferber olsak da gelecek her iyi haberi TV başında dualar ve göz yaşlarımızla beklemiş olsak da; insan kendini nasıl da yetersiz hissediyor. Sanki hiçbir şey yapamamış gibi.
İşte bu nedenle kimimiz 'kepçe olsam' dedi, kimimiz yorgan olmak istedi, kimimiz nefes.
Hayatımda ilk kez aşkla yaptığım işimi sorguladım mesela. Doktor olmak istedim mesela. Asker olmak, psikolog olmak, vinç operatörü olmak, haber spikeri olmak.
Oraya gittiğimde, boş yer işgal ediyormuş gibi hissettirmeyecek bir mesleğim olsaydı diye düşündüm.
İnsanın ne denli büyük bir ihtiyacı, işe yaradığını hissetmek.
Bildiğim şey şu ki, hepimizin ruhu göçük altında şimdilerde.
Eğri büğrü yaşıyoruz.
Çalışmak istemiyoruz, uyuyamıyoruz, tahammül edemiyoruz, başka şey düşünemiyoruz.
Normal. İnsanız biz.
Bu dönemde eminim birçoğumuz hayata dair düşünce fırtınaları yaşıyoruz. Yaşamın özünü, anlamını sorguluyoruz belki.
Bugün bu büyük acı sonrası hayata dair kendime yeniden hatırlattıklarımı paylaşmak istedim bu nedenle. Belki siz de benzer duygulardan geçiyorsunuzdur diye.
1. Negatif insanları hayatından çıkart
5. Sevdiklerinin kıymetini bil
Çalıştığımız kurumlar, omuzlarımızdaki unvanlar, kazançlar ve kayıplar her biri gelip geçici. Günün sonunda elimize kalan sadece sevdiklerimizle geçirdiğimiz anlamlı dakikalar.
Dinleyeceksek can kulağıyla,
Sarılacaksak var gücümüzle,
Konuşacaksak hem aklımız hem kalbimizle,
O anda - orada olmamız gerek.
6. İçinden geleni ve geçeni kendine saklama
Kahkahalarla gül, bağıra çağıra şarkı söyle, ayakların acıyana kadar dans et.
Doğru bildiğin halde “ne derler?” diyerek ifade etmediğimiz sözcükleri kendimize saklamayalım.
Her anın keyfini çıkartmak için zihnimizdeki -diğerlerinin düşünceleri- gürültüsünü susturmamız gerekiyor.
7. 'Çok geç' değil, şimdi!
'Çok geç' diye düşünüp yapmadığın her şey, daha sonra 'keşke'ye dönüşüyor.
Yaşam yolculuğumuzda her gün bir sonrakinden daha genciz. Bu da başlamak için harika bir neden.
Atmak istediğimiz adımlar için yola çıkma zamanı. Deneme, keşfetme, deneyimlerimizi zenginleştirme zamanı.
Terazinin bir kefesinde 'denedim' diyebilmenin hafifliği, diğer kesesinde 'keşke' demenin ağırlığı. Karar bizim.
Özetle:
Zaman varken ve hiç de geç değilken cesaretle atın adımlarınızı.
Hepimizin içinde kendi hayatının kahramanı var.
Kendinizi ertelemeyin, içinizde 'günü gelir' diye sakladığınız bir şeyler kalmasın.
Ve sevginin,
Ve şefkatin
Ve birlikteliğin
en etkili ilaç olduğunu hatırlayın.
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın